Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

İst.5.Vergi Mah. 2010/975Es 2011/164Kr İçtihat

Üyemizin Özeti
Veraseten İntikal eden hisse senetlerinin mirasçıları tarafından nominal değerleri ile beyanına dayalı olarak daha sonra takdir komisyonu kararı ile belirlenen gerçek değeri ile beyan değeri arasındaki fark miktar için istenen gecikme faizinin hukuki meşruiyyeti
(Karar Tarihi : 02.02.2011)
T.C.
İSTANBUL 5. VERGİ MAHKEMESİ
ESAS NO : 2010/975
KARAR NO : 2011/164

DAVACI
VEKİLİ


DAVANIN OZETI
: Davacı adına düzenlenen 03.03.2010 tarih ve 2010/21 sayılı tahakkuk fisi ile tahakkuk ettirilen 85.628,26 TL gecikme faizinin; beyannamenin zamanında verildiği, intikal eden hisse senetlerinin yasaya uygun olarak itibari (nominal) değeriyle beyan edildiği, idarece takdire sevk işlemi sonucu yeni değerlerin belirlenip bu değerler üzerinden tarhiyat yapıldığı, uzlaşmaya varıldığı, uzlaşma üzerine düzenlenen tahakkuk fişinde dava konusu gecikme faizlerinin yer aldığı, tahakkuk fişi uzlaşma neticesinde hazırlanmış ise de dava konusu gecikme faizinin ilk kez söz konusu tahakkuk fişi ile tahakkuk ettirilmiş ve bilgileri dahiline girmiş olduğu, gecikme faizi istenebilmesi için idarece re'sen ya da ikmalen yapılmış bir tarhiyat bulunması gerektiği, söz konusu tarhiyatın kişilerin kusurundan kaynaklanan durumlar için öngörüldüğü, olayda kendilerine yükletilebilecek bir kusur bulunmadığı, yasadan kaynaklanan bir durumun söz konusu olduğu, bu nedenle idarece re'sen yada ikmalen yapılmış bir tarhiyattan söz edilemeyeceği, idarece yapılan tarhiyatın ikmalen tarhiyat değil, bir ikmal tarhiyatı olduğu ve bunun sonucu olarak gecikme faizi hesaplanamayacağı, yargı kararlarında da bu durumda vergi kaybına yol açmaktan söz edilemeyeceğinin belirtildiği, yine idarenin takdir işlemini çok geç yapmış olmasından kaynaklanan ve mağduriyete yol açan bir durumun bulunduğu, uzlaşmaya gitmelerinin faize hükmedilebileceğini göstermediği, uzlaşmaya mevzuatın izin vermesi sebebiyle gittikleri, önemli olanın kendilerine kusur atfedilemeyeceği olduğu ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talep edilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : *********'nın 12.07.2004 tarihinde vefat etmesi nedeniyle mirasçılar tarafından verilen veraset ve intikal vergisi beyannamesi ile murisin menkul ve gayrimenkul mallarının beyan edildiği, beyan edilenler arasında yer alan beş adet şirkete ilişkin hisse senetlerinin değerinin tespitinin takdir komisyonu tarafından yapıldığı, komisyon kararı doğrultusunda oluşan matrah farkı göz önüne alınarak 20.11.2009 tarih ve 2009/5 sayılı vergi-ceza ihbarnamesi ile vergi ziyaı cezalı veraset ve intikal vergisi tarh edilerek davacı vekiline tebliğ edildiği,' bunun üzerine uzlaşma talep edildiği ve uzlaşmaya varıldığı, buna istinaden tahakkuk işlemi yapılarak davacının hissesine düşen miktarın 6 eşit takside bölünüp, 2005 Mayıs ayından başlamak suretiyle dikkate alınan dönemler itibariyle gecikme faizi de hesaplandığı; gecikme faizi hesaplanmasının hukuka uygun olduğu, zira, davacının tarhiyata dava açmadığı, uzlaşma talep edildiği, uzlaşmaya V.U.K. Ek-1. maddeye göre ancak idarece, re'sen ya da ikmalen yapılan tarhiyatlar için gidilebileceği, uzlaşmaya gidilmiş olmasının da yapılan tarhiyatın bu üç türden birine girdiğini ortaya koyduğu; benzer olaylarla ilgili emsal yargı kararlarının bulunduğu savunularak davanın reddine karar verilmesi istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren İstanbul 5. Vergi Mahkemesince, duruşma için belirlenen günde davacı vekili Av. ********'ün geldiği, davalı idareyi temsilen Av. ***********'nun geldiği görülerek, taraflara usulüne uygun olarak söz verilip dinlenerek




duruşma kapatıldıktan sonra dava dosyası incelenip gereği görüşüldü:

Dava, 03.03.2010 tarih ve 2010/21 sayılı tahakkuk fişi ile tahakkuk ettirilen 85.628,26 TL gecikme faizinin iptali istemiyle açılmıştır.

7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 10. maddesinde, "Veraset ve İntikal Vergisinin matrahı, intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunan değerleridir. (12 nci maddede yazılı borç ve masrafların tenzili lazım geldiği takdirde matrah yukarda yazılı değerlerden bu tenziller yapıldıktan sonra kalan miktardır.) Mükellefler ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere Veraset ve İntikal Vergisi mevzuuna giren mallan aşağıda belirtilen değerleme ölçülerinden faydalanarak, belirtilmeyenler bakımından ise Vergi Usul Kanununun servetleri değerleme ile ilgili 3 üncü bölümündeki esaslara göre değerlemek ve beyannamelerinde göstermek zorundadırlar." denip, maddenin müteakip bentlerinde bazı değerleme ölçüleri sayıldıktan sonra, "Tapu sicilinde bedeli gösterilmiyen haklarla, bunlar dışındaki bilumum haklar (Sınai ve edebi mülkiyet haklariyle imtiyazlar dahil) mükellef tarafından değerlendirilmez ve ilk tarhiyatta- nazara alınmaz. İdare yukardaki esaslara göre beyan edilen bu değerler üzerinden vergiyi beyannamenin verildiği tarihten itibaren en geç onbeş gün içinde tarh eder. Tarh edilen vergiler intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunacak değerlerine göre ikmal edilir. (Değişik fıkra: 21/01/1982 - 2591/2 md.) İlk tarhiyatta nazara alınmak üzere mükellefler tarafından bu maddedeki esaslara göre beyan edilen miktar ile idarece aynı değerleme ölçülerine göre bulunan miktar arasındaki farka ait vergi (gayrimenkuller hariç), vergi ziyaı cezasının yarısı ile birlikte alınır. (Değişik fıkra: 21/01/1982 - 2591/2 md.) Ancak, menkul mallar ile gemilere ilişkin değerlemelerde %50'ye kadar bulunacak fark için ceza uygulanmaz. Bu madde ve geçici 1 inci maddeye göre yapılacak ilk tarhiyatla ilgili ödemeler kanunun 19 uncu maddesinde bahis konusu edilen "tamamen ödemeyi" tazammun etmez." hükümleri; 14. maddesinde, 'Vergi, mükellef tarafından verilen beyanname üzerine tarh olunur." hükümleri; 19/1. maddesinde, "(Değişik fıkra: 22/07/1998 - 4369/75 md.) Veraset ve intikal vergisi tahakkukundan itibaren (3) yılda ve her yıl mayıs ve kasım aylarında olmak üzere iki eşit taksitte (gerçek ve tüzel kişilerce düzenlenen yarışma ve çekilişlerde kazananlara ödenecek ikramiyeler ile (Değişik ibare: 16/06/2009-5904 S.K./31.mad) 5602 sayılı Kanunda tanımlanan şans oyunları dolayısıyla dağıtılacak ikramiyelerden kesilen vergiler beyanname verme süresi içinde) ödenir." hükümleri; 20/a maddesinde de, "Veraset ve intikal Vergisi mükellefiyeti, beyanname verildiği takdirde, beyannamede gösterilen, mallar için beyanname tarihinde başlar." hükümleri yer almıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 111. maddesinde, "Vergi, kanunlannda gösterilen süreler içinde ödenir. Ödeme süresinin son günü verginin vadesi tarihidir." kuralı; 112/3-a maddesinde, ikmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda, dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar geçen süreler için 6183 sayılı Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanacağı kuralı; 112/4. maddesinde ise, uzlaşılan vergilerde gecikme faizinin, uzlaşılan vergi miktarına, (a) fıkrasında belirtilen tarihten itibaren uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için uygulanacağı kuralı hükme bağlanmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; **********'nın 12.07.2004 tarihinde vefat etmesi üzerine mirasçıları tarafından veraset ve intikal vergisi beyannamesi verildiği; terekede yer alan şirketlerin nominal (itibari) hisse değerleri üzerinden beyan edildikleri;





ardından takdir komisyonunca şirketlerin hisse değerlerinin öz sermayeleri dikkate alınarak takdir komisyonunca belirlenen matrah ile beyan edilen matrah arasındaki farkın %50 vergi ziyaı cezalı olarak veraset ve intikal vergisi tarhiyatına konu edildiği, tarh edilen cezalı verginin tebliği üzerine uzlaşma talep edildiği, yapılan uzlaşma görüşmesi sonucu uzlaşmanın vaki olduğu ve bunun 18.02.2010 tarih ve 2009/1038 sayılı uzlaşma tutanağına bağlandığı, uzlaşılan tutarların tahakkuk fişine bağlandığı, tahakkuk fişinde ayrıca, uzlaşılan tutarın 6 eşit taksit halinde dikkate alınarak, ilk taksit tarihi olarak dikkate alman 31.05.2005 tarihinden itibaren her takside ayrı ayrı faiz uygulanması suretiyle belirlenen gecikme faizinin de hesaplanması üzerine, hesaplanan bu faizin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla da iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
213 sayılı Kanunun aktarılan hükümlerinden görüleceği üzere, idare tarafından yapılan bir tarhiyata faiz işletilebilmesi için bu tarhiyatın re'sen, ikmalen ya da idarece tarh şekillerinden birine dahil olması gerekmektedir. Dolayısıyla dava konusu olayda faiz işletilebilmesi için davalı idarece yapılan tarhiyatın bu üç tarhiyat türünden birine dahil olması gerekmekte, yapılan tarhiyatın bunlardan birine dahil olup olmadığının belirlenmesi için ise Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun (VİVK) tahlililin yapılması gerekmektedir.
VİVK'in gerek aktarılan hükümlerinin, gerekse diğer hükümleri ile genel sistematiğinin değerlendirilmesinden, VİVK'in nevi şahsına münhasır olan ve özel usullere tabi olan bir kanun olduğu görülmektedir. Zira, örneğin kurumlar vergisinde beyan edilecek matrah kuşkuya yer bırakmayacak derecede açık ve kayıtlar üzerinde yapılacak hesaplamalar sonucu hemen ortaya çıkabilecekken, bunun aksine veraset ve intikal vergisinde böyle bir kolaylık bulunmamakta, intikal eden terekenin kendisi dahi çoğu zaman uzun çalışmalar sonucu belirlenebilmektedir. Bu özel durumlardan dolayı da VIVK diğer vergi kanunlarının aksine özel hükümlerle donatılmıştır. Şöyle ki: Diğer vergi kanunlarında esas olan, verginin mükellefin beyanı üzerine tahakkuk ettirilmesi iken, bu Kanun uyarınca mükelleflerce verilen veraset ve intikal vergisi beyannameleri tahakkuka değil, VİVK'in aktarılan hükümlerinden de açıkça görüldüğü üzere tarhiyata neden olur ve vergi, önce mükellefin beyanı üzerine tarh olunur. Ardından ilgili vergi idaresi araştırmasını yaparak beyan üzerine tarh olunan verginin doğruluğunu araştırmak suretiyle matrah farkı bulması halinde matrah farkını kendisi ikmal etme suretiyle yapacağı ikinci tarhiyatı mükellefe tebliğ eder ve bu şekilde ödenmesi gereken vergi son ve kesin halini alır. Eğer mükellefin beyanında kullandığı değerleme ölçüsü ile idarenin kullandığı ölçü aynı olduğu halde matrah farkı bulunursa idarenin yapacağı ikinci tarhiyat %50 vergi ziyaı cezalı olarak yapılır. Ancak, mükellefin beyanında kullandığı değerleme ölçüsü ile idarenin kullandığı ölçünün farklı olması halinde ise, idarece matrah farkı bulunsa dahi bulunan matrah farkı için yapılacak tarhiyata vergi ziyaı cezası uygulanamaz. Bu şekilde yapılan ikinci tarhiyat ise "ikmalen tarhiyat" değil, olması gereken matrahın mükelleflerce hesaplanmasının güçlüğü göz önüne alınarak matrahın doğru olarak belirlenmesini teminen idareye yüklenen "eksiği giderme" yükümlülüğüdür. Bu yükümlülük çerçevesinde tesis edilen idari ve icrai işlemlerin dava edilebilecek işlemler olmaları da bu durumu değiştirmez.

Dolayısıyla, 213 sayılı Kanunun 112. maddesinin aktanlan hükümlerinde bahsi geçen ikmalen tarhiyatla ilgili olmayan, re'sen ya da iaderece tarhiyat şekillerine girmediği de açık ve ihtilafsız olan dava konusu olayla ilgili olarak hesaplanan dava konusu faizde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Burada belirtmek gerekir ki, tarhiyatla ilgili olarak uzlaşma talep edilmesinin, idarece
olayın niteliğini değiştirmeyeceği de tabiidir.









Açıklanan nedenlerle davanın kabulüne, dava konusu faizin jptaline; aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerinin ve A.A.U.T. uyarınca belirlenen 825,00 TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine; peşin alınan posta ücretinden artan kısmın istemi halinde davacıya iadesine; kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içinde Danıştay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, 02.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye
ZEKERİYA OKUMUŞ İSMAİL EŞREF BAYRAK MURAT KAL
İlgili Mevzuat Hükmü : Vergi Usul Kanunu MADDE 112 :(3239 sayılı Kanunun 8'inci maddesiyle değişen madde) 1. İkmalen, re'sen veya idarece tarh olunan vergiler taksit zamanlarından evvel tahakkuk etmişse taksit süreleri içinde; taksit süreleri kısmen veya tamamen geçtikten sonra tahakkuk etmişse; geçmiş taksitler, tahakkuk tarihinden başlayarak bir ay içinde ödenir.

2. Memleketi terk ve ölüm gibi mükellefiyetin kalkmasını mucip haller dolayısıyla beyan üzerine tarh olunan vergiler, beyanname verme süreleri içinde ödenir.

Mükellefin, vadeleri mezkûr süreden sonra gelen vergileri de aynı süre içinde alınır.

Memleketi terk edenlerin, ölenlerin veya benzeri haller dolayısıyla mükellefiyetleri kalkanların ikmalen, re'sen veya idarece tarh olunan vergileri tahakkuk tarihinden başlıyarak bir ay içinde ödenir.

Bu fıkrada yazılı tahsil süreleri Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun mucibince teminat gösterildiği takdirde, Vergi Kanunu ile belli taksit zamanına kadar ve taksit zamanı geçmiş ise üç ay uzatılır.

3. Vergi mahkemesinde dava açma dolayısıyla (4444 sayılı Kanunun 13/C-2 maddesiyle değişen ibare)2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27 nci maddesinin 3 numaralı fıkrası(*) gereğince tahsili durdurulan vergilerden taksit süreleri geçmiş olanlar, vergi mahkemesi kararına göre hesaplanan vergiye ait ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödenir. Ayrıca ikmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda:

a) Dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar;

b) Dava konusu yapılan vergilerin ödeme yapılmamış kısmına, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar;

Geçen süreler için 6183 sayılı Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanır. Gecikme faizi de aynı süre içinde ödenir. Gecikme faizinin hesaplanmasında ay kesirleri nazara alınmaz.

Uzlaşılan vergilerde gecikme faizi; uzlaşılan vergi miktarına, (a) fıkrasında belirtilen tarihten itibaren uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için uygulanır.

Dava açılması nedeniyle tahsili duran vergi ve cezalar mükellefler tarafından istenildiği takdirde davanın devamı sırasında da kısmen veya tamamen ödenebilir.

4. (4369 sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle eklenen bent Yürürlük: 1.1.1999) Fazla veya yersiz olarak tahsil edilen veya vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilerin, ilgili mevzuatı gereğince mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz, 120 nci madde hükümlerine göre red ve iadesi gereken vergi ile birlikte mükellefe ödenir.

(4731 sayılı Kanunun 4/C maddesiyle eklenen fıkra)5. İhtirazi kayıtla beyan edilip ödendikten sonra yargı kararına göre iade edilip yine yargı kararı uyarınca tahsili gereken vergilere, iade tarihinden yargı kararının vergi dairesine tebliği tarihine kadar geçen süre için bu maddede yer alan esaslar dahilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında gecikme faizi hesaplanır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Doğan Adem KURT
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 09-06-2011

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02558804 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.