Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tasarrufun İptali Davası Yargı Kararı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 09-11-2017, 11:09   #1
Av. Makbule Aydoğan

 
Varsayılan Tasarrufun İptali Davası Yargı Kararı

İyi günler değerli arkadaşlar,

Tasarrufun iptali davasıyla ilgili bir yerel mahkeme kararı arıyorum. Yargıtay kararları çokça ama hüküm bölümü gerekli bir yerel mahkeme kararı paylaşır ya da site söylerseniz sevinirim.
Old 09-11-2017, 23:18   #2
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan Konunun Önemi Gereği Yayimlanan Yerel Mahkeme Ilami

Merhaba sayın Av. Makbule Aydoğan;

aşağıdaki kararlarda yerel mahkeme kararları da var.




T.C YARGITAY
17.Hukuk Dairesi
Esas: 2013 / 9697
Karar: 2014 / 19474
Karar Tarihi: 25.12.2014

ÖZET: Mahkemece M. E.'ın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması nedeniyle hakkındaki davanın reddine, diğer davalıların kardeş olması nedeniyle haklarındaki davanın kabulüne ve taşınmazın elden çıkarıldığı tarihteki gerçek değeri olan ………. TL.nin davalı F. G.'ten tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, 4. kişi konumundaki davalı M.'nın borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını v ilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunun kanıtlanamamasına ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün onanmasına karar verilmiştir.(2004 S. K. m. 277)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

Davacı vekili davalı P. Ç. hakkında yaptıkları icra takibi sırasında alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazı kardeşi olan davalı F.'e sattığını, onun da diğer davalı M. E.'a sattığını öne sürerek yapılan tasarrufların iptalini talep etmiştir.

Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece M. E.'ın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması nedeniyle hakkındaki davanın reddine, diğer davalıların kardeş olması nedeniyle haklarındaki davanın kabulüne ve taşınmazın elden çıkarıldığı tarihteki gerçek değeri olan 100.000.00 TL.nin davalı F. G.'ten tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, 4. kişi konumundaki davalı M.'nın borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını v ilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunun kanıtlanamamasına ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün onanmasına ve aşağıda dökümü yazılı 0,90 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 25.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.


NOT: KONUNUN ÖNEMİ GEREĞİ YEREL MAHKEME İLAMINI AŞAĞIDA YAYIMLIYORUZ.


T.C.
KONYA
1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO: 2009/551
KARAR NO: 2013/48


DAVA: Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ: 11/12/2009
KARAR TARİHİ: 04/02/2013


Mahkememizde görülmekte bulunan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVA: Davacı vekili 11.12.2009 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalılardan P. Ç.’in 14.04.2008 tanzim 30.09.2008, 30.10.2008 ve 30.11.2008 vade tarihli bonolardan kaynaklı olarak müvekkiline borçlu olduğunu, alacağın tahsili yönünde Konya 10. İcra Müdürlüğü’nün 2009/10062 esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin kesinleştiğini, borçlu P.’in borcun doğumundan sonra adına kayıtlı 18977 ada 1 parsel B Blok 5. Kat 19 Bağımsız bölüm sayılı taşınmazı müvekkili alacağının tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla kız kardeşi davalı F. G.’e devredilmek suretiyle kaçırıldığını, kardeş F. tarafından da yine mal kaçırma kastı ile muvazaalı olarak taşınmazı diğer davalı M. E.’a devrettiğini, davalılar arasında yapılan işlemlerin muvazaalı olarak ve zararlandırma kastı ile yapıldığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptali ile taşınmaz üzerinde alacağın tahsili yönünden hacız yetkisi tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalılar P. Ç. ve F. G. vekili sunduğu cevap dilekçesi ile; kesin aciz vesikasının sunulmadığını, tasarruf tarihinin borcun muaccel hale gelmesinden önce olduğunu ve mal kaçırma kastının bulunmadığını, taşınmazın alınmasında bankadan çekilen kredinin ödenememesi nedeni ile banka borcu ile taşınmazın kardeşe satış yapıldığını, satışın gerçek olduğunu belirterek açılan davanın reddini savunmuştur.

Davalı M. E. vekili sunduğu cevap dilekçesi ile; taşınmazın müvekkili tarafından emlakçı vasıtası ile toplam 92.000,00 TL. Bedel ile satın aldığını, satış işleminden sonra taşınmazın 1 yıllığına F. G.’e kiraya verildiğini ve 5 aylık kira bedelinin satış bedelinden mahsup edildiğini, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu belirterek açılan davanın reddini istemiştir.

DELİLLER: Alacağa ilişkin Konya 10. İcra Müdürlüğü’nün 2009/10062 esas sayılı takip dosyası ile Konya 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2009/1154 esas ve 2010/42 karar sayılı dosyası alınmış, davalı M. E.’ın taşınmazı alımına ilişkin banka kayıtları ve diğer belgeler incelenmiş, dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kayıtları ve resmi senet örnekleri celp edilmiş, borçlu P. Ç.’e ilişkin banka kayıtları getirtilmiş, taraf tanıkları duruşmalarda dinlenilmiştir.

Dava; İİK.nun 277 ve devam maddelerinden kaynaklanan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir.

İNCELEME: Davacı, Konya 10. İcra Müdürlüğü’nün 2009/10062 esas sayılı dosyası ile takibe konu edilen 14.04.2008 tanzim, 30.09.2008, 30.10.2008, 30.11.2008 ve 30.12.2008 vade tarihli bono’lardan dolayı davalı P. Ç. ile dava dışı M. Ç.’den alacaklı olup bu yönde yapılan takip kesinleşmiştir. Takip tarihi olan 06.08.2009 tarihi itibarı ile alacak 68.445,00 TL.dir. İcra takip dosya kapsamının incelenmesinde borçluların mal varlığının borca yetecek miktarda olmadığı da belirlidir. Borçlu P. Ç. borcun doğumundan sonra 08.09.2008 tarih ve 23368 yevmiye sayılı resmi senet ile adına kayıtlı 18977 ada 1 parsel B Blok 5. Kat 19 Bağımsız bölüm sayılı taşınmazı 37.500,00 TL. Bedel mukabili kız kardeşi olan F. G.’e devretmiştir. F. G. ise 09.07.2009 tarih ve 13293 yevmiye sayılı resmi işlem ile taşınmazı 43.000,00 TL. Bedel ile diğer davalı M. E.’a satış yoluyla devretmiştir. Mahkememizce yapılan keşif sonucu alman bilirkişi raporu gereğince tasarruf tarihi itibarı ile taşınmazın rayiç değeri 100.000,00 TL.dir. Davalılar P. Ç. ve F. G.’ün abi kardeş oldukları hususu ihtilafsızdır.

Davacının bu davadaki amacı; alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Esasen muvazaaya dayanan bu gibi davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. İİK.nun 277 ve devamı maddelerinde iptal davalarına konu olan tasarrufların özünde geçerli olmalarına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. İcra dosya kapsamı ile borçluların mal varlığının borca yetmediği belirlenmiştir. Dolayısıyla bu durumun muvakkat aciz vesikası hükmünde olduğu kabul edilmelidir. İİK.nun 278. maddesinde borçlu ile neseben veya sıhren üçüncü dereceye kadar hısımlar arasında yapılan ivazlı tasarruflar bağışlama gibi kabul edilerek iptale tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Davalı F. G. borçlunun kızkardeşidir. O halde tasaflar arasındaki tasarruf yasa gereği bağışlama hükmündedir. Kaldı ki; F.’e yapılan satış değeri ile taşınmazın rayiç değeri arasında bilirkişi raporu ile belirlendiği üzere fahiş fark olup taşınmaz bedelinin de borçluya ödenmediği sabittir. Bu durumda borçlu ile kızkardeşi F. arasında yapılan tasarruf hükümsüzdür. Ne var ki; davalı F. G. taşınmazı daha sonra emlakçı vasıtası ile satışa çıkararak 09.07.2009 tarihinde diğer davalı M.’ya satış yapmıştır. Davalı M. ile diğer davalılar arasında herhangi bir beşeri, ticari veya sair ilişki bulunmamakta, bulunduğuna ilişkin bir iddia da dosya kapsamında ileri sürülmemiştir. Davalı M. taşınmazı emlakçı aracılığıyla ve tapuya güven ilkesi doğrultusunda ve banka kayıtları ile sabit olduğu üzere 92.000,00 TL. Bedel ödemek suretiyle taşınmazı edinmiştir. F. ile M. arasındaki satış gerçek olup davalı M.’nın gerek davalı P.’in borçlarını ve gerekse de F.’in P. ile aralarındaki ilişkiyi bilebilecek veya bilmesi gereken kişi durumda değildir. Davalı M.’nın ödemiş olduğu bedel ile taşınmazın rayiç değeri arasında çok cüzi fark olup tapu satışında değerin az gösterilmesi muvazaanın varlığına tek başına delil teşkil etmez. Davalı M.’nın kötü niyetli olduğu davamızda ispatlanamamıştır. Bu durumda davalı M. yönünden yapılan tasarrufların iptal edilemeyeceğinden açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Bu durumda dava konusu taşınmaz üzerinde tasarruf iptal edilemeyeceğinden diğer davalı F. yönünden açılan dava bedele dönüşmüştür. Buna göre dava konusu taşınmazın davalılar P. ve F. arasındaki muvazaalı işlem dikkate alınarak tasarruf tarihindeki gerçek değerinden F. G. sorumlu olacağından F. G. yönünden açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;

1- Davalılardan M. E. yönünden açılan davanın REDDİNE,

2- Diğer davalılar P. Ç. ve F. G. aleyhine açılan davanın bilirkişi raporu gibi KABULÜ ile, İİK.nun 283. maddesi uyarınca davalı P. Ç.’in taşınmazı elden çıkardığı 08.09.2008 tarihindeki gerçek değeri 100.000,00 TL.nin, Konya 10. İcra Müdürlüğü’nün 2009/10062 sayılı takip dosyasına konu alacak ve fer’ilerini geçmemek üzere davalı F. G.’ten tahsili ile davacıya verilmesine,

3- Takibe konu alacak miktarı üzerinden hesaplanan 4.675,48 TL. harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 4.270,48 TL. nispi karar ve ilam harcının davalılar P. Ç. ve F. G.'ten tahsili ile hazineye gelir kaydına,

4- Davacı tarafça M. dışındaki davalılar yönünden yapılan Başvuru gideri: 436,20 TL., posta gideri: 21,00 TL., davetiye gideri: 47,00 TL., tanık ücreti: 80,00 TL., keşif gideri: 279,20 TL. olmak üzere toplam863,40 TL. yargılama giderinin davalılar P. Ç. ve F. G.'ten tahsili ile davacıya verilmesine,

5- Davalılardan M. E. tarafından yapılan tanık, davetiye ve posta gideri: 84,00 TL. yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı M. E.'a verilmesine,

6- Takibe konu alacak miktarı üzerinden hesaplanan 7.525,00 TL. vekalet ücretinin davalılar P. Ç. ve F. G.'ten tahsili ile davacıya verilmesine,

7- Davalı M. E. yönünden takibe konu alacak miktarı üzerinden hesaplanan 7.525,00 TL. vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı M. E.'a verilmesine,

8- Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,

Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 Sayılı HMK.nun 345 ve Geçici 3. maddesi ile 1086 Sayılı HUMK.nun 432. maddesi gereğince temyiz süresi on beş gün olup, temyiz süreleri ilamın usulen taraflardan her birine tebliği ile başlayarak Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 04/02/2013 (¤¤)
(KAYNAK: Av. Sultan IŞIK)

T.C YARGITAY
17.Hukuk Dairesi
Esas: 2012 / 1010
Karar: 2012 / 12448
Karar Tarihi: 13.11.2012

ÖZET: Davacının delil listesinde bahsi geçen boşanma davasını delil olarak göstermiş olmasından dolayı temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususların yeni bir delil niteliğinde olmadığı da belirgindir. Bu nedenle davalılar arasındaki tasarrufun iptali gerekirken (İİK. 280/1) yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi isabetli değildir.(2004 S. K. m. 277, 280)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 13.11.2012 Salı günü davacı F. G. vekili Av. E. A. geldi. Davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.

Davacı vekili, davalı borçlu M. aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazını davalı İ. L.'e satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekilleri davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında fahiş fark bulunmadığı ve davalılar arasında akrabalık ya da benzer ilişkinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Somut olayda taşınmazın satış bedeli ile tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında mislini aşan bir fark bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ancak davalı İ. L.’in, davalı borçlunun boşanma davasındaki tanığı olmasından ve o davadaki tanıklık edeceği hususlara nazaran borçlu M. S.'nin alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu da açıktır. Davacının delil listesinde bahsi geçen boşanma davasını delil olarak göstermiş olmasından dolayı temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususların yeni bir delil niteliğinde olmadığı da belirgindir. Bu nedenle davalılar arasındaki tasarrufun iptali gerekirken (İİK. 280/1) yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi isabetli değildir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 900.00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13.11.2012 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

NOT: KONUNUN ÖNEMİ GEREĞİ YEREL MAHKEME İLAMINI AŞAĞIDA YAYIMLIYORUZ.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
ADINAGEREKÇELİ KARAR

ESAS NO: 2011/6
KARAR NO: 2011/497

DAVA: Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ: 06/01/2011
KARAR TARİHİ: 29/11/2011

Mahkememizde görülmekte bulunan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

A-TALEP:

Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili ile davalı arasında İzmir 6. Aile Mahkemesi 2009/397 esas sayılı katkı payı davası sonucu 15/12/2010 tarihinde alacağı hükmedildiğini, bu dava taraflarınca açılırken talepleri üzerine davacı tarafın gayrimenkulüne alacağı hükmeden mahkemece ihtiyati tedbir konulduğunu, ancak ilamı veren mahkeme tarafından tedbirin devamına hükmedilmediğinden karar tarihi olan 15/12/2010 tarihinden 9 gün sonra davalı M. S. Ö.'ün talebi üzerine 24/12/2010 tarihli ek karar verilerek tedbirin kaldırılmasına hükmedildiğini, bu ek karar alındıktan 4 gün sonra 28/12/2010 tarihinde gayrimenkulün diğer davalı İ. L. Ş.' e devredildiğini, bu ek kararın taraflarına 05/01/2011 tarihinde tebliğinden dolayı herhangi bir talepte bulunamadıklarını, bu süre zarfında davaya konu ilamın 22/12/2010 tarihinde İzmir 12. İcra Müdürlüğünün 2010/13509 sayılı dosyası ile icra takibine konduğunu fakat davalı borçlu M. S. Ö.' ün yıllardır kardeşi işe birlikte işlettiği iş yerine yapılan tebligatı almaması ve bila dönmesi nedeni ile ilgili gayrimenkule bu süre zarfında haciz konulamadığını, davalı M. S. Ö.' ün ilama karşılık alacağım karşılayacak başkaca bir menkul veya gayrimenkulünün olmadığını, ilamı veren mahkemece kararın verildiği çok kısa bir süre zarfında ihtiyati tedbirin kaldırılmasının istenmesi ve alınan ek karardan hemen sonra gayrimenkulün 14.500,00 TL gibi bir fiyata satıldığını, şimdiye kadar yapılan bütün tebligatların bilinçli olarak ve mal kaçırmak için alınmadığını, tedbir kaldırıldıktan sonra acele olarak bir müşteri bulunmasının hayatın olağan akışına ters olduğunu, bu devrin muvazaalı olarak mal kaçırmak amacıyla yapıldığını kötü niyete dayandığını, belirterek satış işleminin iptalini ilgili gayrimenkulde cebri icra yetkisi tanınmasını talep ve dava etmiştir.

B-CEVAP:

Davalı M. S. Ö. vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafın İİK 277. Maddesi ve bundan sonraki maddelerine dayanarak davayı ikamet ettiğini fakat iptal davalarında müddeabihin değeri üzerinden nispi peşin harç alındığını; davacı yanın her ne kadar dava dilekçesinde satışın 14.500,00 TL üzerinden yapıldığını ileri sürmüşse de Bornova Tapu Sicil Müdürlüğü' nün 28/10/2010 tarih ve 19965 yevmiye nolu satış resmi senedinde 145.000,00 TL olduğunu mahkemeye celb edilen kayıtlarda görüldüğünü, öncelikle eksik kalan bakiye harcının davacı tarafça tamamlanması gerektiğini, davacı tarafın gayrimenkulün 14.500,00 TL bedelle satıldığını ancak mahkemeye celb edilen tapu kayıtlarından ve resmi senetten anlaşılacağı üzere gayrimenkulün 145.000,00 TL bedelle satıldığını, bu bedelin dosyaya sundukları İş Bankası dekont aslından da anlaşılacağı üzere 28/12/2010 tarihinde davaya konu gayrimenkulün satımı için diğer davalı İ. L. Ş. tarafından müvekkilinin hesabına yatırıldığını, davaya konu alacağın dayanağı olan İzmir 6. Aile Mahkemesinin 2009/397 esas, 2010/1094 karar sayılı katkı payı alacağı konulu dava dosyasında dava konusu olan gayrimenkule ilişkin 04/08/2010 tarihli bilirkişi incelemesinde gayrimenkulün değerinin 116.438,00 TL olarak tespit edildiğini ve karşı tarafın buna herhangi bir itirazda bulunmadığından bu bedel üzerinden Yerel Mahkemenin hüküm tesis ettiğini, davacı tarafın iddialarının yanlış olduğunu keza müvekkilinin bu gayrimenkulü istediği fiyata alıcı bulduğu için sattığını mal kaçırma kastı olmadığını belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.

Davalı İ. L. Ş. vekili cevap dilekçesi ile; öncelikle eksik harç alındığından tamamlanmasının gerektiğini, davacının gayrimenkulün 14.500,00 TL üzerinden satış yapıldığını, fakat tapu kayıtlarından ve resmi satış senedinden anlaşılacağı üzere gayrimenkulün 145.000,00 TL üzerinden satıldığını, müvekkilinin tekstil işi ile uğraştığını davaya konu taşınmazı ulaşım kolaylığı ve ileride değer kazanabileceği düşüncesi ile yatırım amaçlı aldığını, müvekkilinin gayrimenkulü 145.000,00 TL bedelle almış olup bu bedelin satışın olduğu tarihte ki rayiç bedelin üzerinde olduğundan karşı tarafın düşük bedelle satıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin diğer davalı M. S. Ö. ile bir ticari münasebeti veya akrabalık bağının bulunmadığı gibi davalının aciz içinde olduğunu bilebilecek durumda dahi olmadığını belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.

C-KANITLAR:

Davada kanıt olarak; resmi senet, tapu senedi, müzekkereler, icra dosyası ve banka dekontları mevcuttur.

D-GEREKÇE:

1- Davacı F. G. vekili bu dava ile Bornova ilçesi Pınarbaşı köyü 151 parselde kayim taşınmazın davalı M. S. Ö. tarafından İ. L. Ş.’e satıldığını, oysa davacının İzmir 6. aile Mahkemesinin 2009/397 esas sayılı konusu katkı payı olan davasında davacı lehine alacağa hükmedildiğini, 1. davalının yaptığı eylemin bu alacağı karşılıksız bırakmak olduğunu bildirerek dava dilekçesinin sonuç kısmında satış işleminin iptaline ve kendilerine taşınmazda cebri icra yetkisi verilmesini istemiştir. Dava dilekçesi bu hali ile İİK 277 ve devamı maddelerinde yer bulan tasarrufun iptali davası mahiyetindedir. Ancak davacı vekili 10/10/201 1 tarihli celsede davalarının tasarrufun iptali davası olmadığını muvazaa nedeniyle tapu iptali davası olduğunu ifade etmiştir.

2- Alıcı İ. L. Ş. in bu taşınmaza 145.000,00 TL vermek suretiyle satın aldığı konusunda ihtilaf yoktur. Sorun her iki davalı arasında bir işbirliği olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Zira davacı taraf bedel talep etmediğine göre muvazaa olgusunu kanıtlaması gerekir.

3- Davalılar arasında herhangi bir akrabalık ortaklık ya da benzeri yakınlık mevcut değildir. Diğer taraftan davalı İ. L. Ş. in bu taşınmazı 145.000,00 TL vererek satın aldığı parayı da banka havalesi ile göndermiş olduğu görülmektedir. Davalı tarafın dayandığı kısma göre bu kabil banka havalelerinin bazı hallerde muvazaayı kapatmak amacıyla yapıldığı ileri sürülmüş ise de bunun akside davacı tarafından kanıtlanabilmiş değildir. Diğer taraftan taşınmazın satış tarihinde tapu kaydında aile şerhi ya da benzeri bir sınırlama yoktur. Taşınmazın davacının davasını kazandığı tarihe yakın bir zamanda satılması davalı İ. L. Ş.’i etkileyecek hukuki bir sebep değildir. Bundan başka davacı taraf bu mücerret iddialarının dışında herhangi bir kanıt sunabilmiş değildir. Taşınmazın değeri hakkında 6. Aile Mahkemesinde keşif yapılmış ve değeri belirlenmiştir. Bu anlamda mahkememizde taraflarında talebi doğrultusunda ayrıca bir keşif yapılmasına gerek görülmemiştir. Satış bedeli ile 6. Aile Mahkemesinde tespit edilen taşınmaz değeri arasında önemli bir fark mevcut değildir. Bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde ispat edilemeyen davanın reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

E-HÜKÜM:

1- Açılan davanın REDDİNE,

2- Alınması gereken 18,40 TL harcın peşin alınan 215,35 TL den mahsubu ile fazla alınan 196,95 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,

3- Yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,

4- Tarifesine göre hesaplanan 1.740,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara VERİLMESİNE,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, temyizi kabil olarak karar verildi.29/11/2011 (¤¤)

(KAYNAK: Av. Erdem YILDIRIM)

İyi günler...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tasarrufun İptali Davası mı yoksa muvazaa nedeni ile tasarrufun İptali mi açılır ? tiryakim Meslektaşların Soruları 15 28-01-2021 19:57
Muvazaa Nedeniyle Tapu İptali mi? Tasarrufun İptali Davası mı açmalıyım? pehlivanoğlu Meslektaşların Soruları 1 05-09-2014 16:01
Tasarrufun İptali yargıtya kararı idas Meslektaşların Soruları 4 11-12-2013 11:58
Tasarrufun İptali-Yargıtay Kararı üye7160 Meslektaşların Soruları 0 14-01-2013 11:30


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05502105 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.