05-12-2006, 16:49 | #1 |
|
Türkçede Yaygın Olan Yanlış Sözcük Kullanımları
Sevgili Jeanne D'arc,
Türkçe konuşma ve yazma konusunda çok hassas bir insanım.Herkes roman okur ben ya sözlük, ya da yazım kılavuzu karıştırırım.Sınıfta ve evdeki kitaplığımda elimin altında her zaman bu iki kaynak hazır bulunur. 30 yıllık sınıf öğretmeniyim ama hep Türkçe öğretmeni olmak istemişimdir.Bu yüzden bulunduğum okulda 4.sınıftan itibaren branşlaşma olduğu için 3 yıl Türkçe derslerine girdim.Öğrenmenin yaşı ve zamanı yoktur diye düşünen biri olduğum için sürekli kendimi yenilemeyi en önemlisi de öğrencilerime yanlış bir şey öğretmekten çok çekinen ve korkan biriyim..Zira biz sınıf öğretmenlerinin küçücük bir hatasını o öğrenci yıllar boyu taşır.Özellikle de sözcüklerin doğru yazılışı ve okunuşu en hassas olduğum konudur. Bu kadar şeyi neden yazdığımı düşünüyorsunuz.Dün gece site lokalinde sizinle diğer bir konuda "muzır" sözcüğünü kullandık.Benim çok kullandığım bir sözcük olduğu için sizin niçin "muzır" yazdığınızı ve bunun yanlış olduğunu düşündüm Ama bugün bu bölüme girip yanlışı yapanın ben olduğunu görünce şaşırdım.Hemen yazım kılavuzuna baktım.Doğrusu sizin yazdığınız gibiydi. Sözün kısası ... Bir sözcüğün daha doğru yazılışını öğrenmeme neden olduğunuz için size çok teşekkür ediyorum. Söz "muzırlık" yapmayacağım |
06-12-2006, 01:47 | #2 |
|
Estağfirullah Sayın Hocam,
Öğrenci muzırlığı işte! Hem bu vesile ile, Siz'inle Türkçe hassasiyeti ortak paydamızın dışında bir noktamızın daha müşterek olduğu ortaya çıktı: Ben de ilkokuldayken sözlük okumuştum. Sevgilerimle. |
06-12-2006, 18:37 | #3 |
|
Sözlük okumak!!:-)
|
06-12-2006, 18:51 | #4 |
|
Sayın Turan,
Evet, nolmuş. Hem Siz'e de tavsiye ederim. |
06-12-2006, 21:47 | #5 |
|
O zamandan hukukçu olacağınız belliymiş sayın Darc
|
06-12-2006, 22:26 | #6 |
|
Sayın hocam
Yukarıdaki yazınızı okuyuncaya kadar öğretmen olduğunuzu bilmiyordum, ben siteye yeni üye oldum,Bu bölüme yazı yazabileceğime emin değildim, bu sebeple ilk kez katıldım, yazınızı okudum, şaşırdım, Çok fazla sözlük karıştırma imkanım olmadı, sizin gibi değerli öğretmenlerimiz bize hep güzel sözlükleri anlamları ile birlikte öğrettiler sağ olsunlar, bu sebeple sözlük karıştırma zahmetine girmemiş olduk, gerçi arada bir takıldığımız konularda açıp bakmışlığımız olmuştur, ama sizin seviyenize gelebilmemiz için sanırım bir fırın ekmek yememiz gerekir, Sayın hocam, anlayamadığım bir şey var, Muzır kelimesi ile muzur kelimesi farklı anlamlarda kelimelermidir, bu kelimenin arapça yada farsçadan dilimeze geçmiş olduğunu tahmin ediyorum, zararlı anlamında bir kelime olduğunu biliyorum, zira ızrar kelimesi de bu kökten geliyor,sıkça kullandığımız bir hukuk deyimi (765 Sayılı TCK da 516 madde "Mala zarar verme-Nası Izrar") kök ızrar olunca muzır yada muzur aynı anlama gelir sanıyordum, kelimenin farklı kullanışı ise şive farklılığından kaynaklanıyor diye düşünüyordum, sizcede böylemidir, Saygılarımı sunarım |
07-12-2006, 01:10 | #7 |
|
40 yıllık muzur...Ne zaman oldu muzır :)))
Sezgin Bey,
Sözcüklerin doğru yazılması ile ilgili ciddi anlamda takıntım var.Fakat sık kullandığım ve doğruluğundan emin olduğum bir sözcüğün yazılışını bu güne kadar yanlış bilmek beni hem üzdü hem de şaşırttı.Bazı sözcükler dilimize öyle bir yerleşiyorki bir an bile o sözcüğün yanlış olabileceğini düşünemiyoruz.Muzır sözcüğü de benim için bu tip sözcüklerden biriydi. Sizin yazınızı okuduktan sonra TDK'nun sitesine girdim ve "muzır" yazdığım zaman yanıt alabildim.Muzır sözcüğünün açıklaması aşağıdaki gibiydi. 1. esk. Sağlığı bozan, zararı dokunan, zararlı: "Muzır yayın." 2. Yaramaz, cinsel gelişmeye zararlı 3. (çocuk için) Her şeyi bozan, karıştıran Ama TDK muzır desede ben "muzur" u seviyorum Çünkü muzur sözcüğü bana çok sempatik ve zekice gelir Çünkü çok esprili bir insan olduğum ve hayatı sürekli ti ye aldığım için arkadaşlarım da bana sık sık muzur kadın derler Sezgin Bey,inanın Türkçe diye konuştuğumuz dilimizde doğru dürüst öz Türkçe sözcük yok.Ya Arapça ya Farsça.TDK bu konuda çok yetersiz kalıyor.Dilimizdeki yabancı sözcükleri bir türlü temizleyemedik.Yazım konusunda deseniz, bir çok sözcük üzerinde TDK halâ karar vermiş değil.Biz öğretmenler bazan ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Arama motorunda "muzur"sözcüğünü arattığım zaman o kadar çok bu isimde site çıkıyor ki.Bu da gösteriyor ki çok insan benim gibi bu sözcüğün doğru yazılışını bilmiyor Doğrusunu öğrenmeme rağmen ben yine de muzırlık olsun diye "muzur"u kullanacağım Saygılarımla. |
14-03-2007, 13:27 | #8 |
|
Sn.toz,
'kazuistik' ne demek? TDK sözlüğünde 'kazu-' ile başlayan sözcükler arasında kazulet = kocaman kazurat = dışkı var, sözünü ettiğiniz şey yok. Açıklarsanız, öğrenirim; çünkü yazınızdan bunu çıkarsama olanağı da yok. Tek anladığım Türkçe olmadığı. Hangi dilden olduğunu bile anlayamadım. Saygılarımla, |
14-03-2007, 14:12 | #9 |
|
Sn: Cem Bey;
aynı şekilde ben de "kazuistik" kelimesi üzerinde takıldım ve araştırmalarım sonucunda "kurala bağlı, kuralcı" demek olduğunu anladım. bu tip cümle malformasyonlarının dilimize penetre ve hayatımıza protüze olması, haliyle prekordiyum sahalarımda anjin hasıl etmekte ve isordil endikasyonu doğurmaktadır.. (gerek yok) Türkçemize sahip çıkalım! Saygılarımla.. |
14-03-2007, 19:15 | #10 |
|
ayrıntılı....
fakültede 1. sınıfta öğrendiğim kadarıyla ayrıntılı demektir kazuistik.Özellilkle 82 anayasası için bu sıfat çok kullanılır.
|
15-03-2007, 15:29 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
|
15-03-2007, 15:44 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
|
15-03-2007, 22:17 | #13 |
|
Nihayet anladım!
Sn.toz,
Nezaketiniz için teşekkür ederim. Genellikle kızdırdığım katılımcılar arasında güldürdüklerimin olmasına da sevindim açıkçası. Ama ben de bu arada sözlükleri taradım; ve İngilizce' de: casuistry = başkalarını yanlış yönlendirmeye yönelik tasarlanmış dangalakça bir mantık dizini olduğunu öğrendikten sonra; Almanca' da bunun 'Kasuistik' veya 'Kasuistisch' olarak yer aldığını buldum. Eski bir Almanca XX Türkçe sözlükte de: kasuistik = vicdani ihtilafların hadiseden hadiseye tetkik ve hallini amaçlayan ahlaki bilgi (tam hukukçu dili bu galiba) juristische kasuistik = her hadiseyi hususiyeti zaviyesinden kavramaya çalışan hukuki hadisecilik (bu da!) açıklamalarını buldum. Sonuçta; günümüz dilindeki karşılığının; nedene yönelik genel bir çerçeve çizmek yerine, olguları tek tek ele alarak yürütülen bir mantık olduğu sonucuna vardım. Biz bunları 'gerekçe tabanlı' (nedensel) ve 'olgu tabanlı' (olgusal) diye ayırıyoruz. Elbette birincisi yoruma açık ve geniş, felsefi bir bakış açısı verirken; ikincisi sadece ele alınan olgularla sınırlı, kısır bir çerçeve çiziyor. Bir anayasa için ikincinin yeğlenmesi mümkün değil. Açıkça söylemek istersek 'gereksiz ayrıntıya boğulmuş' bir anayasa anlamını taşır. Sonuçta 1982 anayasasının olgusallığı görüşünüze katılıyorum. Saygılarımla, |
16-03-2007, 13:07 | #14 |
|
Ben lafımı aldım ;)
Sayın Toz;
yanlış anımsamıyorsam cümlenizin dokusu hukuk, yasadan alıntı yada bir makale niteliğinde olmayıp, konuşma dili havasındaydı ve ben de biraz da aşırı duyarlılığımın kurbanı olarak belki, o kelimeye karşı Türkçe Kalkanları'mı devreye soktum. Yanlış alarm olduğunu öğrendim. Bu tip olaylar çok sık yaşanmadıkça dilimiz adına gene de mutluluk verici şeylerdir. Ne demem gerekiyor bilmiyorum ama canınızı sıktıysam özür dilemekten kaçınmam. Ama güldüğünüzü duymam, beni sevindirdi. 1 kilo pirzola=1kahkaha. afiyet olsun.. Saygılarımla.. |
16-03-2007, 22:37 | #15 |
|
İdam Cezası/ İdam- Nüfus/ Nüfuz
nüfus/nüfuz
ağabeyim ( Sayın Jeanne D'arc'a Saygılarımla.) /ağbim |
19-03-2007, 02:34 | #16 |
|
-den/-dan dolayı/ötürü
-den/-dan ekiyle “dolayı ve ötürü” ilgeçlerinin birlikte kullanılması genellikle gereksiz sözcük kullanımından kaynaklanan anlatım bozukluğu yaratır.
Sizi sevdiğimden dolayı böyle davranıyorum. Bunun yanında, anlatım bozukluğu olmayan kullanımlar da söz konusu olabilir: Bundan dolayı size gelemeyiz. -den, -dan eki ile birlikte kullandığımız "dolayı yahut ötürü" ilgeçlerinin gereksiz olup olmadığını anlamak için söz konusu ilgeci cümleden çıkarabiliriz. İlgeç cümleden çıktığında, cümlenin anlam ve anlatımında bir bozulma olmuyorsa, söz konusu ilgecin kullanılması gereksizdir. Saygılarımla. |
19-03-2007, 12:30 | #17 |
|
Yanlış anlama olmasın, ortada yanlış birşey yok
Sn.mutlakadalet,
İlgeç = (edat) sözcükler, kavramlar arasında anlam ilgisi kurmaya yarayan ve ancak bu görevleri için kullanılan sözcükler Ulaç = kurduğu önermeyi bir başka önermeye bağlayan eylemsi Ulaçlar: -ip, -ken, -kerekten, -ince, -dikçe, -diğince, -diği sırada, -mez, -eli, -den beri, -inceye dek, -ene (dek/kadar), -iseye (dek/kadar), -meden önce, -dikten sonra ... {-diği, -eceği} Sonda yer alanlara nedenlik ulacı denmekte ve kendilerinden sonra gelen yüklemin yapılışındaki nedeni belirtmeye yarıyorlar. Bunlarla birlikte {için, -den, -den dolayı/ötürü} ilgeçleri kullanılabiliyor. 'Sizi sevdiğimden dolayı böyle davranıyorum.' 'Sizi sevdiğim için böyle davranıyorum.' 'Sizi sevdiğimden böyle davranıyorum.' Hepsi denebilir. Ancak: 'Bundan dolayı size gelemeyiz.' 'Bunun için size gelemeyiz.' 'Bu açıklamadan dolayı teşekkür ederim.' 'Bu açıklama için teşekkür ederim.' diyebilirken, 'Bundan size gelemeyiz.' 'Bu açıklamadan teşekkür ederim.' diyemezsiniz. Eğer dikkat ederseniz; '-den dolayı' ilgecinin '-diği' nedenlik ulacıyla öbekleştiği durumlardan söz etmekteyiz. Eğer nedenlik ulacının birbirine bağlamakla yükümlü olduğu önermelerden ilki ortada yok ise, '-den dolayı' ilgecini kullanma zorunluluğu doğmaktadır. Nedensellik ilişkisinden söz etmekte olduğumuzu ancak böyle anlatabilmekteyiz, çünkü '-den' eki birçok başka gerekçeyle kullanılabilmektedir. Bu durumda, 'dolayı' sözcüğünün gereksizliği veya anlatım bozukluğu yarattığından söz etmektense, iki farklı ilgeçten (-den, -den dolayı) birinin her durumda kullanılamadığından söz etmemiz gerekir. Kısacası, '-diğinden' öbeği ancak anlamları ilintilendirilen iki kavramın ikisi de varken kullanılabilecekken; '-diğinden dolayı' öbeklenmiş ilgeci ikinci kavramla yalnız başına kullanılabilmektedir; çünkü ortada olmayan ilk önermeyle kurulan nedensellik ilişkisi 'dolayı' sözcüğüyle gösterilmiş olmaktadır. Bu durumda; anlatım bozukluğu yaratır demek doğru olmaz, alışkanlıklardan söz etmek gerekir. Örneğin; ben 'dolayı' dan çok 'için' li tümceler kullanırım. Eskiler 'dolayı' sözcüğünü daha sık kullanır, ve hemen her durumda '-diğinden' yerine '-diğinden dolayı' demeyi yeğlerler. Bunu açıkça anlatma, nedensellik ilişkisini vurgulama amacıyla yapanlar da vardır. Yanlış olduğu söylenemez; ama düşünme, konuşma, yazma hızları arttıkça, 'dolayı' sözcüğünün çok gerekmedikçe kullanılmamasını, yani düşmesini de doğal karşılamak gerekir. Saygılarımla, |
19-03-2007, 13:48 | #18 |
|
idam / idam cezası (Her ne kadar tdk ikisini de doğru kabul etse de idam=ölüm cezası olduğundan anlatım bozukluğu doğacaktır)
|
19-03-2007, 14:00 | #19 |
|
Sn.mutlakadalet,
nüfus = kişi nüfuz = (1) geçme, (2) içine geçme anlamındadır. Her ikisi de doğrudur. Biz 'nüfuz etmek' biçiminde daha çok kullanırız. Bir başka başlıkta yer alan 'sirayet etmek' ile çok yakın anlamdadır. Bileşik yazanlar da vardır. Sn.sinequanon, Türkçeleştikten sonra 'idam' sözcüğü içerdiği anlamdan çok cezanın ifadesi olarak kullanılagelmiştir. 'İdam yedi' yerine 'idam cezası verildi' kullanılmaya başlanmıştır. 'İdam edildi' yüzünden bu karmaşa sürmektedir. 'Öldürüldü' veya 'Gebertildi' demek istemediğimiz, 'İdam edildi' demeyi sürdürdüğümüz için 'İdam' sözcüğünü atmakta zorluk çekmekteyiz. Bu Türkçe' nin yabancı sözcükleri YUTMASI eylemine bir örnektir. Kısacası; bizim için artık 'idam' bir tamlamanın değil, bir yöntemin (infazın) ifadesidir. 'Ölüm cezası' ile özdeşleştirildiği için böyle kullanılmaktadır. Yakın bir gelecekte, 'idam' sözcüğünün yaşamımızdan çıkacağına ilişkin de bir işarettir. Yanlış saymak doğru olmaz; dil devriminin varmak istediği yeri gösterir. Aslında konu Türkçe' de 'ölmek', 'öldürmek' den başka bir eylem tanımlı olmamasından kaynaklanıyor. 'Kellesini vurmak' örneğinde olduğu gibi, bir takım deyimler var yine de. Ama biz yasal olarak bireyin öldürülmesini onaylayan bir toplum hiçbir zaman olmamışız. Yaşam, Tanrı' nın verdiği bir nimet ve onu başkalarının alması kabul edilemez. Eğer yasa yoluyla bunu olanaklı kılarsanız, 'öldürmek' den ayırdetmenizde ve böylece öldüreni vicdani yükümlülüğünden ayıklamanızda yarar var. Ama böyle bir sözcük, bunu tanımlayan bir eylem, dilimizde yok. Yani, Türkçe' ye göre idamın infazı, öldürmekle eşdeğer. Belki 'öldürtmek' denebilir, ama bu infazı gerçekleştirenleri 'öldüren', yani 'katil' olmaktan kurtarmıyor. Saygılarımla, |
19-03-2007, 14:45 | #20 |
|
İdam Cezası
Sayın Hekimbaşı,
"Yanlış/yalnış Yazılan Kelimeler..." Forumunda üyelerin ekledikleri kelimeleri orada tartışmıyoruz. O forumun bir amacı yanlış yazılan kelimeler bakımından sözlük olmasıdır. Üyelerin kelimeleri kolayca bulabilmeleri için ayrıntılı açıklama yapılmamaktadır. Ancak sizin gibi bazı kelimelere itirazı olan üyelerimiz yine çalışma grubunda yeni bir konu açarak kelimeyi tartışabilmektedir. Bu nedenle tartıştığınız kelimeleri ve yazınızı buraya taşıdım. Saygılarımla |
19-03-2007, 17:04 | #21 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Hekimbaşı, "yanlış yazılan..." başlıklı foruma eklemiş olduğum mesajın mesnedi olan cümle yukarıdadır. İlgili foruma yalnızca kelimeleri yazıp, hangi kelimeyi neden yazdığımızı belirtmediğimiz için, aklınıza takılan hususları özel mesaj yolu ile danışabillirsiniz. Saygılarımla. |
27-07-2007, 11:55 | #22 |
|
Köleniz Geldi- Bendeniz
------------------------------------------------
" bendeniz " kelimesi ile başlayan cümleler çok yaygın olarak kurulur. Ancak,cümlenin öznesine göre -yüklem ekleri,kelimenin kökü ve ekleri bilinmediği veya irdelenmediği için,hemen daima yanlış kurulur : bende : Farsça köle anlamında olan bir kelimedir. Köleler efendileri ile konuşurken, onlara direkt hitap etmeleri saygısızlık olacağı için, dolaylı ifade ile : " bendeniz emrinize amadedir " = "köleniz emrinizdedir" şeklinde,efendilerine bağlılıklarını ve itaatlerini bu kalıp cümle ile bildirir olduğu ve bugüne kadar da bu kalıp cümle kullanıldığı halde, "bendeniz" ile başlayan bir cümlenin doğru yüklemle bittiğine çok zor tanık olabiliyoruz. Bendeniz geldi. (D) = Köleniz geldi. (D) Bendeniz geldim. (Y) = Köleniz geldim.(Y) |
27-07-2007, 22:41 | #23 |
|
Sayın Olguner;
Dediğiniz doğru. Ama diğer kullanım da yanlış değil. Çünkü: "bendeniz: esk. alçak gönüllülükle ben yerine ve "köleniz" anlamında kullanılır: Lütuf buyurup vapura kadar geldiğinizden dolayı bendenizi minnettar ettiniz, efendim..." ( Kaynak: Tdk Türkçe Sözlük) |
28-07-2007, 15:48 | #24 |
|
' bendeniz' kelimesinin kökü ' ben ' değil, ' bende ' = ' köle ' dir. Verdiğiniz örnekte doğru kullanım var :
'bendenizi minnettar ettiniz' = ' kölenizi minnettar ettiniz ' Sözlük hatalı olabilir. Ben 10/15 yıldır gazete editörlerine bu hataya dikkat çekici uyarılar iletirim.Takıntılı olduğum bir hata alanı... |
29-07-2007, 16:11 | #25 |
|
Cümle, dediğiniz şekilde kulağa anlamsız gelmiyor. Ama mantıksal olarak, cümleyi bütün olarak değerlendirdiğinizde yerine de oturmuyor.
Benim yararlandığım sözlük Türk Dil Kurumu sözlüğüydü. Bu yüzden hatalı olduğunu zannetmiyorum. Ama olabilir de. Ben editörlerin size verdiği cevabı da merak ettim. Onlar da kesinlikle böyle kullanılamayacağını mı düşünüyorlar? Benim de kafam karıştı da. |
01-08-2007, 15:26 | #26 |
|
Jumeaux;
Kafanız karışmasın. Doğru bilgiyi aldınız. TDK sözlükleri ve diğer sözlüklerde çok sayıda hataya rastlıyoruz. Bu kelime ile ilgili uzun yıllardır o kadar mücadele verdim ki,yanlış kullanıldığı her yazıdan sonra yazara matbu uyarı faxımı ilettim. Editörlerden cevap almadım,ama her gazetede 1-2 yazar dışında doğru kullanan da yok. Birkaç yazar da, uyarıdan sonra doğru kullanmaya başladı. Biri telefonla teşekkür etti. Uyarının haklılığını,doğrusunu bildiğini,alışkanlıkla hatalı kullandığını söyledi. Hataların çok kişi tarafından tekrar edilmesi,onları doğru kılmaz. (Hıncal Uluç,geçen hafta,editörlere bu konuda sitem eden bir yazı yazdı,doğruyu bilmiyorlar,yıllardır uyardığım halde,aynı hataları tekrar ediyorlar,diyerek.) |
01-08-2007, 19:51 | #27 |
|
Sayın Olguner
Esas<olarak haklısınız. Ancak kafama takılan bir konu var. Bende, Farsça bağlı anlamında kullanılırken; Osmanlıcada kul-köle anlamında kullanıldı. Ben öyle hatırlıyorum. Sanırım, bend (set-engel) kökünden geliyor. |
02-08-2007, 12:25 | #28 |
|
Evet. Siz de haklısınız. Osmanlıcaya Farsça"dan geçmiş zaten. Ama konumuz,kullanımındaki bugünkü hataya dayalı.
Bu nedenle sonuç değişmiyor. Aslında,biz,Osmanlıcadaki kul,köle anlamındaki kullanımına bağlı ve oradan gelen "doğru" yu aradık. |
08-08-2007, 16:53 | #29 |
|
Tartışma konumuzla ilgili olarak,Kıbrıs"ta yayınlanan Yeni Düzen Gazetesi yazarı Nazım Beratlı"nın 23.1.2006 tarihli bir pazar yazısında yazdıkları en açık ve doğru bilgiyi içeriyor :
" ... Osmanlı toplum düzeninde kendinden "ben" diye bahsedebilecek bir tek kişi vardır : Padişah ! Ondan başkası birey değil kul olduğundan "ben" diyemez. Ayıptır... İnsan kendi kendinden hadi hadi en fazla "bendeniz" yani "kulunuz" diye bahseder.Karısından da "cariyeniz" diye bahseder Osmanlı insanı,ey ihvanlar.Yani hade söyleyip te bela çıkarmayayım. Evet,öyle bir kültürün insanı,eğer fikirsel ve duygusal alt yapısını gidip te o düzenin karşıtı olan Yörük sözlü kültüründen edinir de o kültürün etkisi ile sohbet yazmaya girişirse,işte sonunda korkmadan "ben" der ve yadırganır."Kendinden bahsediyor"sanılır v.s. Oysa kullandığımız yazınsal türün gereği idi bu.Şimdi yaptığımız da o.Bakın ben bile sonunda "biz" dedim,kendimden sözederken..." Nazım Beratlı,Yeni Düzen Gazetesi Yazarı |
21-09-2007, 15:40 | #30 |
|
Şar(z) diyenler' e...
Türkçeyi konuşurken çokça yapılan ve benim çok dikkatimi çeken bir kelime. Şarj demek çok mu zor anlayamıyorum. Herkesin cep telefonu var ama kitapçıkta yazan şarj kelimesine dikkat etmiyorlar. Bazıları da dilinin dönmediğini savunuyor. Şarz demeyin!!! onun doğrusu şarJ' dır.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Eşanlamlı Sözcükler | Jeanne D'arc | Hukuk ve Türkçe Çalışma Grubu | 27 | 10-04-2009 11:33 |
çeke bankaca yanlış ticaret ünvanı yazılması sonucu açılan yanlış takip | melis aksu | Meslektaşların Soruları | 1 | 27-03-2008 00:23 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |