Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Nimet Hanım ve tüm barolar neredesiniz?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-11-2008, 02:51   #1
oguzhand0

 
Varsayılan Nimet Hanım ve tüm barolar neredesiniz?

HABERTURK web sayfasından alıntıdır
Nimet Hanım ve tüm barolar neredesiniz?
Dünden beri aklımda hep aynı konu var...
Kayınpederinin tecavüzüne uğrayan, bunu kocasına ve kayınvalidesine anlattığında yalancılıkla suçlanan, sonra tekrar tecavüze uğrayınca jandarmaya giden ve bu kez de kocası ve kayınvalidesinin şikayetini geri alması için baskı yaptıkları kadın var ya, ondan söz ediyorum...
Bir insan ruhu kaç travmaya dayanabilir acaba?
Empati kurmak çok zor ama en azından bir an düşünebilirsiniz...
Kadın önce tecavüze uğruyor.
Tecavüz başlı başına bir iğrençlik ama beterin beteri varmış dedirten şey bir yabancının değil kayınpederin tecavüzüne uğramak olmalı.
Tavrı en az kayınpeder kadar iğrenç ve kabul edilemez olan biri daha var. O da kadının kocası...
Örselenmiş bir ruha "yalan söylüyorsun" demek kolay olmamalı.
Hoş, bu tavrın altında kuvvetle muhtemel olayın gerçek olduğuna inanmama isteği vardır ama yine de psikolojik herhangi bir tahlil bu durumu açıklayamaz,a çıklayamamalı...
Velev ki karın yalan söylüyor, o zaman bu kadar hayati bir konuda yalan söyleyebilen bir kadını boşarsın olur biter değil mi?
Hayır bunlar olmuyor ve genç kadın hiçbirşey olmamış gibi yaşamaya devam etmeye zorlanıyor.
Sonra ikinci tecavüz geliyor...
Bu kez genç kadının elleri ve ayakları da bağlanıyor
Bu ikinci aşağılama, ikinci örseleme, bir ruhun ikinci kez delik deşik edilmesi değil de ne?
Genç kadın dayanamayıp jandarmaya başvuruyor.
Kayınpeder tutuklanıyor...
Adalet son sözünü söyler diye beklerseniz fena halde yanılırsınız...
İlk tecavüzde olaya inanmayan koca ve kayınvalide bu kez genç kadına şikayetini geri alması için baskı yapmaya başlıyor.
İstanbul'da oturup da "O da kocasından boşansaymış" demek kolay, tecavüze uğrayanın hala suçlu görüldüğü bir ülkede yaşarken, baba evine dönemeyeceğiniz bir gerekçeniz, tek başınıza yaşamanızı sağlayacak kadar geliriniz yoksa nereye döneceksiniz?
Genç kadın baskılara dayanamayarak bir dilekçe veriyor ve 4 aylık tutukluluktan sonra kayınpeder serbest kalıyor...
Dilekçeyi yazarken ya da o dilekçe ona imzalattırılırken genç kadın ne hissetmiştir acaba?
Bu sorunun cevabını bilmek istemiyorum aslında...
Kayınpeder cezaevinden çıkıyor ve hayat bir kez daha birşey olmamış gibi yaşanmak zorunda kalıyor.
Dün gazetelerde okuduğunuz duruşmadaki kalp krizi haberi bana göre içinde bir sürü insanlık dramı barındırıyor...
Dramın en büyüğü olmakla birlikte genç kadının dışında başka dramlar da var.
Mesela karısı babasının tecavüzüne uğrayan adam...
Tahminen onun en büyük korkusu bu olayın duyulması, babasına düşman olmak ya da örf neler söylüyorsa karısına öyle davranmak zorunda kalmasıydı...
Kayınvalidenin durumu da pek farklı değil aslında...
Bir yanda hiç kalmamış kadınlık gururuna rağmen bir başka kadınla yaşanan cinsellik gerçeği..
Diğer yanda oğlunun yaşadığı ızdırap ve onun tüm hayatını tümden değiştirecek bir süreç yaşadığını bilmek...
Yine de bunların toplamı bile genç kadının yaşadığı dramın kdv'si kadar tutmuyor...
Merak ediyorum acaba Devlet Bakanı Nimet Çubukcu bu kadın için devreye ne zaman girecek?
Konu, Üzmez de olduğu gibi medya gündemine taşındığında mı?
Ve barolar...
Hemen her baroda bir kadın hakları merkezi var...
Kadın haklarını salonlarda ve kağıt üzerinde savunmak yerine bu davaya müdahil olmak için genç kadının vekaletini ücretsiz alacak bir baro yok mu?
Küçük bir üçüncü sayfa haberi iki gündür aklımı karıştıryor, öfkemi kabartıyor...
Bir ülkede kadın olmak, birey olmak ve insan olmak bu kadar zor olmamalı...

Habertürk.com yazarı Özay Şendir
ozaysendir@haberturk.com
Old 28-11-2008, 07:28   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Alıntı:
Bir ülkede kadın olmak, birey olmak ve insan olmak bu kadar zor olmamalı...

Bu ülkede,erkek olmak,birey olmak ve insan olmak da bu kadar kolay olmamalı

Kadınların sürekli yaşadığı hak ihallerinin sadece bir kısım kadınların,bazı bakanlıkların ve bazı baroların uğraşması gereken "münferid olaylar " olmadığını,

Bunun bir insanlık sorunu olduğunu,

Tüm kadın/erkek yurttaşların sorunu olduğu benimsenmedikçe,

Sorunun çözümü için atılan adımlar da " münferid" girişimler olarak kalabilecektir.

Kadınlar,erkekler,tüm yurttaşlar..

NERDESİNİZ?
Old 28-11-2008, 10:19   #3
oguzhand0

 
Varsayılan

Sayın Kayar size katılıyorum. Bu tür "hak ihlallerinin" önlenmesi, cezalandırılması tabi ki de toplumun daha çok bilinçlendirilmesi ile mümkündür. Ve dediğiniz gibi bunlara karşı ses çıkarmak, bir şeyler yapmak herkesin, tüm yurttaşların görevidir. Ancak şu da yadsınamaz bir gerçektir ki; bu görev öncelikle bazı bakanlıkların ve baroların bazı örgütlenmelerinin uğraşmaları gereken bir sorundur. Bu açıdan Sayın Yazar Şendir'e katılıyor, kâğıt üstü kadın hakları savunuculuğu yapanları ve baroları ben de göreve çağırıyorum.

Old 28-11-2008, 10:57   #4
üye3578

 
Varsayılan

Daha duyarlı bir toplum haline geldiğimizde; KAHDEM, Barolar ve avukatlar bu tür olaylara müdahil olacaktır..
Old 28-11-2008, 14:14   #5
oguzhand0

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan zeynel
Daha duyarlı bir toplum haline geldiğimizde; KAHDEM, ....... bu tür olaylara müdahil olacaktır..
Bu KAHDEM'in bu tür olaylara karşı resmi görüşü ve duruşu mudur?
Old 28-11-2008, 14:20   #6
Gemici

 
Varsayılan

Medyada kadınlara ve çocuklara tecavüz ve kadın ve çocuk haklarının hiçe sayılması, rüşvet, yolsuzluk ve bunlara benzer haberler çıktığında, haklı olarak bir patırtı gürültü kopar ve toplum, bu türden olaylar ilk oluyormuş gibi havayla büyük bir dalgalanma geçirir. Benim şimdiye kadar gözlemlediğim, bu türden dalgaların tsunami tarzında olmadığı, olmadığı için de verilen zararın onarımı için fazla emek harcanmadığı, belirli bir süre sonra açılan yaraların kapandığı, toplum hafızasının olayı unuttuğu ve toplum denizinin hiç bir şey olmamış gibi süt liman oluşu yönünde; yeni büyük bir dalgaya kadar. Bu böyle devam eder gider. Olaydan mağdur olanlar genelde kendi kaderleri ile başbaşa bırakılır ve toplum gözünde değerleri düşmüş olarak kabul edilir.

Ülkemizde son yıllarda sesini duyuran ve başarılı bir çalışma yürüten ‘kadın hareketi’ veya toplumun belirli kesimlerindeki duyarlılık, ne yazık ki yalnız bırakılmakta ve bü yüzden de yetersiz kalmaktadır; yapabildiği çoğu zaman toplumun dalganmasına yol açan olayların zararlarını telefi etmekle sınrılı kalmaktadır.

Kadınlara yönelik şiddet ve istismar olayları üzerinde drurursak, toplum yapımızın bu türden olayları destekler yönde olduğunu görürüz. Nasıl destekler? Erkekleri kadınlardan değerli ve onlardan üstün olarak görmekle örneğin. ‘Yok öyle bir şey, biz kadınlarımızı çok severiz, onlara değer veririz’ diyenler kadın konusunda söylenen atasözlerimize baksınlar ne demek istediğimi anlarlar.

Kadın genelde kendi iradesi olmayan, erkeğe ve korunmaya muhtaç olan birisi olarak kabul edilir. Çok olan koruyucularının başında baba, kardeşler, sonradan koca gelir. Bu da yetmezmiş gibi kadın mahallenin veya köyün namusudur, gerektiğinde komşular ve mahalleli de devreye girer kadını, gerektiğinde kendi zayıf iradesinden, korumak için.

Cevaplandırılması gereken en önemli soru: ‘Kim kadınları bu kadar koruyucudan koruyacak?’

Gerçek şu: Koruyucusuna ‘ben senin korumana muhtaç değilim, beni korumana gerek yok’ diyen veya davranışları ile belirten kadın, koruyucusundan dersini alıyor, çünkü ‘korucu’ çevresinden destek görüyor veya çevrenin baskısı ile ders vermek olduğu zorunda olduğu sonucuna varıyor.

Bilinçsiz mahalle veya köy çevresi mi? Biraz safdillik olur bu beklenti.
Dışarıda horlanan, ezilen eve geldiğinde bu horlanmanın, ezilmenin acısını karısından çıkaran, o na hükmeden erkek mi? Bu da fazla bir beklenti bence.
Öldürülmek dövülmek ve sövülmek pahasına olsa bile, insanlık onurunu korumaya çalışan kadınlar mı? Bir ölçüde evet , ama destek görmedikleri sürece halleri duman.
Kadın Hareketi mi? Büyük adınlar attılar ve atıyorlar, destek görmeyince anların da işleri zor.
Nimet Hanım ve devlet mi? Büyük faydası olur ve devletin konuyu ciddiye aldığını gösterir. Getirilen önlemler toplum tarafından benimsenmedikçe yazla tutmaz.
Toplumun aydın kesimi mi? Güvenmeyi çok isterdim! Kendi inandıklarını mutlak gerçeklermiş gibi herkese duyurmaya çalışan, kadına tanınan yasal eşitliğin yersiz olduğunu, belirten bir aydınımızın düşüncesini okuduktan ve bu türden düşüncelerin diğer aydınlarımız tarafından desteklendiğini okuduktan sonra güvenim sarsıldı.
Alıntı: Kadınlar fazla zeki değillerdir. Soyut düşünce üretemezler.Bu yetenekleri yoktur.Bu nedenle geçmişte yaşamış bilim adamları,doktrin oluşturanlar ve peygamberler ile siyasi liderler kadınlar arasından çıkmamıştır.Kadınlar geniş açıyla düşünemezler.Soyut düşünen erkeklerdir.Kadınların da düşünme ve muhakeme tarzları erkeklerde yoktur.Bu nedenle kadınlar fazla zeki olmadıkları için ev işi tam onlara uygundur.Kadınlar ev içinde iş yaparken robot gibi çalışırlar.

‘Kadınlar soyut düşünce üretemezler. Bu nedenle geçmişte yaşamış bilim adamları,doktrin oluşturanlar ve peygamberler ile siyasi liderler kadınlar arasından çıkmamıştır’ diyen aydınımz bu tespitinin nedenleri üzerinde soyut bir düşünce üretememiş gibime geliyor.

Konu insanlık onuruna değer veren herkesi ilgilendiriyor. Problemin çözümü için gereki olan toplumsal bilinçlenmeye hepimiz katkıda bulunabiliriz. Özellikle aydınlarımızın şimdiye kadarki ezberlerini(özellikle erkeğin kadından daha üstün olduğu ezberi) unutup konu üzerinde yeniden düşünmeye ihtiyaçları var.


Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hakime Hanım duyurucu1 Hukuk ve Türkçe Çalışma Grubu 25 23-09-2013 08:49
Kamu Yönetimi okuyanlar sizler neredesiniz? yağmurdamlası Hukuk Lisans Eğitimi 11 17-09-2007 14:20
Hey Millet Neredesiniz? suatuyar Hukuk Lisans Eğitimi 6 30-05-2007 17:10
'Latife Hanım' davası özge_law Hukuk Haberleri 17 20-10-2006 01:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04152989 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.