|
 |
Alıntı: |
 |
|
|
|
|
|
|
|
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/1302
K. 2003/7279
T. 3.7.2003
• TACİRLER ARASINDAKİ UYUŞMAZLIKLARDA UYGULANACAK FAİZ ( İpoteğin Geç Kaldırılması Sonucu Kamulaştırma Ücretinin Vadesiz Hesapta Bekletilmesi nedeniyle Değer Kaybetmesi - Reeskont Türünden Temerrüt Faizine Hükmedilmesi )
• İPOTEĞİN GEÇ KALDIRILMASI ( Malikin Dilekçesine Ve Borcunun Son Taksidini Ödemesine Rağmen Davalının Çok Sonra İpoteğin Kaldırılmasını İstemesi - Oluşan Değer Kaybının Davalı Tarafça Ödenmesi )
3095/m. 2/3
ÖZET : Davacılar vekilinin 10.04.1995 tarihli yazılı başvurusuna rağmen, davalı banka tarafından ancak 30.07.1998 tarihinde ipoteğin kaldırılması, tapu sicil müdürlüğünden talep edilmiştir. Oysa, borcun son taksidi, davacılar tarafından icra dairesine 14.03.1995 tarihinde ödenmiştir. Bu durum karşısında davacıların, ipoteğin geç kaldırılması nedeniyle uğradıkları zararın tazminini isteyebilecekleri açıktır.TC Ziraat Bankası'nca, parselin kamulaştırma bedeli olan ( 906.800.000 ) TL.nı 3.6.1997 tarihinde, faizsiz hesaba yatırıldığı ve hesabın 17.08.1998 tarihinde kapatıldığı bildirilmiştir. Bu durumda, davacıların 3.6.1997 tarihinden itibaren talepte bulunmaları mümkün ise de, davacılar tarafından hem 22.07.1998 tarihli ihtarname ile hem de dava dilekçesi ile, kamulaştırma paralarının 20.10.1997 tarihinde adlarına yatırıldığı bildirilmek suretiyle, bu tarihten itibaren talepte bulunulmuştur. Tacirler arasında, haksız fiil de dahil, her türlü nedenden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, talep halinde, reeskont türünden temerrüt faizine hükmetmek gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Gebze Asliye 1.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 22.10.2002 tarih ve 2001/119-2002/731 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, davalı bankaca ipotekli bulunan iki adet taşınmazın ipotek bedellerinin, yeni malik müvekkilleri tarafından 14.03.1995 tarihine kadar ödendiğini, ipoteklerin kaldırılması için davalıya 13.4.1995 tarihinde müracaat edildiğini, daha sonra taşınmazların bir kısmının kamulaştırılarak, bedelleri olan ( 1.149.550.000 ) TL.nın 20.10.1997 tarihinde dava dışı bir bankaya yatırıldığını, davalı bankanın ipotekleri kaldırmaması nedeniyle bu paranın çekilemediğini, bir yıl boyunca vadesiz hesapta kalan paranın enflasyon, döviz, altın ve faiz karşısında eridiğini, bu nedenle zarara uğradıklarını ve masraflar yaptıklarını ileri sürerek, şimdilik ( 750.000.000 ) TL.nın dava tarihinden itibaren reeskont oranlı temerrüt faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir
Davalı vekili, taşınmazların davacılar tarafından ipotekli olarak satın alındığını, yasal takip borçlusunun ülke genelinde araştırmalarının zaman aldığını, davacıların gerekli çabayı harcamadıklarını, müvekkilinin kusursuz olduğunu, munzam zarar talep şartlarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Dairemize ait 30.10.2000 tarihli ilama dayanılarak, davacının ne kadar zarara uğrandığı belirlenmediğinden icra dosyasında yaptığı harcamaları olan ( 37.500.000 ) TL. ölçüsünde zarara uğradığının kabul edilebileceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, anılan meblağın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Ancak dava, davalı bankanın ipoteği zamanında kaldırmak için gerekli işlemleri yapmaması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Dairemiz bozma ilamında özetle, davacıların asıl taleplerinin munzam zarar niteliğinde olmayıp, ipoteğin geç çözülmüş olması sebebiyle uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini niteliğinde olduğu ve dava konusu 666 no'lu parsel üzerinde ipotek kaydının gözükmediği belirtilmiş, davacılara zararlarını açıklama ve ispat imkanı verilmesi gerektiği bildirilmiştir. Davacılar vekili ise, dava konusu 958 nolu parsel üzerindeki ipoteğin, yazılı taleplerine rağmen kaldırılmaması nedeniyle uğradıkları zararı talep ettiklerini bildirmiştir. Gerçekten de 10.04.1995 tarihli yazılı başvuruya rağmen, davalı banka tarafından ancak 30.07.1998 tarihinde ipoteğin kaldırılması, tapu sicil müdürlüğünden talep edilmiştir. Oysa, dava konusu taşınmazın üzerinde ipotek tesis edilmesine neden olan borcun son taksidi, davacılar tarafından icra dairesine 14.03.1995 tarihinde ödenmiştir. Bu durum karşısında davacıların, ipoteğin geç kaldırılması nedeniyle uğradıkları zararın tazminini isteyebilecekleri açıktır.
TC Ziraat Bankası'nca, dava dışı Karayolları Genel Müdürlüğü'nün, 958 nolu parselin kamulaştırma bedeli olan ( 906.800.000 ) TL.nı 3.6.1997 tarihinde, faizsiz hesaba yatırıldığı ve hesabın 17.08.1998 tarihinde kapatıldığı bildirilmiştir. Bu durumda, davacıların 3.6.1997 tarihinden itibaren talepte bulunmaları mümkün ise de, davacılar tarafından hem 22.07.1998 tarihli ihtarname ile hem de dava dilekçesi ile, kamulaştırma paralarının 20.10.1997 tarihinde adlarına yatırıldığı bildirilmek suretiyle, bu tarihten itibaren talepte bulunulmuştur. Ayrıca, her ne kadar 17.08.1998 tarihinde hesap kapatılmış ise de, davacılar tarafından, ipoteğin kaldırıldığı 30.07.1998 tarihinde, kamulaştırma parasının çekilmesi gerekmektedir. Yine 3095 sayılı Yasa'nın 4489 sayılı Yasa ile değişik 2/3.maddesi uyarınca, tacirler arasında, haksız fiil de dahil, her türlü nedenden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, talep halinde, reeskont türünden temerrüt faizine hükmetmek gerekir, O halde mahkemece, 958 nolu parselin kamulaştırma bedeli olan ( 908.800.000 ) TL.nın 20.10.1997-30.07.1998 tarihleri arasındaki reeskont oranı üzerinde avans faizi yönünden davanın kabulüne karar verilmek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile, kararın davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
3-Davalı vekilinin temyiz itirazına gelince; mahkemece, her ne kadar icra dosyasında, davacılar tarafından ( 12.750.000 ) TL. yatırıldığı kabul edilmiş ise de, bu paranın, alacaklı bankadan alınan feragat harcı olduğu izlenimi doğmaktadır. Mahkemece, bu meblağın icra dosyasına kim tarafından ödendiği yeterince araştırılmadan hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
4-Kabul tarzına göre de, davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde, reddedilen kısım üzerinden davalı vekili yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi dahi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına, ( 3 ) ve ( 4 ) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı banka yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 03.07.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
yarx |
|
 |
|
 |
|
Umarım işinize yarar.
Av.Armağan ÖZMEN
|