Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ İçtihat

Üyemizin Özeti
Değişen alt işverenler arasında işyeri devrinden söz edilebilmesi için , devir tarihi itibariyle işçi veya devreden işveren tarafından fesih bildiriminde bulunulmamış olması gerekmektedir. Açık bir fesih bildiriminin ardından isçinin ara vermeden yeni alt işveren nezdinde çalışmaya devam etmesi yeni bir iş sözleşmesi olarak nitelendirilmektedir.
(Karar Tarihi : T. 1.6.2021)
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2021/5506
K. 2021/9779
T. 1.6.2021


ÖZET : Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.

Davacının davalı asıl işverene ait işyerinde farklı alt işverenler bünyesindeki çalışma süresinin aralıklı olduğu ve aralıklı çalışmalar arasında makul sürenin aşıldığı tespit edilmektedir. Hal böyle olunca, değişen alt işverenler yönünden işyeri devri kurallarına göre sonuca gidilmesi mümkün bulunmamaktadır. Davacının her bir alt işveren nezdindeki çalışma süresi ayrı ayrı değerlendirilmeli, asıl işverenin sorumlu olduğu alacak miktarı da davacının her alt işveren nezdindeki çalışma süresi ile o dönemdeki ücret miktarı dikkate alınarak belirlenmelidir. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin davacının aralıklı çalışmaları toplanmak suretiyle son ücret üzerinden hesaplanan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınması hatalı bulunmuş, kararın bozulması gerekmiştir.

DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde değişen alt işverenler bünyesinde kesintisiz şekilde 1994 yılına kadar çalıştığını, 1994 yılında ... Belediyesinde bir süre çalıştıktan sonra 1995 yılında tekrar davalının ...'daki işyerinde işe girdiğini, iş sözleşmesinin 2009 yılında işverence feshedildiğini, feshin haklı bir sebebe dayanmadığını, davacının fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, husumet itirazında bulunarak davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz Başvurusu:

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Gerekçe:

1-)Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-)Taraflar arasında dava dışı alt işverenler arasında işyeri devri bulunup bulunmadığı ve davalı asıl işverenin sorumlu olduğu alacak miktarının belirlenmesi uyuşmazlık konusudur.

Somut uyuşmazlıkta, davacının 1996-2008 yılları arasında değişen alt işverenler bünyesinde aralıklı olarak çalıştığı süre toplanmak suretiyle toplam 3 yıl 9 ay 11 gün çalışma süresine isabet eden alacaklar hüküm altına alınmıştır.

Değişen alt işverenler arasında işyeri devrinden söz edebilmek için, devir tarihi itibariyle işçi veya devreden işveren tarafından fesih bildiriminde bulunulmamış olması, kısaca devir tarihi itibariyle iş sözleşmesinin devam ediyor olması gerekir. Açık bir fesih bildirimini müteakip isçinin ara vermeden yeni alt işveren nezdinde çalışmaya devam etmesi yeni bir iş sözleşmesi olarak nitelendirilmelidir. Bir fesih bildirimi söz konusu değilse ve işçi kesintisiz veya makul sayılabilecek bir süre sonra aynı işyerinde çalışmaya devam etmekte ise, işyeri devri kurallarına göre hareket etmek gerekir. O halde alt işverenler arasında işyeri devri bulunduğunun kabulü için, işçinin ihale süresi sona eren alt işverenden ayrıldığı tarih ile bir sonraki alt işveren bünyesinde işe başladığı tarih arasındaki sürenin makul bir süreyi aşmaması gerekir. Değişen alt işverenler nezdindeki çalışma süresinde makul süreyi aşan çalışma aralıklarının varlığı halinde artık işyeri devrinden söz edilemeyeceği kabul edilmelidir. İşçinin bu süreyi aşan kesintiden sonra başlayan çalışması, yeni bir iş sözleşmesine dayalıdır. Böyle bir durumda işçinin kesintisiz kaç dönem halinde çalıştığı belirlenmeli ve belirlenen çalışma dönemlerinin her biri için, o döneme ilişkin çalışma süresi ve dönemin son bulduğu tarihteki ücret seviyesine göre değerlendirme yapılmalıdır.

Dosya kapsamından, davacının davalı asıl işverene ait işyerinde farklı alt işverenler bünyesindeki çalışma süresinin aralıklı olduğu ve aralıklı çalışmalar arasında makul sürenin aşıldığı tespit edilmektedir. Hal böyle olunca, değişen alt işverenler yönünden işyeri devri kurallarına göre sonuca gidilmesi mümkün bulunmamaktadır. Davacının her bir alt işveren nezdindeki çalışma süresi ayrı ayrı değerlendirilmeli, asıl işverenin sorumlu olduğu alacak miktarı da davacının her alt işveren nezdindeki çalışma süresi ile o dönemdeki ücret miktarı dikkate alınarak belirlenmelidir. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin davacının aralıklı çalışmaları toplanmak suretiyle son ücret üzerinden hesaplanan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınması hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

KARAR : Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.06.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : İş Kanunu MADDE 6 :İŞYERİNİN VEYA BİR BÖLÜMÜNÜN DEVRİ

İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer.

       Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür.

       Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.

       Tüzel kişiliğin birleşme veya katılma ya da türünün değişmesiyle sona erme halinde birlikte sorumluluk hükümleri uygulanmaz.

       Devreden veya devralan işveren iş sözleşmesini sırf işyerinin veya işyerinin bir bölümünün devrinden dolayı feshedemez ve devir işçi yönünden fesih için haklı sebep oluşturmaz. Devreden veya devralan işverenin ekonomik ve teknolojik sebeplerin yahut iş organizasyonu değişikliğinin gerekli kıldığı fesih hakları veya işçi ve işverenlerin haklı sebeplerden derhal fesih hakları saklıdır.

       Yukarıdaki hükümler, iflas dolayısıyla malvarlığının tasfiyesi sonucu işyerinin veya bir bölümünün başkasına devri halinde uygulanmaz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Özlem KAYIŞOĞLU
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 03-12-2025

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02772593 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.