Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ergin Üniversitelinin Yardım Nafakası Talebi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-06-2015, 13:04   #1
Av.Ayşe96543

 
Varsayılan Ergin Üniversitelinin Yardım Nafakası Talebi

Saygıdeğer üstadlarım ve meslektaşlarım,
An itibari ile 22 yaşında olan davacı, 2010 yılında(taraflar henüz boşanmadan) 2 senelik bir yüksek-öğretim programına kayıt yaptırmıştır. ancak eğitimine fiilen devam etmemesine rağmen okuldan kaydını (askerlik sebebiyle) silmemiş, hala öğrenci gözükmektedir. öğrenci statüsüne dayanarak da davalı müvekkil babadan nafaka talep etmektedir.
Bir meslektaşımız şahsi sitesinde, nafaka yükümlüsünün çocuk ergin ise eğitim bitene kadar değil, eğitim süresi bitene kadarla sorumlu olduğunu yazmış. yani olayda 2 sene. eğer durum buysa herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır.
Konuyla ilgili detaylı bilgisi olan meslektaşlarımın beni aydınlatacağına inanarak, şimdiden teşekkür ederim.
Old 04-06-2015, 13:28   #2
Özgür Kınay

 
Varsayılan

Konuyla ilgili Yrd. Doç. Dr. Ahmet TÜRKMEN'in "Eğitim Nafakası" başlıklı makalesini okumanızı öneririm. Nette bulabilir misiniz bilmiyorum ama...

Doktrin de olsa konuyu çok net ve güzel ifade etmiş.
Old 05-06-2015, 09:23   #3
Av.09

 
Varsayılan

Sayın Av.Ayşe,
"öğrenci statüsüne dayanarak da davalı müvekkil babadan nafaka talep etmektedir." iştirak nafakası talep ettiği anlaşılıyor. Başlıkta ise yardım nafakası belirtilmiş.
Yardım Nafakası TMK Madde 364 - Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.
Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır.
Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=55286


T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2014/9271
Karar: 2015/3016
Karar Tarihi: 26.02.2015

NAFAKA DAVASI - ÜNİVERSİTE EĞİTİMİNE DEVAM EDEN REŞİT DAVACININ DAVALI BABASINDAN VE DAVA DIŞI ANNESİNDEN ÖĞRENİMİNİ TAMAMLAYINCAYA KADAR YARDIM NAFAKASI İSTEME HAKKI BULUNMASI - DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMESİNİN İSABETSİZLİĞİ

ÖZET: Somut olay irdelendiğinde; üniversite eğitimine devam eden reşit davacının, davalı babasından ve dava dışı annesinden öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteme hakkı bulunmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece, davacının talebi yardım nafakası olarak nitelendirilip, bu yönde inceleme ve araştırma yaparak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.

(4721 S. K. m. 4, 328, 364)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin anne babasının 2003 yılında boşandığını, boşanma ilamıyla birlikte velayetin annesine verildiğini, aylık 75,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, nafakanın hükmedildiği tarihten bu yana aradan 10 yıl geçtiğini, bu süreçte müvekkilinin reşit olduğunu, üniversite eğitimine başladığını, ihtiyaç ve giderlerinin arttığını, annesinin de çalışmadığını belirterek; aylık 75,00 TL olarak ödenmekte olan iştirak nafakasının aylık 925,00 TL artırılarak 1.000,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı cevap dilekçesinde; davacının reşit olduğunu, geçimini temin edebildiğini, davanın maddi durumu iyi olan anneye yöneltilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.

Mahkemece; "tedbir nafakasının mahkemece karar alınmasına gerek olmadan kendiliğinden ortadan kalkacağı, bu hali ile açılan iş bu dava da ortada devam eden bir tedbir nafakası olmadığı, olmayan bir nafaka ile ilgili olarak bunun artırılmasının istenemeyeceği, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş" denilerek hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyize konu uyuşmazlık, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Davacı taraf dava dilekçesinde iştirak nafakasının artırılmasını talep etmiştir. Mahkemece talep tedbir nafakası olarak isimlendirilmiştir. 1994 doğumlu davacı, eldeki davanın açıldığı 11.02.2013 tarihi itibariyle reşit olup, iştirak nafakası ergin olmayla kendiliğinden sona erdiğinden eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre yardım nafakası mahiyetindedir. Davacı tarafın nafaka türünü yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez.

Kural olarak; anne babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana ve baba, durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdür. (TMK m. 328/2)

Diğer taraftan; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. (TMK m.364)

Yardım nafakası; aile bireylerini yoksulluktan kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Ancak kanun koyucu yardım nafakasını, kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.

Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmayacağı gibi, herhangi bir nedenle aile bağlarının zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nun 07.06.1998 gün, 1998/656-688 sayılı ilamında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme, çok sıkıntılı bir durumu ve zorlu ekonomik şartları ifade eder.

Bu bağlamda; eğitimine devam eden reşit birey, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise anne babadan öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir.

Mahkemece yardım nafaka miktarı tayin edilirken; davacının ihtiyaçları ve davalının geliri birlikte göz önünde bulundurulmalı, TMK'nın 4.maddesinde düzenlenmiş olan hakkaniyet ilkesi de nazara alınmalıdır.

Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; üniversite eğitimine devam eden reşit davacının, davalı babasından ve dava dışı annesinden öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteme hakkı bulunmaktadır.

Hal böyle olunca mahkemece, davacının talebi yardım nafakası olarak nitelendirilip, bu yönde inceleme ve araştırma yaparak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.02.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 05-06-2015, 10:20   #4
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Yukarıda ki karar ve altı çizili yasa maddesi konu ile çok alakalı gibi görünse de bence yardım nafakasının hükmüne dayanak olabilecek envanter değildir.

Olayın çözüm noktası Medeni Kanunun 2. maddesinde saklıdır.

Soruya göre nafaka alacaklısı açıkça hakkını kötüye kullanmakta ve dürüst davranmamaktadır. Bu nedenle yardım nafakası haketmemektedir.



Kolay Gelsin...
Old 05-06-2015, 11:39   #5
Av.09

 
Varsayılan

Görüşünüze katılıyorum ancak anlatılanlara göre nafakaya hükmedilebileceğini düşünüyorum.

Yargıtay kararını paylaşmamın nedeni davacı dilekçesinde iştirak nafakası talep ettiğini ancak hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan mahkemece bunun yardım nafakası yönünden değerlendirileceğini belirtmek için idi.

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi

Esas: 2013/17198
Karar: 2014/1453
Karar Tarihi: 03.02.2014

YARDIM NAFAKASI DAVASI - NAFAKA TALEBİNİN YARDIM NAFAKASI OLARAK HUKUKİ NİTELENDİRİLMESİNİN YAPILMASI GEREKTİĞİ- TEDBİR NAFAKASININ HÜKÜMLE BİRLİKTE İŞTİRAK NAFAKASI OLARAK ÖDENMESİNE DEVAM EDİLMESİNE KARAR ŞEKLİNDE HÜKÜM KURULMASININ İSABETSİZLİĞİ

ÖZET: Mahkemece; iş bu nafaka talebinin "yardım nafakası" olarak hukuki nitelendirilmesi yapılarak "...davacının talebinin kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren aylık … TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" şeklinde hüküm tesisi cihetine gidilmesi gerekirken, "... davalının davacıya dava tarihinden itibaren … TL tedbir nafakası ödemesine, tedbir nafakasının hükümle birlikte iştirak nafakası olarak ödenmesine devam edilmesine karar" şeklinde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir.

(4721 S. K. m. 328, 364) (YHGK 11.04.2007 T. 2007/12-179 E. 2007/198 K.)

Dava ve Karar: Taraflar arasında görülen yardım nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacı dava dilekçesinde, ...Meslek Yüksek Okulu Pazarlama ve Reklamcılık Bölümünde öğrenci olduğunu, herhangi bir gelirinin bulunmadığını geçiminin annesi ve dedesi tarafından sağlandığını, davalının berber olduğunu belirterek lehine aylık 600 TL tedbir nafakası ödenmesine ve hükmedilecek nafakanın hükümle iştirak nafakasına dönüştürülmesi talep ve dava edilmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin berberlik yaptığını, evli ve iki çocuğunun olduğunu muhtelif borçlarının ve giderlerinin olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davalının davacıya dava tarihinden itibaren 200 TL tedbir nafakası ödemesine, tedbir nafakasının hükümle birlikte iştirak nafakası olarak ödenmesine devam edilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava; yardım nafakası talebine ilişkindir.

TMK'nın 328. maddesi gereğince, anne babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Ancak çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.

TMK'nın 364. maddesinde ise; herkesin yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir.

Yardım nafakası aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmayacağı gibi, aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir.

Bu bağlamda okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir.

Diğer taraftan, medeni yargılama hukukunda egemen olan taraflarca getirme ilkesine göre davanın sebebini oluşturan vakıaların getirilmesi taraflara yüklenmiş bir ödevdir. Buna karşılık bu vakıaları mümkün olan bütün hukuki görüş açılarından inceleme ve hukuku uygulama görevi ise hâkime yüklenmiştir. Hâkim tarafların hukuki sebepleri hiç belirtmemiş ya da yanlış belirtmiş olması ile bağlı tutulmamıştır. Bu sayede, tarafların hukuku bilgisizliklerinden zarar görmeleri engellenmiştir.

Nitekim 6100 sayılı HMK'nun 33. maddesi ve 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı YİBK'na göre olayları izah taraflara, kanunları resen uygulamak ve dolayısıyla hukuki nitelendirmede bulunmak hakime ait bir görevdir. Hakimin hukuki nitelendirmede bulunma görevine ilişkin muhtelif kararlar mevcuttur. (YHGK 11.4.2007, E. 2007/12-179, K. 2007/198), (YHGK 19.1.1974; YHGK 1.5.1991)

Somut olayda, davacı tarafından dava dilekçesinde her ne kadar hukuki nitelendirme tedbir nafakası ve sonrasında hükümle birlikte iştirak nafakası olarak yapılmış ise de, dosya muhdeviyatından ve tanık beyanından, davacının üniversitede okuduğu, eğitim giderlerinin olduğu, herhangi bir gelirinin bulunmadığı ve eğitimini sürdürebilmek için babasının yardımına muhtaç olduğu açık olup, bu durumda talebin ana-baba veya üstsoydan, TMK.nun 328. 364. maddeleri uyarınca yardım nafakası talebine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca mahkemece; iş bu nafaka talebinin "yardım nafakası" olarak hukuki nitelendirilmesi yapılarak "...davacının talebinin kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren aylık 200 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" şeklinde hüküm tesisi cihetine gidilmesi gerekirken, "... davalının davacıya dava tarihinden itibaren 200 TL tedbir nafakası ödemesine, tedbir nafakasının hükümle birlikte iştirak nafakası olarak ödenmesine devam edilmesine karar" şeklinde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Aşağıdaki karar her ne kadar tam örtüşmese de yol gösterebilir.

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi

Esas: 2010/2231
Karar: 2010/3076
Karar Tarihi: 25.02.2010

NAFAKA DAVASI - EĞİTİMİ SÜREN YETİŞKİN ÇOCUK İÇİN YARDIM NAFAKASI İSTEMİ - TARAFLAR ARASINDA GERÇEKLEŞEN MÜESSİR FİİL OLGUSU DEĞERLENDİRİLİP HAKKANİYET ÖLÇÜSÜNDE NAFAKAYA HÜKMEDİLMESİ - HÜKMÜN BOZULDUĞU

ÖZET: Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle taraflar arasında gerçekleşen müessir fiil olgusu değerlendirilip hakkaniyet ölçüsünde nafakaya hükmedilmelidir.

(4721 S. K. m. 364)

Dava: Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Karar: Davada, eğitimi süren yetişkin çocuk için davalı babadan yardım nafakası istenilmiş; mahkemece davacı çocuğun davalı babasını dövdüğü böylece nafaka verilmesinin hakkaniyete uygun olmadığı gerekçesiyle istemin tümüyle reddine karar verilmiştir.

Yardım nafakasını düzenleyen TMK'nun 364/son maddesinin yollamasıyla 328.maddesinde çocuk ergin olmasına rağmen eğitimi devam ediyorsa ana ve babanın bakım görevinin çocuğun eğitimi sona erinceye kadar devam edeceği hükme bağlanmıştır. Bu maddelerde çocuk için nafakaya hükmedilebilmesi koşulu olarak ana baba ile iyi ilişkiler içinde olması koşulu getirilmediği gibi Yargıtay uygulamalarında da bu husus nafakaya hükmedilebilmesi için gerekli olan şartlardan sayılmamıştır. Nitekim Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 20.6.1940 gün ve 1479-2427 sayılı kararında mirastan ıskat sebeplerinin varlığı halinde dahi babanın <infak mükellefiyetinin> devam edeceğine; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1.10.1969 gün ve 2/677-720 sayılı kararında da, baba ile çocuğunun kişisel ilişkisinin babanın istediği şekilde olmamasının onu nafaka yükümlülüğünden kurtarmayacağına; 23.11.1949 gün ve 2/121-54 sayılı kararında da nafaka talebinde bulunan kızın ahlaki durumunun kötülüğünün yardım nafaka talebine engel teşkil etmeyeceğine karar verilmiştir.

Temyize konu edilen davada davalının doktor olan babasının muayenehanesine para konusunu görüşmek için gittiği ve aralarında çıkan tartışma sonucu birbirlerine müessir fiilde bulundukları ve davacının babasını tehdit ettiği iddiası ile açılan davanın henüz devam ettiği anlaşılmaktadır. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre bu hususların nafakaya hükmedilmesine engel teşkil etmeyeceği gözetilmeden davanın reddedilmiş olması doğru görülmemiştir.

Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle taraflar arasında gerçekleşen müessir fiil olgusu değerlendirilip hakkaniyet ölçüsünde nafakaya hükmedilmelidir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.02.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 09-06-2015, 12:21   #6
Av.Ayşe96543

 
Varsayılan

Zaman ayırıp, yanıt veren herkese çok teşekkür ederim. Bende haksız olarak sembolik bir nafakaya karar verileceğini düşünüyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Reşit çocuklar için iştirak nafakası- yardım nafakası burcu_ Meslektaşların Soruları 7 16-10-2012 16:19
ergin çocuk iştirak nafakası iadesi istenirmi Konuk lale Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 16-06-2012 13:15
Yardım Nafakası Davasında, Sondan Bir Önceki Duruşmada Davacı Lehine Tedbir Nafakası üye15184 Meslektaşların Soruları 3 03-07-2008 23:41
ergin çocuğun ailesinden yardım nafakası talep edebilmesi elvankakici Meslektaşların Soruları 1 03-07-2008 12:33


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04622006 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.