![]() |
|
![]() |
|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
![]() |
![]() |
#1 |
|
![]() Sayın meslektaşlarım,
Öncelikle yardımlarınız için şimdiden teşekkür ediyorum. Müvekkil, iyiniyeti suistimal edilerek kardeşlerine yardım amaçlı olarak kullandırdığı taşınmazla ilgili olarak, 1998 yılında iki akrabasına vekaletname çıkarıyor ve taşınmazındaki 1/4 hisseyi kendisinde tutarak, geri kalan 3/4'ünü 3 kardeşi adına (sehven 'adına' yazılıyor) satış ve bedelleri tahsil yetkisi veriyor. Lakin asıl amacı tüm masraflarını üstlendiği taşınmazı kaddeşlerine bedel karşılığı satmak. Buna istinaden kendisine 3 kardeşi tarafından inanç sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil davası açılıyor. Müvekkil davayı kaybediyor ve hüküm kesinleşerek davacılar adına tapuya tescil yapılıyor. Mahkeme müvekkilin kardeşleri davacıların tanık beyanları, müvekkilin kardeşlerinin faydalanması adına kullanımına bıraktığı daireler için davacıların her biri tarafından yapılan kira sözleşmeleri ve davacı tanıkların ifadesine dayanarak; "taşınmazın 4 kardeş tarafından ortak satın alındığı" tespit edilmiştir diyor ve aradaki ilişkinin inanç sözleşmesi olduğu kanaatine varıyor. Ancak müvekkile ödeme yapıldığını ispat sadedinde hukuken geçerli tek bir belge yok. Biz müvekkilin inanç sözleşmesinin "inanılan"ı olduğunu ortaya koyan bu hükme istinaden, inanç sözleşmesinden kaynaklı bu alacakları dava etmeyi düşünüyoruz. Hmk 303 lafzına göre kesin hüküm olmaması gerek; ancak gerekçede "taşınmazın 4 kardeş tarafından ortak olarak satın alındığı" ifadesi beni endişelendiriyor. Benim kanaatim; inanç sözleşmesi tespitinin hüküm fıkrası yönünden hükmün ayrılmaz bir parçası olduğu, ancak borçlandırıcı işlem yönünden işbu hükmün bağlayıcı olmaması gerektiği yönünde. Bu hususta değerli görüşlerinizi alabilir miyim? |
![]() |
#2 |
|
![]() Meslektaşım,
Sonuç olarak bir hüküm verilmiş ve kesinleşmiş. Keşke zamanında kesinleşmeden gerekli itirazlar yapılsaydı. Ben verilen hükmün bu bağlamda bağlayıcı olduğunu düşünüyorum. Bir dava açsanız da bu hüküm nedeniyle pek sonuç almayacağınızı düşünüyorum.Şayet elinize yeni delil geçerse İade-i Muhakeme yoluyla belki şansınızı deneyebilirsiniz.Fakat delillerin şüphesiz kuvvetli ve geçerli deliller olması gerekir. |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Mahkeme ilamındaki gerekçe kesin hüküm teşkil eder mi? | Gamze Dülger | Meslektaşların Soruları | 5 | 10-03-2021 15:15 |
Kesin Hüküm | Av.Murat Serezli | Meslektaşların Soruları | 1 | 25-06-2013 15:44 |
Kesin Hüküm - Kesin Delil | fyz | Meslektaşların Soruları | 3 | 07-08-2012 00:14 |
kesin hüküm | nobel81 | Meslektaşların Soruları | 2 | 25-05-2010 16:00 |
Tarafların cari hesap ilişkisi içinde çalışacağına dair hüküm yeterlimidir? | Selahattin | Meslektaşların Soruları | 1 | 12-07-2009 18:42 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |