Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

YARGITAY 19.HD. 2005/2808 E.-2005/5955 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
İhtiyari dava arkadaşlığı davaların birleştirilmesi yoluyla da mümkün olduğundan(Alongaya Yavuz: Medeni Usul Hukukunda Dava Ortaklığı 1965 s.62),birbiri ile ilgisi olan davaların benzer sebep kavramı içerisinde değerlendirilerek, bağlantının varlığı kabul edilmeli ve bu davalar birlikte görülebilmelidir. Zira bu durum yargılamayı çabuklaştıracağından, yargılama giderini azaltacağından ve çelişkili kararların önüne geçeceğinden, usul ekonomisine de uygun düşmektedir. İflasın ertelenmesi talebinde bulunan birden fazla sermaye şirketinin talebi ayrı ayrı değerlendirileceğinden ve erteleme koşullarının talepte bulunan her şirketin kendi mali yapısı içinde gerçekleşip gerçekleşmediği aranacağından,talep HUMK.'nun 43.maddesine uygundur.
(Karar Tarihi : 26.5.2005)
Davacılar vekili tarafından hasımsız olarak açılan iflasın ertelenmesine davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde ..bank A.Ş., .. Bankası A.Ş., TMSF, ..Bank vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı C.A.Ş. vekili ve bu dosyalarda birleştirilen dosyalardan A.E.A.Ş., E.C.A.Ş., E.M.A.Ş. ve M.F.A.Ş. vekili müvekkili şirketlerinin borca batık durumda olduğunu, 2001 yılının şubat ayından itibaren başlayan ekonomik kriz nedeniyle mali durumun bozulduğunu, mali kurumlarla 7.5.2003 tarihli Finansal yapılandırma sözleşmesi imzalandığını, şirketlerin mali durumlarını iyileştirmesinin mümkün olduğunu ileri sürerek iflasların ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece borca batık şirketlerin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğunun bilirkişi incelemesi sonucu saptandığı, iflasın ertelenmesinin koşullarının oluştuğu gerekçesiyle iflasların bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiş, hüküm ..bank A.Ş. .. Bankası A.Ş., TMSF, ..bankası A.Ş. tarafından temyiz edilmiştir.

1-Davacı Anonim şirketler birlikte iflasın ertelenmesi talebinde bulunmuşlar mahkemece davalar birlikte sonuçlandırılmıştır.

Birden fazla kişi tarafından açılan ve birden fazla kişi hakkında açılan davalar benzer olaylara ve hukuki sebeplere dayanması halinde ihtiyari dava arkadaşlığının sözkonusu olup olmadığı yönünden açık bir düzenleme bulunmamaktadır. HUMK.'nun 45/3 maddesinde davaların bir hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte olması halinde davaların birleştirilebileceği kabul edilmiştir.

İhtiyari dava arkadaşlığı davaların birleştirilmesi yoluyla da mümkün olduğundan (Alongaya Yavuz: Medeni Usul Hukukunda Dava Ortaklığı 1965 s.62) birbiri ile ilgisi olan davaların benzer sebep kavramı içerisinde değerlendirilerek bağlantının varlığı kabul edilmeli ve bu davalar birlikte görülebilmelidir. Zira bu durum yargılamayı çabuklaştıracağından yargılama giderini azaltacağından ve çelişkili kararların önüne geçeceğinden usul ekonomisine de uygun düşmektedir. İflasın ertelenmesi talebinde bulunan birden fazla sermaye şirketinin talebi ayrı ayrı değerlendirileceğinden ve erteleme koşullarının talepte bulunan her şirketin kendi mali yapısı içinde gerçekleşip gerçekleşmediği aranacağından talep HUMK.'nun 43.maddesine uygundur.

2-Davacı Anomin Şirketler iflasın ertelemesi talebinde bulunmuşlardır. İflasın ertelenebilmesi için anonim şirketin borca batık durumda olması, mali durumunun iyileştirilmesi ümidinin bulunması ve fevkalede mühletten faydalanmamış olması gerekir. Bu şartlar erteleme talebinde bulunan her şirketin kendi mali bünyesinde gerçekleşmelidir. Erteleme talebi TTK.'nun 324/2.maddesine göre borca batıklık bildirimi anlamındadır. Bu nedenle mahkeme öncelikle erteleme talep eden şirketin borca batık durumda olup olmadığını tesbit etmeli, borca batık durumda ise mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün bulunup bulunmadığını incelemelidir.

Anonim şirketin borca batık durumda olması halinde iflasını ve erteleme talebini düzenleyen İİK.'nun 179.maddesi ve TTK.'nun 324.maddesinde bu istemin ilanına ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. İflasın ertelemesi kurumu erteleme talebinde bulunan bu şirketlerin menfaatleri göz önüne alınarak düzenlenmiş ise de, alacaklıların menfaati de kuşkusuz korunmalıdır. Şirket borçlarının muvazaalı olarak aktiften fazla olması sonucunu doğuracak kötüniyetli davranışların önüne geçmek ve anonim şirketin borca batık durumda bulunmadığını, iyileştirme projesinin yeterli olmadığını, alacaklılara kanıtlama olanağı vermek amacıyla iflasın ertelenmesi talebi İİK.'nun 166/2.maddesinde öngörülen usulle ilan edilmeli, ilan üzerine borca batıklık durumu ve iyileştirme projesine itiraz eden alacaklılar itirazları değerlendirilip erteleme şartlarının oluşup oluşmadığı araştırılarak sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönün gözetilmemesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.

3-İflasın ertelenmesi talebinde bulunan şirketlerin ayrı ayrı iyileştirme projeleri sunmaları bu projelerin ciddi ve inandırıcı olduğunun yapılan inceleme sonucunda saptanması gerekir. Somut olayda projelerin ciddi ve inandırıcı olması yönünden alınan bilirkişi raporu yetersiz olup bu rapora dayanarak davanın kabulü de isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.

KARAR : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının reddine oyçokluğuyla (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün oybirliğiyle BOZULMASINA,peşin harcın istek halinde iadesine,26.5.2005 gününde karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Aşağıdaki gerekçelerle yerel mahkeme kararı ile Dairemizin kararının (1) sayılı bendinde yer alan sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. Şöyle ki;

Mahkemece davacı şirketlerin aynı gruba mensup şirketler olduğu, aralarında organik bağ bulunduğu, birbirlerine karşı kefalet ilişkisi nedeniyle müşterek borç altına girmiş bulundukları, bu nedenle biri hakkında verilecek davanın diğerini de etkileyeceği gerekçeleri ile ayrı ayrı açılan davaların birleştirilerek görülmesi gerektiği kabul edilmiş iken;

Sayın çoğunlukça bozma kararının (1) bendinde " İHTİYARİ" dava arkadaşlığı bulunduğu kabul edilip HUMK.nun 45/3 maddesinde davaların biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte olması halinde davaların birleştirileceği esas alınmıştır.

Sorun iflasın ertelenmesi davasının ayrı tüzel kişiliği bulunan, alacaklıları, borçluları farklı olan şirketlerin sadece aynı gruba dahil olmaları ve birisi hakkında verilecek kararın diğerini de etkileyeceği gerekçeleriyle birlikte açılıp açılamayacağı ayrı ayrı açılan davaların birleştirilerek sonuçlandırılmasının mümkün olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.

Oysa, burada HUMK.nun 43.maddesinin bu davada uygulama yeri olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir.

Anılan maddeye göre, birden çok kimseler ancak iki halde birlikte dava açabilirler. Bu haller şunlardır:

a)Davacıların dava konusu hak veya borç bakımından iştirak halinde bulunmaları veya ortak bir işlemle (yani müteselsilen, BK. m.141-148) hak kazanmaları ya da borç altına girmeleri;

Somut olayda iflasın ertelenmesini isteyen şirketler ayrı tüzel kişiliği bulunan, alacaklıları, borçluları farklı olan şirketlerdir. Bu şirketlerin bir alacaklıya asaleten ya da kefaleten borçlu olmaları veya aynı gruba dahil şirket olmaları iflasın ertelenmesi davasını birlikte açmalarına gerekçe yapılamaz. Şirketler arasında dava konusu bakımından bir teselsül bulunmadığı gibi, davanın her biri için aynı sebepten doğduğu da kabul edilemez. Gerçekten de aynı sebep kavramı hem maddi vakıalar ve hem de hukuki sebepler bakımından ele alınmalıdır. (Bkz. ULUKAPI, Ömer, Medeni Usul Hukukunda Dava Arkadaşlığı, Konya 1991 , s.129). Davacıların iflasın ertelenmesi talepleri her bir şirketin mali durumlarının kötü olduğu ve iyileştirilebileceği sebebine dayalı ise de, mali durumun kötülüğü ayrı ayrı vakıalara dayanmaktadır. Özellikle iflasın ertelenmesi davasında iyileştirme koşullarının tesbitinde de ayrı ayrı vakıalar gözönüne alınacaktır. Her beş davacı şirket Anonim şirket şeklinde kurulmuş olup, ayrı tüzel kişilikleri haizdirler. Buradan hareketle her beş şirketin de bilançolarında aktif ve pasif kalemleri ve buna paralel olarak borçları ve borçlu oldukları kimseler ile alacaklıları ve alacaklı oldukları kimseler farklıdır.

İflasın ertelenmesi davası niteliği, mahiyeti itibariyle aynı gruba dahil olsalar dahi ayrı tüzel kişiliği bulunan ayrı organları olan her bir davacı şirket için ayrı ayrı dava konusu yapılmalıdır. Davanın reddi halinde talepte bulunan şirketlerin iflasına karar verileceğinden davanın her bir davacı şirket yönünden ayrılarak görülmesi ve sonuçlandırılması gerekir. Bunun aksine ayrı ayrı açılan davaların birleştirilerek sonuçlandırılması iflasın ertelenmesi davası bakımından usul ve yasaya aykırıdır.

a)Bir iş yerinde çalışan işçilerin, o işyerinin sahibi (aynı işveren) ile yapmış oldukları aynı içerikteki hizmet sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar için birlikte dava açamayacaklarına karar vermiştir.

(HGK. 18.4.1956 T/36-29; HGK 11.12.1951 4/177-135; HGK 3.10.1957 83/79 ve TD 11.3.1955 1366/1857).

b) Bir sigorta şirketinin değişik kişilerden sigorta pey akçesi alıp sigorta sözleşmesini yapması halinde bu kişilerin (pey akçesi verenlerin) verdikleri parayı geri alabilmek için sigorta şirketine karşı birlikte dava açamayacaklarına karar verilmiştir.

Anılan HGK. ve Daire kararlarından da anlaşılacağı üzere davacılarımızın aynı grup içerisinde olmaları, aynı gruba dahil şirketler olmaları birlikte iflasın ertelenmesi davası açmalarına imkan vermeyeceği gibi ayrı ayrı açılan davaların birleştirilerek sonuçlandırılmasına da imkan vermez.

Nitekim Prof. Dr. Baki KURU'da Hukuk Muhakemeleri Usulü Cilt 3, Sh. 3351'de "HUMK.nun 43.maddesindeki şartlar bulunsa bile birden fazla borçluya karşı birlikte iflas davası (İİK.m.156 vd) açılamayacağı" kanısında olduğunu bildirmiştir. Bu durum dahi ayrı borçlulara karşı birlikte iflas davası açılamayacağını gösterdiği gibi birden fazla borçlunun da birlikte hasımsız olarak iflasın ertelenmesi davası açılamayacağının göstergesidir. Çünkü iflasın ertelenmesi davasının reddi halinde davacıların iflaslarına karar verilmesi yasa gereğidir. O halde farklı tüzel kişiliğe sahip davacıların birlikte aynı davada veya ayrı ayrı açılan iflasın ertelenmesi davalarının birleştirilerek birlikte görülmesi gerektiğinin kabulü olanaksızdır.

Öte yandan; İİK.nun 179.maddesine göre ".....şirket veya kooperatifin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebilir". Madde metninin lafzi yorumundan da iflasın ertelenmesi talebinin ancak bir şirket veya kooperatif için ileri sürülebileceği açıktır.

Zaten İİK.nun 179 ncu maddesi hükmüne göre de Kanun koyucu " şirketler" veya "kooperatifler" dememiş aksine "ŞİRKET" veya "KOOPERATİF" demek suretiyle davacının çoğul değil tekil olacağını göstermiştir. Bunun aksinin kabulü anılan yasa hükmüne aykırılık teşkil eder.

Öğretide ve uygulamada iflas ve konkordato istemlerine ilişkin davaların münferiden açılması gerektiği düşüncesi hakimdir (KURU, Baki, İcra ve İflas Hukuku, C.III, Ankara 1993, S.2667). İflasın ertelenmesi davasında da bu görüşlere paralel davranılmalıdır. Zira, iflasın ertelenmesi davasının reddi gerektiğinde, bir diğer ifadeyle borca bataklığın tesbit edildiği ve iyileştirme projesinin uygun görülmediği hallerde mahkemece şirketin iflasına karar verilecektir. İflasın ertelenmesi davasının sonuçlarından biri de iflasın açılmasıdır. Birden çok borçlunun iflası bir dava içinde istenemeyeceği gibi birden çok borçlunun iflasın açılması sonucunu doğuracak olan iflasın ertelenmesi davasını da birlikte açmalarına imkan bulunmadığı gibi ayrı ayrı açılan davaların birleştirilerek sonuçlandırılması da mümkün değildir.

KARAR : Yukarıda açıkladığım nedenlerle yerel mahkeme hükmünün öncelikle bu gerekçelerle bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun (1) numaralı bendinde gösterilen "diğer temyiz itirazlarının reddine" dair görüşlerine katılamıyorum.
İlgili Mevzuat Hükmü : (Eski) Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu - Mülga MADDE 43 :Birden ziyade kimseler aşağıdaki hallerde birlikte dava ikame edebilecekleri gibi birlikte aleyhlerine de dava ikame olunabilir;

1 - Müddeiler veya müddeaaleyhler arasında müddeabih olan hak veya borcun iştirak halinde bulunması veyahut müşterek bir muamele ile hepsinin lehine bir hak taahhüt edilmiş olması veya kendilerinin bu suretle taahhüt altına girmeleri,

2 - Davanın, her biri hakkında aynı sebepten neşet etmesi.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Mehmet KARAUSTA
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 03-08-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03415799 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.