|
|
|
|
Sayın meslekdaşlarım konu ile ilgili forum içinde arama yaptım ama istediğim cevaplara ulaşamadığım için iş bu konuyu açmak istedim.
Davacı müvekkil bayilik sözleşmesinin distribitörü sıfatında.Taraflar arasında faturası olmayan buan karşın asıl şirkete güvenilerek ödeme yapılmış mal ücretinin geri iadesi konulu ve sebepsiz zenginleşmeye dayalı açılan bir alacak davası sözkonusu. Davalı şirket ( mal temin eden - bayii değil- bayii davacı müvekkil ) sözleşmededen kaynaklı yetkisizlik itirazında bulunmuş- Sözleşmeyi incelediğimizde sözleşmede TANZİM TARİHİ VE SÜRENİN YAZILI OLMADIĞINI VE YİNE BAZI BÖLÜMLERDE BOŞLUK OLDUĞUNU VE BOŞLUKLARIN DOLDURULMADIĞI YANİ SÖZLEŞMENİN ŞABLON SÖZLEŞME olduğunu müşahade ettik. Fakat bayi olan müvekkil sözleşmedeki her sayfanın altına kaşe basmış ve kaşe üzerini imzalamış. Sözleşmede yetkili mahkemelerin İstanbul mah. olacağını belirtilmiş.
1. sorum : Yukarıda sözleşme ile ilgili bahse konu eksiklikler yetki hususunu ihtilaflı konuma getirir mi ? Özel yetkili mahkeme genel yetkili mahkemeyi bertafar eder mi ? Bu arada belirteyim sözleşmeye konu tüm mal teslimleri ve müvekkilin muhatap olduğu ve mal teslim aldığı şirket İstanbul dışında müvekkilin bağlı olduğu bir ilde bulunmakta ve bu husus faturalarda yazılı ares bilgisi ile sabit .
2. Sorum : Bayilik sözleşmesi ile ilgili tüm hususlarda mal temin eden şirketin fazladan ödenen mallara ilişkin faturaları ibraz edememesi ve buna dayanarak fazladan ödenen miktarın iadesine ilişkin açılan davada zamanaşımı var mıdır ?
Şimdiden cevap veren meslekdaşlarıma teşekkür ederim.
|
|
 |
|
 |
|
Sayın meslektaşım, Sorularınız sırasıyla cevap bulacak olur isek;
1- Yetki sözleşmeleri, kanunen belirlenen yetkili mahkemelerin yetkisine engel teşkil etmez. Sadece taraflara bu konuda alternatif seçimlik hak sunar. Bu durumun istisnası, kesin yetkili mahkeme durumlarında, yetki sözleşmesi ile belirlenen mahkemede davanın görülmesi söz konusu olmaz. Bu durumda sözleşmenin ifa yeri, sözleşmenin tanzim yeri, ödeme yeri gibi konulardaki yetki hususularındaki kanunni düzenlemelere dayanarak, yetki itirazını kaldırabilirsiniz.
Sözleşmede, imzalar tamam ise, mevcut durum içeriisndeki geçersiz olan maddeler olsa dahi, diğer maddeler geçerli olmaya devam eder. Bu anlamda, fiilen başlamış olan bir akdin, yazılılık esasındaki eksiklik sebebiyle, tamamen yok sayılmaması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca taraflar tacir ise, ticari defterlerinde, işlemlerin başlangıcı tespit edilebilir.
2- Sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında değerlendirilirse, 1 yıllık ve herhalde 10 yıllık dava zamanşaımı süresi var. Ancak alacak davası olarak görülür ise, direk 10 yıllık dava açma zamanaşımı sözkonusu olacaktır.
Umarım yardımcı olabilmişimdir.