Kamulaştırmasız el atma davası- ölüye dava açılması paranın depo edilmesi

Tüm meslektaşlarıma iyi çalışmalar diliyorum.

Kamulaştırmasız el atma davamız devam ederken , dava konusu parselle ilgili murise ölümünden sonra kurum tarafından dava açıldığını dava dilekçesi ve eklerinin ölü olan murise tebliğ edilemediği (tebligat zarfında memur tarafından ölü olması sebebiyle tebliğ edilemediği yazıyor) buna rağmen kam. bedeli bankaya depo edildiği ve kamulaştırmaya yönelik karar verildiği dosyaya celp edilen dava dosyasından anlaşılmıştır.

Bu 1979 tarihli kamulaştırma dosyasında haliyle verilen karar da ne murise ne de mirasçılarına tebliğe çıkarılmıştır. Yani dosya hala kesinleşmiş değildir. Benim açtığım kam. el atmadan kaynaklanan taz. davasında hakim bu eski tarihli dosyayı temyiz etmemi söylüyor. Oysa ben bu eski tarihli kam. dosyasının usul ve yasaya uygun şekilde karar verilmemesi sebebiyle yapılan kamulaştırmanın yok hükmünde sayılıp benim davama devam edilmesi gerektiği yönünde düşünüyorum.
Bu konuda bilgi, tecrübe ve görüşlerinizi paylaştığınız için şimdiden teşekkür ederim.

Sözü edilen karar, muhtemelen 2942 sayılı kamulaştırma kanununun 17 maddesinin eski metnine göre verilen idare adına tescil kararı olsa gerek.

17.maddeye göre verilen tescil kararının ve o dosyadaki tebligatın tapu malikinin açacağı bedel davasına doğrudan bir etkisi mevcut değildir. Esas kural ; 25.maddenin eski metnine göre "kamulaştırma tapu maliki yönünden kendisine yapılacak kamulaştırma tebligatı ile başlar." şeklindeki kuraldır.

İdare kamulaştırma evrakını usulüne uygun olarak tapu malikine tebliğ etmiş ise , açılan tescil davasında usulsüz tebligat olsa dahi tapu malikinin bedel davası açma hakkı 30 günlük hak düşürücü süreye tabi olduğundan ,bu sürenin geçirilmesi ile kamulaştırmasız el atma davasının da açılma sebebi ortadan kalkar ve ret edilir.

Buna karşın kamulaştırma evrakı usulüne uygun tebliğ edilmeden idarece 17 maddeye göre tescil davası açılmış olması halinde , ortada tapu malikini bağlayıcı bir kamulaştırmanın varlığı kabul edilemeyeceğinden şimdiki davaya bakan mahkeme de bu hususu bence değerlendirebilir.Fakat mahkeme durumu kendi değerlendirmesi yerine önceki kararın bozulması gerektiğini düşündüğüne göre bu yoldan da gidilerek, tescil kararının özellikle kamulaştırma tebligatının geçersizliği böylece ortada kesinleşen bir kamulaştırmanın bulunmadığı yönünden bozulması sağlanır ise , o yolda işe yarayabilir.