24-04-2010, 10:49 | #1 |
|
İzmir'de Avukatlık
Merhabalar, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisiyim. Mezun olduktan sonra (ne zamana kısmet olur bilemem) avukatlık yapmayı düşünüyorum. Ailemle Ankara'da yaşıyorum ve tek başıma İzmir'e yerleşmek gibi bir sevdam var. Günün yorgunluğunu deniz kenarında çay içip dalgaları dinleyerek atmak istiyorum. Soruyorum: İzmir'de avukatlık icra etmenin avantaj ve dezavantajları nelerdir? Ulaşım, kiralar, hayat pahalılığı ne alemde? Tavsiye ediyorsanız nezih semtleri nerelerdir? Şimdiden teşekkürler.
|
24-04-2010, 23:43 | #2 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu konu tam olarak benim alanım. Zira tam 24 yıl Ankara'da yaşadıktan sonra o sevdaya düşüp İzmir'e gelmiş bir insanım. Gerçi benim maceram hüzün dolu ve bu şehirde kişisel sebeplerden ötürü hep üzüldüm fakat şu bir gerçek ki İzmir tam bir keyif şehridir. Hele arabanız varsa ve kaçamakları seviyorsanız hafta sonları deniz ayaklarınızın altında... Hem de pek çok farklı yerde! Bu yüzden çoğu zaman tatile bile ihtiyaç duymuyorsunuz. (Yani en azından ben duymuyorum) İzmir'de avukatlık yapmanın avantajları denince ilk aklıma gelenler; Ankara'ya göre daha mutlu ve daha güleryüzlü bir adliye personeli ile karşılaşmak, günün ve hatta mesleğin yorgunluğunu sizin de söylediğiniz gibi deniz kenarında atabilmek, biraz daha az stres olabilir. Dezavantjları derseniz... İş imkanlarının oldukça kısıtlı olması ve ne uzayıp ne de kısalacak olmak en büyük dezavantajı sanıyorum. Ancak para hırsı olan bir insan değilseniz ve amacınız kendi kendinize yeterek mutlu, biraz daha küçük ve huzurlu bir hayat kurmak ise sanırım tam da yeri burası! Biraz da emekli şehri mi ne? Ben ailemin son zamanlardaki ciddi ısrarlarına rağmen, tam 2 yıldır bu fikrimi bir an bile değiştirmedim. Ankaraya da dönmeyi hiiiç mi hiç düşünmüyorum. Hatta bu durum onların da dikkatini çekmiş olacak ki şimdi onlar İzmir'e yerleşmek istiyorlar. Özetle tavsiye ederim. |
25-04-2010, 16:56 | #3 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben de bir yaşımdan bu yana Ankara'da yaşıyorum, sizinle benziyoruz bu konuda. Para hırsım yok, ufak bir ev kiralayıp faturalarımı ödeyecek kadar, karnımı doyuracak kadar kazansam yeter bana. Manevi açıdan huzurlu olmak çok daha önemli benim için. Anladığım kadarıyla orada bunu fazlasıyla bulabilirim. Yanıtınız için çok teşekkür ederim. =) |
26-04-2010, 08:14 | #4 |
|
Evet hayal bu ise, o halde buyrun bekliyoruz.
|
20-07-2010, 12:34 | #5 |
|
Avukatlık Yapmak İçin Doğru Şehir İzmir mi İstanbul mu?
Bu yıl İstanbul Hukuk'tan mezun oldum.İzmir'de yaşadığım için İzmir'e döndüm; ancak doğru yaptığımdan pek emin değilim.İzmir'de avukatlık yapmanın zor olduğu, yükselmenin, kariyer yapmanın pek mümkün olmadığı,kazancın da düşük olduğu yolunda duyumlar aldım.Ayrıca konusunda uzmanlaşmış hukuk büroları da yokmuş.İyi yerlere gelmek isteyen, hayalleri olan biri olduğum için İzmir benim için doğru bir seçim mi? Yoksa İstanbul'a dönmeli miyim? İzmir ve İstanbul'da avukatlık mesleğini icra edenler bana biraz yardumcı olup yol gösterirlerse çok memnun olurum.Şimdiden teşekkür ederim.Saygılar
|
22-07-2010, 08:50 | #6 | |||||||||||||||||||||||
|
|
22-07-2010, 10:08 | #7 |
|
Öğrenciliğim Ankara'da, mesleğimin ilk yılları İstanbul'da geçti. Birkaç aydır İzmir'deyim. İzmir 1 numara.
|
22-07-2010, 11:38 | #8 | |||||||||||||||||||||||
|
İzmir'de doğdum, Hukuk Fakültesini İstanbul'da okudum. Mesleğin ilk yıllarını İzmir'de geçirdim. Uzun yıllardır İstanbul'dayım. İstanbul 10 numara. |
22-07-2010, 13:09 | #9 |
|
Ankara'da büyüdüm, Ankara'da okudum. 4 yıldır İzmir'de yaşıyorum. İstanbul'a iş için sürekli gidiyorum. Her gidişimde söylenerek dönüyorum. Sonuç olarak: İzmir, yaşamak için 1 numara!
Fakat doğruya doğru, İzmir'de kariyer yönünden çok parlak bir gelecek beklememelisiniz. İstanbul'daki fırsatların burada olmadığı bir gerçek... |
22-07-2010, 13:47 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
İstanbul da fena sayılmaz. İlk 10'a girmesi normal. Soru sahibi arkadaşımıza not: Ben İstanbul'da da İzmir'de de serbest çalışmadım. Ücretli çalışmak üzere iş arayışına da girmedim. O sebeple serbest çalışmak için iş potansiyelini, kariyer yapmak için iş fırsatlarını çok fazla karşılaştıramam. |
22-07-2010, 15:34 | #11 |
|
Merhabalar;
Üniversitenin başından (1996'dan) beridir İzmir'deyim. Ücretli çalıştım/çalışıyorum. İşimden memnunum. İyi bir yere gelmek gibi bir hırsım/kaygım yok fakat çok para kazanmak da kötü olmazdı. (Armağan Bey'i kutluyorum, iyi bir yere gelmek konusunda en güzel yanıtı vermiş çünkü) İzmir'i önce sevmedim, sonra ondan nefret ettim, daha sonra ona karşı hissizleştim, şimdi ise seviyorum. Bunun dışında; "iyi şartlar, iyi para, kariyer, yükselme, iş fırsatı..." bunların hepsinin anahtarı sizde/marifet sizde şehirde değil... Umarım mutlu olursunuz... |
23-07-2010, 08:20 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
Benzer bir süreci ben de yaşadım, bu konuda çok dertleşmişliğimiz vardır zaten Özgür Bey'le. Geldiğim ilk yıl İzmir'den hoşlanmadım, ertesi yıl nefret etmeye başladım, 3. yıl sevdiğimi fark edip 4. yılımda vazgeçemeyeceğime karar verdim. Ankara'da geçen onca yıldan sonra İzmir'de yaşamak benim için çok farklı bir duyguydu. İzmir'in bir düzeni yok, daha doğrusu düzensizliğin içinde bir düzen var. Bu önce rahatsızlık verse de bir süre sonra alışıyorsunuz. Bir örnek vermem gerekirse, Ankara'da otobüse tek sıra halinde ve neredeyse askeri nizamla binilir. İzmir'e geldiğimde kendimce 'sıra' olduğunu düşündüğüm bir yere girmiştim. Bazıları da beni ve arkamdaki insanları umursamadan önümüze geçerek otobüse binmişti. Ankara'da bu olay olsa kavga çıkabilirdi ya da en azından insanlar mır mır mır söylenirdi ama İzmir'de kimse birbirine kızmıyordu, ben de alışık olmadığım bu duruma bakakalmıştım. İlk zamanlar şehir yapısı, mimarisi beni çok boğmuştu. Özellikle bitişik düzendeki binaları, dar sokakları beni öldürüyordu. İnsanlarının aşırı rahatlığı, koyduğunuz sınırları önemsememeleri ve aşırı samimiyet de rahatsız ediyordu. (İzmirliler bana kızmasın zira ben de nüfus kağıdım uyarınca bir İzmirliyim.) Bir süre sonra şehrin genel rahatlığının size de sirayet ettiğini görüyorsunuz, ayak uyduruyorsunuz, sonra bir bakmışsınız ki bu şehir sizin bir parçanız olmuş. Ben bugün, İzmir'de yaşamayı gerçekten çok seviyor ve bu konuda niyetlenenleri de teşvik ediyorum. Ancak tabii ki bu konuda beklentilerinizin ne olduğu büyük önem taşıyor. Ben hiçbir zaman para ve kariyer hırsı olan bir insan olmadım. Tek istediğim işimi hakkıyla yapmak, kendime kurduğum küçük hayatı mutlu şekilde yaşamak, beni mutlu eden bazı özel zevklerimi gerçekleştirebilecek kadar para kazanabilmek ve tek başıma ayakta durabilmekti. Dolayısıyla İzmir'in mevcudu, bana yetiyor. Fakat sizin hayaliniz çok spesifik bir alanda çalışmak, uluslararası çalışmak, yüksek bir kariyer sahibi olmak, büyük paralar kazanmaksa, tercihinizi İstanbul'dan yana yapmanız seçeneklerinizi artırır. İzmir'de sınırlar belli, seçenekler İstanbul'a oranla daha kısıtlı. Bence bu gerçeği göz ardı etmemek gerekir. İzmir'in iş potansiyeli belli, burası iş olanakları bakımından kısır bir şehir. Bu nedenle Özgür Bey'in anahtarın sizde olduğuna yönelik görüşüne tam olarak katılamayacağım. Bence sizde anahtar olsa bile açacak kapı olmadıktan sonra işe yaramaz; ha kapı olup sizde anahtarı yoksa o zaman zaten bunları tartışmaya gerek bile kalmaz. Son olarak sitemizin üyelerinden İlknur Hanım kurbanlarım arasında, şu anda onun üzerindeki İzmir çalışmalarıma devam ediyorum. Onu da transfer edeceğiz inşallah. =) |
23-07-2010, 13:12 | #13 | |||||||||||||||||||
|
İzmir'de avukatlık yapmayı tanımlayan en güzel cümlelerden biri sanırım. Ben İzmirli olduğum için mi bilmiyorum ama bu şehirden başka yerde nefes alamadım/alamıyorum. Ankara'da okudum.Ankara'da 5 yıl kaldım ve kendimi İzmir'ime zor attım. O kadar farklı ki burası... İnsanlarının sıcaklığı,samimiyeti, adliye personelinin -en azından benim gördüğüm kadarıyla- Ankara'daki personel gibi (özür dileyerek) suratsız olmaması, güleryüzlü olmaları zaten yeterince zor olan mesleği bir nebze kolaylaştırıyor. Bu şehirde hayatın "hayat" olduğunu anlamak için paraya pula gerek duymadan Kordon'da bir tur atıp denizin batışını izlemek dahi yeterli. Ben de hep küçük mutlu bir hayatım, mümkünse "deniz manzaralı" bir evim, kendime yetebilecek ve hayallerimi gerçekleştirebilecek kadar param olsun diyerek koşarak geldim bu şehre. Şimdi bazen çok zorlansam da yine de memnunum küçük hayatımdan... Özetle ne keşmekeş İstanbul ne de asık suratlı kasvetli Ankara...Güneşli ve huzurlu bir İzmir sabahına uyanmak paha biçilemez |
25-07-2010, 16:19 | #14 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın droit, bu yazıyı okuduğunuzda belki de İzmir de olmalısınız... İzmir de aylık; 600 TL kira, 200 TL faturalar, 100 TL yol, 100 TL deniz kenarında çay yudumlama, 100 TL sosyal ve kültürel faaliyet, 300 TL yeme ve içme, 100 TL diğer giderler olmak üzere 1500 TL ile dilediğiniz ölçüde yaşayabilirsiniz. Bu giderleri karşılayacak bir hukuk bürosunda iş bulabilirsiniz. Aşağıda İzmir'e dair gözlemlerimi aktaracağım ancak amacım kişileri ve yerleri katogorize etmek ve genelleme yapmak değil, mozaikten öte ebru halini almış şehrimi anlatmaktır. İzmir'in yüzde onu görsel anlamda güzeldir, duyulduğu gibidir, İzmir nasıldır diye sorulunca anlatılan kısımdır, insanı şımarıktır, çok şey bildiğini sanır ama cahildir, babadan kalanla yaşar, babasından kalmanyanla pek ilgilenmez... Yüzde otuz civarı, orta seviyededir, burada da rahat bir yaşam vardır, binalar arasında geniş sokakları vardır ancak evler iç içedir, evleri deniz kenarına yakındır, yakınlarda yürüyüş yapabileceği yolları, çimlerde oturabilecekleri alanları vardır. İnsanı etliye sütlüye karışmayanıdır, okumuştur, şiiri sever, iş çıkışı arkadaşlarıyla takılandır, yazlıkçıdır, hedeflenen kısımdır, kendi içinde gruplara ayrılır, bir grubu üretmeyi sever, diğer grubu üretmeden tüketmeyi sever, değişiktir... İzmir'in yüzde 20 si, orta ile kötü arasında bir yerdedir. Kredi kartı ile geçinir, çalışır, çalışmaktan başka şansı olmayandır, muhakkak borcu vardır, özenendir, tepkiseldir, protesttir. Evler yaşanabilir durumdadır, köyünü özleyendir, plaja gidendir, vefalıdır, pahalı sigara içendir, emperyalizme taş atandır, çelişiktir... İzmir'in yüzde kırkı, kötüdür, yaşam alanları kötüdür, yolları bozuktur, üstü örtülmek istenendir, sömürülendir, bedavayı sevendir, denize gitmeyendir, hayalcidir, tehlikelidir ancak çok yardımseverdir. Zor yaşarlar, gözden çıkartılandır... Kolay Gelsin... |
25-07-2010, 23:25 | #15 |
|
Üniversiteyi İstanbul'da okudum.
18 yıldır Ankara'da avukatlık yapıyorum. İş ve THS toplantıları nedeniyle İstanbul ve İzmir' e gidiyorum. Ankara'yı seviyorum, İstanbul büyülüyor. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra İzmir'i tek kişi terketmiştir. O da Sayın Suat ERGİN Üstadımdır. Oyum İzmir'e |
26-07-2010, 15:00 | #16 |
|
Herkeze bu güzel paylaşımlar için teşekkür ederim Kayseri de çalışıyorum bu sene eşim le beraber Ankaraya taşındık ve mesleğimi Ankara da devam ettiricem ama bu İzmir hakkında paylaşılan bilgiler benide gerçekten çok cezbetti ve Ankara ya yerleşme konusunda tereddütler yaşamaya başladım
|
02-08-2010, 11:01 | #17 |
|
Sorumu ciddiye alıp yanıtlayan herkese çok teşekkür ederim.Deneyimleriniz tercihimi yapmamda çok yardımcı oldu.Sanırım benim aradığım hayat İstanbul'da o yüzden İstanbul'da avukatlık yapmaya karar verdim.İzmir'de de birkaç avukatla yüzyüze konuşma farsatı yakaladım.Hemen hepsi İstanbul'da şansımı denememi söylediler.Kararımı vermemde deneyimleri etkili oldu.Bu arada elbette ki iyi yerlere gelmek istediğim zaman İzmir'e geleceğim.İzmir güzel bir tatil kenti Herkese tekrar teşekkür ederim.
|
05-08-2010, 17:57 | #18 |
|
Evet herşey insanların kişilik yapılarına bağlı. Yaşamdan ne aradığınız sizin kişiliğinize bağlı. Ankara'da büyüyen ve kişiliğinin temellerini Ankara'da atanlar için İzmir'deki insanlarla anlaşmak zor geliyor.
Asık suratlı da olsalar, (son yıllarda yozlaşmalar görüyorum) Ankara'daki insanların içtenlikleri ve samimiyetleri içlerindeki cevheri keşfetmek ile ilgili. İzmir'deki insanlar kötüdür demiyorum. Ama bir iş yapacak isen, İzmir insanının vurdumduymazlığına "alışacaksın" İzmirde iş yapılmaz, ama keyiflice insanlarına çok da fazla takılmadan yaşanılır. Ankara insanı ile canciğer kuzu sarması olunur. Birbirine bakılarak insan olunur. Aslında daha önceden Ankarada yaşar iken, İzmire göçenlerle görüştüğümüzde gündeme gelen çoğunlukla kabul gören önerim. Ankaranın güzel insanlarını İzmire, İzmirinkileri de yaşamın ciddiyetini biraz anlayabilmeleri için Ankaraya yerleştirmektir. Evet, İzmir'de sahil kenarında salaş bir balıkçı lokantası buldum. Gündüz denizde yüzüyorum. Akşam, denizin içine masamı kurduruyorum. Sevdiğim müziklerin cd lerini masamın kenarıdan dinliyorum. Ayağımı denizin suları ünlü portifinonun müziğindeki gibi hafiften dalga dalga yalıyor. Gökyüzünden ayın şavkı ve yağan yıldızlar masamdaki "oltabalığı"nın parlaklığı ile buluşuyor. Haftanın yorgunluğu Rodrigo'nun gitar konçertosu ile, iliklerinizden akıyor. Buzlu değil ama dolaptan çıkmış bardağındaki rakınız ile içiniz ferahlıyor. Oh be yaşamak güzel şey kardeşim diyorsunuz. Eğer rakıyı biraz fazla kaçırır iseniz, cumburlop kendinizi serin deniz suyuna bırakıp, dalıp çıkıyorsunuz. Bir de İzmirin başka bir yerde olmayan en güzel yanı nedir bilir misiniz? Meltemi. Meltem estimi denizin mis gibi kokusu ciğerlerinizi doldurur. O da ne balıkçının sandalından cırcır böceklerinin sesi dinlediğiniz müziği mi bastırıyor? O zaman doğaya saygılı olacak, müziği kapatacak ve doğayı dinleyeceksiniz. Balığıyla, rokasıyla, deniziyle, börülcesiyle, doğasıyla, rüzgarıyla, siz ve İzmir birlikte çok keyif alacaksınız. Ama yanınızda, bir de Ankara'dan eski bir dostunuz ve arkadaşınız var ise, o zaman deymeyin keyfime. Sonuçta İzmir'de avukatlık icra edilmez kardeşim. Doğasının avukatlığı insanlara yetiyor zaten. İzmirde yaşanır. Ankaradaki insanlarla birlikte daha güzel yaşanır. Dedikleri doğrudur. Avukatlık Ankarada okunur, İstanbulda yapılır. İzmir de ise, kıble yönünden denizi gören bol imbat alan bir yerde çok ciddi biçimde keyif ile yaşanır. |
16-08-2010, 18:14 | #19 |
|
Dilin gücü'nün Fotoğrafları - Cemal Süreya 'dan..
Bu şehirde insanlar bekler. Emekliliği, askerliğinin bitmesini, rüşvetin gelmesini, gönderdiğiniz evrakın cevaplanmasını, suskun devletin konuşmasını beklerler. Taşı çatlatacak bir sabırla bir şeyleri beklerler, kim bilir bekledikleri hayattır. Belki denizi görselerdi beklemezlerdi. Denizi su sanırlar. Suyu görmek için göllerin kıyısına gidersiniz ama su ufka uzanmaz. Bir suyu deniz yapan ufuk yoktur Ankara’nın göllerinde. Oysa ne önemlidir, suyun hiç bitmemesi ve uysal bir sevgili gibi gökyüzüyle birleşmesi. O vaatkar ufuk çizgisi, o nasıl güzeldir. Her zaman ötelerde bir şey olduğunu fısıldayan o şehvetli çizgi. İnsanlar Ankara’da beklerler, kim bilir bekledikleri hayattır. İstanbul’da ise durum daha vahimdir. Hayat sanki bir adım ötede duruyor gibidir. Doğruya doğru, dünyanın en güzel şehridir İstanbul, ama hayat eli çabuk davranır. Daha siz elinizi uzatmadan işveli bir kadın gibi kaçar gider. Bu yüzden hırsla kovalarlar hayatı İstanbullular. Beklediği şeyin belki de hiç gelmeyeceğini söyleyen şeytani fısıltıya rağmen, Ankaralı’nın dingin tevekküllü bekleyişinde bir huzur vardır. Ama, İstanbullunun hırslı kovalamacasında ne huzur vardır ne de tatmin. Dünyanın en güzel şehri hemen kol mesafesindeyken kendilerini yiyip yutan bir kovalamacanın içinde kaybolur giderler. Hayat kaçar, onlar kovalar. Ama İzmir… İzmir’ de hayat beklenmez, kovalanmaz da. O zaten sizinle beraberdir. Ufkun ötesini muştulayan bir deniz vardır. mutlulukla dolu, sakin bir sevişmenin tadındadır körfez. Körfez vapurlarının sakin gidişinde hırslarınız yok olur, kovalamayı bırakırsınız, hatta martılara gevrek atacak kadar iyilikle dolarsınız. Ne varsa bu şehirde, bayatlamış vapur çayı bile nektar olur..! Hafta sonları denize doğru bir göç başlar. “Ey hayat, biz Çeşme’ye gidiyoruz, sen de arkadan gel” der İzmirliler muzipçe. ve ne gariptir ki hayat, uslu bir çocuk gibi onların peşinden gider. Ne garip, uçak biletinin üzerinde adımın hemen yanında yazan izm. harflerine sevgiyle bakıyorum. Sabırsızım, sevgilisine kavuşacak aşıklar kadar. Cemal Süreya |
18-08-2010, 14:37 | #20 |
|
İzmir ...başka söze ne hacet...paylaşım için teşekkürler
|
01-09-2019, 20:21 | #21 |
|
9 yılın ardından konuyu hortlatmamın nedeni yorum yapan kimi meslektaşlarımın hala aynı fikirde olup olmadıklarını merak etmem.
İzmir Türkiye'nin en nazik ve en narin kenti ancak avukatlık mesleği için ne kadar doğru bir seçim emin değilim. Şahsen ben staj döneminden başlayarak bugün kendi bürosunu kurabilecek seviyeye gelene kadar diğer kentlerdeki arkadaşlarıma nazaran neredeyse 2 kat çalışmak zorunda kaldım. (Hem bir büroda tam zamanlı çalışıp hem de arta kalan zamanlarda kendime iş almaya / yapmaya çalışıyordum.) Bugün de büromu açık tutabilmek ve refah düzeyimi koruyabilmek için aynı tempoyu sürdürüyorum. Haftasonu kaçamakları dışında en son ne zaman tatil yaptım bilmiyorum, bir iş gelir de kaçırırım kaygısıyla İzmir'den uzaklaşamıyorum. Yani evet, İzmir'de yaşamak harika bir şey ama bu harika yaşam için nelerden vazgeçebilir, neleri göze alabilirsiniz. Tartışılması gereken bu gibi. |
03-09-2019, 16:26 | #22 |
|
İzmir'de yaşadığım için her geçen gün daha şanslı hissediyorum kendimi. İş potansiyeli açısından da her geçen gün daha önemli bir yer oluyor bence İzmir. İstanbul'dan birçok şirket peyderpey taşınıyor bu tarafa.
|
10-09-2019, 07:57 | #23 |
|
Yukarıda cevabı bulunanlardan birisi de benim.
Evliliğim sebebi ile İzmir'den Kocaeli'ne yerleştim. İzmir'den bu tarafa tabiri caizse ağlaya ağlaya geldim ve hala İzmir'i her anlamda çok özlüyorum. Şu an İzmir'den çok daha iyi koşullarda ve işimi çok çok severek Kocaeli'de çalışmama rağmen (ki böylece farklı şehirlerde avukatlık mesleği icra etmenin getiri ve götürülerini de bir kez daha deneyimleme şansım oldu. Ankara-İzmir-Kocaeli çalıştığım üç ayrı şehir), bir fırsatını bulsak yine tartışmasız İzmir'de olmak isterim. Planlarımız da hep bu yönde ve buraya yerleşirken de mutlaka Ege'ye geri dönmek üzere adım atmıştık. (Not: Ben de sizin gibi İzmir'deyken şimdikinin 2-3 katı çalışıyordum ve şimdi görüyorum ki insani değildi...) İstanbul ve bulunduğum bölge (Gebze,Kocaeli,Tuzla vs.) gerçekten de iş potansiyeli ve getirileri anlamında çok daha kapsamlı olanaklar sunsa da günün sonunda benim beklentim kesinlikle kariyer değil; içinde mutlu yaşayabileceğim, kendimi ait hissedebileceğim bir memleketi YUVA. Bunun yeri de Türkiye için sayılı, İzmir en başta gelenleri arasında. Tekrar söylemeliyim ki hayattan beklentiniz ve ne istediğiniz yolunuzu çizmeli. Eğer içinde bulunduğunuz koşturmaca sizi mutlu etmiyorsa, değil İzmir cennet olsa anlamı yok. Sevgiler, |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İzmir'de Almanca tercümeleriniz için | Hülya Karadayı | Ticari Duyurular | 0 | 13-12-2009 01:25 |
İzmir'de Staj Yapabileceğim Avukatlık Bürosu Arıyorum | kereme | Adliye Duvarı | 1 | 05-02-2009 17:51 |
Avukatpro 6 Haziran'da İzmir'de | DAVA YONETIMI | Ticari Duyurular | 1 | 01-06-2002 00:17 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |