|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
11-01-2010, 11:20 | #1 |
|
YARGITAY KARARI ARIYORUM TTK. m. 334
konu genel hatlarıyla TTK. m. 334'e ilişkin ancak karar bulmakta zorlandığım ve içinden çıkamadığım sorun şu;
X A.Ş. genel kurul kararında ibraya ilişkin karar veriliyor. ibrası istenen Y kişi, ya da usul-furü ilişkisi olan kişiler oy kullanmıyor. herşey yasaya ve usule uygun. Ancak ibrası istenen Y kişinin de ortağı olduğu, diğer ortak tüzel kişi Z A.Ş. müspet oy kullanıyor. sonuçta oy ibrası istenen X kişinin değil tüzel kişi Z ortağın ama ibrası istenen kişi de o şirkette ortak diye TTK. m. 334 anlamında iptal için dava açılıyor. bu oyun geçerli olduğuna dair destekleyici karar lazım ancak ben bulamadım yardımcı olabilcek arkadaşlarım varsa simdiden tesekkurler. |
11-01-2010, 11:30 | #2 |
|
T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi Esas: 1997/10481 Karar: 1998/2634 Karar Tarihi: 21.04.1998 ÖZET: Anonim şirket yönetim kurulu üyeleri, kendi kişisel menfaatlerine ilişkin konulardaki kararların müzakerelerine ve oylamalarına katılamazlar. Ancak, kişisel menfaat kavramının oldukça dar yorumlanması gerekmektedir. Uyuşmazlık konusu yönetim kurulu kararı, genel kurulda açıkça tartışılıp oylanmadığı halde, salt yönetim kurulunun ibrasının bu yönetim kurulu kararının da ibrası anlamına geldiği yolunda hüküm kurulması hatalıdır. (6762 S. K. m. 332, 349) Dava: Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 18.9.1997 tarih ve 584-842 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 21.4.1998 tarihinde davacılar Avukatı Ö. E. ile davalı Avukatı G. D. gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği konuşulup düşünüldü: Karar: Davacılar vekili, müvekkillerinin ortağı bulundukları davalı şirketin yönetim kuruluna yeterli nisap oluşmadan verilen batıl nitelikteki kararla dava dışı bir şirket lehine borçlandırıcı işlemlerin karara bağlandığını, dava dışı şirketin kararı alan yönetim kurulu üyeleri ile ilgisi bulunduğunu ileri sürerek, anılan kararın batıl olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava dışı şirketçe kullandırılan krediyle müvekkili şirketin mali krizden kurtarıldığını, alınan kararın 18.4.1996 tarihli genel kurulda onaylandığını, davacıların bu karara muhalif kalmadığını, davacıların iyi niyetli olmadığını ve böyle bir dava açmaya yetkili olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, şirket kayıtlarına göre, davaya konu yönetim kurulu kararının 18.4.1996 tarihli genel kurulda oybirliği ile onaylandığı, şirketi yönetim kurulunun temsil ettiği, davacının böyle bir yetkisi olmadığı, davanın yasal dayanaktan yoksun bulunduğu gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir. TTK'nin 332. maddesi hükmü uyarınca, anonim şirket yönetim kurulu üyeleri, kendi kişisel menfaatlerine ilişkin konulardaki kararların müzakerelerine ve oylamalarına katılamazlar. Ancak, kişisel menfaat kavramının oldukça dar yorumlanması gerekmektedir. Davaya konu edilen 7.9.1995 tarih ve 18 nolu kararı alan davalı şirketin üç yönetim kurulu üyesinden ikisi, bu kararın doğrudan ilişkili bulunduğu dava dışı C. A.Ş.nin de ortağıdırlar. Eğer bu kararla adı geçen şirkete ve dolayısı ile davalı şirketin iki yönetim kurulu üyesine haksız menfaat ve ayrıcalıklar sağlamıyorsa, alınan karar da, toplantı ve karar nisabı içermediğinden batıl sayılmak gerekir. Davalı şirket vekili, davalı şirketin çek yasağına maruz kaldığını, kredi alamaz duruma geldiğini, batma tehlikesi ile karşı karşıya iken, dava dışı şirket aracılığı ile alınan bu karara dayanılarak kredi ihtiyacına kavuştuğunu ve düzlüğe çıktığını savunmuştur. Mahkemece, bu savunma üzerinde durularak, ekonomi, şirket muhasebesi ve hukuk uzmanlarından seçilerek oluşturulacak bilirkişi kuruluna ilgili dönemlerdeki şirket kayıtları incelettirilerek davalı şirketin özvarlığı alacak ve borçları, kredibilitesi, fiziki ve nakdi sermayesine nazaran karara öngölen kesitte böylesi bir karar alınmasını, yani başka bir şirket aracılığı ile kredi temini ve ihracat işlemi gerçekleştirilmesi zorunluluğu içine girip girmediği, dava dışı şirketçe karar altına alınan hususların ifa edilip edilmediği, dolaylı kredi temininde dava dışı şirkete verilen pay ve ihracat işleminde ödenmesi öngörülen komisyon oranının piyasa teammüllerine, benzer uygulamalardaki oranlara uygun düşüp düşmediği konusunda ayrıntılı görüş alındıktan sonra söz konusu kararın TTK'nin 332. ve 349. maddeleri karşısındaki durumu belirlenerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, ilgili yönetim kararının 18.4.1996 tarihli genel kurulda açıkça tartışılıp oylanmadığı halde, salt yönetim kurulunun ibra edilmiş olmasının bu yönetim kurulu kararının da ibra edildiği anlamına geldiği biçiminde yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, 20.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine 21.4.1998 tarihinde oybirliği ile karar verildi. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları |
11-01-2010, 11:35 | #3 |
|
İçtihatda da sözü edildiği gibi , karar Z.A.Ş.'ne ve dolayısı ile şirketin ortağı Y'ye haksız menfaat ve ayrıcalıklar sağlamıyorsa karar TTK.334 kapsamına girmez, geçerlidir.
|
12-01-2010, 02:08 | #4 |
|
Kısmen faydası olabilir düşüncesindeyim.
T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 1992/6742 K. 1993/7505 T. 16.11.1993 • MUHALEFET ŞERHİ ( Genel Kurul Kararının İptalinin İstenebilmesi İçin ) • İPTAL DAVASI ( Genel Kurul Kararına Yönelik Muhalefetin Tutanağa Geçirilmesi Gereği ) • GENEL KURUL KARARININ İPTALİ ( Muhalif Kalmanın Yeterli Olmayıp Muhalefetin Tutanağa Geçirilmesi Gereği ) 6762/m.334,335 ÖZET : Genel kurul kararının iptali için sadece karara muhalif kalmak yeterli olmayıp aynı zamanda bu muhalefetin tutanağa geçirilmesi zorunludur. DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkeesince verilen 27.4.1992 tarih ve 594-422 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmi olmakla duruma için tayin edilen 16.11.1993 gününde davalı avukatı Müyesser Deral geldi davacı avukatı tebliğata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan tarafın avukatı dinlendikten sonra vaktin ddarlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: KARAR : Davacı vekili, davalı şirketin 20.4.1990 tarihli genel kurul toplantısında TTK.334 ve 335 maddeleri uyarınca şirket yöneticilerine aynı işkolunda çalışan diğer bir şirkette yöneticilik yapmak üzere izin verildiğini, ancak bu kararın şirket menfaatlerine aykırı olarak alındığını ileri sürerek, gündemin 8. maddesine ilişkin genel kurul kararının iptalini talebetmiştir. Davalı vekili cevabında ve yargılama sırasında verdiği diğer cevap dilekçesinde davacının genel kurulda muhalif kalmasının yeterli olmadığını, muhalefet şerhinin çok açık bir şekilde tutanağa geçirilmesi gerektiğini ve davanın yasal dayanağı bulunmadığını beyanla, davanın hem usul, hemde esas bakımından reddini istemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporu, toplanan delillere göre davacının muhalefet şerhini usulüne uygun bir şekilde yerine getirmediği gibi, yalnızca rekabet yasağı konusunda görüş bildirip, şirketle işlem yapmak yasağı ile ilgili görüş bildirmediği böylelikle muhalefet şerhi usulsüz olduğu gerekçesiyle dava açma hakkı bulunmayan davacının davasının reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. İptali istenen genel kurul toplantısında şirketlere aynı konuda ticaret yapacak diğer şirketin kurulması ve yöneticilerin kurulacak şirkete de yöneticilik yapması hususunda izin verilmesine yönelik teklif görüşülmüş, bu görüşmeye davacı karşı çıkmış ve olumsuz oy vermiş ise de, genel kurul kararı ittihaz edildikten sonra tutanak içinde veya tutanak düzenlendikten sonra tutanak altında davacının karara muhalif kaldığını belirtir beyanı ile birlikte imzası bulunmadığından davanın reddi isabetli olup, kararın onanması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, 750.000 lira duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aağıda yazılı bakiye 7.000 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 16.11.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2001/9539 K. 2002/1757 T. 4.3.2002 • GENEL KURUL KARARININ İPTALİ ( Azınlık Pay Sahiplerinin Haklarını İhlali Niteliğinde Sermaye Artırımı Yapılması Nedeniyle ) • YÖNETİM VE DENETİM ORGANLARININ İBRASI ( Bilanço Görüşmelerinin Ertelenmiş Olması Nedeniyle Yönetim ve Denetim Organlarının İbrasının Yapılmaması ) • HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Yürürlükten Kaldırılmış Olduğu Gözetilmeden Davanın Bir Aylık Hak Düşürücü Süre İçerisinde Açılmadığından Reddinin Yanlışlığı ) • SİCİLDE TESCİL VE İLAN ( Sermaye Artırımına İlişkin Kararları Bakımından Sicilde Henüz Tescil ve İlân da Edilmemiş Olması ) • İŞLEM YAPMA YETKİSİ VERİLMESİ ( Bilançonun Tasdiki Görüşmesinin Ertelenmesi-Yöneticilerine İşlem Yapma Yetkisi Verilmesi Yolunda Karar Alınması ) 6762/m.334,335,392,299,381 ÖZET : Mahkemece, genel kurulda bilançonun görüşülmesinin ertelenmiş olması nedeniyle yönetim ve denetim organlarının ibrasının yapılmaması gerektiği, sermaye artırımına ilişkin karara karşı bir aylık hak düşürücü sürede dava açılmamış olduğu, verilen iznin bilançonun görüşülmesi ile bağlantısının bulunmadığı gerekçesiyle, genel kurulun bazı maddelerinde alınan kararların iptaline, bazı maddelere yönelik iptal isteminin reddine karar verilmiştir. Mahkemece, dayanağı gösterilmeksizin bu iptal nedenine ilişkin davanın bir ay içinde açılmamış olduğu gerekçe gösterilerek dava reddedilmiştir. T.T.K.nun 392 nci maddesi ile sermaye artırımlarında kuruluş hükümlerine atıfta bulunulmuş ise de, bir aylık hak düşürücü sürenin dayanağı olan T.T.K.nun 299 ncu maddesi 559 sayılı K.H.K.nin 13 ncü maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğu gözetilmeksizin davanın bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından bahisle reddine karar verilmiş olması hatalıdır. Kaldı ki dava, sadece genel kurulun sermaye artırımına ilişkin kararları bakımından sicilde henüz tescil ve ilân da edilmemiş bulunmasına göre, anılan maddenin son fıkrasının uygulanması da mümkün olmayıp, dava açma süresi T.T.K.nun 381 nci maddesi hükümlerine tabi bulunmaktadır. DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 4.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 23.2.2001 tarih ve 1999/696 - 2001/139 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Gürkan Gençkaya tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket ortağı olduğunu, 24.5.1999 tarihinde yapılan genel kurulda azınlık pay sahiplerinin haklarını ihlal eder nitelikte sermaye artırımı yapıldığını, bilanço onayının ertelenmesi nedeniyle ibra ve T.T.K.nun 334 ve 335 nci maddelere dayanan isteklerin görüşülemeyeceğini ileri sürerek, genel kurulun 3, 5, 6, 11 ve 12 nolu kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sermaye artırımına ilişkin kararın iptalinin bir aylık hak düşürücü süre içinde açılması gerektiğini, sermaye artırımının ve diğer kararların usule ve kanuna aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki bilgilere göre, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, genel kurulda bilançonun görüşülmesinin ertelenmiş olması nedeniyle yönetim ve denetim organlarının ibrasının yapılmaması gerektiği, sermaye artırımına ilişkin karara karşı bir aylık hak düşürücü sürede dava açılmamış olduğu, T.T.K.nun 334 ve 335 nci maddelerine göre verilen iznin bilançonun görüşülmesi ile bağlantısının bulunmadığı gerekçesiyle, genel kurulun 3, 5 ve 6 ncı maddelerinde alınan kararların iptaline, 11 ve 12 nci maddelere yönelik iptal isteminin reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve bilançonun tasdiki görüşmesinin ertelenmesinin, şirket yöneticilerine T.T.K.nun 334 ve 335 nci maddelerine göre işlem yapma yetkisi verilmesi yolunda genel kurul kararı alınması ile doğrudan illiyet bağının bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava, davalı Anonim Şirketin 24.5.1999 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir. Davalı A.Ş.nin 24.5.1999 tarihinde yapılan genel kurulunun 11 nci maddesinde alınan karar ile şirket sermayesinin 11.000.000.000.-TL.dan 33.000.000.000.-TL.sına çıkarılmasına karar verilmiş Mahkemece, dayanağı gösterilmeksizin bu iptal nedenine ilişkin davanın bir ay içinde açılmamış olduğu gerekçe gösterilerek dava reddedilmiştir. T.T.K.nun 392 nci maddesi ile sermaye artırımlarında kuruluş hükümlerine atıfta bulunulmuş ise de, bir aylık hak düşürücü sürenin dayanağı olan T.T.K.nun 299 ncu maddesi 559 sayılı K.H.K.nin 13 ncü maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğunun gözetilmeksizin davanın bir aylık hak düşünücü süre içerisinde açılmadığından bahisle reddine, karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Kaldı ki, dava, sadece genel kurulun sermaye artırımına ilişkin kararları bakımından sicilde henüz tescil ve ilân da edilmemiş bulunmasına göre, anılan maddenin son fıkrasının da uygulanması da mümkün olmayıp, dava açma süresi T.T.K.nun 381 nci maddesi hükümlerine tabi bulunmaktadır. O halde, yukardaki açıklamalara uymayan mahkeme kararının bu yönden bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 4.3.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Yargitay Karari Ariyorum... | radikal | Meslektaşların Soruları | 1 | 12-03-2011 22:26 |
Yargitay Karari Ariyorum | Avsibel | Meslektaşların Soruları | 4 | 11-09-2009 12:07 |
Yargitay Karari Ariyorum | AVUKAT ŞÜKRAN | Meslektaşların Soruları | 1 | 21-01-2009 13:33 |
Yargitay Karari Ariyorum.. | avukat1980 | Meslektaşların Soruları | 4 | 01-12-2006 18:14 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |