|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
23-12-2009, 12:05 | #1 |
|
Yeni Çek Yasası Ve Erteleme
merhaba
yeni çek yasası yürürlüğe girdi biliyorsunuz.Bu gün bir duruşmamda hakim infazların ertelendiğini söyledi.Talep aramıyoruz dedi. Benim müşteki olduğum dosyalarım kadar sanık dosyalarım da var ve yanlış bir şey yapmaktan bir hakkı kaybetmekten korkuyorum. Yasa net değil uygulamada çok sorun çıkacağını düşünüyorum.Yasa borçlunun 01.04.2010 tarihine kadar ödeme taahhüdünde bulunmasını ve ilk yıl için borcun 1/3 'ünü ödenmesini öngörüyor.Bazı sorular var. 1-dosyaların ertelemeden faydalanması için savcının talebi yeterli midir? 2-Örneğin borçlu 30.03.2010 tarihinde taahhütte bulundu.Bu taahhüdünde aylık şu şu taksitte ödeyeceğim demeli midir?Yoksa 29.03.2011 tarihinde borcumun 1/3 ödeyeceğim diyebilir mi? 3-Taahhüt savcılıkta ve ya ceza dosyalarında alınacak dolayısıyla kapak hesabı sorunu ne olacak? 4-Halen savcılıkta bulunan davası açılmamış ve sanığa hiç bir tebligatta yapılmamış eski keşide tarihli dosyalarda, sanık davadan 01.04.2010 tarihinden sonra haberdar olursa bu haktan faydalanamayacak mıdır? 5-yargıtay'daki dosyalarda taahhüt nasıl alınacak? 6-yeni yasa karşılıksız kalan kısım diyor.İcra dosyalarında dahi görünmeyen ancak avukatların düzenlediği makbuzlar bulunan davalarda taahhüt hangi rakama göre alınacak? Sayın Meslektaşlarım nasıl bir uygulama yaptıklarını ne düşündüklerini paylaşırlarsa memnun olurum |
23-12-2009, 12:31 | #2 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Merhabalar; Ekonomik suçlara dair her yeni yasal düzenlemenin getirilmesi akabinde yaşanan bir sorun bu. Uygulama birliğinin sağlanması için belli bir zaman geçiyor. Ben şu günlerde Asliye Ceza Mahkemelerince verilen çoğu kararın sağlıklı olmadığını düşünüyorum. Yeni Çek Yasası'nın etraflıca inceleyemedim. Bu akşam bunu yapmayı planlıyorum. Sorularınızdan;
Dosya Yargıtay'dan, yeni Kanun çerçevesinde bir karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderileceği için temyiz aşamasında bir taahhütten söz edememek gerek.
İbraz tarihi itibariyle hesapta bulunan miktar ve ödenmişse bankanın sorumlu olduğu miktar düşülerek kalan kısım bulunacaktır, bunun için de muhatap bankaya yazı yazılacaktır.
Düzenleme karşılıksız çek keşide etmek suçu ile ilgili olduğundan icra dosya borcunun değil çek bedelinin ödenmesinin taahhüt edilmesi söz konusu. Bu nedenle de kapak hesabı gibi bir sorun da çıkmayacak. Diyebilirim. Saygılarımla... |
24-12-2009, 12:19 | #3 |
|
Özgür Bey taahhüt süresi 3 ay ile sınırlı bu süre içindedosyaların yerel mahkemeye yetişebileceğini zannetmiyorum.
Yeni yasa çek miktarının faizi ile birlikte ödeneceğinin taahhüt edilmesi diyor.Yalnızca çek miktarı adli para cezasında söz konusu. Yasa henüz çok yeni ama süre de sınırlı yorumlarınızı bekliyorum. |
24-12-2009, 12:20 | #4 |
|
ilgini zve cevabınız için teşekkür ederim.
umarım yasayı inceleyebilmişsinizdir. |
24-12-2009, 14:11 | #5 |
|
Yeni çek yasası
5941 sayılı yasanın Geçici 2. maddesine göre hakkında soruşturma veya koğuşturması devam eden veya karşılıksız çek keşide etmek suçundan hüküm kurulmuş olan çek keşidecisine iki seçenek sunulmuştur;
a)ÇEK HAMİLİ ŞİKAYETÇİ/ KATILAN İLE ANLAŞMA: Bu anlaşma çek miktarının daha altında bir meblağ olabileceği gibi çek miktarı ve işleyecek faizleri de kapsayacak şekilde düzenlenebilir. Taraflar arasında yapılacak anlaşmada ödemenin belirli bir zaman dilimi içinde yapılması zorunluluğu da bulunmamaktadır. Geçici 2. maddenin (b) bendinde düzenlenen şüpheli/sanık’ın tek taraflı iradesi ile düzenlenecek “taahhütname ile karıştırılmamalıdır. Bu bakımdan taahhütname için getirilmiş olan “iki yıl içinde ödeme” ve “birinci yıl taksidi borcun 1/3’ünden az olamaz hükmü “anlaşma için sınırlayıcı bir hüküm değildir. Örneğin 50.000 TL’lik bir çek ile ilgili olarak şikayetçi ile çek keşidecisi şüpheli/sanık 10.000 TL ödenmesi konusunda bile anlaşabilirler. Yine anlaştıkları meblağın 3 yıl ödenmesi konusunda anlaşabilirler. Yasa, şikayetçi ile şüpheli sanığın anlaşmaları konusuna müdahalede bulunmamıştır. Ancak anlaşmanın 01.11.2009 tarihinden önceki soruşturma ve davalarla ilgili olmalıdır. En azından şikayetin 01.11.2009 tarihinden önce yapılmış olması gerekecektir. Yasanın getirdiği başka bir husus ise bu anlaşmanın en geç 01.04.2010 tarihinden önce “mercilerine” verilmiş olması şartını öngörmüştür. Şikayetçi veya müdahil ile şüpheli/sanık arasındaki anlaşma, soruşturma aşamasında, “Cumhuriyet Başsavcılığına”, dava açılmış veya hüküm verilmişse “Mahkemesine” sunulmalıdır. Hüküm verilmiş ancak Yargıtay’da olan dosyalar bakımından “ilgili merci” yine hükmü veren Mahkeme olmalıdır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus anlaşmanın şikayetçi veya temsilcisi/vekili tarafından sunulması gerekecektir. Örnek 1: Soruşturma aşamasında; Şikayetçi ile çek bedelinin (veya belirli bir kısmının) belirli vadelerle ödenmesi konusunda anlaşmaya varılması halinde, anlaşma metninin soruşturmanın yürütüldüğü C. Savcılığına hazırlık numarası belirtilmek suretiyle “şikayetçi veya vekili” tarafından sunması sağlanmalıdır. Bu durumda C. Savcılığı anlaşmada belirlenen süre kadar soruşturmanın durdurulmasına karar vermelidir. Örnek 2: Devam eden ceza davası bakımından; Anlaşmanın şikayetçi veya vekili tarafından mahkeme dosyasına sunması sağlanmalıdır. Bu durumda mahkeme anlaşmada belirlenen süre kadar davanın durdurulmasına karar vermelidir. Örnek 3: Sonuçlanmış ancak kesinleşmemiş (Yargıtay’da bulunan dosyalar bakımından) davalar bakımından anlaşma yine şikayetçi/katılan tarafından ceza kararı veren Asliye Ceza Mahkemesine sunulmalıdır. Örnek 4. Kesinleşmiş ceza hükümleri bakımından; Anlaşma şikayetçi veya vekili tarafından ceza hükmünü veren mahkemeye sunulmalıdır. Mahkeme Cezanın infazının anlaşma süresince ertelenmesine karar vererek kararını infaz savcılığına bildirmelidir. Yukarıda belirtilen hususların tümü alacaklı/şikayetçi ile borçlu arasında çek bedelinin “taraflarca belirlenen miktarının” yine “taraflarca belirlenen süre içinde” ödenmesi konusunda anlaşma durumu için geçerlidir. Yasanın bu hükmüne yöneltilen eleştirilerden biri; “zaten taraflar anlaşmışlarsa şikayetçi şikayetinden vazgeçiyordu, yasa bir yenilik getirmemiştir” şeklindedir. Bu eleştiri haklılık taşımamaktadır. Elbette şikayetçi şikayetinden vazgeçerse dava veya ceza tüm sonuçları ile ortadan kalkmakta idi. Yasadaki düzenleme şikayetten vazgeçme olmayıp, şikayetin anlaşma süresi ile sınırlı olmak üzere etkisiz bırakılmasıdır.Yeni yasa gereğince mahkeme tarafından verilen karar davanın ortadan kaldırılması olmayıp “davanın anlaşma süresince askıda bekletilmesidir. Bu bakımdan yasadaki düzenleme yeni ve tarafların anlaşmasını kolaylaştırıcı bir etkiye sahiptir. b)TAAHHÜTNAME; Yeni Çek Yasasının geçici 2/1-b maddesinde düzenlenen taahhütname ile soruşturmanın, davanın veya cezanın infazının durdurulabilmesi için bazı şartlar öngörülmüştür. 1.Taahhütnamenin ,çek üzerinde yazılı meblağı ve 3095 sayılı yasaya göre hesaplanacak “ticari işlerde uygulanacak temerrüt faizini” kapsaması gerekecektir. Çek meblağı kadar bir miktarın ödeneceğine ilişkin taahhütname soruşturma veya yargılamayı veya cezanın infazını durdurmayacaktır. 2.Taahhütnamede çek miktarının (eğer çeke karşılık ödeme yapılmışsa ödenmeyen kısmının) faizi ile birlikte en fazla 2 yıl içinde ödeneceğine ilişkin olmalıdır.Buradaki 2 yıllık süre taahhüdün düzenlendiği tarihten itibaren işleyecektir. 3.Taahhütnamede belirtilen toplam meblağın (çek bedeli ve faizden oluşan) 1/3’lük kısmının taahhüdün düzenlenmesinden itibaren ilk bir yıl içinde ödeneceği hükmünü içermelidir. Bir yıllık süre taahhüdün düzenleme tarihinden itibaren hesaplanmalıdır. 4.Taahhütname en geç 01.04.2009 tarihinde “ilgili merciine” şüpheli/sanık veya vekili tarafından sunulmalıdır. İlgili mercii yukarıda “anlaşma” başlığı altında belirttiğimiz gibi C.savcılığı veya ceza davasının görüldüğü Asliye Ceza Mahkemesi olacaktır. Burada akla gelen ilk soru; şikayet, 01.11.2009 tarihinden önce yapılıp soruşturma başlatılmış veya davanın açılmış olmasına karşın şüpheli/sanığın soruşturma/davadan haberdar olmaması halinde “ilgili mercii” in neresi olacağıdır. Bu halde, yasanın lehe olan hükmünden yararlanmak isteyen şüpheli veya sanık bakımından “ilgili mercii” bilinmemektedir. Yasada bu hususta açıklayıcı bir düzenleme bulunmamaktadır. Kanımızca; hakkında soruşturma yürütüldüğü veya dava açıldığından haberdar olmayan şüpheli/sanık bakımından 01.04.2009 tarihinden önce “taahhütnamenin düzenlenmiş olması” yasanın bu hükmünden yararlanmak için yeterli sayılmalıdır. Yukarıda belirttiğimiz şartları taşıyan taahhütnameyi alan C. Savcılığı veya Asliye Ceza mahkemesi taahhüdün bir suretini şikayetçi tarafa göndermek ve taahhütnamede belirtilen süre kadar soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar vermelidir. Taahhütnamede belirtilen “süre” deyiminden ne anlaşılması gerekir? Taahhütname 2 yıllık süreyi kapsayan, ancak 1. yıl belirli bir ödeme şartını içermek zorunda olduğuna göre durma veya erteleme kararı 2 yıl için mi, yoksa ilk yıl 1/3’lük ödeme şartını içerdiğine göre 1 yıl için mi verilmelidir? Protokol hükümlerine uyulup uyulmadığını, başka bir deyişle ödemenin yapılıp yapılmadığını denetleme görevi C.savcısına veya Hakime verilmemiş olması nedeniyle erteleme veya durma kararı 2 yıllık süreyi kapsayacak şekilde verilmelidir. Erteleme veya durma kararı 2 yıl için (taahhüt süresi kadar) verilmiş olsa da, ihlal edilmesi halinde şikayetçinin başvurusu üzerine devam edilecektir. Taahhütname, şüpheli/sanık tarafından verileceğine göre karşımıza çıkacak en önemli sorunlardan biri özellikle şirket (veya başka bir tüzel kişi) adına düzenlenmiş olan çekler bakımından yeni bir şahsi borç doğurup doğurmayacağı ile ilgilidir. Diğer bir deyimle; taahhütname gerçek kişi (sanık veya şüpheli) tarafından verileceğine göre ödememe halinde şirket borcunun şahsi bir borca dönüşüp dönüşmeyeceği ile ilgilidir. Kanımızca Borçlar Kanunu ve İİK hükümlerine göre gerçek kişi tarafından verilen taahhütname taahhütte bulunan kişiyi şahsi olarak borç altına sokacaktır. Taahhüdün yerine getirilmemesi halinde taahhütte bulunan kişi üstlendiği borç miktarı için tüm malvarlığı ile sorumlu hale gelecektir. Saygılarımla. |
26-12-2009, 13:57 | #6 |
|
arkadaşlar hiç mi karşılaştığınız durumlar olmadı.Uygulamalar nasıl?
|
26-12-2009, 23:36 | #7 |
|
Yasa yürürlüğe girdikten sonra bu hafta içinde şikayetçi vekili olarak katıldığım bir duruşmada hakim yeni yasayla ilgili düzenlemelere hiç girmeden cezaya hükmetti.Ben temyiz aşamasında ne olur acaba diye düşünürken(zaptın yazıcıdan çıkışını beklerken ) borçluya tebligat yapıldığı halde duruşmaya da katılmadığı düşünüldüğünde lehine olan düzenlemeden yararlanmak gibi bir niyetinin olmadığının anlaşıldığından söz etti.
|
27-12-2009, 00:06 | #8 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Yasanın tam metnini aşağıdaki linke verdim. http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=45119 Sorularınızın cevabı orada var.
Konunun savcıyla alakası yok.
Maalesef diyebilir. Verdiğim linkte yazdığım mesajda açıklamıştım.
İcra takip dosyasındaki kapak hesabıyla alakası yok. Yasa metni açık.
Yasaya göre faydalanamayacak. Böyle olması da normal. Herkes ödemediği ve karşılıksız çıkan çek miktarını bilebilecek durumdadır.
Kararı veren mahkemeye "taahhütname"nin sunulması yeterli olacaktır |
27-12-2009, 12:42 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu sözü tutanağa da yazdırdı mı? |
27-12-2009, 13:11 | #10 |
|
Hayır,sadece gerekçeli kararda buna dayanacağı fikrini uyandıracak şekilde düşük bir ses tonuyla bunu söyledi
|
27-12-2009, 13:27 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
Bunu gerekçeli kararına yazacağını sanmıyorum. O an belki de, sizin yüzünüzdeki şaşkınlık ifadesini gördüyse, kendisi de şaşırıp bu cümleyi söylmiştir, diye düşünüyorum. |
27-12-2009, 13:37 | #12 |
|
Tarihi den once bankaya ibraz edilen cekler ne olacak
Keside tarihinden once bankaya ibraz edilip karsiligi yoktur yazilan ceklerdeki durun neolacak
|
27-12-2009, 13:39 | #13 |
|
Çekin keşide tarihinin Ekim 2008 ve şikayetin Ocak 2009 olduğu düşünüldüğünde ve yeni yasa hükümleri de göz önünde tutulursa sizin bu karar hakkındaki fikriniz nedir
|
28-12-2009, 11:55 | #14 |
|
Elimde keşide tarihi,şubat 2009 dan sonraki bir tarih olduğu halde, 2008 yılında bankaya ibraz edilmiş çekle ilgili sanık hakkında BERAAT kararı veren bir Mahkeme kararı var. Ama çekle ilgili hakimlerin o kadar değişik kararları var ki, onlar da ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar.
Saygılar... |
28-12-2009, 11:56 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
Sorduğunuzda da "Yargıtay ne diyecek, bakalım" derler. |
28-12-2009, 12:11 | #16 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
5941 sayılı Çek Kanunu md. 3/8:
Sanırım sorduğunuz husus bu idi. Saygılarımla... |
28-12-2009, 13:58 | #17 |
|
müvekkilimiz iflas etmiş durumda, çok fazla çeki karşılıksız çıktı, pek çoğundan da mahkumiyet aldı ancak kararlar kesinleşmedi!
iflas eden bir kişinin malvarlığı üzerinde taahhüt hakkı olmadığından nasıl bir tahhütte bulunabilir ayrıca karşılıklı anlaşma durumunda da bir borçlunun kayırılması durumu ortaya çıkacağından haksızlıkların önüne nasıl geçilecek? bu konudaki fikirleriniz nedir? |
28-12-2009, 14:33 | #18 | |||||||||||||||||||||||
|
Merhabalar; "Kayırılma"'dan kastınız nedir? Veya nasıl bir haksızlıktan söz ediyorsunuz? Saygılarımla... |
30-12-2009, 15:17 | #19 |
|
Keşide tarihinden önce bankaya ibraz edilen çeklerle ilgili olarak artık ceza verilmesi söz konusu olamaz. Çünkü; yeni yasanın 5. maddesinde suçun maddi unsuru, "keşide tarihine göre ibraz süresi içinde" bankaya ibraz edilmesi halinde oluşacaktır.
|
30-12-2009, 15:59 | #20 |
|
bir çok yerde farklı uygulamalar var yasayla ilgili.
Benim kanaatim aslında bu çok kötü bir yasa olmuş,sadece esas içerik olarak değil anlatımı da kötü. Girdiğim bir duruşmada savcının talebi ile erteleme kararı verildi. Erken ibrazlarda ceza verilmiyor. Ben cezada kendimi zayıf hissediyorum aslında belki ondan kafamı karıştırıyor. Yargıtaydaki dosyalar mahkemesine geri gönderilecek.Acaba esastan incelenerek mi geri gönderilecekler.Böylesi iş yoğunluğu açısından mümkün değil.Borçlu taahhütte bulunursa ve ya bulunmazsa dosya nasıl ilerleyecek.Tekrar yargıtaya gitmesi söz konusu olur mu? |
30-12-2009, 16:23 | #21 |
|
Genel hukuk mantığı ile bakılacak olursa Yargıtay'da bulunan MAHKUMİYET dosyalarının "sanığın lehine olan hükümlerin tespiti ve uygulanması bakımından" mahkemesine iade edilmesi gerekir. Çünkü yeni yasada suçun maddi ve manevi unsuru değişmiş durumdadır.
Ancak uygulamanın bu yönde olmayacağı kanısındayım. |
30-12-2009, 16:39 | #22 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Merhaba; Borçlunun taahhütte bulunması halinde yargılama (hangi aşamada olursa olsun) taahhüt edilen ödeme planının sonuna kadar durur. Bu; davanın düşmesi (veya şikayetçi ile anlaşılmışsa şikayetten vazgeçme) olarak değerlendirilemez. Taahhüdün yerine getirilmediğinin tespiti ile yargılama devam eder. Taahhütte bulunmaz veya şikayetçi ile anlaşmaz ise yargılama devam eder. Taahhüdün yerine getirilmemesi veya taahhütte bulunulmaması durumunda verilecek olan karar için temyiz yolu açıktır.
Yargılama aşamasında kanun değişikliği olursa TCK md. 7/2 gereği ("Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.") hususun değerlendirilmesi için dosya yerel mahkemeye geri gönderilir. Saygılarımla... |
30-12-2009, 16:46 | #23 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu konunun yukarıdaki safahatında ve THS'de bu konuda açılmış forumlarda tartışıldığı üzere uygulamada fazlasıyla sorun çıkaracak bir kanun metni... İzmir'de 29 adet asliye ceza mahkemesi var. Kanunun yayımlandığı günden bu yana yaklaşık 20 karşılıksız çek duruşmasına girdim. Tereddütsüz uygulanan tek madde vekile ceza verilemeyeceğine ilişkin madde idi. Bunun dışında henüz uygulama birliği oluştuğu söylenemez. Saygılarımla... |
30-12-2009, 16:51 | #24 |
|
mesela şu an yargıtaydaki bir dosya için,taraflar arasında anlaşma olmaksızın 2 yıl için borçlu mahkemesine taahhütte bulundu.
Dosya yargıtaydan geldi.Görüldü erteleme kararı verildi. 1 yıl sonunda taahhüde uygun olarak borcun 1/3 ödenmedi.Dosya tekrar görülmeye başlandı cezalandırma kararı verildi.Borçlu bu kararı yine temyiz edebilecek dosya tekrar yargıtaya gidecek. Yanlışımı düzeltin lütfen. |
30-12-2009, 17:00 | #25 | |||||||||||||||||||||||
|
Aynen böyle Sn. Av. Şevval; elbette ki verilen karar temyize açık olacak. Nihayetinde bir yerel mahkeme kararıdır ve temyize tabidir. |
30-12-2009, 17:07 | #26 |
|
çok teşekkür ederim.
Bu hayli uzun bir süreç olacak.Kolay gelsin hepimize. |
30-12-2009, 17:57 | #27 |
|
Yeni yasada keşide tarihinden önce ibrazı yasaklayan bir hüküm var doğru! ama 3167 sayılı yasada yapılan değişiklikle 31.12.2009 tarihine kadar keşide tarihinden önce bankaya ibrazını yasaklayan hüküm olmasına ve bu hükmün sanığın lehine olması sebebiyle geçmişe yürümesi gerekmesine rağmen çok fazla mahkumiyet kararı verildi. Yeni yasa ile bakalım ne olacak?
öte yandan sayın Karabulut'un sorusuna gelince, kayırmaktan kastım şu, bildiğiniz üzere iflas halinde müflisi tüm malvarlığı masanın kontrolüne geçiyor. masayı borca sokacak yeni tasarruf işlemi yapamayacağından vereceği taahhütü nasıl yerine getireceği hususu? alacaklıların tamamı masaya yazdırıldığına göre, taahhüt veren borçlunun elinde çeki olan alacaklıları için avantaj sağlanması durumu olacağı kanaatindeyim. Bu da iflas hukukunun mantığı ile bağdaşmıyor bana göre. |
31-12-2009, 14:02 | #28 | |||||||||||||||||||||||
|
Syn Özyurt'a yanıt
Benim müvekkilim şirket de iflas etti yaklaşık 400 çeki de dava konusu oldu. Ben daha önce verilen mahkumiyet kararlarını, şirketin iflas ettiğini, iflas masasının kurulmadığını, şirketin borçları ödemeye yetecek malvarlığı olduğunu, şirketin tasfiyesinin uzun sürebileceğini, ileride ödenmesi muhtemel bir alacak için keşide eden şirket temsilcisinin cezalandırılmasının hukuki olmadığı yönünde temyiz ettim. Bu konuda yasal düzenlemenin eksik olduğunu düşünüyorum. Sonuçta benim müvekkilim yaklaşık 5000 kişiyi çalıştıran büyük bir anonim şirketti ve ekonomik krizle beraber iflas etti. Şirket temsilcisinin çek kararları kesinleşirse yıllarca hapis yatması gerekecek. Bu durumda gerçekten mağdur olanlarla, insanları dolandırmak için şirket kurup çek karnesi alanları ayırt etmek lazım diye düşünüyorum. Saygılar... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
yeni sosyal güvenlik yasası | tuba | Meslektaşların Soruları | 5 | 25-11-2008 19:48 |
Yeni Ceza Yasası | Av. Hulusi Metin | Meslektaşların Soruları | 6 | 09-04-2005 16:36 |
Yeni İhale Yasası | o.balci | Meslektaşların Soruları | 7 | 07-07-2003 09:09 |
Yeni kira yasası zor anlaşılıyor. | Aydın | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 12-02-2002 00:57 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |