15-02-2007, 16:44 | #1 |
|
Sevda Cahili
Sevda Cahili
Dokudan ibaret, etten yürekler, Yangını ne bilsin, külü ne bilsin. Aşk âbından mahrum çorak topraklar, Yağmuru ne bilsin; seli ne bilsin. Kılavuzu yalnız düşünce olan, Her daim kuşkuyla, şüpheyle dolan, Şiiri, sanatı gereksiz bulan, Mızrabı ne bilsin; teli ne bilsin. Kendiyle çelişen, yalan konuşan, Bir an kaçar iken bir an yanaşan, Hacetini bile ele danışan, Yordamı ne bilsin, yolu ne bilsin. Hayatında bir kez köye girmemiş, Arpa, buğday, toprak, tarla görmemiş, Demet demet lale, gülü dermemiş, Çiçeği ne bilsin; balı ne bilsin. Akşamdan, sabahtan, günden bihaber, Canandan bihaber, candan bihaber, Kendini bekleyen sondan bihaber, Ahvali ne bilsin, hali ne bilsin. Zoru gördüğünde hemen kıvıran, Karayı bir anda aka çeviren, Her saniye, her an bir çam deviren, Lisanı ne bilsin; dili ne bilsin. Bütün sırlarını ele bildiren, Hislerini elleriyle öldüren, Ahde vefayı da rafa kaldıran, Mevla’yı ne bilsin; kulu ne bilsin. 9 Şubat 2007 / ANKARA |
19-02-2007, 00:29 | #2 |
|
Bazılarına Nasihatler
Yitirmeden kıymet bilemiyorsan,
Sonradan pişmanlık boşuna artık! Aklından şüpheyi silemiyosan, Kendine düşmanlık boşuna artık! Seneler geçtikçe zaman tükenir. Gözlerin hep sağa sola bakınır. Yorgun kalbin çırpınmaktan çekinir. Güvenme gözüne, kaşına artık! Şarta bağlı sevgi, aşk mı olurmuş? İhtimali sevda düşte kalırmış. Gerçek aşık davetsiz de gelirmiş. Bu defa sen takıl peşine artık! Kaçarak, korkarak çözüm bulunmaz. Bakmadan, görmeden nedir bilinmez. Lakin görünenden sual olunmaz. Dönme sen bu işin başına artık! Ne sevdiğin belli; ne sevmediğin, Bir hakaret kaldı, bir sövmediğin, Gelme deyip kapından kovmadığın, Başkasını koy sen düşüne artık! Olmayan duygular yaratılamaz. Tenekeden altın üretilemez. Hatada, yanlışta diretilemez. Bir an evvel bak sen işine artık! 18 Şubat 2007 / ANKARA |
19-02-2007, 00:32 | #3 |
|
Beklenene Dair
İnce hesaplarla olmasın işi,
Gözleri kalbiyle bir olsun yeter! Bilinçli olmalı laf söyleyişi, Sözleri özüyle bir olsun yeter! Beyaz dediğine siyah demesin. Bugün söylediğin yarın yemesin! Hiçbir zaman yarı yolda komasın. Kitabında haya, ar olsun yeter! Benden başkasını görmesin gözü. Herkese, her vakit gülmesin yüzü. Ahd-ı peyman üzre olmalı sözü. Gözleri harama kör olsun yeter! Ne mal mülk isterim, ne de gösteriş. Hep yanımda olsun, gerisi boş iş. Ancak Mevla'yadır işbu yakarış: Onsuz dünya bana dar olsun yeter! Aklı yüreğini kurşunlamasın. Gaflet kumaşını arşınlamasın. Hatayı hatayla perçinlemesin. Hep bana, tek bana yar olsun yeter! Ankara, 6 Şubat 2007 |
19-02-2007, 00:33 | #4 |
|
Diğerlerinden Öğütler
Ne isen o olmak, beş kuruş etmez,
Sen bu duruşunu değiştir artık! İyi niyet sana hiçbir şey katmaz, Sen bu görüşünü değiştir artık! Kurnaz ve sinsi ol tilki misali, Ölçüp biç, hesapla her ihtimali, Çelişik laflar et derin, imalı, Menfaat duygunu geliştir artık! Aklına geleni söyleme hemen. Her işinde olsun bin türlü dümen. Bırak da karışsın sap ile saman. Selimi habise dönüştür artık! Fırsat doğar doğmaz sat yoldaşını, Aklından, gönlünden at yoldaşını, Doğduğuna pişman et yoldaşını, İyiliğe verip veriştir artık! Zora hiç bulaşma hep kolaya kaç. Vaziyete göre uygun tavrı seç, Gerekirse ardan, hayadan vazgeç. Kendini bunlara alıştır artık! 16 Şubat 2007 / ANKARA |
19-02-2007, 00:36 | #5 |
|
Kendime Sitem
Bir sahte Aslı’ya gönlünü açtın,
Gururunu hiçe saydın da n’oldu? Bir bakışa kanıp dünyadan geçtin, Deli yüreğine uydun da n’oldu? Kılavuz mu ister hiç görünen köy? Bir öyle, bir böyle değişmez bu huy. Yaptığın hatayı toyluğuna say. Sevdanı cihana yaydın da n’oldu? Tüm dünya söyledi, sen inanmadın. Ne dese, ne yapsa hiç gücenmedin. Hesapsız sevmekten hiç kaçınmadın! Özsaygını öksüz koydun da n’oldu? Kırkta yılda bir kez aklına geldin, En küçük ilgiyi gerçek aşk bildin, Hakikatı görüp şaşırdın kaldın, Sessiz tövbelerden caydın da n’oldu? Herkesi sen kendin sandın değil mi? Ne başlangıç ne de sondun değil mi? Dünyada tek ahmak sendin değil mi? Her daim canına doydun da n’oldu? Velhasıl imkansız işe kalkıştın, Tek başına bir saf düşe kalkıştın, Beyhudeydi hepsi boşa kalkıştın, Vicdan gömleğini giydin de n’oldu? 13 Şubat 2007 / ANKARA |
20-02-2007, 12:40 | #6 |
|
Gerçekler
Kaçmak ve saklanmak hiç fayda etmez,
Tokat gibi yüze vurur gerçekler. Seni hiç terk etmez, katiyen gitmez, Gün gibi karşında durur gerçekler. İstediğin kadar görmezlikten gel, Üç metre ötede tükenir bu yol, Var her şeyi unut lakin şunu bil: İçini dışına serer gerçekler. Aklını gönlünle yarıştırırsan, Çıkarla sevgiyi karıştırırsan, Doğruyu yanlışla barıştırırsan, Bütün benliğini yorar gerçekler. Sen durdurmak için çabalasan da, Arkasından tutup yakalasan da, Çelikten duvara çivilensen de, Her zaman menzile varır gerçekler. İster görmezden gel, ister yokmuş say, İster gece karasını sen var akmış say, İstersen pisliği pür-i pakmış say, Er geç hesabını sorar gerçekler. Ne yapsan, ne etsen onu andırır, Seni yükseklerden yere indirir, Aynada gözlerin şunu haykırır: Sahte yüreklere zarar gerçekler. 20 Şubat 2007 / ANKARA |
23-02-2007, 16:17 | #7 |
|
Bukalemun
Bugün söylediğim dünümü tutmaz,
Güvenilmez asla sözüme benim. Çelişkim, çatışmam, yanılgım bitmez, Fesatlık işlemiş özüme benim. Yemin billah eder gene dönerim, Kendi ettiğime kendim yanarım (!), Yandığım sanılır hemen sönerim, Sır ermez eğrime düzüme benim. Ne yapıp ne edip inandırırım, Dolandırıcıyı dolandırırım, Bin bir üç kağıdı barındırırım, Hakaret işlemez yüzüme benim. Şeytan melek olsa ben dürüst olmam, “Yarın n’olur?” desen, vallahi bilmem! Sürekli değişir, hiç aynı kalmam, Zemheri karışır güzüme benim. İsterim rahata erişilmesin! Huzur meclisine karışılmasın! Bir an dahi doğru konuşulmasın! Yalan türkü olsun sazıma benim. 23 Şubat 2007 /ANKARA |
23-02-2007, 20:11 | #8 |
|
bu şiirlerin hepsi birbirinden güzel teşekkürler
|
24-02-2007, 12:16 | #9 |
|
Serdar bey,
Lafı dolandırmadan,karıştırmadan. Tek söz söyleyeceğim. ŞİİRLERİNİZ BİR HARİKA. |
24-02-2007, 15:44 | #10 |
|
:)
Serdar bey gerçekten şiirleriniz çok güzel başarılarınızın devamın diler yeni şiirlerinizi okumak arzusuyla...
|
02-03-2007, 21:37 | #11 |
|
Gözlerin
Ne vakit karanlık semaya baksam,
Semadan gönlüme taşar gözlerin... Bütün engelleri karşına diksem, Dev gibi dağları aşar gözlerin... Kederi, tasayı, şüpheyi boğar, Sanki kanatlanıp göklere ağar, Hasret ikliminde gün gibi doğar, Parlar adın gibi ışır gözlerin... Bazen çok uzaktan, bazen yakınca, İşveli, edalı, nazlı bakınca, Cismi tutuşturup, ruhu yakınca, Parçalar gönlümü, deşer gözlerin... Başka bir aleme, ile götürür, Büyük lokmaları bir bir yedirir, Hayır diyecekken evet dedirir! Nurlanıp ışıldar, coşar gözlerin... Ufukta görünen dertken, kederken, Unutmaya yemin billah ederken, Sensizliğe koşar adım giderken, Bir anda aklıma düşer gözlerin... Bu cismim sürekli sensiz kalsa da, Bütün çiçeklerim bir bir solsa da, Dünyamdaki herkes, her şey ölse de, Özümde her zaman yaşar gözlerin... 2 Mart 2007 / ANKARA |
09-03-2007, 00:50 | #12 |
|
Sesleniş
Karanlık dünyama ismin yazanda,
Nurlandırır, aydınlatır ay beni! Öyle başın eğip gözün süzende, Mest eyliyor bu büyülü huy beni! Eşsiz endamına dallar ne desin? Bir küçük busene ballar ne desin? Hüsn-ü cemaline diller ne desin? Gül bağrının ortasına koy beni! Her nefeste senli düşler kurunca, “Sen” deyince akan sular durunca, Kalptekiler ellerime vurunca, Şiirimde mısra mısra duy beni! Ey yaman gülüşlüm, ecel bakışlım! Sevgi gergefinde sırma nakışlım, Ebediyet nehrim, coşkun akışlım, Sensiz iken cansız bir taş say beni!... 9 Mart 2007 / ANKARA |
09-03-2007, 13:36 | #13 |
|
Ben
“Gönül mü akıl mı?” diye sorulsa,
Aklımı katiyen kayıramam ben. Kalbime çelikten zincir vurulsa, Dışımı içimden ayıramam ben. Hakkın kapısında aciz bir bende, İtikat, tevvekkül ve ihlas bende, Aşka sevdalıyız, Kerem de ben de! Bu öksüz ruhumu doyuramam ben. Ne kinden anlarım, ne intikamdan, Bir yanar bir söner öfkeden şamdan, İbret alırım da her serencamdan, Gönlüme bir türlü buyuramam ben. Bence kendin olmak en büyük sanat, Doğrucu Davutum, inadım inat! Sevdama şahitken bütün kainat, Sesimi yarime duyuramam ben. 7 Mart 2007 / ANKARA |
16-03-2007, 21:04 | #14 |
|
Yalnızlığın Şiiri
YALNIZLIĞIN ŞİİRİ
Sensizlik ikliminin hiç dinmeyen rüzgarı, Öksüzlük coğrafyası, hiçlik ili yalnızlık! İyi olmaz illetin iç kanatan düçârı, Huzursuzluk denizi, hicran gölü yalnızlık! Arştaki bir yangına yağmur tufan kâr etmez, Koskoca buzdağını bir kıvılcım eritmez, Yalancı kavuşmayla, sahte vuslatla bitmez, Cehennemin şiiri, nârın dili yalnızlık! En ağır işkenceler sensizlikten hafiftir, En bedbaht ülke bile sen var isen latiftir, Sensiz yaşamaktansa ölüm bana lütuftur! Azrailin sağ kolu, zulmün eli yalnızlık! Bir bedende yaşasak bitmez bu eşsiz hasret, Sen var bu deliliği yalnızca bana hasret! Mutluluk şarkıları sensizsem bana hoyrat, Umutsuzluk elinin sonsuz yolu yalnızlık! Senden özge bir ilaç derman olmaz bu derde, Kirpiğin anlatılmaz en muhteşem eserde, Yoksunluk zirvesinde hiç durmadan eser de, Mutsuzluk fırtınası, keder yeli yalnızlık! 16 Mart 2007 |
22-03-2007, 09:39 | #15 |
|
Gece - Gündüz
Sen olmazsan gündüzlerim karanlık,
Sen olunca gecelerim aydınlık. Gel artık dünyama sonsuz ışığım! Yokluğunla eksik kaldı her şeyim... Aralık 2006 / ANKARA |
13-04-2007, 21:57 | #16 |
|
Gülüşün
Güneş aydınlanır, gece tutuşur,
Ruhunun resmini çizer gülüşün... O iki ben sana ne de yakışır! Kederi tasayı üzer gülüşün... Susturur sükûtu, eritir hârı, Meçhûlü kaybeder eşsiz esrarı, Katleder ölümü, vurur efkârı, Sevda tarihini yazar gülüşün... Bütün değerlerden daha değerli, Öyle umut dolu, öyle uğurlu, Sevgiyle damgalı aşkla mühürlü, Yokluğu varlıkla ezer gülüşün... İpek dudaklardan taşar bir yürek, Cismimi kavurur pembe bir kurak, Gözlerinse sanki durulmaz durak, Ücra coğrafyamda gezer gülüşün... Korkuyu korkutsa, yaksa nefretim, Aslımı yok etse yırtsa suretim, Kendimi kendimden etse gayretim, İdam kararımı bozar gülüşün... 13 Nisan 2007 ANKARA |
12-06-2007, 13:55 | #17 |
|
Babamdan Mektup
Yirmibeş yıl oldu ders başlayalı
Aklına bir satır girmemiş oğul Maddeden ibaret yâr düşleyeli Cehâlet kınında durmamış oğul Münasip dedin ya sana inandık Lafı laf sözü söz Türk kızı sandık Olanı duyanda şaşkına döndük Atımız menzile varmamış oğul Bizi biz yapanlar yoğ imiş bunda Nefsine ibadet çoğ imiş bunda Karakter şahsiyet sığ imiş bunda Gözün gerçekleri görmemiş oğul Leylalar masalda kalmış söyledim Sevdalar gecelik olmuş söyledim Dürüstlük insanlık ölmüş söyledim Adalet hükmünü sürmemiş oğul Bize dönülecek söz lazım değil Ardan mahrum kalmış yüz lazım değil Ete sevdalanan kız lazım değil Kıt aklın bu sırra ermemiş oğul Sözümü katiyen kötü belleme Olura olmaza şiir söyleme Velhasıl bir daha hata eyleme Şeytan şersiz düzen kurmamış oğul 12 Haziran 2007 |
13-06-2007, 12:30 | #18 |
|
Bu şiirde imza göremedik! Tarz size benziyor da hem imza yok hem başlığı birlikte düşününce; babanız da Cem Yılmaz'ınkinden mi?
Saygılarımla. |
13-06-2007, 15:43 | #19 |
|
Babama Mektup
Baba nasıl desem nasıl söylesem
Bela nasihatten evla olurmuş Arzı arşınlasam göğü boylasam Bendeki gafletten kısa kalırmış Dışından bakınca masum göründü Gerçek kimliğine şimdi büründü Sonunda şeytana ne de yarandı Dönmek münafığa mubâh gelirmiş Kendimce düşünüp akıl yürüttüm Bu sakat sevdayı kendim yarattım Sözü zayi ettim, özü çürüttüm Muhannete bakan, âmâ ölürmüş Sabrımı zorladı ya sabır çektim Salladı savurdu saf gibi baktım Bütün mihnetlere boynumu büktüm Hırsız yavuz ise gündüz çalarmış Sözünden dönene güven duyarsan Tescilli namerdi adam sayarsan Yatağın yerine kalbe koyarsan İnsancık kendini insan bilirmiş Seni dinlemedim eğiktir başım Böylesiyle asla olmasın işim Gayrı “insan” olur hayalim düşüm Herkes layığını er geç bulurmuş 13 Haziran 2007 |
25-07-2007, 10:54 | #20 |
|
Gönül İle Hasbihal
Senin yanındayken eli süzenden,
Aşık mı beklersin yar mı beklersin? Beyaz anlatırken siyah yazandan, Pamuk mu beklersin kar mı beklersin? Güneşi balçıkla sıvar da sıvar, Yalandan sopayla gerçeği kovar, Ruhunu katranla ovar da ovar, Işık mı beklersin nur mu beklersin? Gözünü izlesen gözün yorulur, Anlatmaya kalksan sözün yorulur, Varlığın, benliğin, özün yorulur, Mana mı beklersin sır mı beklersin? Nefsinin yanında kainat nokta, Sürü varken gözü olur mu tekte? Kim bilir ne taşlar vardır etekte, Namus mu beklersin ar mı beklersin? Yaptığı hesabı alim çözemez, Yüzünü çiz desen ressam çizemez, Toprağı kaz desen kürek kazamaz, İdam mı beklersin dar mı beklersin? Herhalde fark ettin, gördün, işittin, Buna meyledip de buzu üşüttün, Bana baharımda güzü yaşattın, Ateş mi beklersin har mı beklersin? 25 Temmuz 2007 / ANKARA |
31-07-2007, 11:25 | #21 |
|
Gözü Gönlü Bir Olanı Ararım
Kime gönül açsam muhannet çıktı
Yürek nektarını yerlere döktü Gönül ne çektiyse nankörden çekti Her gördüğüm düşü “o”na yorarım Gözü gönlü bir olanı ararım Allah’tan korkmalı arı bilmeli Bize ait olan bizde kalmalı Davet beklemeden kendi gelmeli Gece gündüz hayalini kurarım Gözü gönlü bir olanı ararım Cismine güvenip büyüklenmesin Adı ağızlarda sayıklanmasın Sebepli sebepsiz ayaklanmasın Kurda kuşa her dem “o”nu sorarım Gözü gönlü bir olanı ararım Hesapsız kitapsız gerçek sevgiye Menfaatten ari halis duyguya Vefalı insanla kara yazgıya Ömür boyu her an selam dururum Gözü gönlü bir olanı ararım Küçüğünü büyüğünü bilenin Mutluluğu Hak yolunda bulanın El değmemiş gül bahçesi olanın Bahçesinden gonca güller dererim Gözü gönlü bir olanı ararım Ahd-ı peyman üzre söz söyleyene “Sözüm namusumdur benim” diyene Sözünden dönmeyi haram sayana Emreylesin derhal canım veririm Gözü gönlü bir olanı ararım Doğruyu yanlışı kendi seçenle Menfaatten, maddiyattan geçenle İhanetten köşe bucak kaçanla Mutluluğa durmaksızın yürürüm Gözü gönlü bir olanı ararım Özünden tevekkül, iman taşanda Günde beş kez Yaradana koşanda Yunus Emre tezgahında pişende Yücelerin yücesini görürüm Gözü gönlü bir olanı ararım Anlattım gönülden gelip geçeni Mevlam utandırmaz gönül açanı Aşk şerbetin üç nefeste içeni Kuş tüyüyle saf ipekle bürürüm Gözü gönlü bir olanı ararım 31.07.2007 / ANKARA |
06-08-2007, 21:07 | #22 |
|
Arz-ı Hal (Ne Söylense Bu Halime Az Benim)
Arz-ı hal bu ne sızlanma, ne sitem
Kime dert anlatam kimlere satam Nereden eksiltem nereye katam Zalim zaman bu yarama tuz benim Ne söylense bu halime az benim Küçük yaşta büyük düşlere daldım Anamı atamı karşıma aldım Sandım ki ömürlük bir yâren buldum Yaşananlar benliğimde giz benim Ne söylense bu halime az benim İnce ince geçirmiştim elekten Yakına gelmişti elden ıraktan Gerçekten sevildim candan, yürekten Sevdalığım tüm dillere söz benim Ne söylense bu halime az benim Vuslata sayılı bir zaman kala Yıkıldı bir anda çelikten kale Yerle yeksan oldu dönüştü küle Yüreğimde hala ateş köz benim Ne söylense bu halime az benim İçimdeki boşluk arzdan büyüktü Sanki mavi gökler üstüme çöktü Benliğim gaibe semadan baktı Arş-ı âlâ bu gönlüme göz benim Ne söylense bu halime az benim Doğrudan olunca yanlışa saptım Bir çift güzel göze, bakışa taptım Aklımca cisimden bir sevda yaptım Hatalarım bu alnımda iz benim Ne söylense bu halime az benim Doluyu görünce yağmur aradım Derya arar iken hepten kurudum Huzuru bırakıp derde yürüdüm Yaralarım ecelime hız benim Ne söylense bu halime az benim Gerçekler bir anda yüzüme vurdu Gözlerim gönlüme vefayı sordu Akıl doğrulara sonradan erdi İşbu ibret silahıma gez benim Ne söylense bu halime az benim Gözüm bundan gayrı güzeli görmez Haram bahçesinden goncalar dermez Bu nefse uyup da günaha girmez Hakka giden tüm yollarım düz benim Ne söylense bu halime az benim Nehirde çağladım, sazda inledim Veli kelamını meşkle dinledim Velhasıl geç oldu lakin anladım Şükretmezsem mevsimlerim güz benim Ne söylense bu halime az benim 6 Ağustos 2007 / ANKARA |
23-08-2007, 18:45 | #23 |
|
Deli Gönül
İhanetin moda olduğu çağda
İnatla vefayı seç deli gönül Güllerin bülbüle kıydığı bağda Maddeden cisimden geç deli gönül Baş tacı eylersin arkandan vurur Kimden aldığını kimlere verir Sanma ki bu halde vuslata varır Muhannet illerden göç deli gönül Onun da kendince hakları varmış Sorgusuz sualsiz güven ararmış Yazdığı yüzsüzlük sildiği armış Yalan yüzlülerden kaç deli gönül Tenkit edemezsin tenkit kaldırmaz Kibirli burnundan hiç kıl aldırmaz İstediğin yapar sana bildirmez Huzuru aramak suç deli gönül Ne zaman ne yapar bilmek imkansız Bir sokak öteye salmak imkansız Mutluluk imkansız gülmek imkansız Günah kafesinden uç deli gönül Ne paran ne pulun ne malın olsun Varsın evin barkın hep yalın olsun Parlayan şahsiyet pak alın olsun Ruhtan ari cisim hiç deli gönül 23 Ağustos 2007 ANKARA |
18-03-2008, 11:43 | #24 |
|
Sana Gözlerimde Bir Gökyüzü Saklayamadım
Yeni doğmuş sevgilere soykırım yapan cani yaşanmışlıklara inat
Yürürken bir kerecik dokunabilmenin hayaliyle gökkuşağına doğru Omuzlarımda çetrefilli hesapların yılgınlığı var Gün geçtikçe kuraklaştı bakışlarım Bundan mı bilmiyorum Sana gözlerimde bir gökyüzü saklayamadım... 18 Mart 2008 ANKARA |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Sevda | Av. Hulusi Metin | Site Lokali | 1 | 25-10-2002 07:54 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |