07-09-2006, 12:45 | #31 |
|
sayın Seyran Atesın meslegını bırakmasına uzuldum. tehdıtler saldırılar gercekten kotu ama ataerkıl yapı oldugu surece ınsan hangı kımlıkle kadın haklarını savunursa savunsun aynı olumsuzluklarla karşılaşacagı ortadadır.
|
07-09-2006, 19:25 | #32 |
|
Gerçekten üzücü.Zaten çok az kişi var bu konularda harıl harıl çalışan onları da kaybetmek pes ettiklerini görmek üzüyor,korkutuyor.
|
09-09-2006, 10:24 | #33 |
|
tabiri caizse Havlayan köpek ıssırmaz .. suskunlardan korkmalı... Tehditlere boyun eğmemeli
|
14-09-2006, 22:02 | #34 |
|
12.Eylül tarihinde Alman Basını'nında çıkan haberlere göre, Berlin Avukatlar Derneği Seyran Ateş'in gelecek senenin başından itibaren yeniden avukat olarak çalışacağını bildirmiş.
Haberlere göre Alman Kadın Hukukçular Birliği ve Berlin Avukatlar Derneği Seyran Ateşe'e büyük bir avukat yazıhanesinde çalışması için teklifte bulunmuş. Teklifi kabul eden Ateş kritik terminlere gidip gelirken kendisine birisi refakat edecek. Saygılarımla |
21-09-2006, 18:04 | #35 |
|
15'lik Annenin Ağlatan Sonu
14 yaşında kaçırıldı. İstemeyerek evlendi. Eşinden sürekli dayak yedi. 3 aylık bebeğiyle baba evine sığındı. Genç yaşta bu ağır yükü kaldıramadı. Ve acı dolu hayatına son verdi
Ü.G.Ö, daha 14 yaşındaydı. Malatya’da yaşıyordu. Babası bakkaldı. Gelecekle ilgili güzel hayaller kuruyordu. Ancak acı kader ilk sürprizi işte bu anda yaptı. Pazarcılık yapan A.T, genç kızı evlenme vaadiyle kaçırdı. Kara talihine boyun eğdi Ü.G.Ö... İmam nikahıyla yaşamaya başladı. İlk başlarda iyi de gidiyordu. Ama uzun sürmedi. Eşi dövmeye başladı. GÖZÜNDEN yaşlar dinmez oldu. 3 ay önce ise bir kız çocuğu dünyaya getirdi. ‘Belki bu çocuk evliliği kurtarır’ diye düşündü. Ama o ümitleri de boş çıktı. Kocası dayaklarına devam etti. Bu şiddete fazla dayanamayan genç kız, 1 ay önce her şeyi ailesine anlattı. Babası hemen kendisini alıp eve geri getirdi. Ve savcılığa gidip kızını kaçıran A.T’den şikayetçi oldu. BEBEĞİNİN babası tutuklanıp hapse kondu. Dram üstüne dram yaşayan talihsiz kız bu ağır yükü kaldıramadı ve bunalıma girdi. Geçtiğimiz gün ise 3 aylık kızını geride bırakıp, babasına ait kuru sıkıdan çevirme tabancayla göğsüne ateş etti. 15 yıla sığdırdığı acılı hayatına son verdi. Genç anne dün gözyaşları arasında son yolculuğuna uğurlandı. kaynak:www.tumgazeteler.com |
21-09-2006, 20:23 | #36 |
|
!!
bizlerin bu konuda birşeyler yapmaı gerekiyor ama ne??kemikleşmiş bir zihniyetimiz var..bzıları şanslı doğuyor dedikleri böyle birşey ols gerek..ben şanslı doğanlardanım...peki öyle olmayanlar...ne denir ki allah rahmet eylesin...
|
22-09-2006, 08:13 | #37 |
|
Bende TV de görmüştüm çok üzüldüm...
|
28-09-2006, 22:39 | #38 |
|
Dayak olayını hayatım boyunca anlamadım , anlamıycam ve belki birçokları için böyle düşünen birine yakışmayacak bir laf ama,
-Arkadaşlar, (lafım saldırganı döven gençlere) -Ellerinize sağlık şartlar eşit olmadan dayak yemenin ne olduğu hakkında umarım yeterince açıklayıcı olmuşsunuzdur. Ne kadar anlatırsan anlat ne kadar eğitirsen eğit bir model insan varki zorlanan bu konuda empati kuramayan ve kendinden zayıfı bulunca karısı veya çocuğu dayanamayıp dayağa başvuran Yazıyı okurken çok umutlandım. Belki artık ders olurda ailesine yaşattıklarını anlar diye ama olmuyor işte buda anlamamış gidip birini daha alıp gelmiş -Oh olsun bu kezde beraber dayak yemişler. -Eeeeeeeeeeeee ne demişler papaz her zaman pilav yemez. Ne diyelim allah ailesinde böyle hastası olanlara hem sabır hem güç versin çünkü bunlara son çare kendi yöntemleride işe yaramamış Bu lafımda dayakçılara (Bu sitede yoktur inanıyorum ama hani misafir olupda okuyan olursa... ) -Arkadaşlar bakın işte dayak işe yaramıyor kendi üzerinizde denenmiş dayakla hiçbir şeyi değiştiremezsiniz......................siz gelin iyisimi kafanızı değiştirin herkese dayaktan ve dayakçılardan uzak günler |
16-11-2006, 21:57 | #39 |
|
Kadın Haklarında Yasanız Var, Uygulama Yok
"Kadın Haklarında Yasanız Var, Uygulama Yok"
AB İlerleme Raporu kadın hakları konusunda yasal düzenlemeler yeterli diyor; eksiklikler arasındaysa, mahkemelerin verdiği cezalarla "karmaşık bir tablo çizmesi", "sığınma evlerinin yetersizliği", "kadına ait verilerinin eksikliği"ni sayıyor. BİA (İstanbul) - Avrupa Birliği (AB) İlerleme Raporu'nda Türkiye'de kadın hakları konusunda yasal çerçevenin yeterli olduğu belirtiliyor, "ancak uygulamada zorluklar var" saptaması yapılıyor. "Aile Koruma Kanunu kısmen uygulanıyor" Rapor, "Aile Koruma Kanunu sadece kısmen uygulanıyor" diyor. Mahkemelerin, Ceza Kanunu'ndaki maddelere rağmen verdikleri cezaların karmaşık bir tablo çizdiğini kaydeden rapor, "Mahkemeler kimi vakalarda müebbet hapis gibi azami ceza verirken, özellikle reşit olmayanların işlediği cinayetlerde daha hafif cezalar verme yoluna gidiyor" denildi. Aile etkisiyle kadın intiharlarının nedeni: Zorla evlendirme, ev içi şiddet Namus cinayetleri ve aile etkisiyle kadın intiharlarının halen sıkça rastlanan sorunlar arasında yer aldığına dikkat çeken raporda, meydana gelen olaylarda ve genel anlamda ev içi şiddet konusunda güvenilir veri eksikliğine değinildi. Raporda; "Kadınlara Karşı Şiddet üzerine BM Özel Raportörü'nün elde ettiği ilk sonuçlara göre intiharların sebebi erken ve zorla evlendirme, ev içi şiddet. Yoksulluk, şehirleşme ve iç göç, dolayısıyla kadınların değişen sosyoekonomik durumu, intiharların meydana geldiği ortamı oluşturuyor" deniyor. "Eksik nüfus bilgileri kayıt altına almayı güçleştiriyor" Kadın intiharlarının özellikle Güneydoğu'nun bazı yerlerinde düzgün bir şekilde soruşturulamadığı raporda yer alan saptamalardan biri. Bu soruna gerekçe olarak, kızların bazı yerlerde hâlâ doğum esnasında kayıt altına alınmaması gösterildi. Kızların ve kadınların düzgün şekilde kayıt altına alınamamasının zorla evlenme ve töre cinayetleriyle mücadelede aksamalara yol açtığı da kaydedildi. "Sığınakların artırılmasına ihtiyaç var" İlerleme Raporu'nda, ev içi şiddete maruz kalan kadınlar için "sığınakların arttırılmasına ihtiyaç olduğu" ifade edildi. Rapor, TBMM'nin Temmuz 2004'te kabul ettiği, nüfusu 50 binin üzerinde olan belediyelere kadın sığınma evi kurma zorunluluğu getiren Belediyeler Kanunu'ndaki hükmün henüz tümüyle hayata geçirilemediğini vurguluyor. Kadın haklarına diğer sorunlar, "kadınlar büyük oranda eğitimsizlik ve düşük okuma-yazma oranı nedeniyle ayrımcı uygulamalara karşı savunmasız kalması, TBMM ve yerel temsili kurumlara katılım düzeyinin düşük olması, emek piyasasında ayrımcılığın hüküm sürmesi" olarak sıralanıyor. Ayrıca, kurumsal eksiklik olarak, Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün personel eksikliği sıkıntısı yaşaması da gösterildi. "Halkın ilgisi arttı" İlerleme Raporu'nda olumlu gelişmeler arasında halkın kadın hakları konusunda ilgisinin artması gösterildi. Raporun kadın haklarına ilişkin bölümü, "Ancak kadın haklarına tam olarak saygı gösterilmesi, bilhassa ülkenin en yoksul bölgelerinde kritik bir sorun oluşturmaya devam ediyor. Yasal çerçeve genelde tatminkar olsa da, hayata geçirilmesinde yetersiz kalınıyor" görüşüyle sonlandı. (AÖ/TK) ------------------------ BİA Haber Merkezi 09/11/2006 http://www.bianet.org/2006/11/01_k/87900.htm |
03-12-2006, 18:19 | #40 |
|
Kadının 23 ilde KAMER'i var
Kadının 23 ilde KAMER'i var
Diyarbakır merkezli kadın örgütü KAMER artık 23 ilde faaliyet gösteriyor. Elazığ'da görücü usulü ve beşik kertmesi evlilik, Tunceli'de alkol bağımlılığıyla gelen şiddet, Erzincan'da ise çokeşlilik sorunlarıyla mücadele ediliyor. 03/12/2006 radikal.com.tr UMAY AKTAŞ (Arşivi) ELAZIĞ / TUNCELİ / ERZİNCAN - Kadına yönelik şiddet ve namus cinayetlerine karşı çalışma yürüten Kadın Merkezi (KAMER) Vakfı Diyarbakır merkezli olmaktan çıkıp tüm Doğu ve Güneydoğu'da hizmet vermeye başladı. Vakıf 23 il, 80 ilçede bir yıldır uyguladığı 'Her Kadın İçin Bir Fırsat Projesi'yle 1500 kadına yeniden hayat verdi. Kimi senelerdir tecavüze uğradığını kimi ise psikolojik şiddet yaşadığının artık farkında ve mücadele edecek güçleri var. Açık Toplum Enstitüsü tarafından maddi olarak desteklenen KAMER'in projesinin uygulandığı illerden Elazığ, Tunceli ve Erzincan'da çalışmaları yerinde gördük. Kadınlar grup çalışmalarıyla 14 hafta boyunca iletişim, şiddet, toplumsal cinsiyet rolleri, ayrımcılık, cinsellik gibi pek çok konuda bilgilendiriliyor ve yaşamlarını sorgulamaları sağlanıyor. Ortak sıkıntıların yanında her ilde farklı bir sorun öne çıkıyor. Elazığ'da görücü usulü ve beşik kertmesi evlilik, Tunceli'deki erkeklerin alkol bağımlılığıyla gelen şiddet, Erzincan'da ise çokeşlilik. Kadınlar takma isim kullanmak şartıyla hikâyelerini Radikal'le paylaştı. 'İş bulunca boşanacağım' KAMER, Elazığ'da bir yılda yaklaşık 200 kadına ulaştı ve tam 75 kadından başvuru aldı. Başvuranların ağırlıklı talebi psikolojik destek. KAMER'in kapısını çalan bu kadınlardan biri de Zehra. Boynundaki bıçak izleri, kaygılı ama kararlı gözleri hayatının çok zor geçtiğinin kanıtı. 33 yaşında ama çok daha yaşlı gösteriyor. 22 yaşında evlenen ve iki çocuğu olan Zehra anlatıyor: "Düğün gecesi eşimin psikolojik olarak rahatsız olduğunu anladım. Gece yarısı oturup ağlamıştı. Şizofrenmiş. Evliliğimizin üstünden bir buçuk yıl geçmişti ki, 'beni aldatıyorsun' diyerek boğazımı boydan boya kesti. Eşim hastaneden çıktıktan sonra da sırtımdan bıçakladı beni. Ekonomik gelirim olmadığı için açtığım boşanma davalarını geri aldım. Çocuklarım Sosyal Hizmetler'in yurdunda kaldı yıllarca. İş arıyorum, işim olunca kesinlikle boşanacağım. Buralarda kadın boşandığı zaman büyük sıkıntı oluyor." Dilruba ise zorlukları göze alarak boşananlardan. Şehirdeki birçok kadın gibi görücü usulü evlenen Dilruba, iki yıldır ailesinin yanında yaşıyor. Şimdi 26'sında olan, 17 yaşında evlenen Dilruba, şöyle konuşuyor: "Buralarda 'Karı olaydın boşanmazdın derler'. Evliyken kayınvalidemle aynı evde yaşıyordum. Eltim, kayınlarım da vardı. Ağır kaldırmaktan hasta oldum. Kayınlarım iş yapamadığım zaman beni dövüyordu. Eşim beni korumaya kalktığında o da dayak yedi. Bir kez boşandıktan sonra ikinci evliliği yapmak çok zor. "İkinci kez evlenirsen ne olur" sorusuna yanıtı bölgenin zihniyetini özetliyor: "Ters yama olursun." Dokuz yıldır evli olan 29 yaşındaki Ayşe, KAMER'le tanıştıktan sonra kendi deyimiyle 'evet' ve 'hayır'larını netleştirdi, yıllar sonra kayınvalidesiyle evlerini ayırmayı başardı. Akşam yediden sonra sokağa çıkamayan Ayşe, artık il dışına gidebiliyor. Çevresi ona KAMER'e gittin 'yado' yani erkek gibi oldun derken, o "Psikolojik şiddet gördüğümü grup çalışmalarıyla anladım" diyor. Yaşadığım tecavüz gibiymiş "Aslında en başından beri yaşadığım tecavüz gibiymiş" diyor ve anlatıyor Zeliha da: "15 yaşımda akrabamla evlendirildim. Kardeş gibi büyüdüğümüz için kabullenemedik. Cinsellik istemezdim, korkardım. O da ben korkmayayım diye çikolatalar, fotoromanlar getirirdi." Erzincan'da liselerin önünde metres avına çıkılıyor Erzincan'da 77 kadın grup çalışmalarına katıldı. Şehirde bir de yuva açılacak. Erzincan'da özellikle son beş yılda ekonomik şartların iyileşmesiyle erkeklerin iki, üç tane de metresleri oluyor. Erkeğe tepki yok, metres olan kadına da tepki gösterilmiyor çünkü ailelerine para veriliyor, ev alınıyor. 25 yıllık evli olan 42 yaşındaki Müjde, erkeklerin liselerin önünde kamp kurup liseli kızları kandırıp metres aldıklarını söylüyor. Müjde, "Tanıdığım biri üçüncü kadını aldı. Bu metreslerin evleri de bir örnek oluyor. Biri ne isterse diğeri de onu istiyor" diyor. 47 yaşındaki Sultan, 17 yaşında çok sevdiği için kocasına kaçmış, yıllarca resmi nikâhlı eşle, bir duvarın ayırdığı yan yana evlerde oturmuş. Kocası bir onda bir de resmi nikâhlı eşindeymiş. Beş çocuklu Sultan "Dayak yedim hep. Kocam öldü. Şimdi ilk eşle görüştüğümüz bile oluyor." Akgül ise 26 yıllık evliliğini sonlandırmak üzere: "26 yıl şiddet gördüm. Ama artık kendi ayaklarımın üstünde durabiliyorum." Şiddetin hasını görüyormuşum Tunceli'de kadın danışma merkezinde 135 kişi grup çalışmalarına katılıyor. İlde dört katlı bir apartman inşaatına başlanacak. Burada merkezin yanı sıra yuva ve kadınlar için işyeri kurulacak. Tunceli'de kadınlar çalışma hayatının içinde yer alabiliyor, tacizle karşı karşıya değil. Boşandıklarında tek başına yaşayabiliyor. Ancak bölgedeki işsizlik ve erkeklerin alkol bağımlılığı en büyük sorun. 15 yaşında akrabasıyla evlenen Sevcan, 27 yıllık evli. Evliliğinin 17. yılından sonra alkol bağımlısı olan eşinden dayak yemeğe başlamış. Nur ise şunları anlatıyor: "Babaannem bu beden sana ait değil. Evlenince kocana teslim edeceksin, namusun yani derdi. Bariz bir baskı olmasa da hep bu kurallara göre yaşıyorsunuz. Şiddet yaşamadım derdim. KAMER'e gelince fark ettim ki, psiklojik şiddetin ve ayrımcılığın en hasını yaşamışım." |
14-12-2006, 17:37 | #41 |
|
Pakize Barışta (www.gazetem.net)
Medyanın adalet duygusu Merkez medya, Türkiye’de bir tür yargısız infaz uzmanı haline geldi. Özellikle kadına yönelik teşhir esaslı, kadının toplum içindeki itibarını zedeleyen bir infaz buhranı var medyada. Erkek egemen medya için en makbul haberlerden biri kadının kocasını aldatmasıdır tabiatıyla. Haber, sürmanşetten veriliyor artık. Aldatan kadının kocaman bir bel plan fotoğrafı, kocanın ise hap kadar soluk bir vesikalığı yer alıyor haberde. Aldatan kadının gözleri belli belirsiz, neredeyse şeffaf bir bantla sözde kapatılmaya çalışılmış; kim olduğu ise ayan beyan ortada. Haberin manşeti şöyle: “Karısını otomobilde doktorla sevişirken yakaladı”. Gözü şeffaf bantlı kadının fotoğrafı üzerinde, olur da hala kim olduğu anlaşılamamıştır diye biraz daha ayrıntılı bilgi verilmiş; “AKP İl Yönetim Kurulu üyesi, bir hava yolu şirketinde 17 yıl VİP hostesliği yapan E.D. şimdi bir özel hastanenin halkla ilişkiler müdürü”. Haberin bir özelliği daha var ayrıca; AK Parti İl Yönetim Kurulu üyesi E.D’nin beyanına göre parti örgütü, milletvekili olma ihtimali bulunan E.D’ye karşı bir yıpratma kampanyası açmış, çünkü güçlü bir isimmiş (hem de kadın) o. Bu da bir başka (yargısız) infaz durumu tabii. “Antalya, eski hostes E.D’nin, siyasette yıldızı parlarken, başından geçenleri konuşuyor” deniliyor haberde. Ana sayfadan verilen haberin devamındaki fotoğrafta görünen pankartta ise; “Her şey Türkiye için, Her şey Antalya için” yazıyor. Pankartın önünde ayakta duran son derece modern görünümlü aldatan kadın ve yanında oturan AK Partili erkekler var.. tabii kadının gözleri yine şeffaf bantlı, ama bant usulen yine, yolda görsem o dakika şıp diye tanırım. E.D, artık medya sayesinde, aldatan kadın olarak adamakıllı tanınmış biri olarak sürdürecek hayatını bu toplumda. Merkez medya adalet duygusuna sahip değil bence. Öyle olsaydı, aldatan kadının gözlerindeki bant, onun fiziki özelliklerini, kimliğini saklayacak boyutta ve nitelikte olurdu. Dördüncü kuvvet olan medya, adalet duygusuna sahip olsaydı şayet; bu haberde kadının sosyal konumunu ve itibarını korumaya, hatta ona pozitif ayrımcılıkla yaklaşmaya özen gösterirdi. Yasaların açıklarından yararlanılarak yapılıyor bu tür haberler; “bantsa bant, koydum işte” deyip, bir kadını hangi nedenle olursa olsun, alenen teşhir etmekte hiçbir beis görmüyor medya. Ayrıca zamanımızda ünlü olmayan bir karı koca arasındaki aldatma olayının nesi haber, bu da ayrı tabii. 14 Aralık 2006, Perşembe |
21-12-2006, 13:19 | #42 |
|
'Töre'de kadınların korktuğu gerçek oldu
21/12/2006 (463 kişi okudu) DİYARBAKIR/İSTANBUL - Gülistan Gümüş'ün saklandığı çeyiz sandığının içinde 'töre gereği' Kalaşnikof tüfekle öldürülmesi olayına karışan sekiz kişiden yedisi, 'Olay töre değil, namus cinayeti' diyerek tahliye istedi. Cinayeti işlediğini 'itiraf eden' Ömer Taş da savunmasında "Eşimi namus için öldürdüm. Serbest bırakılmalıyım" dedi. Böylece kadın örgütlerinin yeni TCK biçimlendirilirken vurguladığı endişe, gerçekleşmiş oldu. 12 yaşında berdel usulüyle evlendirilen 20 yaşındaki Gülistan Gümüş, 22 Temmuz günü Diyarbakır'ın Sırımkesen Köyü'nde saklandığı sandığın içinde öldürüldü. Cinayetin ardından genç kadının imam nikâhlı eşi Ömer Taş, kayınbiraderleri İzzettin, Hamdullah, Mehmet Şah Taş, kardeşi Memduh, amcası İdris, amcasının oğulları Abdurrahim ve Bahattin Gümüş tutuklandı. 'Töre saikiyle yakın akrabayı öldürmek'ten ağırlaştırılmış müebbet istemiyle yargılanan yedi sanık, Çınar Sulh Ceza Mahkemesi'ne şu dilekçeyi verdi: "Tutuklanmam kesinlikle usul ve yasaya aykırıdır. Ömer Taş namusunu temizlemek için eşini öldürmüş ve suçunu da itiraf etmiştir. Bu töre değil, namus meselesidir. Tutuklu kalmam benim ve ailemin mağdur olmasına yol açtı. Tutukluluğumun kaldırılmasını talep ediyorum." Ayrı bir dilekçe veren Ömer Taş da cinayeti namus için işlediğini, bu nedenle serbest bırakılmasını istedi. Müdahil avukat Meral Beştaş, dilekçelerin örneğini TBMM'ye göndereceğini söylerken Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Vakfı Koordinatörü Pınar İlkaracan da yeni TCK geçerken yürüttükleri mücadeleyi hatırlattı: "En önemli talebimiz 'adam öldürme' cezasına indirimi engelleyen hallere 'namus saiki'nin eklenmesiydi. Ama 'töre ve namus aynı' dendi, reddedildi. Şimdi adam öldürmeye verilen ceza 'haksız tahrik' maddesiyle 18-24 yıla indirilebiliyor. Hükümetin 'namus cinayeti' konusunda direnmesi kadınların öldürülmeye devam edilmesinin yanı sıra hukuk rezaleti de ortaya çıkardı. Engellemeye çalıştığımız buydu." (dha, Radikal) http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=207954 |
21-12-2006, 21:09 | #43 |
|
Sn.Kanat
En doğru çözüm "namus" savunmasının yasaca kabul edilmeyeceğine ilişkin düzenlemedir.(CEDAW tavsiye kararı gereği) Böylece sadece töre/ namus cinayetlerinde değil kadına yönelik şiddetti önlemede önemli ve samimi bir adım atılmış olacaktır. Saygılar |
21-12-2006, 21:58 | #44 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sekiz adam bir araya geliyor 12 yaşında çocukluğunu, çocuk olarak haklarını elinden aldıkları 20 yaşına kadar kim bilir ne şekilde yaşattıkları ve sonundada hayat hakkını elinden aldıkları gencecik bir kadın için Olası katilleriyle aynı çatı altında yaşamak çok acı bir duygu olsa gerek. Her an onların gözünde namussuz konuma girip ölüm korkusuyla yaşamak.... Başına kötü bir şey gelse tacize veya tecavüze uğrasan ağzını açtığın anda ölüm fermanını da imzaladığını bilerek yaşamak yada bunlara boyun eğerek... Cezalar caydırıcı olmadığı yada hafifletici nedenler olduğu sürece bu cinayetler olmaya devam edecek. Bir insanı öldür sonra ''namus içindi ağır tahrik altında işledim'' de verilen ceza bir de affa uğrarsa ölen öldüğüyle kalanlar da korkularıyla yaşamaksa bu yaşamaya, namus yüzünden öldürenlerde saçma dedikodular ve sudan sebeplerle öldürmeye devam edecekler. |
26-12-2006, 12:03 | #45 |
|
Güncel Basında Kadın Hakları Haberleri
Otobüste hostesliğe 'ölüm kararı'
ÖZGÜR CEBE Diyarbakır DHA Diyarbakır'da, birlikte yaşadığı F.T.'yi dul ve bir çocuk annesi olduğunu öğrenince terk eden Yunus A.'nın ailesi, genç kadın otobüs firmasında hostes olarak çalışmaya başlayınca "namusunu temizlemek" için aile meclisini topladı. İddiaya göre, aile meclisi de T.'nin öldürülmesine karar verdi. Yunus A.'nın ağabeyi Zeki A. yaşı küçük olduğu için kardeşi İ.A.'yı görevlendirdi. 5 kurşunla vurulan T., ağır yaralı halde hastane kapısına bırakıldı. Polise teslim olan ve "T.'yi ben vurdum" diyen İ.A. hakkında "Kasten adam öldürmeye teşebbüs" suçundan 10 yıla kadar ağır hapis cezası istemiyle dava açıldı. Ağabey Zeki A. hakkında ise cinayete azmettirmek suçundan ayrı dava açılırken, olay sırasında Diyarbakır'da olmadığını belirten Yunus A. ile ilgili soruşturmanın da sürdüğü bildirildi. http://www.milliyet.com.tr/2006/12/26/guncel/gun07.html |
26-12-2006, 12:07 | #46 |
|
Sokak ortasında eşini döven koca serbest!
TURAÇ TOP İzmir DHA İzmir Alsancak'ta 3 YTL'lik çocuk bezini bakkaldan veresiye aldığı gerekçesiyle eşi X'i (24) acımasızca döven Y serbest kaldı. Şehitler Caddesi'nde meydana gelen ve bir işyerinin güvenlik kamerasınca kaydedilen dayak olayının ardından Valilik talimatıyla harekete geçen Sosyal Hizmetler İzmir İl Müdürlüğü görevlileri, dün X ve Y çiftinin evinde incelemelerde bulundu. İnşaat işçisi Y (25) ve eşi ile ayrı ayrı görüşen görevliler, anne Çetindal ile biri 3 aylık, diğeri 3 yaşındaki olan özürlü iki çocuğu koruma altına alarak, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı Kadın Konukevi'ne götürdü. Gözaltına alınan, ancak eşinin korkudan şikâyetçi olmaması üzerine serbest bırakılan Y hakkında, savcılığın vereceği talimata göre yasal işlem yapılacağı bildirildi. İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi ve İzmir Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı avukat Pınar Tatlı, "Mağdur kadınlar sessiz kalmamalı. Tekrar şiddete uğramaktan korkuyorlar" dedi. Tatlı, şiddete uğrayan kadınlara ücretsiz yardımda bulunduklarını, yaşanan bu son olayla ilgili olarak da gerekeni yapacaklarını söyledi. http://www.milliyet.com.tr/2006/12/26/guncel/gun13.html |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Basında Hasta Hakları Haberleri | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Hasta Hakları Çalışma Grubu | 41 | 18-01-2010 19:25 |
Basında Çocuk Hakları Haberleri | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Çocuk Hakları Çalışma Grubu | 31 | 08-01-2009 01:15 |
Güncel Basında Aile Hukuku Haberleri | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Aile Hukuku Çalışma Grubu | 13 | 23-01-2008 11:54 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |