Sanığın Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına İtirazı, Sanığın Söz Konusu Müesseseyi Kabul Etmemesi Anlamı Taşır mı?

Sayın meslektaşlarım,

Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması(HAGB) kararına itirazı daha önce bu platformda çok tartışıldı. Ben konuya farklı bir boyutta tartışmaya açacağım.

Biliyorsunuz HAGB itirazları yalnızca şartların oluşumu açısından incelendiğinden sanık veya müdafii tarafından itiraz edilmesi mantıklı değil. Zira bu itiraz "Müvekkilim hakkında HAGB şartları oluşmamıştır, mahkumiyet hükmünü açıklayın." demektir.

Ancak bazı meslektaşlarımız sorumluluk adı altında bu kararlara itiraz etmektedirler. Kanaatimce, bu itirazlar, sanığın HAGB'yi kabul etmemesi sonucunu doğurmaktadır. Çünkü "müvekkilim hakkında yeniden suç işlemeyeceği yönünde kanaat oluşması hatalıdır, bu şart oluşmamıştır." Ya da "müvekkilim maddi zararı gidermemiştir, şart oluşmamıştır." gerekçeleri ile itiraz ediliyor olması mümkün değildir. O halde sizce de bu karara sanık veya müdafiince itiraz ediliyorsa HAGB uygulanmasının kabul edilmesinden vazgeçildiği şeklinde yorumlanmalı mıdır?

Sanığın kabul etmemesi veya kabulden vazgeçmesi halinde HAGB kararı verilemeyeceğinden bu durumda ortaya çok enteresan bir tablo çıkıyor. Bu konuyla ilgili görüşlerinizi paylaşabilirseniz çok mutlu olurum.

Saygılarımla,

Hagb kararına itiraz,sanığın kendisi hakkında bu müessesenin uygulanmasından vazgeçtiği şeklinde yorumlanamaz.Ancak sanığın itirazının ne olduğu yada neye yönelik olduğu önem taşımaktadır. Yargıtay Ceza GenelKurulu'nun yeni bir kararına göre Ağır Ceza Mahkemeleri itiraz üzerine önlerine gelen dosyada Örneğin beraat etmesi gerektiğine dair bir itiraz söz konusu ise sadece şekli bakımdan değil işin esasına da girerek karar vermelidir diye bir karar okuduğumu hatırlıyorum.

HAGB kararına itiraz edildiğinde; bilindiği üzere davanın esası hakkında inceleme yapılmamaktadır. Sadece uygulanan kanun maddesindeki hesaplamaların doğru olup olmadığı kontrol edilir. Kısacası, HAGB kararına itiraz, matematik işlemine itirazdan ibarettir. Bu nedenle sanığın iradesi HAGBK'ya karşı değildir. Çünkü hakim HAGBK konusunda sanığa soru yöneltmek zorundadır.

Sayın meslektaşlarım yanıtlarınız için çok teşekkür ederim.

Ancak Yargıtay uygulamasına göre, itiraz mercinin suçun subut bulup bulmadığı ya da kanun maddelerinin doğru uygulanıp uygulanmadığı konusunda bir değerlendirme yapması söz konusu değildir. İtiraz merci yalnızca HAGB'nin objektif koşullarının oluşup oluşmadığı ile ilgili bir değerlendirme yapabilir.

Konuya bu şekilde baktığımızda; yargılama aşamasında şartları oluştuğundan bahisle uygulaması istenen bir müessesenin, uygulandıktan sonra ise şartları oluşmadığından bahisle itirazen kaldırılmasının istenmesi beklenemez. Demek ki; söz konusu müessesenin artık uygulanması istenmemektedir.

Bu şekilde düşünmüyorsak; HAGB şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle (başka gerekçeyle inceleme söz konusu değildir) neden sanık müdafileri itiraz etmektedirler ?

Artık HAGB kararına yapılan itiraz temyiz incelemesine dönüştü. İçtihat yoluyla açılan bu yolu bir kısım meslektaşlar biliyor ve uyguluyor. Araştırırsanız kararı bulursunuz.

Sayın poseidonmavi öncelikle yanıtınız için teşekkürler. Bahsettiğiniz 8 karşı oy ile alınmış Ceza Genel Kurulu kararını biliyorum. Ancak siz de biliyorsunuzdur ki; söz konusu içtihata rağmen uygulama bu yönde ilerlememiş ve itiraz mercileri işin maddi hukuk boyutuna girmemişlerdir. Bunun ile ilgili yapılan kanun yararına bozma talepleri de reddedilmiştir.

Kaldı ki; ilgili maddenin iptali talebinin reddi konusundaki kararının gerekçesinde Anayasa Mahkemesi, itiraz merciince işin esasına ilişkin inceleme yapılamayacağını belirtmiştir. Ayrıca bahsettiğiniz Ceza Genel Kurulu kararından sonra HSYK da, ceza toplantılarında inceleme merciilerin şekle ilişkin incelemeyle bağlı kalınması, aksi bir kabulün uygulamada sıkıntılara yol açacağı görüşünü iletmiştir.

Bu sebeplerle, artık HAGB kararlarına yapılan itirazlar temyiz incelemesine dönüştü görüşünüze katılmıyorum, zira uygulama bu yönde değildir. Zaten Mahkemeye direnme hakkı tanımadan esasa ilişkin inceleme yapmanız ne kadar hukuka uygundur. Bu sebeple hangi merci tarafından verilirse verilsin, kanuna aykırı olan ve uygulamaya yansımayan bir kararı 'emsal' olarak nitelendirebilmenin mümkün olabileceğini düşünmüyorum.

Aslında bu yönüyle baktığımızda, sorduğum sorunun da uygulamada çok açık olarak hayır cevabı olduğunu biliyorum. Ama siz saygıdeğer meslektaşlarımla doktrinsel olarak bu konuyu tartışmak istemiştim. Siz de bu kararı hatırlatarak tartışmaya farklı bir boyut getirdiğiniz için tekrar teşekkür ederim.

Alıntı: Yazan poseidonmavi Artık HAGB kararına yapılan itiraz temyiz incelemesine dönüştü. İçtihat yoluyla açılan bu yolu bir kısım meslektaşlar biliyor ve uyguluyor. Araştırırsanız kararı bulursunuz.

Bahsettiğiniz hususu bundan yaklaşık 1 sene kadar önce yaptık ancak malesef ki uygulama alanı bulamadık. Davadaki kritik nokta; zamanaşımından davanın düşmesi gerekirken, hakim HAGBK kararı verdi. Nitekim, temyiz talebimiz de HAGBK olduğu için reddedildi. Reddedilen kararı da temyiz ettik ve neticede HAGBK kesin hüküm olduğundan bahisle, temyiz talebimiz yine reddedildi...

Biz bir dosyamızda bahsettiğim kararı da ekleyerek esasa girilmesini talep ettik, mahkeme esastan inceledi ama bu sefer esastan reddetti.

Alıntı: Yazan poseidonmavi Biz bir dosyamızda bahsettiğim kararı da ekleyerek esasa girilmesini talep ettik, mahkeme esastan inceledi ama bu sefer esastan reddetti.