Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, Esas: 2007/3434, Karar: 2008/4508 İçtihat

Üyemizin Özeti
"Fesih halinde yapımcının hiçbir hak talep etmeden inşaatı olduğu haliyle arsa sahibine devredeceğine" dair hüküm davalı yüklenicilerin ekonomik yönden mahvına neden olacak nitelikte olduğundan batıldır.
(Karar Tarihi : 04.07.2008)
"Hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacılar vekili Avukat S____ G____ ile davalılar vekili Avukat Y____ Ü____ geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Taraflar arasındaki uyuşmazlık kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacılar arsa sahibi, davalılar yüklenicidir. Yanlar arasında düzenleme şeklinde yapılan 05.09.1995 tarihli "Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi" uyuşmazlık konusu değildir.

Davacı arsa sahipleri, kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davalı yüklenicilerin sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde bağımsız bölümleri bitirip teslim edemediklerini ve temerrüde düştüklerini ileri sürerek düzenleme şeklinde yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ile sözleşmenin 7. maddesinde düzenlenen ceza hükmü gereği yapımı gerçekleştirilen villa vasfındaki bağımsız bölümlerin davacılara teslimini talep etmişlerdir. Davalı yükleniciler, davacıların fesih talebinin haksız olduğunu, inşaatların % 92 seviyesinde ikmal edildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuşlar, mahkemece davalıların temerrüde düştüğü kabul edilerek kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine, yapımı tamamlanan NI nolu villa ile yapımı eksik bırakılan G1, H1, N2, K1, K2, 12, I1, E1 ve E2 nolu villaların davacılara teslimine dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.

2- Sözleşme gereği inşaatların 01.08.1999 tarihinde teslimi gerekirken davalılar inşaatı süresinde ikmal edememişlerdir. Bu nedenle davalı yüklenicilerin temerrüde düştükleri ve davacı arsa sahiplerinin sözleşmenin feshinde haklı oldukları açıktır. Davacıların davadaki talepleri nazara alındığında sözleşmenin ileriye yönelik olarak feshini istedikleri anlaşılmaktadır. Yanlar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 4. maddesi uyarınca arsa sahipleri arsa alanının % 37'sini, davalı yükleniciler ise % 63'ünü alacaklardır. Sözleşmedeki % 37 - % 63 paylaşım oranına göre davalı yükleniciler kendilerine isabet edecek bağımsız bölümlerden 9 adedini dava dışı üçüncü kişilere tapuda devretmişlerdir. Davacılar satışı yapılan bu 9 bağımsız bölüm dışında kalan 17 adet villanın kendilerine ait olduğunun tespitini talep etmişlerdir. Davacılar bu taleplerini sözleşmenin 7. maddesi hükmüne dayandırmış iseler de, "fesih halinde yapımcının hiçbir hak talep etmeden inşaatı olduğu haliyle arsa sahibine devredeceğine" dair hüküm davalı yüklenicilerin ekonomik yönden mahvına neden olacak nitelikte olduğundan batıldır.

Gerçekten TTK'nın 24 ve BK'nın 161 /son maddeleri uyarınca tacir olan bir şahsın cezanın fahiş olduğundan bahisle tenkisini istemeye hakkı bulunmamakta ise de, kararlaştırılan ceza borçlunun iktisaden mahvını mucip olacak derecede ağır ve yüksek ise adap ve ahlaka aykırı sayılarak tamamen veya kısmen iptali mümkündür. Nitekim bu husus Yargıtay içtihatları ile de benimsenmiştir (Hukuk Genel Kurulu'nun 20.03.1974 tarih, 1970/T-1053 E. - 222 K. sayılı kararı). Mahkemece bu nedenle kalan 17 bağımsız bölümün arsa sahiplerine ait olduğu yolundaki davacı taleplerinin reddinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki davacılar sözleşmenin ileriye etkili olarak feshini talep ettiklerinden öncelikle yüklenicilerin işten el çektikleri tarih itibariyle inşaatların getirildiği fiziki seviye, tespit bilirkişi raporundaki bulgulardan da yararlanılarak belirlenmeli, inşaatın fiziki gerçekleşmesi esas alınarak belirlenecek ikmal oranına göre yüklenicinin hak kazandığı bağımsız bölüm sayısı saptanmalı, yüklenicilerin satışını yaptıkları 9 adet bağımsız bölüm de nazara alınarak, davacıların kalan bağımsız bölümlerin kendilerine ait olacağı yönündeki talepleri bakımından sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi yasaya aykırıdır.

Kararın bu nedenlerle bozulması gerekir.

KARAR : Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, (2.) bentte açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden taraflar yararına BOZULMASINA, 550,00 YTL vekalet ücretinin taraflardan alınarak karşılıklı olarak birbirlerine verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, 04.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi. "
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Ticaret Kanunu MADDE 24 :4. ÜCRET VE CEZANIN TENKİSİ:

       Tacir sıfatını haiz bir borçlu, Borçlar Kanununun 104 üncü maddesinin 2 nci fıkrasiyle 161 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında ve 409 uncu maddesinde yazılı hallerde, fahiş olduğu iddiasiyle bir ücret veya cezanın indirilmesini mahkemeden istiyemez.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 05-03-2014

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02277899 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.