Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Sosyal Güvenlik Yasasında Kadınlar Arasında Çeyiz Yardımı Ayrımcılığı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-04-2008, 19:35   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Sosyal Güvenlik Yasasında Kadınlar Arasında Çeyiz Yardımı Ayrımcılığı

Kadına, ’kuru yere ateş yakma’ kriteri

’Biz öleceğiz. Hanımlar bir daha evlenecekler. Üstelik onlara bir de ödül gibi evlenme yardımı yapılacak! Olmaz böyle şey. Bence bu yardım tamamen kaldırılsın. Kocası ölen kadını, üste para vererek sevindirmenin ne anlamı var’


Hürriyet Yazarı Şükrü Kızılot, pazar günü, yeni Sosyal Güvenlik Reform Tasarısı’ndaki ’çeyiz yardımı’nın, sendikaların onayıyla, ’sadece evli kadınlara’ verilecek şekilde değiştirilmesini eleştirdi. Boşanmış kadınlara hak tanımayan uygulamayı HAK-İŞ, "Halk deyişiyle kuru yere ateş yakacak genç kıza verilsin istedik" diye savundu.

SOSYAL Güvenlik Reformu Tasarısı ile evlenen kadınlar için öngörülen 12 aylık tutarındaki evlenme (çeyiz) yardımı, sendikacıların da onayı ile, ’sadece ilk kez evlenecek kadınlara, 12 yerine 24 ay tutarında verilecek’ şekilde değiştirildi. Böylece dul kadınlara çeyiz yardımı kalkarken, Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, düzenlemeyi "Dul kadın ilk evliliğinde zaten evlenme yardımı almıştır. İlk kez evlenip yuva kuracak, halk deyişiyle kuru yere ateş yakacak, genç kıza verilsin istedik" diye savundu.

BİZ ÖLECEĞİZ HANIM EVLENECEK

Hürriyet Yazarı Şükrü Kızılot, pazar günkü yazısında bu değişikliğin üç büyük işçi konfederasyonu Türk İş, Hak İş ve DİSK’e mensup sendikacıların onayı ile gerçekleştirildiği aktardı. Kızılot köşesinde, "Dul kadınlara, 5510 sayılı yasa ile getirilen 12 aylık evlenme (çeyiz) yardımı vardı. 24 aya çıkarılması beklenirken, bütünüyle kaldırıldı. Niye kaldırıldığını en yetkili kişiden öğrendim. Çalışma Bakanlığı’nda yapılan, sendika temsilcilerinin de katıldığı toplantıda, dul kadınlara yapılacak evlenme yardımının, 12’den 24 aya çıkartılması gündeme gelmiş. Bir sendika lideri; ’Biz öleceğiz. Hanımlar bir daha evlenecekler. Üstelik onlara bir de ödül gibi evlenme yardımı yapılacak! Olmaz böyle şey. Bence bu yardım tamamen kaldırılsın. Kocası ölen kadını, üste para vererek sevindirmenin ne anlamı var’ demiş. Çevresindekiler de desteklemiş. Bakan da ’Peki, madem istemiyorsunuz, o halde kaldıralım’ demiş" diye yazdı.

ÖNLEM, HİLELİ EVLİLİĞE KARŞI

Kızılot’un köşesinde yazdığı sendikacının kim olduğu açıklanmazken, görüşmelerde bulunan sendikacılardan Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, dul kadına evlenme yardımının kesilmesinin, Emek Platformu’nda benimsendiğini söyledi. Uslu’nun, düzenlemenin gerekçesini anlatırken söyledikleri ise şöyle: "Dul kadın, ilk evliliğinde zaten evlenme yardımı almıştır. İkinci ve daha sonraki evlenme durumlarında bu yardım verilirse, hileli boşanma ve evlenmeler olabileceği, konunun istismar edilebileceği söylendi. Biz de, bunun üzerine o zaman o hakkı bir kez kullanan bir daha kullanmasın, ama ilk kez evlenip yuva kuracak, halk deyişiyle kuru yere ateş yakacak, genç kıza verilecek yardım 12’den 24 aylık tutarına çıkarılsın istedik. Bu kabul gördü. Aramızda bayan uzmanlar da vardı, onlar da dul kadınların daha sonraki evliliklerinde bu yardımın verilmemesine bir itirazları olmadı. Biz de Bakanlığa sunduğumuz ilgili madde düzenlemesinde ’Dullara tekrar evlilik yardımı yapılmasına gerek yok’ dedik"

ORTAK UZLAŞMA İLE KABUL EDİLDİ

DİSK Başkanı Süleyman Çelebi’nen değerlendirmesi ise şöyle oldu: "Bakanlık ısrarla maliyet konusunu getirdi. Sonuçta, dul kadınlar tekrar evlenirlerse evlenme yardımı almamaları konusu ortak uzlaşma ile kabul edildi. Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği yasada 24 ay olan evlenme yardımını, bu tasarı 12 aya düşürüyordu. Biz, 24 ayın korunmasında ısrarcı olduk. Ama, bu arada ’maliyet ve istismar’ faktörleri devreye girince, ilk kez evlenenlere verilmesi ile sınırlandırıldı. ’İkinci ve daha fazla evlenenlere verilmesin’ denildi."

Deyim Çorum’dan dedi Çorum’un haberi yok

HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu, çeyiz yardımına ilişkin görüşlerini açıklarken, atıf yaptığı, ’Kuru Yere Ateş Yakma’ deyimi için, "Memleketim Çorum yöresine aittir. Genç kız, ilk kez yuva kuracak, odunu-sobası, evi-eşyası yok anlamında kullanılan bir deyimdir" dedi. Ancak Çorum çevresinde bu deyim bilinmiyor. Belediyenin hazırladığı yöresel deyimler derlemesinde de bu deyim yeralmıyor.

Deyime en yakın gelenek gerdeğe girmeden önce

’KURU yere ateş yakma’ deyimine en yakın Anadolu geleneği, İç Anadolu’nun bazı bölgelerinde, gerdek gecesi ateş yakma ve üstünden atlama törenleri. Törende damat, gerdeğe girmeden önce yatsı namazına gider. Namazın ardından damat ve yakınları imamla eve döner. Bu sırada ’gilamada’ denilen bağ çubuklarından bir demet alınarak, kapı önünde, imamın duası sonrası yakılır. Damat ateş üstünden atlayıp gerdek odasına girer. Böylelikle şeytanın damatla birlikte gerdeğe girmesi önlenmiş olur.
17 Nisan 2008


Süleyman DEMİRKAN/ANKARA
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/87...d=229&sz=58473
Old 18-04-2008, 09:04   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Ayrımcı İttifak:

Bu düzenleme ile ,iktidar ve sendikalar , (geçmiş medeni durumlarına göre) kadınlar arasında ayrımcılık yapmak konusunda ittifak etmişlerir.

Düzenleme yapılırken Anayasa'nın eşitlik maddesi,ihlal edilmiştir.

Yine Anayasa 90/son gereği iç hukuk normu haline gelen ve yasayla çatışma olduğunda doğrudan uygulama önceliği olan uluslararası sözleşmelerin güvenceye bağladığı temel haklar ihlal edilmiştir.


Düzenleme yapılırken insan hakları ve eşitlik hakkı ve ayrımcılık yasağı kavramları unutulmuş ve insan haklarını gerçekleştirmek niyetinden uzak saiklerle hareket edilmiştir.

Anlaşılan sadece hükümetlerin değil, sendikaların da "Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi" diğer temel haklar sözleşmeleri ilkelerinden haberleri ya yoktur,ya da sözleşmeyi dolanmaktadırlar.

Ayrımcılık sadece evlilik sırasında değil,boşanma aşamasındaki kadınları koruyucu,destekleyici hiç bir hükmün düzenlemede yer almaması ile de görünür hale geldi.

Hatırlatmakta yarar bulunmaktadır ki:
Taraf olduğumuz sözleşmelere göre;

Alıntı:
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
Madde 14
Ayırımcılık yasağı

Bu Sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya sosyal köken, ulusal bir azınlığa mensupluk, servet, doğum veya herhangi başka bir durum bakımından hiçbir ayırımcılık yapılmadan sağlanır
.

Alıntı:
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi
Madde 1
İşbu Sözleşme’ye göre Kadınlara karşı ayrım deyimi kadınların medeni durumlarına bakılmaksızın ve kadın ile erkek eşitliğine dayalı olarak politik, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve diğer alanlardaki insan hakları ve temel özgürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve bunlardan yararlanılmasını engelleyen veya ortadan kaldıran veya bunu amaçlayan ve cinsivete bağlı olarak yapılan herhangi bir ayrım, mahrumiyet veya kısıtlama anlamına gelecektir.

Madde 2
Taraf Devletler, kadınlara karşı her türlü ayrımı kınar, tüm uygun yollardan yararlanarak ve gecikmeksizin kadınlara karşı ayrımı ortadan kaldırıcı bir politika izlemeyi kabul eder ve bu amaçla aşağıdaki hususları taahhüt ederler:

Kadın ile erkek eşitliği ilkesini kendi anayasalarına ve diğer ilgili yasalara henüz girmemişse dahil etmeyi ve yasalar ile ve diğer uygun yollarla bu ilkenin uygulanmasını sağlamayı;

Kadınlara karşı her türlü ayrımı yasaklayan ve gerekli yerlerde yaptırımları da içeren yasal ve diğer uygun önlemleri kabul etmeyi;

Kadınlara karşı herhangi bir ayrımcı hareket yapılmasından veya uygulanmasından kaçınmayı ve kamu yetkilileri ile kuruluşlarının bu yükümlülüğe uyumlu olarak hareket etmelerini sağlamayı;

Herhangi bir kişi veya kuruluşun kadınlara karşı ayrım yapma girişimini önlemek için bütün uygun önlemleri almayı;

Kadınlara karşı ayrımcılık oluşturulan mevcut yasa, yönetmelik, adet ve uygulamalan. değiştirmek veya feshetmek için yasal düzenlemeler de dahil gerekli bütün uygun önlemleri almayı;

Kadınlara karşı ayrımcılık oluşturan bütün ulusal cezai hükümleri yürürlükten kaldırmayı.


Madde 3
Taraf Devletler kadının tam gelişmesini ve ilerlemesini sağlamak için,özellikle politik, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlar başta olmak üzere bütün alanlarda, erkeklerle eşit olarak insan hakları ve temel özgürlüklerinden yararlanmalarını ve bu haklan kullanmalarını garanti etmek amacıyla yasal düzenleme dahil bütün uygun önlemleri alacaklardır.


Madde 5
Taraf Devletler aşağıdaki bütün uygun önlemleri alacaklardır:

Her iki cinsten birinin aşağılığı veya üstünlüğü fikrine veya kadın ile erkeğin kalıplaşmış rollerine dayalı ön yargıların, geleneksel ve diğer bütün uygulamaların ortadan kaldırılmasını sağlamak amacıyla kadın ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarını değiştirmek

Sonuç:
Eşitliğe ve ayrımcılk yasağına aykırı düzenlemelerin iptali için, kadınlar şimdiden hazırlık yapmalıdır.
Old 18-04-2008, 18:17   #3
Themis99

 
Varsayılan

TCK madde 122 ayrımcılık başlığını taşımakta olup

''
Alıntı:
(1)Kişiler arasında dil, ırk,renk, cinsiyet , özürlülük , siyasi düşünce , felsefi inanç , din, mezhep ve benzeri sebplerle ayrım yaparak;
a) Bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya bir hizmetin icrasını veya hizmetten yararlanılmasını engelleyen veya kişinin işe alınmasını veya alınmamasını yukarıda sayılan hallerden birine bağlayan,

b)Besin maddelerini vermeyen veya kamuya arz edilmiş bir hizmeti yapmayı reddeden,

c) Kİşinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleyen ,
Kİmse hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis ve ya adli para cezası verilir .''
hükmünü havi bulunmaktadır.
Haberdeki duruma birebir uymamakla birlikte , bu maddeye dayanılarak Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulamaz mı ?
Böyle somut adımlar da atılmalı...
Saygılar.
Old 18-04-2008, 18:38   #4
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Themis99

Ayrımcılık yasağı,eşitlik hakkı Uluslararası sözleşmeler ve Anayasa tarafından güvenceye bağlanmış temel insan haklarındandır.

Bu hakların ihlali bazı örnekler verilerek TCK da düzenlenmiştir.

TCK düzenlemesi dışında ayrımcılık "yok" denilemz.

Diğer yandan bu düzenlemenin eşitik ilkesine ve ayrımcılık yasağına aykırılığından dolayı ,Anayasaya aykırılık iddiasında bulunarak iptalini istemek gerekli olabilir.

Ama benim kişisel düşüncem,iptale bile gerek kalmadan,hakim doğrudan uluslararası sözleşmelerin gereklerini yerine getirmelidir ve uygulamalıdır.
Dayanak:
Alıntı:
Anayasa md.90/son:Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 5170 - 7.5.2004 / m.7) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.
Old 18-04-2008, 19:36   #5
Themis99

 
Varsayılan

Sayın Habibe Hanım,
Sanırım mesajım yanlış anlaşıldı.
Ayrımclılığın yapılmakta olduğu aşikardır. Ve aktardığınız haberde bu net bir şekilde görülmektedir.

Mesajımda ayrımcılık yoktur diye bir vurgu yapmadım.
Yada ''TCK düzenlenmemiş yalnızca bu madde düzenlenmiş'' diye bir beyanda bulunmayı da kastetmedim.
Anayasaya ve uluslarası mevzuata aykırı Kanunların ve bunun yanı sıra idari eylem ve işlemlerin iptali yönünde hukuki girişimlerde bulunulmalıdır.

Daha önce ki mesajınızda ifade ettiğiniz için ve bu görüşlere aynen katıldığım için tekrardan kaçınmak istedim.
Alıntı:
Av.Habibe Yılmaz Kayar
Alıntı:
Ama benim kişisel düşüncem,iptale bile gerek kalmadan,hakim doğrudan uluslararası sözleşmelerin gereklerini yerine getirmelidir ve uygulamalıdır.
Dayanak:
Alıntı:




Anayasa md.90/son:Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 5170 - 7.5.2004 / m.7) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.


Düşüncenize aynen katılmaktayım.Ayrımcılık içeren düzenlemelere karşı kamu oyu oluşturulması yönünde bir faaliyet gerçekleştirilmesinin gerekli olduğunu dahi düşünmekteyim.

Aynı zamanda;
Israrla ayrımcılık yaparak ve bu ayrımcılığı tüm ulusal ve uluslararası mevzuatı hiçe sayarak kanunlaştırma,yayma, sempatik hale getirme ve benzeri eğilimleri,davranışları sergileyen kişilerin, bu davranışlarının sonuçlarına katlanmaları gerektiğini düşünmekteyim.

Bire bir bireylerde (yetkililer, yöneticiler ve benzeri) ayrımcılık yaptıkları takdirde bir ceza soruşturması/ kovuşturması ile karşı karşıya kalabileceklerini bilmeli, bunu öngörmeliler . Özellikle, yetkililer( önerenler,onaylayanlar ve benzeri)

Madem aktardığım düzenleme ile beraber benzeri düzenlemeler TCK 'da ifadesini bulmuştur o zaman işletilmeli, uygulanması sağlanmalıdır.

Bilmem yanlış mı düşünüyorum
Saygılar.
Old 18-04-2008, 21:00   #6
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Themis99

Her konuda;

Sözleşmelere uygun düzenlemelerde bulunabilmek için ,önce düzenleme yapanların sözleşmelerden haberdar olması gerekir.

Sözleşmelerin doğrudan uygulanması için ,savunma makamının sözleşmelerden haberdar olması gerekir.

Kararların uluslararası sözleşmelere uygun olması için hakimlerin ve savcıların bu sözleşmelerden haberdar olması gerekir.

Ve dahası yurttaşların da sözleşmelerden/temel haklardan haberdar olması gerekir.

Son dönemde bu konuda bazı adımların atıldığını ve eğitimlerin yapıldına tanık oluyoruz.

Fakat yeterli değildir,,daha çok çaba sarfedilmek gerekir.

Yasal düzenlemelerde ve fiili sonuçlarda ayrımcılık yasağını ortadan kaldırmak sorunu tüm yurttaşların sorunudur.

Temel haklara saygı,ortak dilimiz olmaldır.

Ve adalet denilen şey,yaşanacak kadar gerçek olmaldır.


Katkılarınız için çok teşekkür ediyorum.))
Old 19-04-2008, 13:30   #7
Themis99

 
Varsayılan

Sayın Habibe Hanım,
Öncelikle ben size çalışmalarınız ve katkılarınız nedeni ile teşekkür ederim.
Dediklerinize ve düşüncelerinize tamamen katılıyorum.
Hakikaten de uygulamacıların ve yurttaşların insan haklarından ve uluslararası mevuattan haberdar olmaları gerekiyor.

Peki bunu nasıl gerçekleştireceğiz.?
Atılan adımların ve yapılan eğitimlerin yeterli olmadığına sizde vurgu yapmışsınız.
Bu durumda daha radikal çalışmalar yapılabilir.

Nacizane bir fikir(hep söylenmekte ama tekrar vurgulamak adına) ; uluslararası sözleşmelerin tüm yönleri ile hukuk fakültelerinde ayrı bir ders olarak okutulmasının sağlanması yönünde çalışma yapılabilir.(şu anda benzeri bir ders varmı bilemiyorum ,bizim zamanımız da yoktu)

Bununla birlikte insan haklarına vurgu yapan programların kısa filmler ve benzeri şeklinde medayada yer almasının sağlanması yönünde çalışma yapılabilir(benzer bir düzenleme Tüketicinin Korunması Hakkında ki kanun da mevcut)

Burada sivil toplum örgütlerine büyük bir görev düştüğüde göz ardı edilmemeli.

Ayrıca ceza kanunda ki hükümler de işletilmeli.

Saygılar.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Adli Tıp: Yere düşen silah kendiliğinden ateş almaz özge_law Hukuk Haberleri 1 06-08-2007 14:11
Düğünde ateş açana 5 yıl hapis cezası Seyda Ceza Hukuku Çalışma Grubu 8 20-02-2007 17:45
Polis Önce Havaya Sonra Yere Ateş Etti. Yetmedi Vatandaşın Gözünü Kabzayla Morarttı Av.Suat Ergin Hukuk Haberleri 9 15-01-2007 21:41


THS Sunucusu bu sayfayı 0,34999990 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.