Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

şikayetten vazgeçme ve tazminat?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-11-2007, 12:44   #1
bayhan

 
Varsayılan şikayetten vazgeçme ve tazminat?

Bir trafik kazası nedeniyle Garanti Fonuna açmış olduğum bir tazminat davasında kurumun müvekkilimin ceza davasında şikayetinden vazgeçmiş olduğu ve bu yüzden ödeme yapılamayacağı cevabı ile karşılaştım.Bildiğim kadarıyla şikayetten vazgeçme manevi tazminat talebini engelliyor ancak maddi tazminat anlamında talebe engel değil bu konuda beni aydınlatır ve özellikle yargıtay kararı sağlayabilirseniz sevinirim şimdiden teşekkürler
Old 02-11-2007, 13:00   #2
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Şikayetten vazgeçme, ayrıca kişisel haklardan da vazgeçildiği açıkça belirtilmemişse, maddi ve manevi tazminat talebine engel olmaz.
Dayanak: TCK madde 73/7.
"Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikâyetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsî haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz."
Old 02-11-2007, 15:33   #3
Av.Yüksel Eren

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

E. 2000/4–78
K. 2000/82
T. 9.2.2000

• ŞİKAYETTEN VAZGEÇME ( Tazminat talebine etkisi )

• CEZA-HUKUK İLİŞKİSİ ( Şikayetten vazgeçme )

• DAVA DİLEKÇESİNDEKİ BEYANLARIN BAĞLAYICILIĞI

• FERAGAT ( Ceza davasından vazgeçme )

1086/m.91
765/m.111

ÖZET : Kamu davasının düşmesi, davadan vazgeçme nedeninden kaynaklanıyorsa, davacı ayrıca hukuk davasından kaynaklanan haklarını saklı tutmamış ise, bir daha hukuk Mahkemesi’nde dava açamaz.

DAVA VE KARAR: Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Manisa Asliye 2.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 1.5.1998 gün ve 1997 / 686 – 1998 / 219 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 15.12.1998 gün ve 1998 / 5938 – 10304 sayılı ilamı; ( ...Davacı, trafik kazası sonucu zarar gördüğünü belirterek tazminat isteminde bulunmuştur.

Davalı, daha önce görülen ceza davası sırasında, davacının şikayetinden vazgeçtiğini belirterek istemin reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacının ceza dosyasında şikayetinden vazgeçtiğini, hukuk davasına konu olabilecek haklarını da saklı tutmadığını, TCK.nun 111.maddesine göre tazminat isteminde bulunamayacağını belirterek davayı reddetmiştir.

Dosyadaki delillere göre davalı hakkında tedbirsizlikle yaralamaya neden olmaktan dolayı kamu davası açıldığı, ancak davacının mağdur kişi sıfatıyla verdiği 13/11/1996 tarihli dilekçede, şikayetinden vazgeçtiğini bildirmesi ve suçun niteliğininde değişmesi nedeniyle ceza dosyası ön ödeme ile ortadan kaldırılmıştır.

Gerçekten, TCK.nun 111.maddesine göre, kamu davasının düşmesi, davadan vazgeçme nedeninden kaynaklanıyorsa, davacı ayrıca hukuk davasından kaynaklanan haklarını saklı tutmazsa bir daha hukuk Mahkemesi’nde dava açamıyacağı hususunu düzenlemektedir.

Bu kuralın uygulanabilmesi için, davacı veya mağdur olan kişi tarafından usulüne uygun ve iradeyi bozmayan diğer bir anlatımla, özgür irade ile verilmiş bu dilekçenin veya yapılmış bir irade açıklamasının olması gerekmektedir.

Somut olayda, davanın reddine ilişkin bulunan 13/11/1996 günlü olan ve ceza dosyası içindeki dilekçe, ceza Mahkemesi’ndeki tutanaklarda yer almadığı gibi, hakiminde havalesi bulunmamaktadır. Davacı da dilekçeyi kabul etmediğine göre, dilekçenin davacı tarafından verilip – verilmediği, gerekirse imza karşılaştırılmasıda yapılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:

Hukuk Genel Kurul’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Davacı, trafik kazası nedeniyle maddi – manevi tazminat isteminde bulunmuş, davalı davanın reddini savunmuştur.

Mahkemenin davanın reddine ilişkin kararı yukarıda açıklanan nedenle bozmuştur.

Mahkeme, davacı vekilinin 2.10.1997 günlü dava ve 26.11.1997 tarihli cevaba cevap dilekçesinde Manisa 2.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 1996 / 743 – 654 sayılı dosyasına verilen 13.11.1996 günlü vazgeçme dilekçesinin davacı tarafından verildiğini kabul etmiş olduğu gerekçesiyle önceki kararda direnmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, Usul ve Yasa’ya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi.

NOT: Kararın daha iyi değerlendirilebilmesi için, onanan Mahalli mahkeme kararını da yayımlıyoruz.

MANİSA ASLİYE 2.HUKUK MAHKEMESİ’NİN 30.4.1999 TARİH E.1999 / 174 – K.238 SAYILI KARARI:

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda 1997 / 686 – 1998 / 219 sayılı 1.5.1998 tarihli kararı ile davanın reddine karar verilmiş, davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4.H.D.nin 1998 / 5938 – 1998 / 10304 sayılı 15.12.1998 tarihli ilamı ile bozulması üzerine yeniden yapılan yargılama sonunda aşağıdaki karar verilmiştir.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davalılardan Recep Göçer’in 45 KV 958 plakalı traktörün sahibi diğer davalının da bu traktörün sürücüsü olduğunu, 6.10.1996 günü davacı 45 E 5940 plakalı motorlu bisikleti ile Yeni köyden Manisa’ya gelmekte iken davalıların tam kusurlu hareketi ile yaralandığını, bu nedenle 500.000.000. TL. manevi, 900.000.000.TL.manevi tazminat talep etmiştir.

Davalı vekili ise davaya karşı durmuş, davacının şikayetçi olmadığına dair Asliye Ceza Mahkemesi dosyasını delil göstermiştir.

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda TCK.’nun 111.maddesi gerekse doktrindeki düşünceye göre şikayetinden vazgeçen davacının reddine karar verilmiş, Yargıtay 4.H.D. davacı vekilinin temyizi üzerine yaptığı inceleme sonucunda 1998 / 5938 – 10304 sayılı 15.12.1998 günlü kararında özetle “Dosyadaki delillere göre, davalı hakkında tedbirsizlik ve yaralamaya neden olmaktan dolayı Kamu davası açıldığı, ancak davacının mağdur kişi sıfatı ile verdiği 13.11.1996 tarihli dilekçede şikayetinden vazgeçtiğini bildirmesi suçun niteliğinin de değişmesi nedeniyle ceza dosyası ön ödeme ile ortadan kaldırılmıştır. Gerçekten, TCK.nun 111.maddesine göre kamu davasının düşmesi, davadan vazgeçme nedeninden kaynaklanıyorsa davacı, ayrıca hukuk davasından kaynaklanan haklarını saklı tutmazsa bir daha hukuk Mahkemesi’nde dava açamayacağı hususunu düzenlemektedir. Bu kuralın uygulanabilmesi için davacı veya mağdur olan kişi tarafından usulüne uygun ve iradeyi bozmayan bir diğer anlatımla özgür irade ile verilmiş, bu dilekçenin veya yapılmış bir irade açıklamasının olması gerektiğini oysa ceza dosyasına verilen dilekçenin tutanaklara geçmediğini, davacının dilekçeyi kabul etmediğini ve davacının dilekçeyi verip vermediği hususunun araştırması gerektiğini bildirerek eksik inceleme yapıldığı gerekçesi ile “mahkeme kararını bozmuştur. Bozma üzerine yapılan yargılama sonunda mahkemece eski kararda direnilmesine karar verilmiştir.

Dava, davacının 13.11.1996 tarihli dilekçesinde davalılardan Mümin Karabıyık hakkında şikayetçi olmadığını ve tazminat haklarının saklı tutulmadığını bildirmiş olması nedeniyle TCK.nun 111.maddesi ve gerekse doktrindeki düşünceye göre şikayetinden vazgeçen davacının özel hukuka ait haklarını saklı tutmamış ise artık zararının tazmini için dava açamayacağından davanın reddine karar verilmiştir.

Direnme Gerekçesi: Yargıtay 4.Hukuk Dairesi ile mahkememiz arasındaki uyuşmazlık 13.11.1996 tarihli dilekçenin davacı tarafından verilip verilmediği ve özgür iradeye dayalı olup olmadığı konusundan kaynaklanmakta olduğu anlaşılmaktadır. Manisa 2.As. C.M.nin 1996 / 654 esas sayılı dosyası incelendiğinde görüleceği gibi davacının 13.11.1996 tarihinde vermiş olduğu dilekçe ile aynı gün yapılan son duruşmada şikayetçi Kamber Çaylak’ın duruşmaya geldiği ve Kamber’in bu dilekçesi üzerine 15 gün iş ve gücüne mani kati raporu olmasına ve 45 günde iyileşir rapor olmasına rağmen As.C.M. şikayetten vazgeçme dilekçesi üzerine huzurda hazır olan sanığa ancak bu nedenle TCK.nun 119.maddesi gereğince ön ödeme ihtarı yapabilir ve yapmıştır, yani Kamber Çaylak şikayetinden vazgeçmemesi halinde mahkeme 15 gün iş ve gücüne mani kati raporu olan bir kişiyi dikkatsizlik ve tedbirsizlikle yaralandığından dolayı sanık hakkında ön ödeme tebliği yapamaz. Bu ancak şikayetten vazgeçme ile mümkündür, ancak her nasılsa bu konuda duruşma zaptına Kamber Çaylak’ın beyanı geçmediği gibi dilekçede havale görmemiştir, ancak mahkememizce bu dilekçeye hukuka uygun vazgeçme dilekçesi sırf ceza dosyasındaki düşme nedeniyle verilmemiştir. Davacı vekili 1.10.1997 tarihli 2.10.1997 havale tarihli dava dilekçesinde 4.paragrafında “Bundan sonra da kendisi ile ilgilenmemişlerdir, aleyhe açılmış ceza davasında da bütün tedavi masrafları ile gerekli yardımları yapacaklarını bildirmişler ve bunun neticesinde şikayetten vazgeçirmişler ve ilgilerini defalarca köye yanlarına gidip söylemeleri, istemeleri ve bildirmelerine rağmen kesmişlerdir” cümleleri ile 13.11.1996 tarihli dilekçenin davacı tarafından verildiğini, bundan daha açık bir şekilde kabul etmek ve yine davacı vekilinin 24.11.1997 tarihli 26.11.1997 havale tarihli cevaba cevaplarımız ve delil listemiz hakkında başlıklı mahkeme yazılan dilekçede “ cevaba cevaplarımız” başlığının 2 numaralı paragrafında “Ceza davasında şikayetten vazgeçilmiş olduğu dava dilekçesinde belirtilmiştir, tazminat hakkından vazgeçme yoktur, tazminat ayrı konudur, bundan da vazgeçme olmamıştır, ceza davasında şikayetten neden vazgeçildiği de anlatılmamıştır” cümleleri ile 13.11.1996 tarihli dilekçenin davacıya ait olduğu ve vazgeçme söz konusu olduğu ancak vazgeçmenin tazminat hakkından vazgeçmeyi kapsamadığını, bizzat davacı vekili bildirmekte olup, bu durum karşısında ceza davasında verilen vazgeçme dilekçesinin davacıya ait olduğunda hiçbir kuşku olmadığı gibi, davacı vekilinin dava ve cevap dilekçesinde belirttiği sözleri itibariyle şikayetinden vazgeçen davacının tazminat haklarını saklı tutmadığı, esasen bu durum karşısında TCK.nun 111.maddesinin gereğinin yapılması, kanunların uygulanmasından ibaret bir yaptırım olacaktır, yine bozma kararında özgür irade verilip verilmediği ifade edilmekte özgür iradeyi ortadan kaldırıldığını gösteren davacı tarafından ileri sürülen herhangi bir iddia olmadığı gibi özgür irade dışında, dilekçenin verildiğine dair dosya içersinde de bilgi yoktur. Bilhassa davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesindeki ifadesi ile dilekçenin özgür irade ile verildiği net bir şekilde anlaşılmaktadır.

Tüm bu nedenlerle eski kararda direnilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1 – Mahkemenin 1997 / 686 esas 1998 / 219 karar 1.5.1998 tarihli bozmaya uğrayan kararında direnilmesine,

2 – TCK.nun 111.maddesi gereğince davanın reddine,

3 – Red harcı 1,370.000.TL. harcın peşin alınan 12.600.000.TL. harçtan mahsubu ile artan harcın istek halinde davacıya iadesine,

4 – Davalının yapmış olduğu 600.000.TL. yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

5 – Davalı vekili için dava tarihi itibariyle 59.400.000.TL. nisbi vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

Taraf vekillerinin yüzlerine karşı temyizi kabil olarak verilen karar açıkça okunup usulünce anlatıldı.

yarx


HD 11 <> E: 2005/2924 <> K: 2006/2596 <> Tarih: 13.03.2006

* KAMU DAVASININ DÜŞMESİ
* CEZA ZAMANAŞIMI
* DESTEKTEN YOKSUN KALMA

Somut olayda görüldüğü gibi davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğmuş olması ve Ceza Kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağına dair hükmü uyarınca, davalı trafik sigortacısı hakkında ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Öte yandan, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu 'na göre kamu davasının düşmesi, cürümden zarar gören şahsın davadan vazgeçmiş olmasından Heri gelmiş ve vazgeçtiği sırada davacı hukuk-u şahsiyesini ayrıca muhafaza eylememiş ise artık hukuk mahkemesinde dahi dava edemez, hükmünü içermekte olup, zarar görenin hukuk davası dışında vazgeçmesinin hukuki sonuç doğurabilmesi için hem vazgeçme kamu davası açıldıktan sonra hakim önünde gerçekleşmeli ve hem de bu vazgeçme ile kamu davası düşmelidir.

(2918 s. Trafik K. m. 109) (765 s. TCK. m. 111) (5237 s. TCK. m. 73)

Taraflar arasında görülen davada K. Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 18.11.2004 tarih ve 2004/215-2004/572 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M. L. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın müvekkillerinden U.'ün eşi diğerlerinin ise babası olan V.'a çarparak ölümüne neden olduğunu, müvekkillerinin destekten yoksun kaldığını ileri sürerek, toplam 8.300.000.000.TL.nin temerrüt faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın yetki, zamanaşımı ve esas yönünden reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan kanıtlar doğrultusunda, davacılardan Ü.'ün ceza davasında şikayetçi olmadığı, diğer davacıların ise kişisel hak talebinde bulunmadıkları, ceza davasındaki zamanaşımı süresinden yaralanamayacakları, davanın 2918 sayılı KTK.nun 109 uncu maddesi hükmünce iki yıllık süre içerisinde açılması gerektiği, davacıların 08.03.2002 tarihli ibraname ile davalıyı ibra ettikleri, böylece zararı ve faili öğrendikleri, bu tarihten itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde dava açmadıkları gerekçesiyle, zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Dava, davalı sigorta şirketinin trafik sigortacısı olduğu aracın davacıların murisinin ölümüne neden olmasından kaynaklanan maddi (destek) tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece, yazılı gerekçelerle davalı trafik sigorta şirketi yönünden uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulamayacağı sonucuna varılarak, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Oysa, 2918 sayılı KTK.nun 109/2 nci maddesindeki, davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğmuş olması ve Ceza Kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağına dair hükmü uyarınca, davalı trafik sigortacısı hakkında ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Kaldı ki; KTK.nun 109 uncu madde hükmüne Trafik Sigortası Genel Şartları'nın 17 nci maddesinde aynen yer verilmiş bulunmaktadır. Öte yandan, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 111 nci maddesi, kamu davasının düşmesi, cürümden zarar gören şahsın davadan vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada davacı hukuk-u şahsiyesini ayrıca muhafaza eylememiş ise artık hukuk mahkemesinde dahi dava edemez, hükmünü içermekte olup, zarar görenin hukuk davası dışında vazgeçmesinin hukuki sonuç doğurabilmesi için hem "vazgeçme kamu davası açıldıktan sonra hakim önünde gerçekleşmeli" ve hem de "bu vazgeçme ile kamu davası düşmeli"dir. Somut olayda, davacılardan yalnızca U.'un müşteki olarak davet edildiği ceza mahkemesinde, bu davacının şikayetçi olmaması sonucu sanık hakkında açılan kamu davasının düşmesine ilişkin verilmiş bir karar dahi bulunmamaktadır.

Bu durumda, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, davalı sigorta yönünden davanın esasına girilmek gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.

3- Bozma neden ve şekline göre, davacılar vekilinin ibraya ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı, bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacılar yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, ibraya ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.03.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

kaynak:Corpus arşivi
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
karşılıksız çek suçunda şikayetten vazgeçme süresi nedir? ayalcin Meslektaşların Soruları 10 04-10-2011 13:20
şikayetten vazgeçme advocat63 Meslektaşların Soruları 4 17-06-2010 11:42
Hazırlık aşamasında şikayetten vazgeçme yargılamada müdahilliği nasıl etkiler? ocean10 Meslektaşların Soruları 7 23-03-2009 18:34
Ceza Davası Devam Ederken Küçükler adına Şikayetten Vazgeçme avegunduz Meslektaşların Soruları 1 19-11-2006 20:08
Hırsızlık olayında şikayetten vazgeçme Avukat Kamer Akgül Meslektaşların Soruları 10 16-09-2006 22:51


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05275297 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.