işçilik alacağında hizmet süresi birleştirme kıdem tazminatı,ilave tediye ücreti,ödenen işe başlatmama tazminatı fark

Müvekkil Davacı 27 Haziran 2015 ten itibaren Büyükşehir Belediyesine bağlı Limited Şirket taşeron şirkette özel güvenlik olarak çalışmış, 375 sayılı KHK ile kadroya alınmaya başvurmuş ve belediye tarafından 01.04.2018 tarihinde KHK şartlarını güvenlik soruşturması nedeniyle yerine getirmediği dolayısıyla işten çıkarılmıştır.açtığımız dava ile 19.12 .2018 tarihinde büyükşehir belediye başka bir şirketinde işe başlatmış 24.11.2021 tarihinde işten çıkarılmıştır.bu arada işe iade davası açtık ve tazminatları aldık.yeniden açtığımız işçilik alacakları davasında bilirkişi raporu geldi ve raporda işe yeniden giriş ile ilk işten çıkarış arasında uzun süre geçtiğinden birleştirme olmaz diyerek ikinci dönem kıdem tazminatı hesaplandı.müvekkilin istifası söz konusu değil zaten dava sonunda da yeniden kadroya geçerek işe başlamıştı.rapora itiraz ettik.ek raporda birleştirmeyi kabul halinde de kıdem hesaplandı.davayı ıslah edeceğim bu halde mahkeme tüm hizmet süresinden mi yoksa sadece 2.hizmet süresinden mi davayı kabul eder.yani bu halde birleştirme kabul etmek makulmüdür? karşı vekalet yeme ihtimalimiz olduğundan tereddüt yaşıyorum.
ilave tediye ücreti de istedik.8400 tl ilave tediye ücreti hesaplandı.büyükşehir belediyesinde güvenlik olarak çalışmış müvekkil için yaptığım araştırmada istenebileceği sonucuna vardığımdan istemiştim.şimdi onu da ıslah edeceğim müvekkil için ilave tediye ücreti istenebilir mi?
ayrıca müvekkile ödenen işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre tazminatı işe başlatılmadığı tarihteki ücret üzerinden hesaplanarak arasındaki fark istenebilir mi?
teşekkürler.

Merhaba; Yargıtay 22. HD. 15.10.2018 gün, 2018/8051 Esas, 2018/22082 Karar sayılı ilamında;"Somut olayda, davacının davalı şirketin kadrolu işçisi olarak çalışmaya başlamadan önce davalı bünyesinde değişen alt işverenlerin işçisi olarak çalıştığı sabittir. Davalı şirketin, davacının bu çalışmalarından alt işverenlerdeki işin devralındığı kabulüne göre işyeri devri kuralları gereği sorumlu olacağı muhakkaktır. İşyeri devri ile birlikte ... sözleşmesinin de devrinden söz edebilmek için, devir tarihi itibariyle işçi veya devreden işveren tarafından fesih bildiriminde bulunulmamış olması, kısaca devir tarihi itibariyle sözleşmenin devam ediyor olması gerekir. Açık bir fesih bildirimini müteakip isçinin ara vermeden yeni alt işveren nezdinde çalışmaya devam etmesi yeni bir ... sözleşmesi olarak nitelendirilmelidir. Bir fesih bildirimi söz konusu değilse ve işçinin kesintisiz veya makul sayılabilecek bir süre sonra çalışmaya devam etmesi halinde işyeri devri kurallarına göre hareket etmek gerekir. Davacıya ait işe giriş ve çıkışları gösteren Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları incelendiğinde; davacının son alt işveren şirket nezdinde çalışırken çalışması kesintiye uğramadan davalı şirketin kadrolu işçisi olarak çalışmaya devam ettiği anlaşılmakta ise de, önceki alt işverenlerde geçen çalışma süresinin bazı dönemler kesintiye uğradığı, davacı taraflarca da çalışmanın kesintisiz devam ettiğinin yöntemince ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. O halde, değişen alt işverenlerdeki çalışmanın hukuki nitelendirilmesi yapılırken, bir alt işverendeki çalışma süresinin sona erdiği ve diğer alt işverendeki çalışma süresinin başladığı tarih arasında 10-15 gün gibi makul süreyi aşan çalışma aralıklarının varlığının tespiti halinde artık işyeri devrinden söz edilemeyeceği kabul edilmelidir. Davacının bu süreyi aşan bir kesintiden sonra başlayan çalışması, yeni bir ... sözleşmesine dayalıdır. Bu kabule göre davacının kesintisiz kaç dönem halinde çalıştığı belirlenmeli ve belirlenen çalışma dönemlerinin her biri için, o dönem için belirlenen çalışma süresi ve dönemin son bulduğu tarihteki ücret seviyesine göre zamanaşımı savunması da gözetilerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin alacakları hesaplanmalıdır. Mahkemece bu husus gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir." demektedir.
Belediye şirketlerinde çalışan işçiler ilave tediye ücreti alamazlar, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 13.06.2017 tarihli E. 2016/24028; K.2017/14012; belediye şirketlerinin özel hukuk tüzel kişiliği olduğunu, bu nedenle belediyelerin hissedarı olduğu şirketlerin 6772 sayılı İlave Tediye Kanunu kapmasına girmeyeceğini hüküm altına almıştır. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü 18.04.2018 tarih ve 3270 sayılı ilave tediye konulu İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğüne vermiş olduğu görüş yazılarında; “ Buna göre, belediyeler tarafından kurulan şirketlerin; genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri kapsamına girmediği, döner sermayeli bir kuruluş niteliğinde bulunmadığı, sermayesinin yarısından fazlası genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine ait olan bir sermaye şirketi statüsünde olmadığı ve 3659 sayılı sayılı Kanun kapsamında yer alan kurum veya kuruluş statüsünde de bulunmadığı dikkate alındığında, Çankaya Belde Sosyal Etkin Gıda Temizlik Eğitim Sosyal Bilişim San. Ve Tic. A.Ş’nin 6772 sayılı Kanunun 1 inci maddesi kapsamında yer almadığı ve dolayısıyla anılan Şirket bünyesinde istihdam edilen işçilere ilave tediye ödenmesine imkân bulunmadığı mütalaa edilmektedir.” Denilmiştir

Alıntı: Yazan Av.Fatih Kurucu Merhaba; Yargıtay 22. HD. 15.10.2018 gün, 2018/8051 Esas, 2018/22082 Karar sayılı ilamında;"Somut olayda, davacının davalı şirketin kadrolu işçisi olarak çalışmaya başlamadan önce davalı bünyesinde değişen alt işverenlerin işçisi olarak çalıştığı sabittir. Davalı şirketin, davacının bu çalışmalarından alt işverenlerdeki işin devralındığı kabulüne göre işyeri devri kuralları gereği sorumlu olacağı muhakkaktır. İşyeri devri ile birlikte ... sözleşmesinin de devrinden söz edebilmek için, devir tarihi itibariyle işçi veya devreden işveren tarafından fesih bildiriminde bulunulmamış olması, kısaca devir tarihi itibariyle sözleşmenin devam ediyor olması gerekir. Açık bir fesih bildirimini müteakip isçinin ara vermeden yeni alt işveren nezdinde çalışmaya devam etmesi yeni bir ... sözleşmesi olarak nitelendirilmelidir. Bir fesih bildirimi söz konusu değilse ve işçinin kesintisiz veya makul sayılabilecek bir süre sonra çalışmaya devam etmesi halinde işyeri devri kurallarına göre hareket etmek gerekir. Davacıya ait işe giriş ve çıkışları gösteren Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları incelendiğinde; davacının son alt işveren şirket nezdinde çalışırken çalışması kesintiye uğramadan davalı şirketin kadrolu işçisi olarak çalışmaya devam ettiği anlaşılmakta ise de, önceki alt işverenlerde geçen çalışma süresinin bazı dönemler kesintiye uğradığı, davacı taraflarca da çalışmanın kesintisiz devam ettiğinin yöntemince ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. O halde, değişen alt işverenlerdeki çalışmanın hukuki nitelendirilmesi yapılırken, bir alt işverendeki çalışma süresinin sona erdiği ve diğer alt işverendeki çalışma süresinin başladığı tarih arasında 10-15 gün gibi makul süreyi aşan çalışma aralıklarının varlığının tespiti halinde artık işyeri devrinden söz edilemeyeceği kabul edilmelidir. Davacının bu süreyi aşan bir kesintiden sonra başlayan çalışması, yeni bir ... sözleşmesine dayalıdır. Bu kabule göre davacının kesintisiz kaç dönem halinde çalıştığı belirlenmeli ve belirlenen çalışma dönemlerinin her biri için, o dönem için belirlenen çalışma süresi ve dönemin son bulduğu tarihteki ücret seviyesine göre zamanaşımı savunması da gözetilerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin alacakları hesaplanmalıdır. Mahkemece bu husus gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir." demektedir. Belediye şirketlerinde çalışan işçiler ilave tediye ücreti alamazlar, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 13.06.2017 tarihli E. 2016/24028; K.2017/14012; belediye şirketlerinin özel hukuk tüzel kişiliği olduğunu, bu nedenle belediyelerin hissedarı olduğu şirketlerin 6772 sayılı İlave Tediye Kanunu kapmasına girmeyeceğini hüküm altına almıştır. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü 18.04.2018 tarih ve 3270 sayılı ilave tediye konulu İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğüne vermiş olduğu görüş yazılarında; “ Buna göre, belediyeler tarafından kurulan şirketlerin; genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri kapsamına girmediği, döner sermayeli bir kuruluş niteliğinde bulunmadığı, sermayesinin yarısından fazlası genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine ait olan bir sermaye şirketi statüsünde olmadığı ve 3659 sayılı sayılı Kanun kapsamında yer alan kurum veya kuruluş statüsünde de bulunmadığı dikkate alındığında, Çankaya Belde Sosyal Etkin Gıda Temizlik Eğitim Sosyal Bilişim San. Ve Tic. A.Ş’nin 6772 sayılı Kanunun 1 inci maddesi kapsamında yer almadığı ve dolayısıyla anılan Şirket bünyesinde istihdam edilen işçilere ilave tediye ödenmesine imkân bulunmadığı mütalaa edilmektedir.” Denilmiştir

fatih bey çok teşekkürler.buna göre sanırım kıdem tazminatı benim düşündüğüm gibi birleştirilmiş toplam süreden hesaplanacak.bizim olayda ana işveren büyükşehir belediyesi müvekkili de dava sonucu yeniden öbür şirketinde işe alan belediye.bu halde aynı işyeri olur diye düşünüyorum.tediye ücreti bakımından ise benim yaptığım araştırmada yanlış sonuca ulaşmışım demek ki.bu yargıtay kararı iyi oldu.10.tl den açmıştım bunu ıslah etmeyeceğim.teşekkürler.