Üyemizin Notu:
Madde 134.- Hâkim ortakların doğrudan veya dolaylı olarak yönetim ve denetimini elinde bulundurdukları şirketlerin kapsamı genişletilerek, Fon alacağının tahsili bakımından yarar görülmesi halinde, hâkim ortak adına hareket eden ve onlar hesabına kendi adına para, mal veya hak edinen şirketlerin ortaklarının temettü hariç ortaklık hakları ile bu şirketlerin yönetim ve denetiminin Fon tarafından devralınması imkânı getirilmiştir.
Fon alacaklarının tahsili bakımından yarar görülen hâllerde, Fonun yönetim ve denetimini devralacağı şirketler ile bu şirketlerin ortaklarının temettü hariç ortaklık haklarının Fon tarafından devralınması halinde, yönetim ve denetim kurulu üyeliklerine atanacak uzman eleman teminindeki güçlük nedeniyle, Fonun hareket kabiliyetinin artırılmasını teminen şirket ana sözleşmesinde belirlenen yönetim ve denetim kurulu üye sayısı ile bağlı kalınmaksızın üye sayısını artırmak veya eksiltmek suretiyle Fonun atama yapma konusunda yetkili kılınması öngörülmüş, Fonun yönetim ve denetimine sahip olduğu şirketlerin ve/veya bu madde uyarınca yönetimini ve denetimini devir aldığı şirketlerin ve Fon iştiraklerinin ortak sayısının, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve özel kanunlarda belirtilen zorunlu ortak sayısının altına düşmesi halinde tüzel kişiliklerine halel gelmeyeceği hüküm altına alınarak uygulamada şirketlerin ortak sayısı değişiklikleri neticesinde hukuki varlıklarının devamı ile ilgili oluşabilecek tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasındaki düzenleme ile Fon tarafından atanan yöneticilerin yetkilerinin kapsamı genişletilerek şirket aktiflerinin Fon alacağına mahsuben değerlendirilmesi hususunda yetki verilmiştir.
Fon iştiraklerinin veya yönetim ve denetimi devir alınan şirketlerin hisselerinin veya aktiflerinin rızai yollarla paraya çevrilerek alacağa mahsup edilmesinde, şirket yönetimi ile birlikte Fon da yetkili kılınmıştır.
Fon iştiraklerinin veya yönetim ve denetimi devir alınan şirketlerin hisselerinin % 49'undan fazlasının yabancı gerçek ve tüzel kişilere satılabileceğine yönelik hükme, bu şirketlere ait malların da satılabilmesi hususunda ekleme yapılmıştır. Ancak, bilhassa gayrimenkullerle ilgili olarak özel kanunlarda bazı kısıtlamalar olabileceği dikkate alınmak suretiyle bu kısıtlamalar saklı tutulmuştur.
İktisadi ve ticari bütünlük oluşturan malların; gerek borçlunun, gerekse kamunun menfaatlerine uygun biçimde en yüksek değerden satılabilmesi için 6183 sayılı Kanun hükümlerine bağlı olmaksızın;
- İktisadi ve ticari bütünlük oluşturarak satış,
- İhale bedelinin ödenme şekli, para birimi,
- Alıcıların sahip olması gereken şartlar,
- Ödeme tarihi, ihalenin sair usul ve esaslarını Fon Kurulunun belirlemesi,
- Satışa konu varlıkların geçmiş dönem borçlarının ödenmesi,
gibi kavramlara yer verilmek suretiyle bu amacın gerçekleştirilmesi için yasal zemin oluşturulmuştur.
İhalenin güvenliği ve bu sayede iç ve dış piyasada gerekli ilgiyi görmesi amacıyla; ihalenin sonuçlanmasından ve malların alıcısına teslim edilmesinden sonra iadesinin talep edilemeyeceği, ancak ihale bedeli ve faiz maliyeti ile sınırlı olarak tazminat talep edilebileceği düzenlenmiştir.
İktisadi ve ticari bütünlüğün bozulmasına yol açabilecek girişimlerin önüne geçilebilmesi amacıyla; Fonun izni olmaksızın bu bütünlük içerisinde yer alan bir malın satışının talep edilemeyeceği düzenlemesi getirilmiş, ancak iyiniyetli üçüncü kişilerin haklarının zayi olmaması bakımından bunlarla ilgili zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin işlemeyeceği hükme bağlanmıştır.
İhalenin sonuçlanmasından sonra alıcısının en kısa sürede yararlanmasına sunulabilmesi ve bu sayede daha fazla tahsilat sağlanabilmesi bakımından; telekomünikasyon, enerji, ulaşım, radyo, yazılı ve görsel medya ve diğer sektörlerdeki mal, hak ve varlıkların alıcıları adına devri ve tescili işlemlerinin en kısa sürede (bir ay içinde) tamamlanabilmesi hükmü getirilmiştir.
Bu madde uyarınca iktisadi ve ticari bütünlük çerçevesinde yapılacak satışlara ilişkin diğer esas ve usullerin Fon tarafından çıkarılacak yönetmelikle tespit edilmesi öngörülmüştür.
Yine bu madde kapsamında yapılacak satışlarda, kamu kurum, kuruluşları ve üst kurulların bütünlük oluşturan varlıkların maliklerinden olan alacaklarının satış bedelinden garameten tahsil edilmesi öngörülmüştür.
Fon Kuruluna düzenleme kapsamında "iktisadi ve ticari bütünlük" oluşturarak satış yapma yetkisi verilerek;
- Fona devredilen bankaların çözümlenmesi sürecinde kamu alacaklarının tahsil kabiliyetinin hızlandırılması ve artırılması,
- Satış süreci ve satış sonrasındaki işlemleri düzenleyerek iç ve dış talebin artırılması,
- İşletmelerle ilgili geçmiş dönemlerden kalan sorunların çözülmesi ve bu suretle ticari ve iktisadi bütünlüğün değerinin yükseltilmesi,
imkânı getirilmiş ve bu çerçevede kamu menfaatlerinin hak kaybına sebebiyet vermeden tahsilini sağlamaya yönelik çalışmaların kuvvetlendirilmesi ve istikrarlı bir şekilde devam ettirilmesi amaçlanmıştır.
Zira, Fonun, tasfiyeye tabi tutulan bankaların hâkim ortaklarından olan alacaklarını tahsil için uyguladığı 6183 sayılı Kanun hükümleri, takip sürecinin hızlı işlemesini sağlamakta; ancak, takip sonunda haciz konulan varlıkların yahut şirketlerin satışında yeterli hukukî imkânı sunamamaktadır. Hukuk tekniği açısında varlıkların (örneğin gayrimenkullerin ve araçların) tek tek satışına uygun olan 6183 sayılı Kanunun satış hükümleri, Fon tarafından el konulan bankaların ve iştiraklerinin, her biri başka şirkete farklı şekillerde dağıtılmış varlıklarının satışına uygun değildir. Büyük borç yükü nedeniyle şirketlerin hisselerini satmak, ekonomik ve finansal açıdan oldukça zordur. Dolayısıyla, söz konusu şirketlerin sahip oldukları varlıkların satılması, süreci hızlandırmada önemli avantaj sağlayacaktır. Bu sebeple, dağılmış ve parçalanmış varlıkların bir iktisadî bütünlük içinde satılmasını sağlamak özel önem taşımaktadır. 6183 sayılı Kanun, bu iktisadî bütünlüğü oluşturmaya imkân veren düzenlemeleri içermemektedir. Bu hüküm kapsamında, 6183 sayılı Kanunun satışa ilişkin bu ve benzeri kısıtlamalarını aşmayı, satış sürecini hızlandırmayı, satış sürecindeki ve satış sonrası hukuksal belirsizlikleri kaldırarak satış değerlerini yükseltmeyi sağlayacak yetkiler Fona tanınmaktadır.
Banka kaynağının kullandırılması olarak kabul edilecek birtakım işlemler sayılarak bu işlemlerin tarafları hakkında Fon, bu madde ile getirilen hükümleri uygulamakla yetkili kılınmıştır. Bu işlemler sebebiyle üçüncü kişiler lehine tesis edilen ayni veya şahsi her türlü hakkın Fona karşı hüküm ifade etmeyeceği ve bahsi geçen işlemler sebebiyle Fona karşı iyiniyet iddiasında bulunulamayacağı yönündeki düzenleme ile de Fon alacaklarının tahsilinin hızlandırılması ve çözümleme sürecinin kolaylaştırılması amaçlanmıştır.
Yine faaliyet izni kaldırılan veya Fona devredilen bankanın maddede sayılan ortak veya kişilerce her türlü sınırlı ayni hak tesisine ilişkin olarak imzalanmış sözleşmelerinin geçersiz sayılması konusunda Fon Kuruluna yetki verilerek alacakların tahsil kabiliyetinin artırılması amaçlanmıştır.
Öte yandan maddede sayılan tüm alacaklara ilişkin olarak zararın veya alacağın doğmasından itibaren 6183 sayılı Kanunda belirlenen oranda gecikme zammı uygulayabileceği, yine bu alacaklara dayanılarak açılacak tüm davalarda yürütmenin durdurulmasını teminen Fonun her türlü teminat şartından muaf olacağı hüküm altına alınmıştır.