13-09-2011, 21:43 | #1 |
|
Siyam İkizlerinin Hukuki Durumu
Merhaba,
Aklıma takılan bir konuda sizin de görüşleriniz doğrultusunda aydınlanmak istiyorum.Konu başlığını biraz daha açıyorum. * Ayrılması tıbben imkansız olan siyam ikizlerinden biri hapis cezasını gerektiren bir suç işlediğinde cezanın infazı nasıl olur? * İki ayrı başa sahip, kalan uzuvları birlikte kullanan bir siyam ikizi vakasında diğerinin cinayet işlediğini düşünelim.Öteki kişiliği ayrı; ancak bedeni bir olan bireyin durumu ne olur?Ceza infaz edilir mi? *Suça iştirak açısından bir durum söz konusu edilebilir mi? *Diğeri tanık sıfatıyla öteki ikiz hakkında davada beyanda bulunabilir mi?(Oldukça uçuk oldu, kabul ediyorum ) Peki siyam ikizlerini fail olarak değil de mağdur olarak ele alalım.Birine karşı işlenen suç diğerine de karşı işlenmiş olarak mı addedilecektir?Yaralama suçunun iki kişiye karşı işlenmesi olarak mı değerlendirilir?Aslında bu durum siyam ikizlerinin yapışık olma şekillerine göre de değişebilir. Bunlar, Ceza Hukuku kapsamında yer alan varsayımlardı.Peki Medeni Hukuk açısından durum ne olur?Bir örnek sunuyorum: İki ayrı başa sahip bir siyam ikizi vakasında diğerinin tam ehliyetsiz olduğunu varsayarsak, bir sözleşme akdettiğinde durum diğer ikizin ehliyetli oluşuna göre mi değerlendirilecektir? Cevaplarınız için teşekkürler. Saygılarımla... Meraklı Yeni Avukat... |
14-09-2011, 16:39 | #2 |
|
|
14-09-2011, 17:54 | #3 |
|
* Ayrılması tıbben imkansız olan siyam ikizlerinden biri hapis cezasını gerektiren bir suç işlediğinde cezanın infazı nasıl olur?
İşte hukukçunun karar verme noktası... Teraziye konduğunda, suçlunun cezalandırılması zorunluluğu mı ağır basacaktır yoksa masumun cezalandırılmaması ilkesi mi Verilecek karar hukuka bakış açımızı yansıtacaktır. |
15-09-2011, 02:02 | #4 |
|
Benim de ceza hukukunun evrensel ilkesinin de bu olaya tam uyduğu kanaatindeyim.
Suçsuz birinin cezalandırılmasındansa suçlu birinin serbest kalması daha iyidir... Gerçi bu husus şüphe halinde "cuk" oturuyor idi. Gerçekten çok güzel bir konu. |
15-09-2011, 07:43 | #5 |
|
Bence hukukun asıl amacı, suçluluları cezalandırmak değil, masumları korumaktır. Ceza, masumların korunmasında kullanılan bir araçtır sadece. Bu sebeple ben de, cezanın infazının fiilen mümkün olamayacağından, tek vücutlu iki kişinin cezalandırılamayacağını düşünüyorum.
Soruya şapka çıkarmamak ise mümkün değil. |
15-09-2011, 08:20 | #6 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Hukukta kişiliğin başlangıcı ve sonuçlanması belirlenmiştir.
Keza kişilik kazanan her insanın hak ehliyeti vardır.
Nüfus Kanunumuza göre;
Özel hukuka ait bu hükümler birlikte değerlendirildiği zaman, siyam ikizleri için tek bir insan olarak kimlik kaydı verilmiş ise (ki tam ve sağ doğma koşulu uyarınca tek kişi kaydedilmesi zorunludur!), siyam ikizlerini hukuken tek kişi olarak kabul etmek zorundayız. Ceza hukuku bakımından da şahsiyetin belirlenmesi özel hukuk hükümlerine göre tayin edildiğinden, doğal olarak siyam ikizleri, hukuk düzeni açısından tek bir kişi olarak kabul edilecek ve ceza bakımından da tek kişi sayılacaklardır. |
15-09-2011, 08:34 | #7 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Tek kişi hangisi olacak peki? Katil olan mı, masum olan mı?
|
15-09-2011, 09:03 | #8 | |||||||||||||||||||||||
|
Sevgili üstadım, Aktardığınız yasal düzenlemeler ile, "siyam ikizlerinin nüfusa tek kişi olarak kaydedeilmesi gerekir" ve "onları tek kişi kabul etmeliyiz" şeklindeki çıkarımlar arasındaki bağı göremedim? (Zorunlu değil ama) birer tam vücuda ve bağımsız birer beyne (işte burası önemli) sahip ama anne karnındaki bölünmelerini tam tamamlayacakken ayrılamayan ve başlarından yapışık doğan ikizlerin nüfusa tek kişi olarak kaydedilmesi gerektiği noktasında iknaya ihtiyacım var! Saygılarımla... |
15-09-2011, 10:44 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
Sevgili EREN, Kanun, kişiliği ancak "Sağ" ve "Tam doğmak" koşulu ile kabul etmiştir. İki kafalı ama tek vücutlu bir canlının iki ayrı kişi bakımından "tam" doğduğunu (veya olduğunu) kabul etmek imkansız olacağından, her biri için ayrı ayrı "tam doğma" vardır diyemeyiz, kanaatindeyim. Saygılarımla, |
15-09-2011, 10:45 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
Hukuken İki kişi olmadığı için, "hangisi" sorusu da yoktur, diye düşünüyorum. |
15-09-2011, 11:00 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
Her hangi bir uzvu eksik olan, özürlü kişilere nasıl ki "tam doğmadı" diyemeyeceksek, bazı organlarını ortak kullanmak zorunda olan siyam ikizlerine de tam doğmadını (veya olmadığını) söylemek mümkün olmaz sanki? |
15-09-2011, 11:02 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
Suçun bir de manevi unsuru var? O ne olacak? Hangi irade/kimin iradesi bu eylemi yaptırdı, sorusu olmayacak mı? |
15-09-2011, 11:07 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Adli Tip'e katılıyor ve siyam ikizlerinin "tam" doğduğundan şüphe etmemek gerekir diye düşünüyorum. Kaldı ki siyam ikizleri tek (ortak) vücut + iki kafa (beyin) olabileceği gibi iki ayrı vücut ve iki ayrı kafa (beyin) da olabilir. Bu ihtimal dahi, siyam ikizleri için "tam doğmamıştır" önermesini haksız kılar. Siyam ikizleri ister vücuttan yapışık ister kafadan yapışık olsunlar her hal ve şartta tam doğduklarından şüphe etmemek gerekir. Müstakil iki ayrı beyne sahip her siyam ikizi iki ayrı kişiliktir. İster vücuttan ister kafadan yapışık olsunlar. Saygılarımla... |
15-09-2011, 11:09 | #14 | |||||||||||||||||||||||
|
Herhangi bir uzuv eksikliği tam doğmaya engel değildir. Şöyle düşünelim: Siyam ikizleri adım atarken (iki ayrı beynin ortak mutabakatı ile mi) adım atıyorlar? Yoksa birisinin beyni mi vücudu harekete geçirip, koordine ediyor? |
15-09-2011, 11:10 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
İki ayrı tam doğumdan bahsediyoruz. Birini diğerinden hasarsız şekilde ayırmak mümkünse iki ayrı tam doğum vardır denebilir. Not: Bir tam doğum konusunda ihtilaf yok zaten. |
15-09-2011, 11:15 | #16 | |||||||||||||||||||||||
|
|
15-09-2011, 11:25 | #17 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
İşin tıbbi boyutu nedir, siyam ikizleri hangi şekillerde olabiliyor, bunları ben de tam bilemiyorum tabi... |
15-09-2011, 12:58 | #18 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Dikici, diyelim ki ikizleri ameliyatla ayırma söz konusu ve ikizler 18 yaşını bitirmiş durumda. Birisi der ki 'beni ayırın' Diğeri der ki 'ölsem de ayrılmam' Siz diyorsunuz ki 'ikizler tek kişi', ama ortada iki değişik ifade var. Hangisi ikizleri temsil ediyor? Saygılarımla |
15-09-2011, 13:15 | #19 | |||||||||||||||||||
|
http://tr.wikipedia.org/wiki/Ki%C5%9Fisel_kimlik |
15-09-2011, 13:22 | #20 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Gemici, Ben elbette kişisel fikrim temelinde görüş beyan edip, sadece hukuki anlamda "kişi" ile ilgileniyorum. Mevcut mevzuatımıza göre, Medeni kanunumuzda " tam ve sağ" doğmak kaydıyla ancak kişiye hukuki kimlik atfedilebiliyor. Ama fiili olarak her kafadan ayrı bir ses çıkması da gayet normaldir. Saygılarımla. |
15-09-2011, 14:36 | #21 |
|
http://www.gunes.com/2011/06/27/habe...y__cikti_.html
Amerikalı yapışık ikizler Stefan ve Tyler Telp, 19 yıldır aynı kafayı paylaşıyor. Bugüne kadar herşeyi birlikte yapan ikizler, cinsel tercihler konusunda ayrıldı. Heteroseksüel Stefan kızlardan, eşcinsel kardeşi Tyler ise hemcinslerinden hoşlanıyor. Kardeşinin Tanrı'nın kendisine verdiği en büyük armağan olduğunu söyleyen Stefan, 'O, aynı zamanda en yakın arkadaşım. Hayatın zorluklarını birlikte yenmeye çalışıyoruz' diyor. Tyler ise 'Yapışık bir ikizinin olmasının en iyi yönü, her zaman konuşacak çok yakın bir arkadaşınızın olması' diye konuşuyor. |
15-09-2011, 18:37 | #22 |
|
Bildiğim kadarıyla siyam ikizleri ayrı kimliklere sahip olarak yaşıyorlar.Ayrı iki kişi olarak nüfusa kaydediliyorlar.Tam doğmadıklarını kabul edemeyiz.Nihayetinde doğum gerçekleşmiştir,tüm yaşamsal faaliyetleri sergileyebilmektedirler.Aynı anda bir bedende yaşam hüküm sürüyor olmak kaderin bir cilvesi olsa gerek.Ama olmaz diye bir şey yok,siyam ikizlerinden biri elbet suç işleyecektir ya da bir hukuki işlem gerçekleştirecektir.Burada kusur yükleme,cezaların infazı gibi durumlarda hukuki bir kaosa düşmemek elde değil.
Cezanın infazı konusunda bir suçun cezalandırılması, kader ortağı diğer ikizin masumiyeti karşısında yeğ mi tutulacaktır?Bu sınırı keskin bir biçimde çizemiyorum.Öte yandan bir suçun cezasız kalacağı ve hukukun kalbinden yaralanacağı düşüncesi vicdanımı kemiriyor.Diğer tarafta ise ona engel olması mümkün olmayan bir masum insan var.Kastının olmadığı bir suç sebebiyle özgürlüğünün kısıtlanması da ayrı hassas bir konu.Aslında kamu düzenini korumak ile insan haklarını korumak arasındaki o hassas dengeyi nasıl sağlayacağımız hususunda bir mesele bu. |
16-09-2011, 10:56 | #23 |
|
Burada ağır basan görüş; suçlunun cezalandırılmasından ziyade, masumun korunması yani kurunun yanında yaşın yanmaması/yakılmaması yönünde.
Olaya salt suçlu/masum ekseninde bakılması ve işlenen suçun nev'i/cinsi/cezası/toplum vicdanı ve mağdurun dikkate alınmamasının yanıltıcı olduğu ve çıkmaza götürdüğü kanaatindeyim. Suçlu olan siyam ikizinin; suça meyilli olması, suç işmekten keyif alması hatta sapık düşünceler içerisinde bulunması ve bunları icra etmekten korkmaması ve ne yapacak olursa yapsın ceza almaktan kurtulacak olması, hukuk tarafından korunması doğrumudur, adalete uygunmudur? Hukuk masumu korumalı elbette ama mağduru kim koruyacak ve adalet nasıl sağlanacak? Mağdur da aynı zamanda masum değilmidir ve hukuk önünde en az, siyam ikizleri kadar korunmaya muhtaç değilmidir? |
16-09-2011, 11:19 | #24 | |||||||||||||||||||
|
Alıntı:http://www.turkhukuksitesi.com/showp...52&postcount=1 Yukarıda alıntı yaptığım bölümde, ikizlerden biri dilsiz, sağır ve kör. Diğeri değil. Sağır, dilsiz kör olanın suça engel olma koşullarını sağlaması mümkün değil. Yetişme sürecindeki ciddi sağlık farklılıkları nedeniyle birbirlerinden etkilenmeleri de zor. Etkilenmeye engel bir faktörün bulunmadığı diğer durumlarda, iki yapışık ikiz ne kadar birbirinden farklı düşünebilir, suçu işleme işlememe iradeleri ne kadar farklı olabilir bilemiyorum. Şimdi; birbirinden farklı kardeşlerden, ayrık ikizlerden bahsedebilirsiniz ama öyle değil bu. Farklı dış koşullara hiç maruz kalmıyorlar ve değişiklik göstermeleri çok zor. Elbete bu psikiyatri ve/ya diğer tıp dallarınca netlik kazanabilir, hatta sosyolojik ve psikolojik değerlendirmeler de önemlidir, ancak dediğimin aksinin mantık kuralları anlamında hayatın olağan akışına uygun olmayacağını düşünüyorum. İkisinden birine yönelik yapılmış bir fiil neticesinde yapılan eylem sonucu kast belirleniyorsa, fiilin gerçekten sadece birine yönelik olduğu kabul edilebilir mi fail açısından? Neye göre? Neticede çok istisnai durumlarda tıpkı eklediğim alıntıda olduğu gibi belki ama belki ayrık değerlendirmeler olabilir. Ama bunların dışında ayrı beyin ve ruh da taşısalar, tamamen bibirlerinin zıttına düşünemeyeceklerini dahi düşünüyorum. Ha ispatlanabilinirse aksi, ne ala... Burada ki şüphe ceza hukukun fail lehine aradığı şüphe mi o da tartışılır... Suçtan suça da değişebilir bu tartışma elbette... Engel olabilecekken engel olmaması, hazırlık aşamasında sesini çıkarmaması vs pek çok koşul da değerlendirilebilir. Ancak ciddi ispat problemleri olacaktır. Birinin hetero diğerinin homo olma örneğine gelince... O başka... |
16-09-2011, 19:44 | #25 |
|
Geçen gün özel bir televizyon kanalında belgesel izlerken bu soru aklıma takıldı.Araştırmalara göre bu herhangi bir genetik kusur değil,yumurtaların 2 haftalık süre içerisinde ayrılmayı başaramamasından ileri geliyormuş, neticede o kritik süre içerisinde bu durum gerçekleşmediği vakit siyam ikizi vakası söz konusu oluyormuş.Yani bu aslında nadiren meydana gelen bir vaka değil, toplumun belirli bir yüzdelik diliminde gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel bir durum.Hal böyle olunca elbet ileride bu tip hukuki sorunlarla da karşılaşacağız.
Onların yaşamı oldukça zor,haklarını korumak ve uygulamak adına ciddi bir şekilde kafa yormak gerekiyor.Türk Medeni Kanunu'na göre evlenmeleri de sorun teşkil edecek,sonuçta ayrı iki benlik söz konusu.Keza ceza hukuku uygulamasında da evrensel hukuk değerlerinden hangisini esas alacağız bu konuda da karmaşa yaşıyoruz.Bence kanun koyucu bu durumla ilgili ayrık bir düzenleme yapma yoluna gitmelidir.Onların varlığını yadsıyamayız.Toplumun çoğunluğuna göre niceliksel olarak geride kalsalar da herkes adalete,hukuka ihtiyaç duyar. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
uyap'ın alt yapısı ve hukuki durumu | icra20 | Medeni Usul, İcra ve İflas Hukuku Çalışma Grubu | 7 | 01-05-2010 19:17 |
Site Yönetimi ve hukuki durumu | advocatein | Meslektaşların Soruları | 0 | 20-04-2009 11:40 |
İskansız gayrimenkulün hukuki durumu | dadaş | Meslektaşların Soruları | 1 | 28-04-2008 09:58 |
Konutlardaki Çatıların Hukuki Durumu | Halil BURAK | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 27-02-2002 18:22 |
Sınırlı Ehliyetsizin Hukuki Durumu | İpek Duru | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 21-02-2002 22:21 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |