12-02-2007, 00:24 | #1 |
|
Eleştiri Bir Sanattır
ELEŞTİRİ BİR SANATTIR
Eleştiri yapmak bir sanattır. Eleştiri denilince millet olarak hep olumsuz eleştiriyi algılarız. Oysa eleştiri, neresinden bakılırsa bakılsın, olumlu ve olumsuz, her iki öğeyi de içinde barındırır. Sanat üzerine en çok eleştiri yapanlar; edebiyatçılardır. Kitap, şiir, roman, deneme, öykü, söyleşi, üzerine yazılan çok sayıda eleştiri kitabı, edebiyatçılar tarafından kaleme alınmış ve alınmaktadır. Sinema, tiyatro, müzik, heykel ve resim gibi diğer sanat dallarında sıklıkla eleştirilerin yer almadığını, basılıp yayımlanmadığını da görüyoruz. Dikkat edilirse, yüzlerce radyo ve TV kanalı ve yine yüzlerce ulusal ve yerel gazete, dergi bulunan ülkemizde, doğruya ulaşmak için siyaset ve spor dışındaki konularda eleştirilerin yapılmadığını görürüz. Haber, spor, sanat, magazin, ekonomi, yayıncılık ve bütün konular üzerinde yapılacak eleştiriler, ülkemizdeki yanlışları ve eksikleri azaltarak yok edebilir. Yapılan doğruları ve güzellikleri de yüreklendirip çoğaltabilir. Ülke geneline yayılan yazılı basına baktığımızda ise (Milliyet Sanat Dergisi dışında) yalnızca o sanat dalını izleyenlerin takip ettiği dergilerde yayımlanan yazılar vardır. Oysa bu tür yazılar halka inmeli. Amatörleri de etkilemeli ve Türkiye’nin geneline yayılmalı. Çok kişi tarafından okunmalı. Unutulmamalı ki her yazı, okuyucunun sanat felsefesini, sanat kavramlarını, sanat duygusunu geliştirecek, sanata bakışında ve anlayışında önemli değişiklikler ve ilerlemeler yaratacaktır. Üstelik sıkça yapılan ve duyulan eleştiriler, insanları eleştiriye ve hoşgörüye alıştırabilir. Tarih yazarı gerçekte olmuş olayları, edebiyat yazarı hem olmuş olayları, hem olabilirleri hem de olabilecekleri yazar, herhangi bir hayali veya olayı senaryolaştırabilir. Herkesin göremediği ayrıntıları görme yeteneğine sahip olan müzik yazarı ise yalnızca notalara bağımlı olanları değil, her konuyu yazabilir. 1969’dan 1980 yılına değin araştırılan dergilerde, müzik, tiyatro, sinema alanlarında okuyucuyu bilgilendirmeye yönelik sanatsal haber, yorum ve eleştirilerin yoğun bir şekilde bulunduğu görülür. Ancak 80’den sonra günümüze değin sanat dallarıyla uğraşan insanların tamamen özel yaşamını gündeme getirmeyi amaçlayan önemsiz haberler, basının artık sanata değer vermediğini veya sanattan anlamadığını gösteriyor. Gündeme getirilmek veya gündemde tutulmak istenen kişilerin meslekleriyle ilgili olayları değil, sosyal yaşamlarıyla ilgili alışkanlıkları, hobileri gibi hiç kimseye bir yarar sağlamayacak olayları önemlendirip haber yapan basın, insanların ilgisini çekip, günlük malzeme yaratmak ve bunu satmak için her yolu deniyor. Oysaki kişilerin özel yaşamlarını değil, mesleksel yaşamlarını ve varsa başarılarını ön plana çıkaran bir basın ülkemize ve insanlığa daha yararlı olacaktır. SANAT ELEŞTİRİSİNDE ARAÇLAR Sanat eleştirisinde kullanılabilecek araçları şöyle sıralayabiliriz: Dikkat Çekme: Öncelikle, vurgulanması gereken olayın doğru kelimelerinin bulunması gerekir. Bu, farklı yapıdaki kelimeler kullanılarak da yapılabilir, düşündüren esprilerle de… Ya da tamamen ilgisiz başlıklar kullanarak merak ettirerek de… İfadeyi güçlendirme; Kulakta es-pas yapan zıt anlamlı kelimelerin ard arda kullanılması, hem kişinin dilini iyi kullandığını, hem de zekasını göstermesi açısından oldukça etkileyicidir. Örneğin: “Etkisizleştirme harekatının etkisizleştirilmesi gerekir.” “Yazarlar, güçsüzlerin gücü olmalıdırlar.” Kıyaslama: Kıyaslamanın yapılabilmesi için benzer sanat olayları kaçırılmadan izlenmelidir. Uğraşısı sanat olan kişi, yalnızca kendi sanat dalındaki gelişmeleri değil, diğer sanat dallarındaki gelişmeleri de izlemek zorundadır. Bu gelişmeleri izlerken, yalnızca o gün ortaya konan ürünü değil, ürünün ve onu sunanların geçmişteki yaptıklarını da iyi bilmesi gerekir. Benzetme Veya Benzersiz Görme: Ortaya konan sanatsal bir ifadenin öncelikle sanatsal boyutu, daha sonra diğer sanat olaylarıyla benzerlikleri veya ayrılıkları, daha sonra da aynı sanat dalı içindeki benzer veya benzersiz yönleri dökülmelidir. İzleyici Tepkilerinin Önemi: Eleştirmen, izleyici tepkilerini de almalıdır. Bu tepkiler beğeni gücünü yansıtır. O toplumun gerek kültür birikiminde, gerekse sanat anlayışındaki varsa gelişmeler, sanat olaylarını izleyenlerin davranışlarına yansıyacaktır. Sanatçının yaratmadaki özgürlüğü, yaşadığı dünyada yapamadıklarını, ürünü üzerinde yapabileceği duygusu, onu sonsuz bir haz derinliğine sürükler. Kafasında parçaladığı veya bütünleştirdiği anlatımları ve anlatmak istediklerini, sanatında ve ürününde gösterir. Edebiyat, sinema, tiyatro ve müzik iç içedir. Müziksiz film ve tiyatro düşünülemeyeceği gibi, senaryosu yazılmadan film ve tiyatro [1] gerçekleşemez. Genelde yerli-yabancı eleştiri kitaplarının çoğunluğu, yazarların kendi görüşleri doğrultusunda yazılmış. Zaman zaman estetik, felsefe ve düşün alanındaki önemli isimlerin sözlerini destekleyen açıklamalara yer verilmiş. Türkiye’de sanat eleştirisinin yerleşmemesi, basın ve yayın organlarında destek bulmaması ve tekniklerinin bulunmamasının nedeni; çoğu eleştirilerin, duygusal olarak kişisel görüşlere göre yönlenmesidir. Her düşüncenin bir felsefesi vardır. O halde estetiğin de bir felsefesi vardır. Estetik değerler, kişiye, zamana veya kültürlere göre değişebilir mi? Değişirse sanatta evrensellikten söz edilebilir mi? Mozart’ın 40. Senfonisi dünyanın her yerinde aynı şekilde seslendirilir. Hızı ve nüansları küçük farklılıklar gösterebilir. Ancak notalarını kimse değiştiremez. Picasso’nun Kübizm’inden etkilenen bir ressam onun resmini taklit edemez. Fakat resminin kendisine ait olmasına rağmen, Picasso kübizminden etkilendiği söylenebilir. Sinema ve tiyatrodaki durum da müzikteki gibidir. Senaryoyu ve sözleri kimse değiştiremez. Ancak yorum farklılıklarından söz edilebilir. ELEŞTİRİDE HEDEF Eleştirideki hedef; olay, konu, ürün; yer, ortam, zaman, kişi açısından irdelenebilir. Bunlardan biri, birkaçı veya hepsi de ele alınabilir. Önemli olan; hedefi ortaya koyabilmektir. Eleştiride hedef: yanlışların olduğu kadar doğruların da söylenmesi olmalıdır. Bunu yaparken de önemli olan noktalar belirlenmeli, kişisel anlayış doğrularının yanında genel anlayış doğruları da vurgulanmalı, beğenilenlerin ve beğenilmeyenlerin üzerinde ayrıntıları ile durulmalı, yanlışlar önerilerle desteklenmeli, anlatım; dolambaçlı yollara sapmadan, net ve anlaşılabilir bir dille ifadelendirilmeli, yalnızca uzmanların anlayabileceği terimlerden olabildiğince uzak durulmalıdır. ELEŞTİRİDE SINIR Yapılacak eleştiride oluşturulacak sınırlar, öncelikle kendi sınırlarımız olmalıdır. Buna bir çeşit “Haddini Bilme” denilebilir. Sonra eleştirinin sınırları çizilmelidir. Kelime ve cümlelerin vurgusu doğru saptanmalıdır. Uzmanlık alanımız dışındaki bir konuda eleştiriler yapmamız, bize hiçbir fayda sağlamayacağı gibi, uzmanlık alanımızda sahip olduğumuz itibarın da zedelenmesine neden olur. . Her olumsuz eleştiriyi kaldıramadığımızda eleştiriyi yapanlara saldıracak olursak, ileriye varmamız olanaksız hale gelebilir. Bu tür eylemleri yapanların cesareti bir yana bırakılırsa, akla üç soru geliyor : 1. Eleştiriyi niçin kaldıramıyoruz? 2. Yapılan eleştirilerden pay çıkarabiliyor muyuz? 3. Eleştirmeyi biliyor muyuz? Zaten eleştiren bir toplum olmadığımıza göre, “Bu sanat eleştirisi de nereden çıktı?” denilebilir. Hatta “Her şeyi eleştirdik de sıra sanata mı geldi?” denilebilir. Toplumumuzda karı-koca kavgalarının temelinde bile, eleştirmeyi bilememek, düşünülen ve anlatılmak istenen sözleri doğru seçip ifadelendirememek yatar. Tartışmadan sonra genelde eşler pişmanlık duyarlar, ancak iş işten geçmiştir. Kavgaların veya cinayetlerin belki de önemli bir bölümü, kişiler birbirine yönelttikleri eleştirilerde olumsuz eleştiri sınırlarını zorladıkları için çıkmaktadır. Oysa eleştiren kişi, neyi, ne kadar, nasıl eleştireceğini, olayları olumlu ve olumsuz bütün yönleriyle irdeleyerek eleştiri sınırlarını da bilerek eleştirilerini yöneltse, eleştirilen kişi de soğukkanlı ve hoşgörüyle bakarak Cevap Hakkı’nı kullanarak savunsa ve gerekçelerini anlatsa, hem eleştiriler kimseyi incitmez, hem de eleştirilerle daha iyiye ve daha doğruya ulaşılması kolaylaşır. Toplum olarak olumlu eleştirileri güzel sözlerle süslemeyi bilmediğimiz gibi, olumsuz eleştirilerimizin dozunu ayarlamayı da bilmemekteyiz. Sözlerimizde sınırlarımızın olmayışı, özgürlüğümüzü değil, bilgisizliğimizi ve okumaya, öğrenmeye karşı duyduğumuz ilgisizliğimizi göstermektedir. Aynı ilgisizlik; çevremizde olup bitenlere karşı olan duyarsızlığımızın da simgesi olmuştur. ELEŞTİRİNİN YAN ETKİLERİ Eleştirilerin, olumlu ya da olumsuz yan etkilerini de gözardı etmemek gerekir. Eleştiriler: 1. Eleştirilen şeyi gündemde tutar. 2. Eleştirilen şeyin, istense de istenmese de reklamı yapılmış olur. 3. Eleştirilen şeyin taraf bulmasını sağlar. 4. Olumsuz eleştiri alanlar kabul etmese bile, eleştirilen şeyi bazen güçlendirir. Eleştirisiz bir sanatın varlığından söz edilemez. Güzellikleri övmek, çirkinlikleri önemseyerek üzerinde durmak ve mükemmele ulaşmak gerekir. Ülkemizde eleştiri mekanizmasını en güzel çalıştıranlar; edebiyatçılar, tiyatrocular ve son zamanlardaki ataklarıyla sinema sanatı ile uğraşanlardır. Edebiyatla tiyatro, diğer sanat dallarına göre daha çok iç içedir. Öyküden romana, şiirden denemeye kadar, çok geniş bir alanda edebiyat üzerine eleştiri kitapları bulabilirsiniz. Müzik eleştirisi yapacak kişinin, hatırı sayılır bir müzik birikimine ve öğrenme isteği ile araştırma gücünü kaybetmemiş olması, işini sevmesi, sanat dallarını ve ne dediğini bilmesi, sanat dallarını kıyaslayabilmesi, aralarındaki benzer ve ayrık ilişkileri saptayabilmesi, cesur olması, kendine ve birikimine güvenmesi, kafasındakileri doğru, temiz ve arı bir dille, doğru ifadelendirebilmesi gerekir. Eleştiri sanatında da kullanabileceğimiz çok kişi tarafından bilinen, güzel sözler vardır: “Ne kadar anlatırsan anlat, karşındakinin anlayabildiği kadar anlatırsın.” “Bilgilerini ne kadar bildiğin değil, nasıl anlattığın önemlidir.” ELEŞTİRMEN TİPLERİ Sanat eleştirisinde eleştirmen tiplerini şöyle tanımlayabiliriz: Bilgisiz-Deneyimsiz-Taraflı-Ön yargılı; Bilgili-Deneyimsiz-Taraflı-Ön yargılı; Bilgili-Deneyimli-Taraflı-Ön yargılı; Bilgili-Deneyimli-Tarafsız-Ön yargılı; Bilgili-Deneyimli-Tarafsız-Ön yargısız eleştirmen gibi... İdeal eleştirmen tipi: Bilgili-deneyimli-tarafsız ve ön yargısız eleştirmendir. Ancak bu tip eleştirmenler hem az bulunur, hem de meslektaşları tarafından genellikle kıskanılır. En tehlikeli tip ise: Bilgisiz-Deneyimsiz-Taraflı-Ön yargılı eleştirmendir. Onun bilmediği de yoktur (!) Eleştirileri eleştirilirse ne kadar cesur ve korkusuz olduğunu da gösterir (!) ELEŞTİRİNİN GÜCÜ “Eleştirinin gücü nelere bağlıdır?” diye bir soru akla gelebilir. Eleştirinin gücü: eleştiriye ve eleştirene şöyle bağlıdır? Eleştirinin: 1. Anlaşılabilirliğine; 2. Genel anlayış doğrularına; 3. Aynı dalın uzmanları tarafından kabul edilebilirliğine; 4. Yanlışlarının ve olması gereken doğrularının inandırıcılığına; 5. Evrensel boyutlarda ele alınıp alınmadığına; 6. Sağlayacağı yarara; 7. Etki alanına, Eleştirenin: 1. Birikimine; 2. Farklı bakış açılarını görebilmesine; 3. Bilgilerinin doğruluğuna; 4. Daha önceki eleştirilerinin doğruluğuna; 5. Kişisel ve duygusal yaklaşımlarını aşabilmesine; 6. Teknik ayrıntılara özen göstermesine; 7. Yanlışları doğru açıklayabilme gücüne; 8. Kıyaslama gücüne; 9. Okuyucuyu ikna etme yeteneğine; 10. Deneyiminin sağlamlığına; 11. Eleştirisinin eleştirilebileceğini hesaplama gücüne. KAYNAKÇA DOÇ.CEMAL YURGA’NIN Sanat eğitiminde eleştiri sanatı makalesinden özetle aktarılmıştır. http://egitisim.inonu.edu.tr/CYurga_Elestiri.htm |
12-02-2007, 02:46 | #2 |
|
Sayın Turan gerçekten çok güzel ve yararlı bir yazı yazmışsınız.Ancak izninizle bende bir eleştiri yapayımBelki de bu saatte siteye girmemden kaynaklanıyor;yazınızı okumakta epey zorlandım.Gözlerim ağrıdı vallaİlginç de geldi,bırakamadım.Bize acımıyorsanız bari kendinize acıyınYa böyle güzel yazılar yazmayın;ya da lütfen biraz daha kısa
Saygılarımla....... |
12-02-2007, 10:46 | #3 | |||||||||||||||||||
|
En çok eleştiri tiplerine takıldım.
Belkide toplumu eleştiriden soğutan, eleştiriyi kötü gibi gösteren ilk maddedeki insanlar. Klişeleşmiş bir söz vardır. Her türlü yapıcı eleştiriye açığımdır diye. Ne kadar klişe olsada doğru bir söz. Eleştiri vardır insana yanlışlarını, hatalarını gösterip daha iyiye götürür, eleştiri vardır insanı bulunduğu yerden aşağıya çekmeye çalışır. Çevrenizde Bilgili-Deneyimli-Tarafsız-Ön yargısız eleştirmenlerin olması dileğiyle |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Kahve yapmak bir sanattır | Av.Nebi | Site Lokali | 18 | 05-02-2009 06:16 |
ilk şiirim... eleştiri istiyorum | anti-leviathan | Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. | 13 | 02-04-2007 05:07 |
Yaşamak Sanattır | Ayfer Gökçen | Site Lokali | 23 | 03-10-2006 17:07 |
Af Örgütü'nden yargıya eleştiri | ahmetsacit | Hukuk Haberleri | 0 | 07-09-2006 11:11 |
Mevzuatın ücretli öğrenilebilmesine eleştiri | Sinan Kanpolat | Hukuk Sohbetleri | 0 | 10-02-2002 14:27 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |