Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, Esas: 2013/11628, Karar: 2013/12935 İçtihat

Üyemizin Özeti
Dava; ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedeli olan 8.000 TL'nin (fazlaya dair haklar saklı tutularak) tahsili taleplidir.

Dava, 11.10.2010 tarihinde ikame edildiğinden 1086 sayılı HUMK hükümlerine tabi olup, 6100 sayılı HMK m.107'nin uygulanması imkanı olmamasına, dava dilekçesinde her ne kadar fazlaya dair hakların saklı tutulduğu belirtilmişse de dosya arasında ıslah talebini içerir yazılı bir dilekçe ya da duruşmada verilmiş sözlü bir beyan da bulunmamasına rağmen; mahkemece re'sen bilirkişi raporları doğrultusunda davacıya eksik harcı ikmal etmesi için süre verilip eksik harç tamamlattırılarak dava dilekçesinde talep edilen miktardan fazlasına karar verilmiş olması, bozmayı gerektirmiştir.
(Karar Tarihi : 18.9.2013)
"Taraflar arasında görülen eşya alacağı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

KARAR : Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin evden zorla gönderildiğini, üzerindeki ziynet eşyalarının evliliğin ilk yıllarında davalı tarafından alındığını, tüm ziynet eşyaları ve ev eşyalarının davalıda kaldığını savunarak, eşya senedinde yazılı olan ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi, olmadığı taktirde bedeli olan 8.000 TL'nin (fazlaya dair haklarını saklı tutarak) tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili; eşya senedinde davalıların imzalarının olmadığını, imza incelemesi için senedin Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; davanın kabulü ile; eşyaların mevcut ise aynen, mevcut değilse bedelleri toplamı olan 4.685,00 TL'nin dava tarihindeki yasal faizi ile, ziynetlerin mevcut ise aynen mevcut değilse bedelleri toplamı olan 35.950,00 TL'nin dava tarihindeki yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; 6100 sayılı HMK.nun 107. maddesiyle 1086 sayılı humk.da bulunmayan "belirsiz alacak davası" türü kabul edilmiştir. Buna göre;

"madde 107- (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.

(2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.

(3) Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hallerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın varolduğu kabul edilir."

Somut olayda dava dosyasına bakıldığında; davanın 11.10.2010 tarihinde açıldığı görülmektedir. Bu sebeple dava 1086 sayılı HUMK hükümlerine tabi olup, 6100 sayılı HMK.nun 107. maddesinin uygulanması imkanı yoktur.

O halde; HUMK.nun 83. maddesi (HMK md.176)'ne göre;" İki taraftan her biri usule müteallik olarak yaptığı muameleyi tamamen veya kısmen ıslah edebilir. Aynı davada her taraf ancak bir kere ıslah hakkını kullanabilir."

Aynı kanunun 85. maddesine (HMK md.177/2) göre ise; "Islah, muayyen celsede diğer taraf hazır olduğu halde yapılabileceği gibi evvelemirde o tarafa tebliğ edilmek şartiyle arzuhal ile de yapılabilir." 86. maddede (HMK md.178) ise; "Islah eden taraf bu tarihe kadar olan dava masrafiyle diğer taraf için takdir olunacak zarar ve ziyanı davada mahkum olmuş gibi derhal mahkeme veznesine vermeğe mecburdur. Aksi halde ıslah yapılmamış addolunur." denilmektedir.

Somut olaya bakıldığında; davacı vekilinin dava dilekçesinde her ne kadar fazlaya dair haklarının saklı tuttuğunu belirtmiş olsa da dosya arasında ıslah talebini içerir yazılı bir dilekçe ya da duruşmada verilmiş sözlü bir beyan bulunmadığı görülmektedir. Buna rağmen mahkemece re'sen, bilirkişi raporları doğrultusunda davacı vekiline eksik harcı ikmal etmesi için süre verilerek eksik harcın tamamlattırılmış olması hem 1086 sayılı Humk hem de 6100 sayılı HMK anlamında usulüne uygun yapılmış bir ıslah olarak görülmemiştir.

Mahkemece, davacının ıslah talebi olmamasına rağmen dava dilekçesinde talep edilen miktardan fazlasına karar verilmiş olması, bunun yanında yine, dava dilekçesinde açıkça faiz istenmemiş olmasına rağmen faize hükmedilmiş olması, HUMK md.74 (HMK md.26) anlamında taleple bağlılık ilkesine aykırı bulunmuş bozmayı gerektirmiştir.

KARAR : Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 18.9.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Hukuk Muhakemeleri Kanunu MADDE 107 :(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.

(2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır. (Değişik 28.07.2020 T. 7251 Sy.Kanun-7.madde)

(3) (28.07.2020 Tarih 7251 Sy.Kanun-7.madde ile Yürürlükten Kaldırılmıştır.)



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 29-04-2015

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02999997 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.