Altsoya duyulan güven neticesinde banka hesaplarının kullandırılması

Merhabalar sayın meslektaşlar.

Yıllarca yurt dışında yaşayan müvekkil Türkiye'deki para işlerinin halledilmesi için Türk bankalarında hesap açıyor, kendisi ülkedeki işleyişi bilmediğinden Türkiye'de bulunan kızına internet bankacılığı vs. şifrelerini vererek kendi söylediği işlemleri yapmasını talep ediyor.

Sonrasında ülkeye kesin dönüş yapma kararı aldığında Almanya'daki evini satarak bu hesaba yatırıyor ve ihtiyacı oldukça kızından para istiyor. Bir müddet sonra kızı hesapta para olmadığını söylüyor.

Yapılan hesaplama ve incelemeler neticesinde yaklaşık 100 Bin Euro gibi bir paranın kızı tarafından babasının internet bankacılığı kullanılarak yine kızın hesabına geçirildiği kanaatindeyiz.

Sorum ise şu; Hem hukuk hem de ceza davası açmayı düşünüyoruz. Ancak mevzuatta Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması başlıklı 245. maddenin 4. fıkrasında suçu Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlâtlığın, işlemesi durumunda cezaya hükmolunmayacağı belirtilmiş. Sizce bu eylem TCK'da yazılı başka bir suça vücut verir mi?

İkinci sorum ise hukuki boyutunda hangi davayı hangi maddelere dayanarak açmalıyız? Hem sebepsiz zenginleşme hem de haksız fiilden doğan borç maddelerini değerlendirmekteyiz.TBK m. 63'te Hukuka aykırılığı kaldıran hâller başlığı ve zarar görenin rızası kısmı kafamı karıştırmakta. Mevcut durumda babanın banka hesaplarını kullanmasına izin vermesi zarar görenin rızası kısmına girer mi?

Dava açtığımız zaman mahkemeden hem kıznın hem damadının banka hesaplarının geçmişe dönük olarak incelenmesini ve tedbir konmasını talep edebilir miyiz?

Şimdiden yardımlarınız için teşekkür ederim.

Özel hukuk boyutunu bilemeyeceğim. Fakat ceza hukuku yönünden kanaatimce hırsızlık suçunu oluşturur. Zira kart değil internet bankacılığından söz ediyorsunuz. Dolandırıcılık suçundan ayıracak unsur ise mağdurun sakatlanmış rızası olup olmadığıdır. Burada mağdurun sakatlanmış da olsa herhangi bir rızası bulunmuyor. Para da taşınır bir mal olduğundan hırsızlık suçunun gündeme geldiğini düşünüyorum.

Meslektaşım cezai yönden hırsızlık, güveni kötüye kullanma,dolandırıcılık veya banka kredi kartlarının kötüye kullanımı da denilse tamamında TCK 167 kapsamında şahsi cezasızlık sebebi var. Cezai yönden sonuç alınması mümkün görünmüyor . Ancak ceza soruşturması sırasında verdiği ifadelerde durum kabul edilirse lehe delil oluşturma açısından durum değerlendirilebilir.

Hukuki boyutunun iyi tahlil edilmesi lazım. Burada anlatılmayan eksik bir şeyler olup olmadığı çok iyi irdelenmeli. Özellikle TBK 78/2 kapsamında ahlaki bir ödevin baba tarafından yerine getirildiğine bu bedelin istenemeyeceğine yönelik savunma ile karşılaşmanız muhtemel. Veya aradan geçen sürelerde önemli olmakla birlikte bir nevi bağış olup çocuğu ile babanın arası bozulunca bağıştan rücu edilmeye çalışılıyor da olabilir.