29-04-2006, 12:53 | #1 |
|
Yargıcın düşünsel özerkliği üzerine bir ara kararı
Davacı vekilinin (...)havale tarihli dilekçesi üzerine dosya (...) incelendi.
1.(...) savlarının ve buna ilişkin kararların,duruşma yapılmaksızın yada diyalektik ortamda tartışılmaksızın sonlandırılmasına dair herhangi bir yasal hüküm bulunmadığı aksine, bu tür uyuşmazlıkların bizatihi duruşmalı olarak yapılması gerektiğine ilişkin ziyadesi ile yargısal pratik bulunduğu. 2.Bu bağlamda yargıcın en nihayet önüne gelen uyuşmazlıkta;kural olarak yapması gerekenin kanı/olgu /logos / olay yargısını başlatma ve bu kapsamda yanları diyalektik /tartışma sürecine davet etmek, tartışma olanağını yaratmakla ödevli olduğu 3.Aksi halde kanı yargısını öteleyerek tartışmalar zincirini salt hukuki tanı sürecine indirgeyeceği,bu indirgemeci anlayışın ve uygulamaların yargılamada savın hükme dönüşmesi riskine gebe olacağı, 4.Oysa ki ;doğal olanın yanların da davet edildiği özel bir mekanda(Duruşma salonunda) sav,savunma ve mahkeme ile birlikte ortaklaşa olarak oluşan kuşkuları bertaraf etmeleri /yenmeleri olacağı ,bilimin bu doğruyu referans aldığı ve dünyanın her ülkesinde uygulamanın bu şekilde gerçekleştiği. 5.Mahkememizin de bilimin işaret ettiği ve yasalarla kendisine verilen hakikati/gerçeği/logos’u arama öz görevini yanlara eşit uzaklıkta ve öznel / nesne yansızlık adına koruyarak ,uyuşmazlığın duruşmalı olarak sonlandırılmasına karar verildiği,(...) 6.Kaldı ki bu kararına hangi nedence ile verdiğini hak sahibi başvurucuya açıkladığı ,Hukukta ,mahkemelerin her arzu ettiğinde kararlarından vazgeçemeyeceği,geçtiği vakit hukukun amaçlarından biri olan hukuk güvenliğini ihlal edeceği Alman Doktrini kökenli usul yasasının ,ara kararlarından “Vazgeçilmemeyi” esas aldığı bu yüzden de karar ve ara kararlarından vazgeçmenin yasa ve bunun ötesinde yargısal pratiklerle sınırlı olduğu ,yani ayrıksı/istisnai olduğu, 7.Somut olayda tartışmaya ve itiraza neden olan bu kararında anılan istisnalar/ayrıksı durumlardan olduğu olmasa dahi , 8.Davalının savunma hakkı kısıtlanarak ya da başka endişelerle /kaygılarla yapılan yargılama tek yanlı olmakla ,kesin hükmün otoritesinin kesinlikle sağlamayacağı ,bunun tüm dünyada ve bizde de aynen bu şekilde olduğu Roma’dan bu yana da“Yargısız infazların” kesinlikle yasaklandığı, 9.Aksini düşünmenin hükmün herkesçe görülebilecek ağır defo/kusur tartışması nedeni ile yok hükmünde olacağı ,öteki deyimle karar hiçlikle malul olmakla hukuk aleminde hiçbir sonuç doğurmayacağı,hiç olan /doğmayan bir kararın da her neyi emrediyorsa emretsin uygulayıcılar için bir “kıymeti harbiyesinin “olmayacağı gibi, 10.Literatür /öğreti /ilmi çevrelerde bu tür kararların uygulanmaması nedeni ile yanlara herhangi bir sorumluluğun da yüklenemeyeceğinin içtihat edildiği, 11.Öte yandan hukukun kendi dünyasında meydana gelen hukuki değerdeki her olay ve olgu ile ilgilendiği,bunlar arasında yanların iç dünyasında oluşan saik amaç ve güdü gibi psikolojik sorunlarla ilgilenmediği, 12.Bu bağlamda, somut olayda, haczedilen evin satılması ve bu satıştan doğacak mağduriyetin pozitif hukukun sınırlarında kalmak koşulu ile önlenebileceği yada hukuki çaresine başvurulabileceği dolaysı ile mahkememizin öz görevinin buna dair uyuşmazlığı duruşmalı yapılmak olduğu ve kararını da bu düşünce doğrultusunda oluşturduğu, 13.Kaldı ki koruyucu önlemlerin, ihtiyati tedbirlerin koşullar ne olursa olsun her talep edenin istekleri doğrultusunda kullanmasına, yasa yapıcının izin vermediği,işi yasayı evvela hukuka çevirmek olan yargıcın yapacağı ilk iş yasamanın kendisine sağladığı olanakları kullanmak olacağı, 14.Bu bağlamda tüm hazırlıkları tamamlanmış ve satış aşamasına değin itiraz olanakları defalarca doğmasına rağmen kullanmadığı olgular ile sabit olan davacı başvurucunun yargıcı tedbir vermeye zorlaması , üstelik bunu hukuki aracı kılarak yapmasının hukukun kesinlikle arzulamadığı ve ihtimal vermediği bir davranış olduğu, 15.Yargıcın temel hedefi yasalar gereği bir alacağın tahsilini sağlamak olan İcra İflas Yasasının maksimum / en çok hedefini de dışlayacak biçimde hüküm kurulması yasaları dinlememek ve onlara uymamakla özdeş olacağı,bunun da Anayasadaki kuvvetler ayrılığı ilkesi karşısında, yetkilerin aşılması anlamına geleceği ,kökü dışarıda olan bu hükmün ne anayurdu Fransa nede Almanya da nede Türkiye de hukukça korunmadığı,tam tersine dışlandığı, 16.Hal böyle iken yargıcın hüküm vermeye zorlanmasına anlam verilmediği, elbette ki insanların hukukun içinde kalarak hukuki çare araması,mahkemelere erişmelerinin hak arama özgürlüğünün gereği olduğu,buna herkesin kendi hakkı kadar sahip çıkması gerektiği,bu bağlamda davacı yanın tutumu anlamlı olmakla birlikte,muhatabının dinlenmesini engelleyen tavrının anlaşılamadığı,unutulmaması gerekin bir şeyin de “Kenetlermiş dişlerle özgürlük şarkısının söylenemeyeceğidir” eğer bu böyle olursa yanlar mahkeme aracı kılınarak susturulacak,böylelikle suskunlukta kutsanmış alacaktır. Yargıçların ,savcıların ve avukatların da en birinci ve en temel ödevi ile ediminin bu olduğu ancak hak arama hürriyetinin de sonsuza değin süren bir özgürlük ve hak olmadığı, tıpkı diğer hak ve hürriyetler ve yetkilerde olduğu gibi , 17.Bu bağlamda davacı vekilinin de mahkemelerde lehine bir hüküm kurulması için doğal bir çaba sarf ederken hukukun içinde kalmakla ödevli olduğu,bu ödevin kaynağını hukukun genel ilkelerinden,anayasadan,yasalardan ve Türkiye Barolar Birliği’nin olağan üstü genel kurulunda almış olduğu meslek etiği kullarından aldıkları, 18.Dolayısı ile bu hak kullanılırken hele hele hukuk aracı kılınarak, öteki deyimi ile hak aramanın bir parçası olarak kaleme alınan hükümlerden yararlanarak ,yargıcı lehe hüküm vermeye zorlamanın(...)hukukun asla istemediği sonuç olmakla Yurttaşlık Yasasının 2.maddesi ile de sınırlandırıldığı ,bu bakımdan Hak ve yetkilerin doğruluk dürüstlük /güven ilkesi çerçevesinde kullanılmasının ödev olduğunun anımsaması gerektiği, 19.Burada hak arama hürriyeti ile yargıcın öznel ve nesnel yansızlığına ilişkin Anayasal garantilerin/hakların karşı karşıya geldiği, dolaysı ile çözümün bu hakları çatıştırarak değil ,barış içinde ancak ve ancak diyalektik süreçte,yarıştırarak,elde edebileceği 20.Öte yandan yargıçların hüküm kurarken ,kendisi dahil sokağa ve kendisi dışındaki her kimse, ne ise ona karşı korunması gerektiği,yargıcın hüküm verirken düşüncelerine karşı özerk olması kaygı ve korkulardan sıyrılmasının yansızlığın önemli bir boyutu olacağı ,korku yargıcın adı olmaması gerektiği. 21.(Aksi halde) bu korku ve endişelerin önlenmemesi ve ötelenmemesinin izdüşümlerinin mutlaka kararlara yansıyacağı ve yansızlığın çiğneneceği solunum yollarının tıkanacağı ,kirliliğin tahliye kanallarının kapanacağı,sonuçta toplumun soluk alamayacağı yada kanallar kapalı olmakla toplumun giderek kirleneceği,kirliliğe katkı sunanların ,bundan şikayet hakkı da olmayacağı , 22.Bu cümleden olarak hak ararken oldukça dikkatli olmakla gerektiği, yargıca sorumluluklarının hatırlatılarak lehe hüküm almaya kalkışmanın ,etik hükümlerle ve yasalarla önlendiği,aksi tutum ve davranışların yansızlığı tehlikeye düşürme potansiyeli nedeni ile bağışlanamaz olabileceği gibi Türk Ceza Yasası ile de bu tür davranışların,ihlal ettiği hukuki yarar gözetilerek yasaklandığı, 23.Hukuka gerçekten inanan ve hukuk için mücadele eden ,ona gönül veren yargıç ve savcıların zaten yaptıkları ile ilgili olarak sorumsuz olmadıkları ve bu sorumluluklarının pozitif hukukla süre açısından sınırlansa dahi ,vicdani sorumluluklarının ebeden devam etmesinde hiç kimsenin kuşkusunun olmaması gerektiği, 24.Bu bağlamda her isteyenin istediğinde bu yargıç olsa dahi kişisel ve görevinden dolayı verilmiş bir zarardan ötürü sorumluluğuna başvurulabileceği, yargıç ve diğerlerinin de bu hesabı vermeye içtenlikle ve gönül rızası ile kendilerini hazır hissettikleri , 25.Bunun için dava dilekçesin de(yargıca) cezai ,hukuki ve disiplini sorumluluğun hatırlatılmasına gerek olmadığı,aksi halde kendisine bir insan olan yargıcın diğer insanlar gibi bundan etkilenerek hukuku adalete dönüştürme riski ile karşı karşıya kalacağı, bunun kısa vade de sorumluğu hatırlatana yada tehdit edene bir yarar sağlaması düşünülse dahi ,toplumda bir kere bu yolun açılmasının ,yargının bir başka kişiye yahut kişileri ciro edilmesi sonucunu doğurmayacağını hiçbir kimsenin garanti edemeyeceği, 26.Sonuçta mahkememizin dosyadaki bilgi belge ve olguları yasa yapıcının kendisine verdiği görev doğrultusunda ve vicdani kanısını referans alarak karar verdiği,bu kararlara itiraz edilmekle yine muhatap davacıya usulü vechile yanıt da verildiği,verilen yanıta ve gerekçeye karşı da hukuken karşı çıkılmakla yukarıdaki belirlenen nedenler yanında satışın durdurulmasının dosyadaki bilgi ve belgeler ile gözetildiğinde olanaklı olmadığı, davalıya somut ve spesifik gerekçe ile itirazının reddedilmesinin (...)usul yasalarında ki “ihsası rey yasağı” ilkesinin olanak vermediği gözetilerek istemin reddine, Duruşmanın evvelki karar doğrultusunda (...) bırakılmasına karar verildi. (...) |
29-04-2006, 14:17 | #2 |
|
:))
Ne yazıkki ülkemizde istisna yargıçlar vardır ki tarafsız değildirler.. Makamlarını ve yargılama güçlerini hiç hadleri olmayarak memurlarını yada hazzetmedikleri avukatları terbiye! etmek amacıyla kullanırlar ki bu tür insanlara sadece gülünür...
|
30-04-2006, 00:00 | #3 |
|
Bu yazılanlar ara kararı değil de sanki aşkın hukuki niteliği benzeri bir fantaziler manzumesi olmuş.
|
14-05-2006, 01:27 | #4 |
|
::)))))))
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Özel Üniversitelerin Kamulaştırma Kararı Üzerine | Av.Mehmet Saim Dikici | Hukuk Sohbetleri | 5 | 27-10-2006 07:58 |
Yargıcın Yasin'e ettiği | ahmetsacit | Hukuk Haberleri | 10 | 13-10-2006 02:02 |
Görevsizlik kararı üzerine ne yapmalı | ilava | Meslektaşların Soruları | 1 | 05-05-2006 09:44 |
Unutmak Üzerine ! | Sibel | Site Lokali | 2 | 05-09-2003 14:30 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |