![]() |
|
![]() |
|
(Karar Tarihi : 01/07/2024)
Samsun 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin .../../2024 tarih ve 2023/... esas 2024/.... karar sayılı kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru üzerine, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde neticeten ve özetle; davacının annesi S. E.nin ......2023 tarihinde vefat ettiğini, geriye davacı ile A.E.ve A.B.'nin mirasçı olarak kaldığını, murisin ölümünden yaklaşık 1 yıl öncesinde Samsun ili Atakum İlçesi ...... Mahallesi ...... ada .... parsel sayılı taşınmazı gerçek değerinin altına kızının damadı olan davalıya muvazaalı olarak mal kaçırma amacı ile devir ve temlik ettiğini, taşınmazın satış tarihinde murisin tek ve tüm mal varlığı olan dava konusu taşınmazı satmasını gerektirecek bir ekonomik sıkıntısının olmadığını, davalının murisin torununun eşi olup, dava konusu taşınmazın mal kaçırma amaçlı yapıldığını bilebilecek kimse olduğunu, ortada bir sebep yokken dava konusu taşınmazı değerinin çok altında satılmasının muvazaayı destekler mahiyette olduğunu, davalının taşınmazı aldıktan sonra taşınmazda ikamet etmediğini, taşınmazda hem murise ait hem de davacıya ait eşyaların bulunduğunu, her ne kadar keşif yapılarak taşınmazların akit tarihindeki değerlerinin saptanmamış ise de, değerler arasındaki aşırı farkın başlı başına muvazaanın kanıtı sayılması gerektiğini, yaşanan olayın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasçılık belgesi oranında davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde neticeten ve özetle; davanın hukuki dayanaktan yoksun olarak açıldığını, davacının ileri sürdüğü iddiaların gerçek dışı ve asılsız olduğunu, murisin sağlığında sahip olduğu taşınmazlar üzerinde Kanunun getirdiği sınırlar dahilinde dilediği gibi tasarrufta bulunabileceğini, ortada muvazaa olmadığını, davalının taşınmazın bedelini ödeyebilecek ekonomik güçte olduğunu, satış işleminin gerçek bir satış işlemi olduğunu, taşınmazın değerinde alındığını ve bedelin murisin hesabına gönderildiğini, taşınmazın satış işleminden önce muris hakkında sağlık raporu dahi alındığını, murisin bir süre sonra rahatsızlanması nedeniyle bakım evindeki bakım ve gözetim ihtiyaçlarının dava konusu taşınmazın satışından kaynaklı murisin yedine kalan meblağdan karşılandığını, dava konusu taşınmaz dışında İlkadım İlçesi ..... Mahallesi ..... parselde kayıtlı taşınmazın muris tarafından davacıya intikal ettirildiğini, dava konusu taşınmazın davalıya devrinin bedeli mukabilinde ivazlı satış sözleşmesine istinaden resmi senede dayı devir iradesiyle tapuda tescil edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince, yapılıp bitirilen yargılama neticesinde; "...Davacıların miras ortaklığı adına değil yalnızca kendi miras payı için tapu iptal ve tescil istemiyle dava açtığı tartışmasızdır. Davacının tereke adına değil de miras payı oranında talepte bulunulsa dahi iştirak hâlinde mülkiyet hükümlerine tabi bir terekede, mirasçıların bir kısmının üçüncüye kişiye karşı kendi paylarına hasren açtıkları tapu iptali ve tescil davasının dinlenilmesinin mümkün olmadığı, böyle bir dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından davaya diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) ya da terekeye temsilci tayin edilerek onun huzurunda davaya devam edilmesine olanak da bulunmadığı, zira bir veya bir kısım mirasçının iştirak halindeki pay üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi olmadığı, tüm bu hususlar dikkate alındığında ,bu istekle açılan davada, tüm mirasçılar adına (tereke adına) tescil istenilmediğinden dava dışı diğer mirasçıların davaya katılımlarının sağlanması veya miras şirketine temsilci tayin edilmesi yoluyla dava şartının sağlanması ve davaya devam edilmesi mümkün değildir. Davacının terekeye karşı üçüncü kişi konumunda bulunan davalı aleyhine tek başlarına genel mahkemede tapu iptali ve tescil davası açıp bu davayı sürdürme yetkileri bulunmadığı gibi tüm mirasçılar (tereke) adına tescil istenilmediği için dava dışı mirasçıların davaya katılımlarının sağlanması veya terekeye temsilci atanması yoluyla da davanın yürütülmesi mümkün olmayıp, davacının dava açmakta aktif husumetinin bulunmadığı " gerekçeleri ile; Davanın usulden REDDİNE, dair karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEP VE GEREKÇESİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; söz konusu dava davacının kendi miras payı için açıldığını, davanın halefiyet esasına göre tereke adına değil de kendi miras payı için açılmış ise tüm mirasçıların onayının alınmasına gerek bulunmadığını, somut olayda; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davacılar terekenin halefi olarak değil, taşınmazı devreden muris ile devralan kişinin işlemiş olduğu haksız fiile dayanarak dava açmış olduklarına göre, mirasçıların bir kısmının mirasçı olmayan davalıya karşı kendi payları oranında dava açmalarına bir engel bulunmamakta dendiğini, davacı müvekkili söz konusu davayı, murisin ve davalının haksız ve hukuka aykırı hareketi dolayısıyla, mirasçı olmayan davalıya karşı ileri sürdüğünü, emsal nitelikteki Yargıtay ilke kararları da göz önüne alındığında davacı müvekkilinin davayı kendi payı oranında tek başına açma ve yürütme hak ve yetkisine sahip olduğu olduğu açık olduğunu, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu karar bu sebepten usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu uyuşmazlık itibarıyla davacı müvekkilinin aktif husumet sahibi olduğunu, söz konusu davada talebimiz tapunun kain Samsun ili Atakum ilçesi ....Mahallesi .....parselde kayıtlı taşınmazın muris muvazaası sebebiyle tapu kaydının iptali ile veraset ilamındaki payı oranında davacı müvekkili adına tesciline karar verilmesinden ibaret olduğunu, davacı müvekkilinin murisin geride kalan üç mirasçısından biri olduğunu, söz konusu davada muris ve davalı arasındaki devir ve temlik işlemlerinin davacı müvekkilinden mal kaçırmak saikiyle yapıldığı ve muvazaalı işlem sebebiyle davalı adına kaydedilen taşınmazın tapu kaydının silinmesi ve davacı müvekkili adına veraset ilamında gösterilen payı oranında adına tescili istendiğini, davacı müvekkili söz konusu davayı tek başına açmak ve takip etmek hak ve yetkisine sahip olduğunu, yerleşik yargıtay ilke kararlarında da görüleceği üzere mirasçılardan her biri muris muvazaası sebebiyle tapu kaydının iptalini ve veraset ilamındaki gösterilen payı oranında kendi adına tescilini istemekte ve bu davaları sürdürmekte ayrı ayrı hak ve yetki sahibi olduğunu, söz konusu davalarda zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığını, ilk derece mahkemesinin kararı bu sebeple de usul ve yasaya aykırı olduğunu, somut uyuşmazlık, mevzuat hükümleri, yerleşik uygulamalar ve iş bu dilekçede sunmuş olduğumuz yargıtay ilke kararları doğrultusunda ele alındığında, ilk derece mahkemesi tarafından davacı müvekkilin söz konusu davayı tereke adına değil de veraset ilamında belirtilen kendi payı oranında açtığı hususu gözetilmediğini, davanın kabulüne karar verilerek işin esasına girilmesi gerekirken usul ve yasaya aykırı şekilde değerlendirilerek davanın usulden reddinde karar verildiğini, ilk derece mahkemesi davacı müvekkilinin üçüncü kişi konumunda bulunan davalı aleyhine tek başına dava açma ve bu davayı sürdürme hak ve yetkisine sahip olmadığını beyan ettiğini, fakat iş bu dilekçemizde sunmuş olduğumuz yargıtay ilke kararları da gözetildiğinde kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ve davacı müvekkilinin talebi doğrultusunda işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiği şüphesiz olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur. UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR : Taraflar arasındaki uyuşmazlık yerel mahkemece verilen kararda, dava konusu olaya uygulanması gereken usul ve yasa hükümlerine her hangi bir aykırılık, eksik inceleme ve/veya yanılgılı değerlendirme bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. DELİLLER: Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Samsun 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin ...... tarih ve 2023/.....esas 2024/.... karar sayılı kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru üzerine, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde; İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre; İstinaf incelemesine konu ve esas teşkil eden eldeki dava; tapu iptali ve tescil (muris muvazaası nedeniyle) istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılıp bitirilen yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re'sen gözetilir; Yine; HMK'nun 357. Maddesine göre de "İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz." Somut olayda dava muris muvazaasına dayalı miras payı nispetinde tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davalar miras payına hasren açılabilir. Bu davaların dışında ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması vs gibi davalarda ise terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan bir veya bir kaçı tarafından terekeye iade şeklinde açması halinde tüm mirasçıların davada muvafakatlerinin sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği (TMK. 640. Md.) tartışmasızdır. Yerel mahkemece davanın nitelendirmesinde hataya düşülerek yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. O halde mahkemece yapılması gereken; Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanan ilke ve kurallar kapsamında davacının muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak miras payı nispetinde tapu iptali ve tescil istemi hakkında inceleme ve değerlendirme de bulunularak oluşacak sonuca göre bir karar vermek olmalıdır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353-1-a-6 maddesi uyarınca kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılması gerekmiş aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekili istinaf başvurusunun, HMK'nun 353/1-a-6 maddeleri gereğince KABULÜNE, 2-Samsun 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin ...... tarih ve 2023/...esas 2024/... karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Samsun 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'ne GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilgilisine ilk derece mahkemesinde iadesine, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesinde verilecek yeni kararda dikkate alınmasına, Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-a ve 362/1-g maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.01/07/2024 |
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Medeni Kanunu MADDE 640 :Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir. Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır. Bir mirasçı ödemeden aciz halinde ise, mirasın açılması üzerine diğer mirasçılar, haklarının korunması için gerekli önlemlerin gecikmeksizin alınmasını sulh mahkemesinden isteyebilirler. Gerekçesi için Bkz. |
|
Şerh Son Güncelleme: 08-07-2024
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |