05-07-2011, 13:51 | #1 |
|
Yeryüzü : " Benden bu kadar ve verecek bir şeyim kalmadı..."
(Bütün Dünya Dergisi'nin Haziran 2011 sayısından alıntılanmıştır.) (Apocalypto filmiyle ilgili ayrıntılı bilgi: http://tr.wikipedia.org/wiki/Apocalypto_(film) ) |
19-07-2011, 10:52 | #2 |
|
Ne söylediğimiz mi, nasıl söylediğmiz mi ;)
Gözleri görmeyen bir çocuk, sokakta ayaklarının dibinde bir şapka ile oturuyormuş. Önünde büyükçe bir kağıt ve kağıdın üzerinde de bir yazı varmış:
" Ben körüm! Lütfen yardım edin!" Şapkanın içinde sadece birkaç adet demir para varmış. O sırada elinde çantası ile oradan geçmekte olan bir adam cebinden biraz bozuk para çıkarmış ve onları şapkanın içine koymuş. Tam gidecekken durmuş ve çocuğun önündeki kağıdı almış. Kalemini çıkarmış ve kağıda bir şeyler yazmış. Kağıdı herkesin yazdıklarını görebileceği şekilde koymuş ve yürüyüp gitmiş. Kısa bir süre içinde şapka dolmaya başlamış. İnsanlar kör çocuğa daha fazla para vermeye başlamışlar. Öğleden sonra kağıttaki yazıyı değiştiren adam, geri gelmiş. Çocuk adamın yürüyüşünden onu tanımış. "Siz, sabah yazımı değiştiren kişisiniz değil mi ? Siz gittikten sonra , bugüne kadar hiç dolmadığı kadar çabuk doldu şapkam. Söyler misiniz ne yazdınız oraya ?" Adam gülümsemiş. "Sadece doğruyu yazdım. Senin söylediğini farklı bir şekilde söyledim o kadar." demiş. Ne mi yazıyormuş kağıtta : " BUGÜN HARİKA BİR GÜN VE BEN ONU GÖREMİYORUM." |
19-07-2011, 17:01 | #3 |
|
Kıssadan hisse :)
Bütün Dünya dergisinin 2011 temmuz sayısından alıntıdır. |
19-07-2011, 17:20 | #4 |
|
Acele karar vermeyin!
Köyün birinde yaşlı bir adam varmış.Çok fakirmiş ama kral bile onu kıskanırmış. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki,kral bu at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.''Bu at,bir at değil benim için, bir dost.insan dostunu satar mı!'' dermiş hep.
Bir sabah kalkmışlar ki,at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: ''Seni ihtiyar bunak,bu atı sana bırakmayacakları,çalacakları belliydi. Krala satsaydın,ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın.Şimdi ne paran var, ne de atın'' demişler. İhtiyar:''Karar vermek için acele etmeyin" demiş."Sadece 'At kayıp.' deyin, çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması bir talihsizlik mi,yoksa bir şans mı, bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez." Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler.Aradan 15 gün geçmeden at bir gece ansızın dönmüş. Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine . Dönerken de vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Bunu gören köylüler toplanıp ihtiyardan özür dilemişler. ''Babalık'' demişler, “Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için,şimdi bir at sürün var!'' “Karar vermek için gene acele ediyorsunuz '' demiş ihtiyar. ''Sadece atın geri döndüğünü söyleyin.Bilinen gerçek sadece bu.Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç. Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?” Köylüler bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemişler ama içlerinden ''Bu herif sahiden gerzek '' diye geçirmişler.. Bir hafta geçmeden,vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış.Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara. ''Bir kez daha haklı çıktın '' demişler.'' Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın'' demişler. İhtiyar ''Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz!'' diye cevap vermiş. ''O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı, gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar.Ama acaba ne kadar doğru? Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez.'' Birkaç hafta sonra ülkelerine,düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkan yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş. Köylüler gene ihtiyara gelmişler “Gene haklı olduğun kanıtlandı.'' demişler. ''Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında . Oysa bizimkiler belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması talihsizlik değil, şansmış meğer'.” ''Siz erken karar vermeye devam edin '' demiş ihtiyar. ''Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var: Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde. Ama bunların hangisinin talih hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Tanrı biliyor.” Düşünürün öyküden çıkardığı sonuç şu; ''Acele karar vermeyin. Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar;aklın durması halidir. Karar verdiniz mi akıl düşünmeyi dolayısıyla gelişmeyi durdurur. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir. Ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar.Bir kapı kapanırken,başkası açılır.Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.” (Çinli filozof Lao Tzu'dan bi öykü) |
21-09-2011, 13:41 | #5 |
|
Herkes, Birisi, Herhangi Biri ve Hiç Kimse hakkında küçük bir öykü
Hikayemiz, Herkes, Birisi, Herhangi Biri ve Hiç Kimse adlı dört kişi hakkında.
Yapılması gereken önemli bir iş vardı ve Herkes, Birisi’nin bu işi yapacağından emindi. Gerçi işi, Herhangi Biri de yapabilirdi. Ama Hiç Kimse yapmadı. Birisi buna çok kızdı. Çünkü iş Herkes’in işiydi. Herkes, Herhangi Biri’nin bu işi yapabileceğini düşünüyordu. Ama Hiç Kimse, Herkes’in yapamayacağının farkında değildi. Sonunda; Herhangi Biri’nin yapabileceği bir işi, Hiç Kimse yapmadığı için, Herkes, Birisi’ni suçladı. |
10-10-2011, 17:22 | #6 |
|
Sarımsak tarlası
Genç adamın biri, dermiş babasına her gün;''Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi.''
Baba itiraz eder; ''Olmaz öyle çok dost, hakikisi belki bir, belki iki. Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...'' Devam eder durur konuşma, aralarında başlar bir tartışma. Karar verirler bir sınava, dostun hakikisini anlamaya. Bir akşam bir koyun keserler ve koyarlar çuvala. Baba der ki oğluna; ''Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna.'' Çuvaldan kanlar damlamakta. Sanki öldürmüşler de bir adamı, koymuşlar çuvala. Dıştan böyle sanılmakta. Delikanlı sırtlar çuvalı, gider en iyi bildiği dostuna. O dost bakar ki bir çuval, hem de kanlı. Kapar hızla kapıyı delikanlının suratına. Almaz içeri arkadaşını. Böylece tek tek dolaşır delikanlı, kendince tanıdığı, en iyi bildiği dostlarını. Ne çare, sonuç hepsinde de aynıdır. Evlat geriye döner. Ama içten yıkılır. Babasına dönerek; ''Haklıymışsın baba'' der: ''Dost yokmuş bu dünyada, ne sana, ne de bana'' Baba; ''Hayır evlat'' der: ''Benim bir dostum var bildiğim. Hadi al çuvalı da, bir kere de ona git'' Genç adam çuvalı sırtlar tekrar. Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar...Gider baba dostuna. Kabul görür,sevinir. O dost delikanlıyı alır hemen içeri. Geçerler arka bahçeye. Bir çukur kazarlar birlikte. Çuvaldaki koyunu gömerler adam diye. Üzerine serpiştirirler toprak. Belli olmasın diye dikerler sarımsak. Genç adam gelir babasına; ''Baba işte dost buymuş'' diye konuşunca, Babası; ''Daha erken, o belli olmaz daha. Sen yarın git ona, çıkart bir kavga. Atacaksın iki tokat hiç çekinmeden. İşte o zaman anlayacaksın, dostun hakikisini. Sonra gel olanları anlat bana...'' Genç adam aynen yapar babasının dediğini. Maksadı anlamaktır dostun hakikisini. Babasının dostuna istemeden basar iki tokadı! Der ki tokadı yiyen DOST: '' Git de söyle babana, biz satmayız sarımsak tarlasını böyle iki tokada!'' |
16-10-2011, 12:54 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
Düşünce güzel ama uygulamaya dikkat edilmesi gereken bir mevzu.Önyargılı olmakla öngörülü olmak arasındaki ince çizgiye dikkat etmek lazım |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
En güzel yerli yahut yabancı aşk şarkısı | Ahmet Turan | Kültür ve Sanat | 70 | 02-03-2018 22:02 |
Çocukların izinsiz reklam filminde oynatılması | Av.Kanbalı | Meslektaşların Soruları | 1 | 23-12-2009 14:09 |
Yerli / Native ibaresinin hukuki sonuclari | umutlaw | Meslektaşların Soruları | 2 | 14-02-2007 16:21 |
Yaşlı dünyamız alarm veriyor | ahmetsacit | Site Lokali | 1 | 03-02-2007 15:39 |
Yaşlı Bir Adam İle Yapılan Evlilik | uzeyiryilmaz | Hukuk Soruları Arşivi | 7 | 19-07-2006 22:21 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |