15-10-2007, 16:17 | #1 |
|
Yargıtaydan Boşanma Davasına Ilişkin Ilginç Karar
Yargıtay: Eşini seveceksin
RADİKAL - ANKARA - Yargıtay, bir evlilikte eşi sevmeyip istememenin kusur olduğuna hükmetti. Konya'da bir çift, boşanma, maddi ve manevi tazminat ve nafaka istemiyle Konya 3. Aile Mahkemesi'nde karşılıklı dava açtı. Yerel mahkeme, koca Faruk A.'nın davasını reddetti. Kocanın itirazı üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi kararı bozdu. Daire, boşanmaya sebep olan olaylarda, 'kocasını sevmediğini, istemediğini' söyleyen davacı-davalı kadın Ümmügülsüm A'nın da eşit kusurlu olduğuna hükmetti. 2. Hukuk Dairesi, bu nedenle kocanın da boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken reddine karar verilmesini usul ve yasalara aykırı buldu. Ancak yerel mahkeme kararında direnince, dosya bu kez Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun gündemine taşındı. Kurul, 2. Hukuk Dairesi'nin bozma kararını yerinde buldu. ' İnsan durduk yere boşanmaz. bu sebeplerden birsi de sevgisinin azalmasıdır. Bunun kusur olarak nitelenmesi sizcede garip değilmi?' |
15-10-2007, 17:09 | #2 |
|
Neden olmasın?
Yargıtayın verdiği karar bence gayet tutarlı. Şöyle ki ; Kusur'un tanımından yola çıkarsak: eksiklik, noksanlık demek öyle değil mi? O halde, Evlilik, aile birliğinin temelinde de SEVGİ BAĞI olmazsa olmaz bir husus. Eğer sizin görüşünüze katılacak olursak; Medeni Kanun m. 166/1 de belirtilen ' Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmayı' bir boşanma sebebi olarak görmemiz lazım. Evliliktir, eşler birliği bozarlar, bozarlar..şeklinde bir sonuca varacağız. Sizce yanılıyor muyum?
|
16-10-2007, 09:26 | #3 |
|
Evlilikte kesinlikle sevgi unsuru olmazsa olmaz bir unsurdur. Eğerki sevgi yoksa insanlar neden evlenirler ki...Ama evlendikten sonra sevgi bitebilir ve bu evliliğin sona ermesi için yeterli bir sebeptir. Ancak kusur başka bir şeydir.Peki eğer sevgisi biten eş kusurlu ise sevginin bitmesine yol açan eş daha kusurlu değilmidir?Sonuçta eğer diğer eş evliliğin ilk zamanındaki gibi olsaydı sevgi bitmezdi.Demekki karşı taraftan kaynaklanan bir eksiklik var.Bu eksiklikte sayın İmge Nil'in tanımında belirttiği üzere kusuru oluşturuyor.Yanılıyor muyum?Bana göre sevgi eksiliği bir kusur sayılamaz. Kusur; eşin diğer tarafı aldatması,ona kötü davranması, hakaret etmesi, evlilik kurumunun gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirememesidir.Bu yüzden yargıtayın vermiş olduğu karara katılamıyorum.
|
16-10-2007, 16:53 | #4 |
|
Bir müvekkilime 20 yıl birlikte olduğu ancak artık sevmediği eşinden - eşine kusur yüklenemediği ve eşi de istemediği sürece - boşanamayacağını anlatmak çok güç olmuştu.
Kusursuz eşin korunmasını bir yere kadar anlayabiliyorum.Ancak uygulamada Hakimin takdir yetkisinin daha geniş olması gerektiğini ve Kusursuz eşi korumak için diğer kusursuz eşin 3 yıl mahkum edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. |
16-10-2007, 18:25 | #5 |
|
Dosyayı ve yargıtay kararını tam olarak göremiyoruz. Sanki boşanan bayan kocasının bitmeyen hatalarından dolayı sevgisi azaldığı için boşanmak istemişte, Yargıtay hayır kocana sevgini azaltamaz ve kaybedemezsin sen de bu yüzden hatalısın şeklinde karar vermiş gibi lanse edilmiş...
Kanaatimce Karar böyle değildir. Kadın artık kocasını sevmediğini de beyanlarına eklemiştir. Ancak başka unsurların bu karara neden olduğunu düşünüyorum. Sanırım, Gazete cımbızlama yapıyor ve yanlış lanse ediyor. Böyle bir haber yargıya saygıyı azaltır. Tirajı yüksek bir gazetenin yargıya biraz daha saygılı olması gerektiği kanaatini taşıyorum. Çünkü yargı herkese lazım... Saygılarımla... |
18-10-2007, 10:47 | #6 |
|
sevmek şart oluyor böylece yargıtay kararına göre.O halde mantık evlilikleri tarihe mi karışıyor)
|
19-10-2007, 09:02 | #7 |
|
Türkiyede evliliklerin bir çoğu mantık evliliği şeklindedir. Ancak bu evliliklerde bile sevgi daha sonra oluşabiliyor. Fakat aşk evliliklerinde bile sevgi bitebilirken mantık evlililiklerinde bitmemesi mümkün değil. İnsaoğlunun duyguları stabik değil değişkendir. Hal böyleyken evlilikte sevginin bitmesini taraf kusuru sayan yargıtay kararı halen tarafımca eleştirilmektedir. Bu konuda ikna edici cevaplar beklemekteyim. teşekkürler.
|
19-10-2007, 11:19 | #8 |
|
şart olmuyor bence:)
'' sevmek şart oluyor böylece yargıtay kararına göre.O halde mantık evlilikleri tarihe mi karışıyor''
yargıtay kararına göre ne sevmek şart oluyor, ne de mantık evlilikleri sona eriyor. birbirlerini sevmeden evliliklerini yürüten ya da mantık evliliği yapan çiftlere yargıtay zorla boşanma davası açtırmıyor herhalde ama sevmediğini söyleyen biriyle de yola devam zorunluluğunu ortadan kaldırıyor ve bence de doğru bir karar. sevmeyen eş herşeye rağmen evliliği yürütmeyi düşünüyor, karşı tarafta kabulleniyorsa zaten sorun yok. ama sevilmediğini bilen eşin bu durumu kabulenmeme hakkı olduğuna inanıyorum. ''seni sevmiyorum'' diyen bir eşe, ''eşin seni sevmese de katlanacaksın, boşanamazsın'' demek ne kadar adil olabilir ki? saygılarımla. |
21-10-2007, 19:00 | #9 |
|
Sevginin azalması,bitmesi demek çiftlerin aralarındaki bağın yok olması demektir,iki yabancıyı aynı çatı altında yaşamaya kim mecbur edebilir ki?Çiftlerden biri diğerini sevmediğinde,onun hatalarına tahammül etmeyi geçin onunla aynı yerde kalmaya bile dayanamaz.İnsanların bir şeylere katlanması bir şeyleri göze alabilmesi için öncelikle o insanın varlığından dolayı memnun olması gerekir,sevgi yoksa memnuniyet de olmaz.Kimse artık sevmediği için eşini kusurlu göremez,nitekim o sevginin yitirilmesindeki sebebi karşı tarafa yüklemek de mümkündür.Bence,iki insanın sevgisini yitirmesi artık ortak hayatın çekilmez katlanılmaz bir hale geldiği düşüncesini işaret eder.Boşanmalar artık devrimizde çok basit sebeplere dayandırılıyor deniyor,ama üzerinde biraz düşünüldüğünde hak vermemek mümkün değil.Hayat şartları oldukça zorken ve gittikçe zorlaşıyorken bir insanı hiç sevmediğin halde sırtında taşıyamazsın,gönüllülük yerine zaruriyet halini alır,bu durumda da kimse tahammül etmez..
|
21-10-2007, 23:53 | #10 |
|
Aslında bu olayda kocanın kusurunun ne olduğu gibi çok önemli bir bilgi eksikliği var ve de bu olaydan, bu haliyle ''eşini sevmemek kusurdur'' ibaresinin nasıl çıkarıldığını anlayabilmiş değilim.
|
22-10-2007, 18:27 | #11 |
|
Sayın Av. Sibelll yargıtayın verdiği bu kararın esas ve karar nosunu mümkün olursa versin ve bakalım. Bu başlık altında kararı yazalım ve tahlil edelim, bakalım karar gerçekten gazetenin anlattığı gibi mi? Yoksa gazete çarpıtmamı yapmış. Yorumlayalım...
|
23-10-2007, 15:42 | #12 |
|
ben sadece bu konuyu gazete haberinde gördüm. Yargıtay kararının esas ve karar numarası yok. detaylı bilgi veremiyeceğim.
|
24-10-2007, 14:22 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
|
25-10-2007, 16:35 | #14 |
|
Yargıtayın kararına şu yönde katılabiliriz; eşlerden biri diğer eşe kötü davranıyor vb nedenlerle ortak hayatı çekilmez hale getiriyor, ve eş de eşini sevmemeye başlıyor. Tabi nedeni karşı taraf! o halde sevgiyi, saygıyı, sadakati ve en önemlisi sabrı tüketen eş davası açar ve tazminatını alır diyelim. Sayın Aslı ile aynı kanaatteyiz o halde.
|
26-10-2007, 20:02 | #15 |
|
Yargıtay kararının kendisi veya dosya olmadan hukukçu da olmayan kişilerin yazdığı gazete yazılarını yorumlarsak, yorumlarımız çok ama çok afaki olur...
Saygılar.... |
28-10-2007, 11:54 | #16 |
|
sevgisiz hiçbirşey olmayacağı gibi evlilikte yürümez..sevginin olduğu yerde karşılıklı saygı da gercekleşir..böylelikle eşler arasında sorunlar halledilir..yargıtay doğru karar vermiş bence de..ancak kafama takılan şu yerel mahkeme hakimi acaba aynı durumda olsa ne yapardı..
|
01-11-2007, 16:23 | #17 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Bunu cımbızladığımda ifadenin çok "acayip" olduğunu düşünüyorum.
Bu da kararın dayandığı olayları bilmemiz gerektiği kanısını uyandırıyor bende, doğrusu. Eklemeliyim ki, tek başına eşini sevmemek durumu bir kusur değil bence. Saygılar. |
03-11-2007, 04:25 | #18 |
|
sibel hanım hırsızın hiç mi kabahati yok sevginin bitmesi baska bir sevginin yada maceranın başlaması sebebiyle olamaz mı
|
06-11-2007, 00:08 | #19 |
|
Kanımca dairenin kararını somut olaya göre değerlendirmek lazım. Sevgi bağının hayat şartlarında yıpranması, eşlerin paylaşımlarının azalması ile tabiri caizse "ayran gönüllülüğü" ayırmak gerekir. Bu ayrım yanlış yapıldığı takdirde,verilecek karar ne olursa olsun diğer tarafa haksızlı edilmiş olur. Eğer olayda "ayran gönüllülük" durumu varsa eşin kusurlu bulunması yerinde bir karardır. Ancak diğer durumda dürüstçe bunu söyleyen ve onca yıllık eşine daha fazla haksızlık etme istemeyen birisine haksızlık yapılmış olur. Sayın hakimlerimize burada büyük görev düşüyor.
|
06-11-2007, 17:46 | #20 |
|
Sevgi; Emektir, Paylaşımdır. Gereğinde yaşamı pahasına paylaşım ve emektir. Eşini sevmediğini söylemekle bu gerçeği red ediyorsa bu kusurdur bence yargıtay haklı.
|
12-11-2007, 13:51 | #21 |
|
keşke yargtay kararını ve dosyanın örneğini bulabilsem ve olayı bir de bu yönüyle tartışabilsek. Ama maalesef ki kararın numarasını bilmiyorum. Hala yargıtay kararının doğru olmadığı kanısındayım. sevginin bitmemesi bir kusur olarak nitelendirilmemeli. Sevgi elbetteki emektir ama ömür boyuncada sevgi olacak diye bir durum yoktur. Sayın hilmi bey, zaten eğer sevgi başka birisinin varlığı sebebiyle bitmişse orada aldatma vardır. Elbetteki o zaman da aldatma kusurdur. Anncak aldatma olmadan eşler arasındaki sorunlar sebebiyle sevgi bitmişse o takdirde sevginin bitmesi kusur olarak nitelendirilmemesi gerekir.Hiç kimse yarının ne getireceğini bilemez. Bugün deliler gibi aşık olunan eşe karşı uzun bir süre sonra bir bakarsınız o aşktan eser kalmamıştır. duygular değişebilir ama bunun adı kusur değildir. Keşke o dosyaya ulaşabilseydim
|
13-11-2007, 15:37 | #22 |
|
sibel hanım anlatmaya calıştıgım yargıtayın olayı sadece sevginin bitmesi değil bu yok olusta hanımında kusurlu olabileceği kanısına varmış olabilecegi olabilir
|
26-11-2007, 17:42 | #23 |
|
sevgi eksik liği ve kusur
dosya münderecatı incelendiğin de eşin sevgisinin azalması diğer eşden kaynaklanmıyor ise ve sevgisi azalan eşin bu durumunun tamamen hissi olduğu olduğu anlaşılıyor ise bu durum bence evlilik birliğinin getirdiği yükümlülükleri göz ardı etmektir dolayısı ile kusur olarak nitelenebilir.ben sıkıldım ver topumu oyun bitti ... olmaz sanırım
|
27-11-2007, 15:58 | #24 |
|
Sayın snow'un 5 nolu mesajına katıldığımdan tartışmaya katılmıyorum.
Saygılarımla |
28-11-2007, 19:19 | #25 |
|
Bİr O Kadarda Benden
Merhabalar
Olayın Değişik bir versiyonu benim başımdan geçti. Böyle bir konu açıldığını görünce paylaşmak istedim. Müvekkile İstanbul da polislik yapan bir adamla evlenir. Erkek kıza yeterli ilgi şefkat ve anlayışı göstermez. Kız kocasına bir türlü ısınamaz, her geçen gün zayıflar ailesi hastalandı diye alır Karaman a getirir. Tekrar birleşme görüşmeleri esnasında kız tanıklar önünde kocasına "senden tiksiniyorum" der. Kocası Bakırköyde dava açtı. Ben savunmalarımı kusurun adamda olduğu üzerine kurdum. Kıza yeterince ilgi, şefkat ve anlayış göstermediğini, kızı evlilikten ve cinsellikten soğuttuğunu, yeterli anlayışı göstermesi halinde kızın kendisini sevebileceğini ancak aceleci hoyrat ve anlayışsız tavırları nedeni ile adamın ağır kusurlu olduğunu savundum. Bayan hakim "Senden tiksiniyorum" diyen bi bayanın evlilik birliğinin sarsılmasında ağır kusurlu olduğu, evliliğin devamında bir yarar bulunmadığı gerekçesi ile nafakasız, tazminatsız davayı kabul ederek,tarafların boşanmalarına karar verdi. Davayı duruşmalı temyiz ettim. Kızıda Yargıtay duruşmasına götürdüm. Heyete kızı soğutanın adam olduğunu uygun bir dille anlattım. Yargıtay Mahkemenin kararını bozdu. Bayan hakim katı bir tavırla kararında direndi. Hukuk Genel Kurulu ise müvekkilin "Senden Tiksiniyorum" sözlerini göz önünde bulundurmadan, davacının kusurlu olduğunu kabul ederek davada boşanma gerekçelerinin bulunmadığına karar verdi... Bayan hakim bu durumdan pek hoşlanmasada zorunlu olarak Hukuk Genel Kurulu kararına uydu. Dava reddedildi... Ben erkeğin kusuruna ve kişinin kendi kusuruna dayanarak bundan bir hak elde etmesinin yanlışlığına inandığım için son kararın doğru olduğunu düşünüyorum. Ne dersiniz ?? Konuya gelince "Senden Tiksiniyorum" yanında "Seni Sevmiyorum" daha hafif kalıyor. Evliliklerde aralarında cinsellik yaşanan kadın ve erkek birini az yada çok mutlaka sever.. Seni sevmiyorum diyen bir kadın BENCE ANLATMAKTA ZORLANDIĞI BİR DERDİNİ ANLATMAYA ÇALIŞIYORDUR. YOKSA SEVGİSİZLİĞİNİ DEĞİL BENCE.. Kuru ve soyut "Seni sevmiyorum" sözünün boşanma gerekçesi olabileceğini kabul etmiyorum. Ben hakim olsam tarafları kovarım "Evlilik oyuncakmı, hadi bakim doğru evinize" derim. Ama sevgi gerçekten bittiyse bunun sebebi boşanma için de yeterli bir sebep oluşturur zaten. Sevmeyen insan hem aldatır. Hem evinde durmaz. Hemde kendine yeni bir yaşam oluşturma çabasına girer. Bu durumda, terk, şiddetli geçimsizlik kaynaklı dava nedenleri kendiliğinden oluşur zaten.. Seni sevmiyorum diyen aslında "Seni seviyorum ama beni üzüyosun, beni dinle, beni anla demek istiyodur.." BEN MÜVEKKİLEMİN GÖZLERİNDE HOYRAT EŞİNE KARŞI HALA BİR SEVGİ GÖRDÜĞÜMÜ SÖYLEMEDEN EDEMİYECEĞİM.. Saygılarımla.... |
06-03-2008, 13:43 | #26 |
|
Herşey bir yana sevgi bitmiş olmasına ve seni istemiyorum demesine rağmen bu evliliğin devam etmesinin neresi doğru. Eşini sevmeyen ve onu istemediğini dile getiren taraf elbette kusurludur. Kusur kavramını ceza hukukundaki gibi değerlendirmeyin. Evlilikte eşlerin birbirlerine sadakat gösterme sevgi gösterme hakkı vardır. Evliliğin başındaki deli divane aşık olma durumu tabiki devam etmez ama hiç sevmeme seviyesine düştüyse de evlilik biter. Sevmiyor ama kusur sayılmaz diye bu lafı duymuş bir insanın onu istemediğini bildiği kişiyle yaşamaya zorlanması saçmalık
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Yargıtaydan Kiracıyı sevindiren bir karar | imge_nil | Hukuk Haberleri | 0 | 29-09-2007 17:04 |
müdahalenin meni-ilginç(!) bilirkişi raporu..ilginç karar.. | hilalki | Meslektaşların Soruları | 2 | 23-01-2007 23:42 |
Temyiz Dilekçesinin reddine ilişkin EK KARAR | Adli Tip | Meslektaşların Soruları | 1 | 20-12-2006 17:14 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |