Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Sigorta davalarında kesin yetki kuralı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-03-2012, 23:23   #1
Av.Dursun KARACA

 
Varsayılan Sigorta davalarında kesin yetki kuralı

HMK. da; sigorta aleyhine açılacak davalarda, (HMK. 15/2) davacının ikametgahı mahkemesi kesin yetkili hale geldi. İdareye ait araç kazalarında davalı işleten/idare merkezi ise Ankara. Bu tür bir dava Ankara'da, sigorta ve bakanlık aleyhine birlikte açılabilir mi?
Old 27-03-2012, 12:43   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

HMK.15/2 can sigortalarından doğan davalarda kesin yetki kuralı ongörmüştür. Örneğin zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası tür itibariyle can sigortasıdır.
HMK.15/1 uyarınca zarar sigortalarından (örneğin zorunlu mali mesuliyet sigortası, taşımacılık sigortası gibi) doğan davalarda rizikonun meydana geldiği yerde dava açılabileceği gibi, sigorta ile birlikte işleten de dava edilecekse 16. madde uyarınca zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinde de dava açılabilir. KOLAY GELSİN
Old 27-03-2012, 21:59   #3
Av.Dursun KARACA

 
Varsayılan

Ticaret Kanununda "kaza sigortası" "can sigortası" faslı kapsamında düzenlenmiş, ZMMS/trafik sigortası bir kaza sigortası olması nedeniyle can sigortası kapsamındadır.
Old 29-03-2012, 12:17   #4
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Trafik sigortası olarak da adlandırılan, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, 2918 sayılı Kanun’un 91. maddesinde belirtildiği üzere işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları karşılamak amacıyla oluşturulmuş bir zarar sigortası türüdür; yasanın 91/1. ve 85/1. maddeleri uyarınca, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasını yapan sigortacı işletenin sorumluluğunu üstlenmektedir.
Özel sigorta türlerini, zarar sigortası ve meblağ sigortası olmak üzere iki ana gruba ayırmak mümkündür. Birinci gruba giren zarar, yani mal ve malvarlığı sigortalarında, riziko para ile ölçülmesi mümkün olan menfaatlere ilişkin olduğu halde, diğer grupta insan hayatı gibi konusu para ile değerlendirilemeyen menfaat ilişkileri sigorta teminatı altına alınmaktadır. Bunlardan ilk gruba kısaca <menfaat (zarar) sigortası>, diğerine ise, <meblağ sigortası> denilmektedir.
Aşağıdaki kararı da incelemenizi öneririm Kolay gelsin.
T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2008/12360
Karar: 2010/444
Karar Tarihi: 18.01.2010


TAZMİNAT DAVASI - DAVALI TRAFİK SİGORTACISININ TEDAVİ GİDERİ VE SAKATLIK HALİ - GERÇEK ZARARININ BELİRLENMESİ GEREĞİ - DAVALI YARARINA DOĞAN USULÜ KAZANILMIŞ HAKKIN SONUCUNA GÖRE KARAR VERİLMESİ GEREĞİ

ÖZET: Somut olayda davalı trafik sigortacısının tedavi gideri ve sakatlık halinde ayrı ayrı sorumluluğu söz konusudur. Öte yandan, trafik sigortası, can sigortası mahiyetinde değildir. Karayolunda motorlu araç işletenin, işlettiği araç nedeniyle üçüncü kişilere verilen bedensel (cismani) ve eşya zararlarından dolayı onun mali ve hukuki sorumluluğunu üçüncü kişilere karşı güvence altına alan pasif ve aynı zamanda zarar sigortası niteliğindedir. O halde, gerçek zararının belirlenmesi gerekmektedir. Bu durum karşısında, davacının iş gücü kaybı oranı da dikkate alınarak uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan rapor alınarak gerçek zararın tespit edilmesi ve davalı yararına doğan usulü kazanılmış hak da esas alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

(818 S. K. m. 46)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Gaziantep Asliye 3. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 25.07.2008 tarih ve 2008/54-2008/360 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Berkant Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı bulunduğu araçta yolcu olan müvekkilinin meydana gelen kaza sonucu iş gücü kaybına neden olacak şekilde yaralandığını ileri sürerek, 40.000 YTL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin kusur oranına göre gerçek zarar ile sorumlu olduğunu, davacının zararını ispat etmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunmalar, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, bu davanın ek dava niteliğinde olduğu, davacının meydana gelen kazada %39 oranında iş ve güçten kaldığı, alacağının bir kısmını tahsil ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 39.505.00 YTL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, iş gücü kaybı tazminatı istemine ilişkindir. Davacının, davalının trafik sigortacısı bulunduğu araçta yolcuyken meydana gelen trafik kazasında yaralandığı ve %39 oranında vücut fonksiyon kaybına uğradığı hususları uyuşmazlık konusu değildir. Davacının tedavi giderlerinin tahsili için daha önce davalıya karşı açtığı davanın kabulüne karar verildiği de dosya kapsamıyla sabittir. Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, bu kabulün aksine, tedavi gideri için açılan dava, işbu davayla bağlantılı kısmi bir dava değildir. Tamamen tedavi giderine yöneliktir. Davalı trafik sigortacısının tedavi gideri ve sakatlık halinde ayrı ayrı sorumluluğu söz konusudur. Öte yandan, trafik sigortası, can sigortası mahiyetinde değildir. Karayolunda motorlu araç işletenin, işlettiği araç nedeniyle üçüncü kişilere verilen bedensel (cismani) ve eşya zararlarından dolayı onun mali ve hukuki sorumluluğunu üçüncü kişilere karşı güvence altına alan pasif ve aynı zamanda zarar sigortası niteliğindedir. O halde, gerçek zararının belirlenmesi gerekmektedir. Bu durum karşısında, davacının iş gücü kaybı oranı da dikkate alınarak uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan rapor alınarak gerçek zararın tespit edilmesi ve davalı yararına doğan usulü kazanılmış hak da esas alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken doğrudan doğruya poliçede yazılı limit üzerinden hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.01.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
hizmet tespiti davalarında yetki av.ersen Meslektaşların Soruları 10 27-10-2010 10:09
tarlada yetki kuralı outlawyer Meslektaşların Soruları 3 22-03-2009 20:44
franchising davalarında yetki av.aybeg Meslektaşların Soruları 1 09-02-2009 16:14
izaleyi şuyu davalarında geçmişe etkili olmama kuralı nurben Hukuk Sohbetleri 0 01-05-2008 17:43
İş Davalarında Yetki Av.Sevda Şanlıbaba Meslektaşların Soruları 5 13-11-2007 08:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04902792 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.