Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
Haber Ekleyin

Yazan : Kaan CENGİZ, Tarih : Bugün 17:39
Merhabalar meslektaşlarım, müvekkil aleyhinde kambiyo takibine yönelik ödeme emri müvekkile 29.04.2024 tarihinde tebliğ edilmiş. Müvekkil 9 gün sonra tarafıma ulaştı. Doğal olarak yasal şikayet süresi geçmiş bulunuyor. İcra takibini incelediğimde takibe konu senedin arkasında " .... adresteki inşaatın pvc ve cam korkuluk bina giriş kapısı ve posta kutusu işlerinin tamamlanması için verilen teminat senedidir. faturaları kesilip teslim edildikten sonra geçersizdir. iş teslim tarihi 15.04.2024 son gündür" ifadesi yer almaktadır. müvekkil ile diğer kişi arasında tanzim edilen sözleşme metninde teminat olarak alınan işbu senet bilgileri yer almamaktadır. takibe konu senedin vade tarihi kısmına teminat ibaresi yazılmamıştır. Şu iki konuda yardımlarınızı bekliyorum;
1-sadece senedin arka sayfasında yukarıda belirtilen ifadenin yazılı olması senedin teminat senedi olarak kabulü için yeterli midir?

2- takibin kambiyo senedi vasfında olmayan teminat senedine yönelik yapılmış olması durumunda süresiz şikayet yoluna başvurabilir miyim ?

Şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :19, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Deoris, Tarih : Bugün 15:53
Merhabalar meslektaşlarım. Öncelikle herkese iyi çalışmalar, iyi günler.

Kadın müvekkilim adına çekişmeli boşanma davası ve mal tasfiyesi için dava açacağım; aklıma takılan bir hususu arasam da bulamadığım için sizlere danışmak istedim.

Davalı taraf 2018'den beri engelli ve çalışmıyor, hiçbir geliri yok. Davalının engelli kalmasından önce 2015 yılında alınmış bir ev var; bu evin 25.000 TL'lik peşinatını davalının babası karşılıyor, geri kalanı içinse 60.000 TL'lik krediyi müvekkilim çekiyor ve bu kredinin taksitleri halen ödenmekte. Kredinin tüm taksitleri de müvekkil tarafından ödeniyor, davalının hiçbir katkısı yok. Ek olarak da 2024 Şubat ayında alınmış bir araç var, bu araç da tamamen müvekkilin parası ile alınıyor.

Bu arada taraflar arasında halen yargılama aşamasında olan basit yaralama, tehdit ve hakaret davamız da devam ediyor. Uzaklaştırma kararımız da mevcut.

Boşanma davası ile mal paylaşımı davasını aynı dava ile açacağım. Müvekkilim iyi niyetli olarak aracı davalıya vermeyi ve karşılığında evi almayı istiyor; evin ve aracın satılmasını hiçbir surette kaybımız çok olduğu için istemiyor. Yargıtay kararı bulamadım, buradaki makalelerden de edindiğim bilgi: "TMK md.226 / f 2 hükümleri gereği tasfiye sırasında, eşler arasında paylı mülkiyete konu bir mal varsa, eşlerden biri kanunda öngörülen diğer olanaklardan yararlanabileceği gibi, daha üstün bir yararı olduğunu ispat etmek ve diğerinin payını ödemek suretiyle o malın bölünmeden kendisine verilmesini isteyebilecektir.

TMK md.226 gerekçesinde de belirtildiği üzere “İkinci fıkrada eşlerin paylı mülkiyetinde bulunan bir malın belli koşullar altında taksim edilmeden eşlerden birine verilmesi öngörülmüştür. Buna göre daha üstün bir yarar sahibi olduğunu kanıtlayan ve diğer eşin payını ödeyen eş, taksimi önleyebilecek, paylı mülkün kendisine verilmesini sağlayabilecektir.”


Bu bilgiler ışığında talebimi ne şekilde yapmalıyım ve izlemem gereken yol nedir meslektaşlarım? Şimdiden teşekkür ediyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :33, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : ŞenolFurkan, Tarih : Bugün 15:03
Meslektaşlarım merhabalar, müvekkil işci A firmasında çalıştığı sırada çalıştığı mağaza B firmasına devredildi.
İşten ayrılmasını takiben kıdem tazminatı için açtığımız davada devreden firma olan davalı a'yı da davalı olarak gösterdik. Davamızı kazandık. İş mahkemesi tarafından verilen kararın hüküm kısmında 60.000 TL kıdem tazminatının davalılardan müşterek ve müteselsilen (davalı a yönünden 10.000 TL ile sınır olacak şekilde) diye hüküm kuruldu.
Tüm alacak kalemleri yönünde müşterek ve müteselsil borçlu oldukları yönünde hüküm kurulduktan sonra davalı B yani son işveren aleyhine yalnızca icra takibi başlattık. Davalı A'yı takibe eklemedik. İcra müdürü her ne kadar müteselsil borçlu hakkında icra takibi başlatmış olsanda bu durumu takip talebinde belirtmek zorundasın diyerek icra emrini çıkartmaktan imtina ediyor. Daha önce böyle bir durumla karşılaşmadım, müteselsil borçlu olması sebebiyle yalnızca B firması hakkında icra takibi başlatabileceğimi düşünüyorum. İlam gayet açık olup ayrıca müteselsil borçlu olarak belirtmem gerektiğini düşünmüyorum. Sizin görüşleriniz nelerdir? İcra müdürü beyanında haklı mı?
İyi çalışmalar dilerim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :39, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : norrinradd, Tarih : Bugün 12:34
Meslektaşlarım merhaba müvekkil 3 aracın çarpıştığı trafik kazası gereği sanık olarak asliye ceza mahkemesinde yargılandı ve tali kusurlu bulunduğu için HAGB aldı. Ayrıca kendisine maddi manevi tazminat davası da açıldı ancak ceza mahkemesinde ATK raporunda asli kurulu olan diğer araç sahibine karşı tazminat isteminde bulunulması gerekmez miydi? Davalı olarak nasıl bir savunma yapabiliriz içtihat var mı bu konuda müvekkil tali kusurlu çünkü, teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :60, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.Hacer SEVİM, Tarih : Bugün 12:23
Merhaba,
Müvekkilin hamili olduğu çekin kaybolması sebebiyle açtığımız çek zayi davası devam ederken müvekkil çeki buldu. Bu durumda davadan vazgeçme dilekçesi mi sunmalıyız?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :60, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : sadekahveee, Tarih : Bugün 10:10
Müvekkilim kepçe operatörü ve bir firma ile anlaşıp belirli bir süre çalışıyor. daha sonra bu taşeron firmaya 150 bin tlye yakın bir fatura kesiyor ancak taşeron ödeme yapmıyor ve işi bırakıp kaçıyor . asıl işverense 90 bin tl bir ödeme yapıp gerisine karışmam diyor. kalan 60bin tl için direkt icra takibi başlatmayı düşünüyorum ancak asıl taşeron ve asıl işvereni birlikte mi borçlu olarak göstermeliyim ? sadece brine başlatmam doğru olur mu ? ( icra takibi dışında başka bir hukuki yol tavsiyelerine de açığım) şimdiden teşekkürler..
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :91, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.alperşener, Tarih : 06-05-2024 23:57
Merhabalar;
Taraf sayısı kalabalık olan bir davada (227) (ortaklığın giderilmesi davası) gerekçeli karar 2018 yılında yazılmış gerekçeli kararda adının geçmesi gereken mirasçılardan birisinin adı sehven yazılmamış dolasıyla tebligat çıkmamış. Bu noktada mirasçının vekili 2023 yılının 11. ayında kararı istinaf etmiş gerekçeli kararda müvekkilinin adının yazılmaması sebebiyle. Bu noktada istinaf etmek yerine tashih, tavzih yoluna gidilebilir miydi. Açıkçası konuyu uzun uzadıya araştırdım genç bir meslektaşınız olarak bir çözüm yolu bulamadım. Şimdiden hepinize teşekkür eder iyi çalışmalar dilerim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :229, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : AHMET01, Tarih : 06-05-2024 01:12
Katılma alacağı ve değer artış payı hesaplaması yapan veya bu konuda bilgi sahibi olan siz meslektaşlarıma mümkünse bir hususu danışmak isterim.

Muris Erkeğin, geride sağ olarak eşi, bu eşinden 2 çocuk, diğer eşlerinden 3 çocuk ve 2 torunu vardır. Sağ kalan Eş, bu 7 kişiyi davalı gösterip; bir evden ve arabadan dolayı katılma alacağı ve değer artış payı davası açar. Yargılamanın sonuna doğru kendisi de vefat eder. Öz iki çocuğu yani mirasçıları halefiyet sistemi noktasında ayrı ayrı vekilleri aracılığıyla bu davayı bu sefer davacı sıfatıyla sürdürürler. Davacı murisin katılma alacağı ve değer artış payları toplam 214.000,00 TL. hesaplanır. Bu iki çocuklarının vekilleri bunu aralarında eşit paylaşarak 107.000,00 TL olarak ayrı ayrı ıslah ederler. Hakim de kararında bu iki kişi için ayrı ayrı 107.000,00 Tl. Katılma alacağı ve değer artış payı alacağının davalılardan miras payları oranında alınarak davacı.......'a verilmesine; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsiline ve davacı .....a verilmesine şeklinde karar verdi.

Muris Davacının çocuklarından birinin vekili, lehlerine hükmedilen bu 107.000,00 TL. nin tamamını sadece üvey durumunda olan üç çocuk ve iki torundan tahsili için icra takibi başlattı. Ben bu 5 kişini miras payları toplamı 8/16 dır. Dolayısıyla bunun yarısı takibin konusu yapılmalıdır. Bu 107.000,00 TL. den annelerinin vefatı nedeniyle halefiyet sistemi gereği onun haklarının alacaklısı ve takipçisi olan iki kızı da (Bunların Miras payları toplamı da 8/16, hem baba hem de annelerinden dolayı) sorumludurlar diye icra hukuk mahkemesine şikayet yoluna gittiysem de işin ilginç tarafı hakim şikayetimi kabul etmedi. Şimdi bu 107.000,00 TL sadece bu beş kişiden tahsil edilecek. Kanaatimce bu uygun değil. Görüşlerinizi almak isterim.

Son olarak bu tür davalarda vekalet ücreti ve yargılama giderinden davalılar müteselsilen mi sorumlu? Miras payları oranında sorumlu olmaları gerekmez mi?

Verilecek cevaplar için şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :331, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : AHMET01, Tarih : 05-05-2024 18:22
Değerli Meslektaşlarım Merhabalar

Miras kaynaklı Katılma alacağı ve değer artış payı talepli davada hakim asıl alacak yönünden davalılardan miras payları oranında; Yargılama masrafları ve vekalet ücreti yönünden ise davalılardan müteselsilen tahsiline dedi. Bu feri alacaklar için de miras payı oranında tahsili denmesi gerekmez miydi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :438, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Hatun Olguner, Tarih : 03-05-2024 23:50
Bir karı koca birlikte hareket ederek tacir olan muvekkilimizden 29.040 USD bedelle iki makina satın alıyor. Makinalar Ocak ayında fatura alacaklısi olan kadın esin talimatıyla kocasına teslim ediliyor. Fatura kadına tebliğ ediliyor. İtiraza uğramadan kesinlesiyor. Faturaya mallarin teslim edilmiş olduğu şerhi yaziliyor. Yargıtay HGK 2006/642-571 sayılı kararına göre fatura alıcısının talimatıyla işçisine yapılan teslim tanıkla ispat edilebilmektedir. Olayimizda koca malların bedelini ödeyeceğini WhatsApp mesajlariyla taahhüt etmiş ve öncesinde faturanın karısı adına kesilmesini istedigini muvekkile ileterek faturanın karısı adına kesilmesini sağlamıştır. Faturaya dayalı icra takibimize alacaklıya hiçbir borcum yoktur takibe borca ferilerine faize itiraz ediyorum diye iki satırlık itiraz dilekçesi sunulmuştur. İtirazın iptali davasında ispat yükü bizde olduğundan alıcının talimatı ve rızasıyla malların davalı kadının eşine teslim edildiğini taniklarla ispat edebileceğimize dair HGK kararı yanında başkaca Yargıtay kararları aramaktayım.Yargitay 19. HD 2017/1501 Esas 2019/308 karar sayılı kararı alıcının calisanlarina yapılan teslimin geçerli olduğunu hükme bağlamıştır.Hatta sigortasız çalışanlara yapılan teslimin geçerli olduğuna ilişkin 19.HD 2016/19685 esas 2017/6013 k. Ve 2014/15281 esas 2015/1120 karar sayılı kararları mevcuttur.Ayrica 19. HD 2018/2832 esas 2020/700 karar sayılı ilami eşi adına hareket eden,eşi adına mailler atan ve eşi ile birlikte sigortasız çalıştigini kabule elverişli davranışlar sergileyen ese yapılan teslimin geçerli olduğunu hükme bağlamıştır. Sitede itiraza ugramayan faturanın yazılı delil başlangıcı sayılacağına dair eski bir ictihada da rastladım İlgilenen ve yardımcı olabilecek meslektaslara şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :517, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : bvroll, Tarih : 03-05-2024 14:08
Meslektaşlarım iyi günler,

Özel bir işletmemiz var, düzenli olarak üstüne reklam (konser, gösteri, vs.) afişleri asılıyor. Bunlara karşı herhangi bir tazminat vs. hukuki yol yürütmek, bedel isteminde bulunmak mümkün müdür?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :489, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avukat.fks, Tarih : 02-05-2024 23:44
Merhaba meslektaşlarım;

Müvekkil adayı (A)'nın 1960 yılından beri zilyetliğinde bulunan ve içerisine çeşitli ağaçlar dikmiş olduğu parsel, 2018 yılında 3402/22-a kapsamında kadastro yenileme çalışması yapılması neticesinde hazine üzerine tescil ediliyor.

Bir başka meslektaşımıza tespitin iptali, tapu iptal ve tescil dava dilekçesi yazdırıp dava açıyor. Fakat dava dilekçesinde (A)'nın gerçek iradesine aykırı olarak parselin tamamı yerine 150 metrekarelik küçük bir bölümü için talepte bulunuluyor.

Dava (A) tarafından açıldıktan sonra avukat tarafından takip ediliyor. Davanın kabulüne karar veriliyor, davalı maliye talebi ile istinaf ve temyiz incelemesinden geçerek onanarak 2022 de kesinleşiyor.

(A) tüm parselin kendi üzerine tescil edildiğini zannederken aslında öyle olmadığını 150 metrekarelik alanın kendi üzerine geçtiğini geriye kalan büyük bölümünün hazineye devredildiğini öğreniyor.

Bu durumda yapılabilecek bir şey var mıdır? Dava dilekçesinde talep edilmeyen kısım için tekrar dava açılabilir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :560, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.CagatayT, Tarih : 02-05-2024 15:47
Sayın meslektaşlarım;
Sizlerden bir konuda yardım ve görüş bildirmenizi talep ediyorum. Şimdiden yanıtlayan her meslektaşıma teşekkür ettiğimi bildiririm. Uyuşmazlık şu şekilde;

Müvekkil kendine ait araçla kaza yapıyor ve bu kaza sonucu araç hurda (pert) oluyor. Sigorta şirketinden bir miktar para aldıktan sonra aracı hurda haliyle bir otomotiv şirketine satıyor. bu satışa ilişkin de fatura düzenliyor. Ancak müvekkil satıştan kaynaklı alacağını tahsil edemiyor. Borçlu otomotiv şirketi aleyhine başlattığımız takip de itiraz sonucu duruyor.

İkame edeceğimiz itirazın iptali davasında görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleri midir yoksa Tüketici Mahkemeleri mi ?

(Araç hurda haliyle satıldığı, kullanıma uygun olmadığı ve satışa ilişkin bir fatura düzenlenip icra takibine dayanak belgenin de işbu fatura olarak belirlendiği için Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu düşünüyorum)

Değerli üstat ve meslektaşlarımdan bilgi ve önerilerini bekliyorum. İyi çalışmalar.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :617, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : BETÜL DEMİR, Tarih : 02-05-2024 10:51
Merhaba meslektaşlarım;
Müvekkil A’ya ait taşınmaz,
1- icra ihalesi ile, alacağına mahsuben, alacaklısı B adına tapuda devredilmiştir. (Bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalara dahil edilmeyen kısımlar mevcuttur. Örneğin; bahçe sınır tel örgüsü, elektrik trafosu vb. kısımlar hesaplamaya dahil edilmemiştir.)
2- B, devraldığı taşınmazı ipotek göstererek kredi çekmiş ve kredi borcunu ödeyemeyince kredi alacaklısı banka tarafından taşınmaz ihale edilerek C’ye tapuda devredilmiştir.

Sorum şu ki: Müvekkil A, kendisine ait olmasına rağmen kendi kullanımında olmayan ve bedeli de tarafına ödenmeyen bahçe sınır tel örgüsü, elektrik trafosu vb. kısımların bedelinin tarafına ödenmesini talep etmekte. Talebine konu kısımları kapsayan bir bedel tespiti de yaptırdık.
Ancak; tespiti yapılan bu bedeli mevcut malik C’ye sebepsiz zenginleşme davası açarak mı talep etmeliyiz yoksa belirsiz alacak davası mı?
Ya da başka bir yol var mıdır?
Şimdiden teşekkürler 🙏🏻
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :494, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Fazladanödemeyeçözüm, Tarih : 01-05-2024 09:10
Meslektaşlarım, lehimize tahliye kararı aldık, kiracı taraf kararı istinaf etti, sulh hukuk mahkemesinden aldığımız tahliye ilamını icraya koyduk, tahliye emri ve icra emrini tebliğ ettik. İcra emrine konu borç süresinde ödendi. Tahliye emri 7 gün geçtikten sonra kesinleşti. Örnek no:2'de 7 gün içinde tahliye veya aynı süre içinde icranın geri bırakılması kararı getir şeklinde kiracı ihtar edildi. Kiracı evi tahliye etmedi, 3 aylık kira bedelini yatırarak icranın geri bırakılması kararı da almadı, bu aşamada icra dairesinden tahliye harcını yatırarak tahliye günü alsak en erken 3-5 güne tahliye günü veriyorlar, biz tahliye hazırlıklarını yaparken pat diye kiracı icra mahkemesinden 3 aylık kirayı ödeyerek tehiri icra kararı alabilir mi?İcra müdürü icranın geri bırakılması kararı ne zaman alınırsa alınsın hemen tahliyeyi durdururum süre yok diyor, uygulamada örnek no:2 ile tahliye yapan meslektaşların bilgi ve desteklerini bekliyoruz. Teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :729, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : tufankoc, Tarih : 30-04-2024 20:44
Merhaba meslektaşlarım
DMKya göre meslekten ihraç kararına karşı idare mahkemesinde dava açılmış.
Dava devam ederken 375 Sayılı KHK’NIN Geçiçi 35. Maddesi uyarınca rütbelerin alınması kararı verilmiş ve bu kararı DMK işlemine iptal davasına bakan mahkemeye dilekçe ile bildirmişler.
Mahkeme DMK işlemini iptal etmiş ancak KHK hakkında hiçbir karar vermemiş.
İstinaf süresi geçmiş ama davalı idare istinafa başvurmuş.
İstinafa cevap verip khknın da iptalini BİM'den istemek mantıklı olur mu? yoksa ne yapılabilir?

Şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :745, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Carsambali.av, Tarih : 30-04-2024 11:10
Merhabalar Meslektaşlarım,

Davalı olduğumuz bir davada aşağıdaki şekilde hüküm kuruldu

"Dava konusu ....... 'adlı malın davacı tarafından davalıya iadesi ile 25.000,00 TL'nin iade tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,"

ardından karşı taraf malları iade etmeden ilamlı icra takibine geçti söz konusu icra takibine karşı ödeme icra emrinin iptali talepli dava açıldı fakat ilgili dava da icra hukuk söz konusu paranın istenmesi için malların iade edilmesine gerek olmadığı sıranın bulunmadığını söyleyerek söz konusu davayı reddetti.

Söz konusu kararın verildiği tarihten itibaren 2 yıl geçti yani mal iade edilmediği gibi şuan iade edilse de bir işe yaramayacak kullanamayacağız. Bu durumda ne yapmak gerekir icra takibi duruyor ve karşı taraf haciz işlemeye devam ediyor.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :800, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Muharrem Kürşat, Tarih : 29-04-2024 22:32
Kıymetli Meslektaşlara selamlar,

A Firması tarafından müvekkil adına düzenlenen çek, Müvekkil tarafından ciro edilerek B kişisine akabinde B kişisinden C kişisine , c kişisinden d kişisine geçiyor akabinde d kişisi bankaya ibraz sonrası karşılıksızdır kaşesi alıyor. Daha sonra müvekkil d kişisine çek bedelini ödeyip çeki teslim alıp kaşe sonrasına ciro yaparak B ve A firmasına kambiyo yolu ile takip başlatıyor. Buna müteakip A firması imzaya itiraz b kişisi ise ciro silsilesinden kaynaklı olarak borca itiraz ediyor.

Bu durumda ciro silsilesinde kopukluk söz konusu olabilir mi ayrıca sadeceye b ye yönelmesi başlı başına bir kötü niyet tazminatına konu edilir mi ?

Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :848, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukat9444, Tarih : 25-04-2024 17:54
Merhabalar,

Müvekkile ait ve içinde kiracılar olan yan yana iki taşınmazın birleştirilerek, müvekkilin yazlık ihtiyacı nedeniyle tahliye davası açmam mümkün olur mu? Her bir taşınmaz çok küçük ve yazlık yeri olarak uygun bir yerdeler. Ancak bu durumda iki ayrı ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açacağım ve bu iki dairenin birleştirilmesi ve yazlık olarak kullanılması gerekçem kabul görür mü?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1903, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : hukukçu077, Tarih : 25-04-2024 17:05
Komiser yardımcı müvekkilime görevini ifa ettiği sırada vatandaş tarafından hakaret edilmiştir. Karşı taraf ceza almıştır. Manevi tazminat davası açmak istiyoruz. Görevli mahkeme neresidir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1819, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03742790 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.