Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargıtay Kararı Lazım

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-08-2013, 08:50   #1
wihsky

 
Varsayılan Yargıtay Kararı Lazım

Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 03/05/2007 tarihli 2006/5521 Esas 2006/3057 Karar sayılı,
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 18/04/2007 tarihli 2007/1112 Esas 2007/3579 Karar sayılı kararları lazım.

Aramalarıma rağmen ulaşamadım. Yardımcı olursanız çok sevinirim.
Old 21-08-2013, 09:05   #2
Av.Onur Civelek

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Onbirinci Ceza Dairesi
Esas No : 2006/5521
Karar No : 2007/3057
Tarih : 03.05.2007


ÖZET :
MAHSUP
MAHSUBUN MECBURİLİĞİ SİSTEMİ
ADLİ PARA CEZASININ ÖDENMEMESİ
PARA CEZASININ HAPSE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ
MAHSUBUN YAPILIŞ ŞEKLİ



İÇTİHAT METNİ



ÖZET :


Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 30.01.2006 gün ve 2006/1-4 Esas, 2006/7 sayılı kararında açıklandığı üzere; 765 ve 5237 sayılı yasalarda mahsubun mecburiliği ( hukuki ) sistemi kabul edilmiştir.

Bu sisteme göre, mahkum kusuru ile tutuklu kalmış olsa dahi, tutukluluk süresinin verilen cezadan indirilmesi zorunludur. Bu sistemde yargıcın görevi, indirim yapılması için gerekli yasal koşulların doğup doğmadığını kontrol, doğmuş ise yapılan indirimin hesabında hata yapılıp, yapılmadığını denetlemekten ibarettir. Mahsubun hukuki esası hakkında, bu kurumun cezanın hafifletilmesi nedenlerinden biri olduğu, evvelce çekilmiş bir ceza olduğu, hususi af olduğu konusunda çeşitli görüşler bulunmakta ise de, mahsup, suçlu olduğu henüz kesin olarak bilinmeyen kişilerin özgürlüklerinden yoksun bırakılması dolayısıyla ortaya çıkan haksızlıkları gidermek için başvurulan ve kişisel özgürlükleri anayasal düzeyde güvence altına alan, önleyici amaçlarla yoksun bırakılan özgürlüğün iadesi için kabul edilen hukuki bir kurumdur.

5275 sayılı Yasanın 106. maddesinin ( 3 ) numaralı fıkrasındaki düzenleme, 5237 sayılı TCK.nun 63. maddesinden farklı olarak, adli para cezasının ödenmemesi halinde Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarınca mahkumun hapsedileceğini hükme bağlamıştır. Bu farklılığın nedeni, tutuklamanın bir tedbir olması ve asıl olanın hükmün kesinleşmesinden sonra infaz edilmesidir. Hüküm kesinleşmeden önce özgürlüğün kısıtlanması halinde sanık lehine olarak mahsubun, para cezasının üst sınırından yapılması kabul edilmiştir. 5275 sayılı Yasanın Geçici 1 ve 5252 sayılı Yasanın 5. maddesinin ( 3 ) numaralı bendinde de mahsubun yüz lira üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.

Buna göre; hapis ve adli para cezasına hükmolunması durumunda mahsup işlemi öncelikle hapis cezasından yapılmalı, kalan süre ise adli para cezasından indirilmelidir.



DAVA :


Dolandırıcılık suçundan sanık Fehmi K.'nın 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun lehe hükümlerinin uygulanması talebi üzerine yapılan uyarlama ile aynı kanunun 157/1 ve 39/1. maddeleri gereğince 6 ay hapis ve 3.500 Yeni Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmalarına dair, ANKARA 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.06.2005 tarihli ve 1999/229-847 sayılı ek kararının infazı sırasında para cezasının tutuklulukta geçen süreden mahsubu talebinin mahkemesince reddine ilişkin 31.03.2006 tarihli ve aynı sayılı karara vaki itirazın reddine dair Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.04.2006 tarihli ve 2006/356-356 değişik iş sayılı kararın tüm dosya kapsamına göre, Ankara 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.07.1999 tarihli ve 1999/229 esas, 1999/847 sayılı kararı ile sanık Fehmi K.'nın dolandırıcılık suçundan 7 ay hapis ve 3.500.000.000 Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın infazı sırasında 01.06.2005 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun lehe hükümleri uyarınca dosya üzerinden yapılan değerlendirme neticesi sanığın 6 ay hapis ve 3.500.00 Yeni Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, karar kesinleştirilerek infaz edilirken, sanığın tutuklulukta geçirdiği ve hapis cezası düşüldükten sonra kalan 49 günlük süreden adli para cezasının mahsubunun talep edilmesi üzerine mahkemece hükümlü hakkında 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununa göre yeniden ceza verildiğinden ve ek karar ile ağır para cezasının adli para cezasına dönüştürülmediğinden 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 5. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığından bahisle talebin reddedildiği,

Hükümlünün tutuklulukta geçirdiği 136 günlük sürenin ilk mahkumiyet hükmündeki 7 aylık hapis cezasının infazını karşıladığından 647 Sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun gereğince 08.06.1999 tarihi itibariyle şartla tahliyeye dair karar alındığı,

5349 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1. maddesindeki; "Ağır Para cezasından dönüştürülen adli para cezasının ödenmemesi halinde, 13.12.2004 tarihli ve 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106. maddesi hükümlerine göre hapis süresinin belirlenmesinde bir gün karşılığı olarak yüz milyon Türk Lirası esas alınır" şeklindeki düzenleme, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun geçici 1. maddesindeki 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki diğer kanunlarda yer alan adli para cezasının ödenmemesi halinde, hükümlüler bir gün yüz Türk Lirası hesabı ile hapsedilirler." Şeklindeki hüküm ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Mahsup" başlıklı 63. maddesindeki "Hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün haller nedeniyle geçirilmiş süreler, hükmolunan hapis cezasından indirilir.

Adli para cezasına hükmedilmesi durumunda, bir gün yüz Türk lirası sayılmak üzere, bu cezadan indirim yapılırı." Şeklindeki düzenlemeler karşısında sanığa verilen 3.500 Yeni Türk lirası adli para cezasının 100 Yeni Türk lirasından hapse çevrilmesi suretiyle bulanacak 35 gün hapis cezasının tutuklulukta geçirilen ve hapis cezasının da mahsubu ile kalan 49 günden düşürülmesine karar verilmesi gerekeceği gözetilmeden yazılı gerekçe ile itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 14.07.2006 gün ve 32869 sayılı kanun yararına atfen Yargıtay C. Başsavcılığının 23.08.2006 gün ve K.Y.B.2006172477 sayılı ihbarnamesiyle daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelenip gereği görüşüldü:


KARAR :


Kanun yararına bozma konusunun incelenmesi için öncelikle bu konudaki yasal düzenlemeleri incelemek gerekmektedir.

Mahsup konusunda, 01.06.2005 tarihinde yürürlükten kaldırılan 765 sayılı Ceza Yasamızın 40. maddesindeki, "Hüküm katiyet kesbetmeden evvel vukubulan mevkufiyet ceza mahkumiyetlerinden indirilir. Eğer cezayı nakdi tertip olunmuş ise tenzil, 19 uncu maddede gösterilen hesaba göre yapılır" yönündeki düzenleme, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 63. maddesinde; " ( 1 ) Hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün haller nedeniyle geçirilmiş süreler, hükmolunan hapis cezasından indirilir. Adli para cezasına hükmedilmesi durumunda, bir gün yüz Türk Lirası sayılmak üzere, bu cezadan indirim yapılır" şeklinde ifade edilmiş ve madde gerekçesinde de; adli para cezasına hükmedilmesi halinde, mahsubun bir gün karşılığı yüz Türk Lirası sayılmak suretiyle yapılacağı açıklanmıştır.

Yine aynı tarihte yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106. maddesinin ( 3 ) numaralı fıkrası; "Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarınca hapsedilir" biçimindedir.

Aynı Kanunun geçici birinci maddesi ise; " ( 1 ) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki diğer kanunlarda yer alan adli para cezasının ödenmemesi halinde, hükümlüler bir gün yüz Türk Lirası hesabı ile hapsedilirler" hükmünü taşımaktadır.

Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 5349 sayılı Kanunun 1. maddesiyle 5252 sayılı Kanunun 5. maddesine ( 3 ) numaralı fıkra eklenmiş olup, "Ağır para cezasından dönüştürülen adli para cezasının ödenmemesi halinde, 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106 ncı maddesi hükümlerine göre hapis süresinin belirlenmesinde bir gün karşılığı olarak yüzmilyon Türk Lirası esas alınır" şeklindeki değişiklik mevzuata eklenmiştir.

Görüldüğü üzere gerek Anayasa ve sair kanunlar, gerek uluslararası anlaşmalarla kişi özgürlüğü en üst düzeyde korunma altına alınmak istenmiştir. Bu kapsamda, ceza yargılamasında asıl olan tutuksuz yargılama olup, sanıkların tutuklu yargılanması, ancak kanunda gösterilen hallerde ve istisna olarak uygulanmalıdır.

Aksi takdirde, kişiyi özgürlüğünden alıkoyan devlet olsa da bunun sonucuna katlanmalı ve meydana getirdiği zararı ortadan kaldırıcı veya azaltıcı yükümlülükler altına girmelidir. Bu yöntemlerden biri de ceza hukukundaki "mahsup"tur.

Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 30.01.2006 gün ve 2006/1-4 Esas, 2006/7 sayılı kararında açıklandığı üzere; 765 ve 5237 sayılı yasalarda mahsubun mecburiliği ( hukuki ) sistemi kabul edilmiştir.

Bu sisteme göre, mahkum kusuru ile tutuklu kalmış olsa dahi, tutukluluk süresinin verilen cezadan indirilmesi zorunludur. Bu sistemde yargıcın görevi, indirim yapılması için gerekli yasal koşulların doğup doğmadığını kontrol, doğmuş ise yapılan indirimin hesabında hata yapılıp, yapılmadığını denetlemekten ibarettir. Mahsubun hukuki esası hakkında, bu kurumun cezanın hafifletilmesi nedenlerinden biri olduğu, evvelce çekilmiş bir ceza olduğu, hususi af olduğu konusunda çeşitli görüşler bulunmakta ise de, mahsup, suçlu olduğu henüz kesin olarak bilinmeyen kişilerin özgürlüklerinden yoksun bırakılması dolayısıyla ortaya çıkan haksızlıkları gidermek için başvurulan ve kişisel özgürlükleri anayasal düzeyde güvence altına alan, önleyici amaçlarla yoksun bırakılan özgürlüğün iadesi için kabul edilen hukuki bir kurumdur.

5275 sayılı Yasanın 106. maddesinin ( 3 ) numaralı fıkrasındaki düzenleme, 5237 sayılı TCK.nun 63. maddesinden farklı olarak, adli para cezasının ödenmemesi halinde Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarınca mahkumun hapsedileceğini hükme bağlamıştır. Bu farklılığın nedeni, tutuklamanın bir tedbir olması ve asıl olanın hükmün kesinleşmesinden sonra infaz edilmesidir. Hüküm kesinleşmeden önce özgürlüğün kısıtlanması halinde sanık lehine olarak mahsubun, para cezasının üst sınırından yapılması kabul edilmiştir. 5275 sayılı Yasanın Geçici 1 ve 5252 sayılı Yasanın 5. maddesinin ( 3 ) numaralı bendinde de mahsubun yüz lira üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.

Buna göre; hapis ve adli para cezasına hükmolunması durumunda mahsup işlemi öncelikle hapis cezasından yapılmalı, kalan süre ise adli para cezasından indirilmelidir.

Dosya içeriğinden, Ankara 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.07.1999 gün ve 229/847 sayılı kararı ile hükümlünün dolandırıcılık suçundan 7 ay hapis ve 3.500.000.000 Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, infaz sırasında 5237 sayılı TCK.nun yürürlüğe girmesi üzerine dosya üzerinden yapılan değerlendirme sonucunda 6 ay hapis ve 3.500 Yeni Türk lirası adli para cezasına hükmedildiği, bu kararın infazı sırasında hükümlünün tutuklulukta geçen ve hapis cezası düşüldükten sonra kalan 49 günlük süreden, hükümlünün yatırmadığı adli para cezasının mahsubunun talep edilmesi üzerine, mahkemece hükümlü hakkında 5237 sayılı TCK'na göre yeniden ceza verildiğinden ve ek karar ile ağır para cezası adli para cezasına dönüştürülmediğinden 5252 sayılı Kanunun 5. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilip, yapılan itiraz üzerine mercii Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesince itirazın reddine hükmedildiği anlaşılmaktadır.

Bu açıklamalar karşısında somut olay değerlendirildiğinde; hükmolunan 7 ay hapis cezasının, 5237 sayılı Yasa uyarınca yapılan değerlendirme sonucunda 6 aya indirildiği, para cezasının ise aynı miktarda kaldığı, buna karşın hükümlünün tutuklulukta geçirdiği sürenin, hapis cezasının infazını gerektiren süreyi aştığı görülmektedir.


SONUÇ :


Bu nedenlerle; itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesi yasaya aykırı ve kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden, Ankara 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.3.2006 gün ve 1999/229-847 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin, mercii Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.04.2006 gün ve 2006/356-356 değişik iş sayılı kararının CMK.nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMK.nun 4/d maddesi uyarınca bu hususta karar verilmesi mümkün bulunduğundan hükümlünün tutuklulukta fazladan geçirdiği 49 günün 5237 sayılı TCK.nun 63. maddesi uyarınca bir gününü 100 YTL. sayılmak suretiyle infazı gereken adli para cezasından MAHSUBUNA, müteakip işlemlerin mahallinde takdir ve ifasına, dosyanın gereği için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
yargıtay kararı lazım lawyergm Meslektaşların Soruları 1 24-01-2013 10:58
Bir Yargıtay Kararı Lazım MEHAVU Meslektaşların Soruları 6 03-07-2010 11:47
yargıtay kararı lazım... advokat34 Meslektaşların Soruları 1 25-10-2008 12:33
acil yargıtay kararı lazım ali ekmekçi Meslektaşların Soruları 2 05-03-2008 13:51
Acil bu yargıtay kararı lazım Av.M.Çağrı Alperen Meslektaşların Soruları 12 19-10-2006 15:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04592109 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.