Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

25 Kasım 2014 KAHDEM Bildirisi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-11-2014, 16:20   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan 25 Kasım 2014 KAHDEM Bildirisi

Türkiye’de Suriyeli Kadınların Da Adı Yok!


Şiddet ayrım yapmaksızın ve artarak tüm kadınlara yönelmektedir.


İçişleri Bakanı Efkan Ala Kasım 2014’te soru önergesine verdiği yanıtta Türkiye’de 1 milyon 653 bin 605 Suriyelinin yaşadığını, biyometrik verilerle kayıtlı Suriyeli “misafir” statüsündeki sığınmacıların sayısının 1 milyon 176 bin 746 olduğunu açıkladı. Yani resmi verilere göre en az 500 bin Suriyeli kayıt dışı biçimde ve her tür istismara açık durumda yaşamını sürdürmektedir.

BM’nin 2013 sonu tahminlerine göre Türkiye’deki toplam Suriyeli mültecilerin % 75’i çocuk ve kadınlardan oluşuyor. Dolayısıyla bu istismarın ve çaresizliğin asıl mağduru kadınlar ve çocuklardır.
Uluslararası Af Örgütü’nün yine Kasım 2014’te yayımlanan Suriye raporuna bakıldığında, Türkiye’de yaşayan Suriyelilerden yalnızca 220 bin kişinin mülteci kamplarında insancıl koşullarda yaşadığı, 1,3 milyon kişinin ise kamplar dışında kendi başlarının çaresine bakarak yaşam mücadelesi verdiği açıklanmaktadır.

AFAD istatistiklerine göre ise Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin %85’i kamp dışında yaşıyor, yani herhangi bir yardım almıyor ve bunların %25’i terk edilmiş yerlerde yaşıyor. Büyük kısmı da insanlar için uygun olmayan yerlerde yaşıyor. Suriyeli çocukların yalnızca yaklaşık altıda biri kamplarda eğitimine devam edebiliyor. Yani kız çocuklarının büyük bir çoğunluğu cinsel ve ekonomik sömürüye uygun şartlar altında yaşıyor.

Yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi Madde 4/3 hükmüne göre,
“Taraflar bu Sözleşme hükümlerinin, özellikle de mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirlerin, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, ulusal veya sosyal köken, bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk, doğum, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü gibi, herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin edeceklerdir.”

Kadın haklarını eyleme dönüştürürken yurttaş olmayan ve sahip oldukları farklı kimlikler sebebiyle uğradıkları ayrımcılığın şiddeti daha da ağırlaşan mülteci kadınlar göz ardı edilemez, böyle bir ihmal İstanbul Sözleşmesi madde 4’e aykırı düşmektedir.

Suriyeli kadınların ve kız çocuklarının köle pazarı gibi satışa çıkarıldığı, pazarlık konusu yapıldığı artık bilinen bir gerçek haline geldi. Türkiye’de esnafın bu köle pazarına ilişkin kullandığı ifadeler tüyler ürpertici: “Patatesin kilosu 2 olan da var, 5 de.”

Tarafı olduğumuz CEDAW madde 6 bu noktada yeniden anımsanmalıdır: “Taraf Devletler, kadın ticareti ve fahişeliğin istismarının her şekliyle önlenmesi için yasama dahil gerekli bütün önlemleri alacaklardır.”

Sağlık hizmetlerinden yalnızca biyometrik verileri kayıtlı bulunan ve genel sağlık sigortası yapılmış çok az sayıda mülteci kadın ve çocuk yararlanabilirken çoğunluğu hiçbir hizmetten yararlanamıyor. Çoğunluğunun yaşadığı, sığındığı bir konut yok, sokaklarda, terminallerde yaşıyor. Bazıları kirayla oturmakla beraber kira bedelini ödemekte güçlük çekince kendilerine getirilen teklif ne kadar istismara açık durumda olduklarını ortaya koyuyor: “Kira veremiyorsan kızını ver!”

Suriyeli mültecilerin çoğunluğunun kadın ve çocuklardan oluştuğu göz önüne alındığında mülteci kadın ve kız çocuklarının cinsel, fiziksel, ekonomik, psikolojik her tür istismara ve şiddete karşı korunmasız durumda oldukları ve insan onuruna yakışmayan koşullarda yaşadıkları çok açıktır. Ciddi çoğunluğu herhangi bir yardımdan yararlanma olanağından yoksundur, koruyucu ve iyileştirici tıbbi hizmet alma olanakları bulunmamaktadır, dil bilmemektedir, kayıtlı olmadıkları da düşünüldüğünde “yok” sayılan, trafik lambalarında da karşımıza çıkmasalar görünmez hale getirilen, köle muamelesi yapılan bireylere insan hakları gecikmeksizin tanınmalıdır.

Kadınların insan hakları yurttaş-sığınmacı ayırımı yapılmaksızın hayata geçirilmeli, CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi istisnasız biçimde uygulanmalıdır.

KADINLARA HUKUKİ DESTEK MERKEZİ


Bildiri üyemiz Dr Özge Yücel tarafından tarafından kaleme alınmıştır.Teşekkürlerimizle
Old 26-11-2014, 16:30   #3
av.semire nergiz

 
Varsayılan

Bildiriyi hazırlayan arkadaşımızın eline sağlık.Bu can alıcı ve hayati mesele ile ilgili olarak daha da ilgi çekmek ve çözüme katkıda bulunmak üzere bildiri metnini imza kampanyasına dönüştürmeyi öneriyorum.içişleri Bakanlığı,Kadından sorumlu Bakanlık ile Başbakan ve cumhurbaşkanlığına hitaben eş zamanlı olarak yapılabilir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
KAHDEM 8 Mart 2014 Basın Bildirisi Doç. Dr. Özge Yücel Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 08-03-2014 12:04
Kahdem 25 Kasım 2013 Bildirgesi Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 24-11-2013 20:27
KAHDEM 25 Kasım 2012 Bildirgesi Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 24-11-2012 10:31


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03929591 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.