![]() |
|
![]() |
|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
![]() |
![]() |
#1 |
|
![]() Merhaba değerli meslektaşlar,
Vekili olduğum şirketi tanınmayan bir şahıs arayarak ürün almak istediğini söylüyor ve mail order ile işlem yapılmasını rica ediyor. Normal usulde yalnızca uzun süredir çalışılan müşterilere bu işlemi yapmamıza rağmen şahıs ilgili personele "Mail Order Formu" doldurarak imzalı vaziyette iletiyor. İlk etapta "X" şirketi adına "A" kişisi olarak 3 adet kart görseli iletiyor ve formları doldurup, "X" şirketi kaşesini basarak imzalı vaziyette elektronik posta ile iletiyor. Şirket personeli bu şekilde 3 adet işlem yapıyor ve toplam meblağ 500.000TL. Ödeme işleminin gerçekleşmesine müteakip sevkiyat için bir şahıs geliyor ve ürünleri alıp gidiyor. Akabinde aynı kişi yine bu şekilde aynı meblağda işlem yapmak istiyor fakat devamında benim görüşüme başvuruluyor(İlgili şirket personeli zaten yine aynı meblağda ödemeyi X kişisinin bildirdiği farklı kartlardan almış fakat bu sefer şirketten herhangi bir mal çıkışı yapılmamış.) Kartların sanal ortamda düzenlendiği, gerçekten bu şahıs adına ait olmadığı, kaşenin kendi el ürünleri olduğu nihayetinde müvekkil şirketi gerçek "X" şirketi yetkilisi muhasebecisinin arayarak 'Bize 500.000TL'likfatura kesmişsiniz fakat biz turizm acentesiyiz ve böyle ir sipariş vermedik' demesiyle anlaşılıyor. Nihayetinde ilk etapta 3 parça halinde şirketten teslim alınan 500.000TL bedelindeki ürüne ilişkin olarak 'Gerçek Kart Sahipleri' bankaya harcama itirazında bulunuyor. Burada tarafımızca mail order formları, kart görselleri, ıslak imzalı formlar vs. sunuluyor fakat banka yine de parayı itirazda bulunan kişilere iade etti. Burada işlenilen nitelikli dolandırıcılık suçu haricinde aklıma takılan kısım şudur; Harcama itirazları kabul olmasaydı (burada itiraz eden kart sahiplerinin de A kişisi ile beraber çalışıyor olma ihtimalleri mevcut) ve kartları kullanılan kişiler gerçek bir mağduriyet yaşasaydı burada banka sorumluluğuna gidebileceklerdi. Fakat görüldüğü üzere buradaki durumda ise A kişisi tarafından tarafımıza ıslak imzalı veya sanal ortamda taklit edilmiş imzalı mail order formu, üzerinde oynanmış kart görselleri ile kart numaraları iletiliyor. Bankaya bunları sunmamıza rağmen banka yine de itirazları kabul ederek tahsil edilen ödemeleri itiraz sahiplerine iade ediyor. En başından itibaren zaten bu husus banka denetiminde olması gereken ve hesaplarından para çekilen kişilerin 3D güvenlik kodu vs. şekillerde korunması gerekirken biz parayı kolay bir şekilde çekiyoruz ve devamında yine müvekkil şirketin mağduriyeti oluşuyor. Buradan anlaşılacağı üzere A kişisi ve kartlarından para çekilen ve itirazda bulunan kişilerin örgüt olarak planlı şekilde hareket etmedikleri ne malum? Suç duyurusu haricinde izlenilebilecek hukuki süreç hakkında bilgilerinizden faydalanmak isterim. Tüm belgeleri sunmuş olmamıza rağmen paraları itiraz sahiplerine iade etmesine ilişkin ve gerekli güvenlik önlemlerini almayarak bu şekilde mağduriyete sebep olmalarına ilişkin bankanın sorumluluğuna satıcı olarak gidebilir miyiz? Birde fazla ihtimali olan ve tespiti zor bir süreç. Savcılığa giden evvelki dosyalarımın çoğunda 2 yıl dolmuş olmasına rağmen tespit sağlanamıyor.... Görüş ve yardımlarınızı rica ederim. Teşekkürler. |
![]() |
#2 |
|
![]() Meslektaşım merhabalar.
O kadar iyi açıklamış ve aslında soru içerisinde cevapları vermişsiniz ki. Ben sadece verdiğiniz cevapları önünüze koyacağım. Siz değil de aslında hesapları kullanılmak şeklinde dolandırılan hesap sahipleri konusunda Yargıtay özetle " Sms göndermeyen, gerekli güvenlik önlemlerini, gerekli koruma mekanizmasını sağlayamayan banka sorumludur" şeklinde karar veriyor. Sizde bunu bildiğinizden olsa gerek sorunuzun içeriğinde " sms göndermeyen, 3D kullandırmayan, güvenlik önlemlerini almayarak bu şekilde mağduriyete sebep olan banka" demiş ve kanaatimce doğru tarif etmişsiniz. Sizin olayınız özelinde; paraları itiraz sahiplerine iade ederek banka hukuki sorumluluğu da üstlenmiştir kanaatindeyim. Aşağıda sunulu "gerekli güvenlik önlemlerini almayan bankanın sorumlu olduğuna" ilişkin kararlar ve yerleşik içtihatların sizin açınızdan da uygulanması gerektiği kanaatindeyim. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/4714 E. , 2021/2525 K. sayılı ilamında; “Davacının cep telefonuna uzaktan erişim ile SMS yönlendirmesi yapılarak, bankalar tarafından gönderilen ve içerisinde onay şifresi bulunan dinamik şifre SMS’leri kendi telefonlarına yönlendirdikleri ve para transfer işlemleri yapıldığı, internet bankacılığını müşterilerine özendiren davalı bankaların kendisine emanet edilen mevduatı koruma özel yükümlülüğü gereğince; internet bankacılığı işlemlerinde işlem yapanın gerçek müşteri olup olmadığını belirleme yönünde, gelişen dolandırıcılık yöntemlerine karşı, bunları önleyici gerekli altyapının sağlanarak güvenlik önlemlerini almak zorunda olduklarını bozmadan sonra temin edilen bilgi ve belgelerin sonucu ve kusur oranını değiştirir nitelikte olmadığı, davacının 44.825,00 TL tutarındaki zararından davalı bankaların davacıya karşı müteselsilen sorumlu oldukları gerekçesiyle..” Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2017/4888 E., 2019/2015 K. sayılı ilamında; “Dosya kapsamından, işlemlerde davacının üçüncü kişilerle el ve işbirliği ile veya başka şekilde kusurlu davrandığı kanıtlanmamıştır. Davalı banka tarafından, hesapta bulunan paranın güvenliğinin tam olarak sağlanamadığı, kötüniyetli kişilerin işlemlerine karşı korunamadığı, bu kişilerin eylem ve işlemlerine karşı koruyacak etkili mekanizmayı, güvenlik önlemlerini geliştirmediği, bu önlemleri kullanmayı, müşterileri için zorunlu hale getirmediği anlaşılmaktadır. O halde, davalı bankanın hesaptan çekilen tüm paradan sorumlu olduğunun, ilke olarak kabulü gerekir.” Ankara BAM 21. Hukuk Dairesi 2019/1208 E., 2021/436 K. sayılı ilamında; “Dava, davalı banka nezdinde açılmış olan hesapta bulunan paranın davacının bilgisi ve izni dışında internet yolu ile yapılan işlemler sonucu çekilmesi suretiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 16. Maddesine göre; “Kart hamili, kendisine tevdi edilen kartı ve kartın kullanılması bir kod numarası, şifre veya kimliği belirleyici başka bir yöntemin kullanılmasını gerektiriyorsa bu bilgileri güvenli bir şekilde korumak ve başkaları tarafından kullanılmasına engel olacak önlemleri almak zorundadır.” BDDK’nın 1 Kasım 2006 tarih ve 26333 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve bankalar için risk kabul edilen ve sermayelerini bu riskler de gözönüne alınarak belirlemeleri gerektiğine ilişkin düzenleme getiren yönetmeliğin 3/n maddesinde “bilgi teknolojileri sistemlerindeki hata ve aksamalar” opsiyonel risk adı altında kabul edilmiştir. Buna göre, bankaların internet bankacılığında olabilecek açıklıkları bilerek bunun sonuçlarını göze alarak bu hizmeti verdikleri anlaşılmaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davalı banka vekilinin istinaf sebepleri değerlendirilecek olursa; Somut olayda 01.08.2017-20.11.2018 döneminde yapılan ödemelerin en fazla 2.000-3.000,00 TL civarında ve daha altındaki miktarlar olduğu belirlenmiştir. Davalı banka hesabından 17.10.2018 tarihinde saat 15.17.de 58.000,00 TL EFT yoluyla gönderilmiştir. Davacının müşteki sıfatıyla 18.10.2018 tarihinde verdiği Ankara CBS’nin …. sayılı soruşturma dosyasında; bilgisi ve rızası dışında telefonunu …. numaralı telefona yönlendirildiğini fark ettiğini, yönlendirmeyi kendisinin yapmadığını beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince alınan Dairemizce dosya kapsamına ve oluşa uygun bulunan objektif, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunan bankacılık işlemleri konusunda uzman …. tarafından düzenlenen 05.02.2019 tarihli raporda; dava konusu gibi yüksek miktardaki 58.000,00 TL ödemeden önce hesap sahibi davacıdan bankacılık uygulamalarına göre teyit alınması gerektiği, davalı bankaca davacı …. internet şifresinin başka şahıslar tarafından ele geçirildiği iddiasına ilişkin davalı banka tarafından delil sunulmadığı, BDDK’nın Bankalarda Bilgi Sistemleri Yönetiminde Esas Alınacak İlkelere İlişkin Tebliğ hükümleri gereği internet sayfalarına giriş esnasından itibaren olabilecek muhtemel güvenlik açıklarına karşı önlemleri almanın bankanın sorumluluğunda olduğu, mevduat sahibine ilişkin bilgilerin ve işlem alanının internet ortamına aktarılmasıyla birlikte bankanın mevduat sözleşmesinden kaynaklanan saklama borcunun bir sonucu olarak yetkisiz kişilerin mevduat bilgileri ve işlem alanına ulaşmasını engelleyecek güvenlik tedbirlerini alması gerektiği, ayrıca mevduat sahibinin de kendisine verilen şifre ve işlemlerde kullandığı kişisel bilgileri özenle saklamak ve başka kişilerin öğrenmesini engellemekle yükümlü olduğu, bu bakımdan sistemin tehlikeleri konusunda müşterilerini banka tarafından bilgilendirilmesi ve bu tehlikeleri bilerek interaktif bankacılık işlemlerine girişip girişmeme kararının vermesinin sağlanması gerektiği, müşterilere ait şifre bilgileri kullanılarak üçüncü kişilerce başka hesaplara aktarılmasında çoğunlukla müşterinin bilgisayarına internet ortamında yerleşen casus programlar vasıtasıyla gerçekleştirildiği, bankanın mevduat sahiplerinin güvenli bir şekilde işlem yapabilmesi için gerekli güvenlik altyapısını hazırlamasının zorunlu olduğu, bu kapsamda, bankanın interaktif bankacılık işlemleri sırasında şifre bilgilerinin 3. kişilerce ele geçirilmesini önleyecek bir güvenlik mekanizması oluşturması, kendi web sayfasından başka yerlere yönlendirmelere engel olması ve herhangi bir usulsüz işlemle karşılaştığında gerekli önlemleri almanın yanı sıra mevduat sahiplerini de bilgilendirmesi gerektiği, sistem güvenliğinin sağlanmamasından kaynaklanan zararların sorumluluğun bankaya ait olduğu, bankaların tek kullanımlık şifre göndermekle sorumluluktan kurtulamayacağı, bankaların internet bankacılığı suçlarına karşı son derece etkin bir araç olan elektronik imza uygulamasını başlatmaları gerektiği, davalı bankanın davacının şifre ve hesap bilgilerini saklamakta kusurlu davrandığının ve dava dışı 3. kişi ile birlikte hareket edildiğinin davalı banka tarafından ispatlanmadığı, BDDK’nın ilgili tebliğinin (14.09….. sayılı RG) “inkar edilemezlik ve sorumluluk atama başlıklı 28/1. Maddesi hükmü uyarınca, banka öyle bir sistem kurmalıdır ki işlemi başlatan banka müşterisinin bu işlemi kendisinin yaptığını inkar edememesinin sağlanması gerektiği, tebliğin denetim izlerinin oluşturulması başlıklı 29/2. Maddesindeki; “Banka, internet bankacılığı faaliyetlerine ilişkin işlem ve kayıt tutma süreçlerinin ve alt yapısının, delil üretecek ve bu delillerin bozulmasını önleyecek, yanıltıcı delilleri ayırt edebilecek ve taraflara sorumluluk yüklemede kullanılabilecek bilgileri sunacak şekilde yapılanmasını temin eder” hükmünün gereğinin yapıldığının da davalı banka veya vekili tarafından ifade edilmediği, sonuç olarak; davalı bankanın interaktif banka müşterisinin hesaplarına hacker’lar tarafından girilip usulsüz işlemlerin yapılmasının engellenmesine yönelik tedbirleri almadığı belirtilmiştir. Ayrıca davalı banka tarafından davacının kart bilgilerini ve şifresini paylaştığı da ispat edilememiştir.” Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2007/12559 E., 2009/1362 K. sayılı ilamında; “…Bankalar, özel yasa ile kurulan ve ekonomik alanda çeşitli imtiyazlar tanınan kuruluşlardır. Güven kuruluşları olan bankalar, topladıkları mevduatı sahtecilere karşı özenle korumak zorundadırlar. Bu hususta objektif özen borcu altında olan bankalar, hafif kusurlarından dahi sorumludurlar. BK’nın 99. maddesi uyarınca yapmış oldukları sorumsuzluk anlaşmaları da geçerli değildir….İnternet bankacılığı yoluyla yapılan işlemlerde gerekli önlemleri almayan banka, kural olarak özen yükümlülüğünü ihlal etmekle asli kusurludur..” |
![]() |
#3 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Üstadım öncelikle cevaplarınız ve foruma verdiğiniz destekler için çok teşekkür ederim. Yargıtay'ın kararları son dönemlerde de yine banka sorumluluğuna dikkat çekmekteyse de bu olaydaki durumda yine de aklıma şu soru takılmaktadır; "Basiretli tacir olmanın yükümlülükleri bu eylemden doğan zarardan bankanın sorumluluğunu kaldırır mı?" İlgili davayı ikame etmem halinde karşılaşabileceğim en büyük sorunun basiretli tacir unsuru olduğunu düşünmekteyim. Nihayetinde şirketin aktif olarak ticaret yaptığı holding vb. firmalar (müvekkil firma KOBİ değil yıllık cirosu KOBİ'yi aşan bir sermaye şirketidir.) imza sirküleri, beyanları, SGK kayıtlarını boşuna istemiyor. Davayı açmamız ve dosyanın karara çıkması halinde konuyu güncelleyeceğim. Tekrardan çok teşekkürler Sn. Musa TAÇYILDIZ. |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Yeni firmanın sorumluluğu | Av.mehmet.av | Meslektaşların Soruları | 0 | 19-06-2023 16:47 |
Rakip firmanın sorumluluğu | av.sukranakkopru | Meslektaşların Soruları | 0 | 03-05-2021 14:20 |
mail order sisteminde işyerinin sorumluluğu | mduranauhf | Meslektaşların Soruları | 3 | 19-10-2016 15:27 |
üretici firmanın sorumluluğu | Av.Özlem PEKSÜSLÜ | Meslektaşların Soruları | 1 | 21-04-2009 16:19 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |