Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kamulaştırmasız/Hukuki el atmada Danıştayın görüşü

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-08-2013, 04:24   #1
fatihn

 
Varsayılan Kamulaştırmasız/Hukuki el atmada Danıştayın görüşü

Sayın meslektaşlarım
kamulaştırmasız/Hukuki el atma diye nitelendirdiğimiz davaların 2012 den itibaren idari yargıda tam yargı davası olarak açılması gerektiği yönünde Uyuşmazlık mahkemesinin ESAS 2011/238 KARAR NO : 2012/63 kararı var..
Bu durumda 2010 sonlarında anayasa değişikliği sonucu içtihadını değiştirerek hukuki el atmayı mağduriyet sayan yargıtaydan sonra, acaba idari yargı ve danıştay ne düşünüyor?? idari yargıya dava açan veya açılmış bir davada idarenin veya danıştayın ne yönde bir karar verdiğini bilen varmı?
Old 05-08-2013, 13:41   #2
AV.MKORKMAZ

 
Varsayılan

bu konuda bende cevap bekliyorum. bir ay önce davada görevsizlik kararı verildi. şimdi idare mahkemesinde açacağız davayı bakalım ne olacak.
Old 05-08-2013, 14:37   #3
pallanco

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.MKORKMAZ
bu konuda bende cevap bekliyorum. bir ay önce davada görevsizlik kararı verildi. şimdi idare mahkemesinde açacağız davayı bakalım ne olacak.

peki dava hangi idareye ve hangi taleple açılacak ? İmar planını yapan belediyeye mi ? (ki imar planını yapana dava açılacak dersek tüm davaların belediyeye açılması gerek), yoksa, imar planında öngörülen kamu hizmetinin türü itibariyle kamulaştırma yetkisine sahip olan idareye mi ?

Dava öncesinde uzlaşma başvurusu şartı, idare mahkemesinde açılacak davalarda da geçerli olacak mı ?

Başvuruda veya dava dilekçesinde, tam olarak neyi talep edeceğiz ?

Allah aşkına bilen ya da deneyimleyen biri bu sorulara cevap versin
Old 06-08-2013, 01:43   #4
fatihn

 
Varsayılan tam yargıdan ümitvar deilim...

Alıntı:
Yazan AV.MKORKMAZ
bu konuda bende cevap bekliyorum. bir ay önce davada görevsizlik kararı verildi. şimdi idare mahkemesinde açacağız davayı bakalım ne olacak.

Sayın m.korkmaz idare mahkemesine dava açarken talebiniz tam olarak ne olacak? tam yargı için somut bi zarar olmalı burda zarar tespiti nasıl olcak? iptal davasıda çok umut vaad etmio neyi iptal ettirebilirki?...
Hülasa idare yargı süreci biraz oyalama gibi görünüyo...
İnşallah talebiniz kabul edilir şuan sorulara cevap vermenizi ve davanız açısındanda ilerde iyi haberlerinizi bekliyoruz...
Old 13-08-2013, 00:56   #5
AV.MKORKMAZ

 
Varsayılan

arkadaşlar burada uzlaşma başvurusu şart değilmiş. talebimiz burada yine uğranılan zarardır. bu zarar da idare mahkemesince yapılacak tespit ile ortaya çıkacaktır. bence burada asıl hedeflenen hukuk mahkemesi sonucunda avukatların hak etmiş olduğu vekalet ücretlerinin önüne geçilmesi gibi duruyor. idare mahkemesi karar verince idareye başvuracaz onlarda ödeyecek böylece 1200 tl vekalet ücreti ödeyerek idare bu işten kurtulacak. gerekçeli karar yazılsın sonrasında bir çalışma yapıp davayı açacağım. açtığım zaman dilekçeyi burada paylaşırım. bakalım bir şekilde deneyerek doğruyu bulacağız. www.adliyesarayi.net
Old 02-02-2015, 09:01   #6
av.zeynepaydıntarakçı

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım,
Hukuki el atmada, idare mahkemelerinde tam yargı davası açmanızı, bu davada tescile ilişkin talepte bulunmamanızı, salt bedel isteminde bulunmanızı tavsiye ediyorum. Zira hem bedel hem de sicilin idare adına tescili talep edildiğinde , idare mahkemesi dilekçenin reddine karar veriyor ve siz de talebi sadece alacak olarak düzelterek davaya devam ediyorsunuz. Hasım konusuna gelince, ilgili sorumlu kuruluşları tespit etmek bakımından geçmişteki durumla şu an arasında bir fark yok. Dava konusu yerin imar planındaki ayrılış amacı, alanın büyüklüğü, ölçeği, sorumlu kuruluşu belirlemede faydalı olacak verilerdir.
Saygılarımla.
Old 02-02-2015, 17:31   #7
Av. Yasin Yıldız

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.zeynepaydıntarakçı
Sayın meslektaşlarım,
Hukuki el atmada, idare mahkemelerinde tam yargı davası açmanızı, bu davada tescile ilişkin talepte bulunmamanızı, salt bedel isteminde bulunmanızı tavsiye ediyorum. Zira hem bedel hem de sicilin idare adına tescili talep edildiğinde , idare mahkemesi dilekçenin reddine karar veriyor ve siz de talebi sadece alacak olarak düzelterek davaya devam ediyorsunuz. Hasım konusuna gelince, ilgili sorumlu kuruluşları tespit etmek bakımından geçmişteki durumla şu an arasında bir fark yok. Dava konusu yerin imar planındaki ayrılış amacı, alanın büyüklüğü, ölçeği, sorumlu kuruluşu belirlemede faydalı olacak verilerdir.
Saygılarımla.

Merhaba üstad. Bu konuda idare mahkemesinde verilen bir karar varmı. Bir de hangi mahkemenin verdiğini söylerseniz sevinirim. Zira ben bir ay önce hukuki el atma nedenine dayanarak idare mahemesinde dava açtım ve ilk inceleme tutanağında aksi bir duruö gözükmemekte.
Old 02-12-2015, 10:50   #8
Av.Mert

 
Varsayılan

Konuyla ilgili olarak yeni bir danıştay kararı ile karşılastım.
Hukuki el atmalarda imar kanunun da ki 5 yıllık süre danıştay tarafından tam yargı davası çerçevesinde degerlendrilmektedir. Bu anlamda eger tapuda devir varsa yeni malik tarafından da ayrıca tapu devir tarihi itibariyla 5 yıllık sürenin geçmesi görüşündedir. Danıştay ne yazıkki halefiyet ilkesini kabul etmemekte.
Old 02-12-2015, 11:05   #9
pallanco

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mert
Konuyla ilgili olarak yeni bir danıştay kararı ile karşılastım.
Hukuki el atmalarda imar kanunun da ki 5 yıllık süre danıştay tarafından tam yargı davası çerçevesinde degerlendrilmektedir. Bu anlamda eger tapuda devir varsa yeni malik tarafından da ayrıca tapu devir tarihi itibariyla 5 yıllık sürenin geçmesi görüşündedir. Danıştay ne yazıkki halefiyet ilkesini kabul etmemekte.

Bahsettiğiniz Danıştay kararını paylaşabilir misiniz acaba ?
Old 02-12-2015, 11:15   #10
Av.Mert

 
Varsayılan

Karar henüz elime geçmedi ancak idare mahkemesinden bu sebeple bir kısım dosyalarımın reddedildiğini öğrendim. Gerekçeli kararlar yazılır yazılmaz dayanak danıştay kararı ile birlikte paylaşırım.
Old 02-12-2015, 22:26   #11
av.zeynepaydıntarakçı

 
Varsayılan Hukuki El Atma

Hukuki el atma nedeniyle açtığım idari davalardan birinde, uzlaşma şartı yerine getirilmediğinden idari merci tecavüzü nedeniyle dava dilekçesinin idareye tevdiine karar verildi. Kararı temyiz ettim. Bu Geçici 6. Madde, farklı farklı uygulamalara yol açacak maalesef.
Old 02-12-2015, 23:11   #12
Av. Ahmet GELEGEN

 
Varsayılan

İdare mah'ne dava açmadan önce (bir bedel/miktar talep edilecekse) ne olursa olsun muhatap idareye başvurun, evet doğru ret cevabı alacaksınız ihtilaf ne olursa olsun ama mutlaka işinizi garantiye alın derim. Bu arada elimde 3-5 karar olacaktı sair tartışma konusuna ilişkin bulunca direkt paylaşacağım sizlerle...



--- edit : arşivimi kurcaladım da hem adli hem de idari yargının görevli olduğuna dair kararlar elimde mevcut, hangisi işinize yarayacaksa onu şerh edeyim anasayfaya
ip ucu: Uyuşmazlık Mahkemesinin çok yakın tarihli kararlarında işaret edilen o ki İDARE MAHKEMELERİ görevli ...

yarın siteye atacağım şerhlerde görevli mahkemeden de ötürü tam olarak sorularınızın yanıtlarını da bulacağınızı düşünmekteyim, saygılarımla ...
Old 25-12-2015, 09:56   #13
Av.Mert

 
Varsayılan

8 no lu mesajda bahsettiğim karar elime ulaştı. Paylaşıyorum.

Danıştay 6.Daire, Esas : 2015/361, Karar : 2015/3486;Tarih: 27/05/2015

ÖZÜ: Davacının mülkiyet hakkını kullanamamaktan yakınarak, tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmakta ise de; esasen davacının uyuşmazlık konusu taşınmazı edindiği tarih itibari ile taşınmaz için kısıtlılık durumun mevcut olduğu, yukarıda belirtilen Avrupa İnsan Mahkemesi kararında belirtilen mülkiyet hakkının geçmişte belirli bir süre engellenmiş olma durumunun eski malikler açısından gerçekleşmiş olmasına karşın, 17.07.2012 tarihli satış işlemi sonucu mülkiyet sahibi olan davacı açısından kısıtlılık halinden kaynaklanan ve tazminatı gerektirir mağduriyetinin henüz bulunmadığı açıktır.Bu durumda, İdare Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken, tazminat talebinin kabulüne ilişkin temyize konu mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Dava, Afyonkarahisar İli, Merkez,Fatih Mahallesi, 19L-1C pafta, 2350 ada, 2 parsel sayılı 2390 m2 alanlı taşınmazın 1986 yılında yapılan imar planı uyarınca ilkokul alanı olarak ayrıldığı ve amacına uygun kullanılmadığı, 08.11.2012tarihinde davalı Afyonkarahisar Belediye Başkanlığına başvuruda bulunularak söz konusu taşınmazın tahsis amacının dışına çıkarılmasını veya eşdeğer bir taşınmaz ile takas edilmesinin talep edildiği ancak bu talebin reddedilmesi üzerine mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülerek 371.884,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile dava konusu taşınmazın davalı idareler adına tesciline karar verilmesi istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, uyuşmazlık konusu parselin, imar planında kamunun kullanımı için ilkokul alanı olarak ayrılması nedeniyle bu parselde artık yapılaşmaya gidilemeyeceği ve bu nedenle malikin tasarruf hakkının kısıtlandığı, 3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesi uyarınca imar planının yürürlüğe girmesinden itibaren en geç 3 ay içinde bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programının belediyece hazırlanmaması ve bunun sonucunda taşınmazının kamulaştırılmaması nedeniyle davacının mülkiyet hakkının belirsiz bir süre ile kısıtlandığı ve bu kısıtlamanın idarece bir karar alınarak kaldırılmadığının sabit olması karşısında, taşınmaz malın değerinin hesaplanarak ilgilisine ödenmesi dışında başka bir yol kalmadığı, bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda taşınmazın bedelinin 371.884,00 TL olduğunun tespit edildiği, bu doğrultuda tazminata ilişkin istemin kabulü ile 371.884,00 TL’nin dava açma tarihi olan 29.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, bu karar davalı idare vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Anayasanın 35. maddesinde: “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” kuralına yer verilmiş, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını düzenleyen 13. maddesinde ise, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.Keza Anayasanın 90. maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 nolu Ek Protokolünün “Mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesinde de: “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.” hükmü yer almıştır.Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin 29.12.1999 gün ve E:1999/33, K:1999/51 sayılı kararıyla; 3194 sayılı İmar Kanununun 13. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları iptal edilmiş, iptal kararının gerekçesinde: “Çağdaş demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunup onları büyük ölçüde kısıtlayan veya tümüyle kullanılamaz hale getiren sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaştığı kabul edilemez. Demokratik hukuk devletinin amacı kişilerin hak ve özgürlüklerden en geniş biçimde yararlanmalarını sağlamak olduğundan yasal düzenlemelerde insanı öne çıkaran bir yaklaşımın esas alınması gerekir. Bu nedenle getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü değil, koşulları, nedeni, yöntemi, kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları hep demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir. Özgürlükler, ancak ayrık durumlarda ve demokratik toplum düzeninin sürekliliği için zorunlu olduğu ölçüde sınırlandırılabilmelidir.Demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın, bu sınırlamayla güdülen amacın gerektirdiğinden fazla olması düşünülemez.Demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun, kısıtlamaların, bu rejimlere özgü olmayan yöntemlerle yapılmaması ve belli bir özgürlüğün kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da ortadan kaldıracak düzeye vardırılmaması gerekir.3194 sayılı Yasanın 13. maddesinin itiraz konusu birinci fıkrasında imar planlarında, resmi yapı, okul, cami, yol, meydan gibi umumi hizmetlere ayrılan yerlerin, imar programına alınıncaya kadar mevcut kullanma şeklinin devam edeceği öngörülmüştür. Yasa’nın 10. maddesinde de belediyelerin, imar plânlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde bu planı uygulamak üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlayacakları belirtilmiş, ancak Yasa’da bu plânların tümünün hangi süre içinde programa alınarak uygulanacağına ilişkin bir kurala yer verilmemiştir. 13. maddenin birinci fıkrası uyarınca imar planlarında umumi hizmetlere ayrılan yerlerin mevcut kullanma şekillerinin ne kadar devam edeceği konusundaki bu belirsizliğin, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan bir sınırlamaya neden olduğu açıktır.İmar plânlarının uygulamaya geçirilmesindeki kamusal yarar karşısında mülkiyet hakkının sınırlanmasının demokratik toplum düzeninin gerekleriyle çelişen bir yönü bulunmamakta ise de, itiraz konusu kuralın neden olduğu belirsizliğin kişisel yarar ile kamu yararı arasındaki dengeyi bozarak mülkiyet hakkını kullanılamaz hale getirmesi, sınırlamayı aşan hakkın özüne dokunan bir nitelik taşımaktadır.İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi de 23.9.1981 günlü Sporrong ve Lonnroth kararında, kamulaştırma izni ile inşaat yasağının uzun bir süre için öngörülmüş olmasının, toplumsal yarar ile bireysel menfaat arasındaki dengeyi bozduğu sonucuna varmıştır.Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.” nitelemelerine yer verilmiştir.Diğer taraftan, Anayasa Mahkemesinin sözü edilen kararında da atıf yapılan İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin 23.09.1982 gün ve 7151/75 sayılı Sporrong ve Lönnroth – İsveç kararında ise Mahkeme; başvurucuların taşınmazlarının uzun bir süre inşaat yasağı kapsamında tutulmasını ve bu sürede kamulaştırma yapılmamasını mülkiyet hakkına müdahale olarak kabul etmiş, bu durumun müdahaleyi ağırlaştırdığı kanaatine vararak, kararın devamında, başvurucuların mülkiyet haklarını kullanmalarının Sporrong Miras Şirketi olayında toplam 25 yıl, Bayan Lönnroth olayında on iki yıl engellendiğini, bu bağlamda uzatılmış yasakların mülk sahipleri üzerinde yarattığı olumsuz sonuçları hukukun üstünlüğü ile yönetilen bir Devlette olması gereken durumla bağdaştırılabilir görmediğini kaydetmiş, bu yasakların yarattığı durumun mülkiyet hakkının korunması ile genel menfaatin gerekleri arasında sağlanması gereken dengeyi bozduğunu, başvurucuların hukuki durumlarının gerekli dengenin bulunmamasına yol açtığını vurgulamış, sonuçları inşaat yasakları ile ağırlaştırılmış olan kamulaştırma izinlerinde (izin verilmemesi) her iki başvurucu yönünden Birinci Protokolün 1. maddesinin ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.Yukarıda özetlenen Anayasa Mahkemesi kararında atıf yapılan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 23.09.1982 gün ve 7151/75 sayılı Sporrong ve Lönnroth – İsveç kararı incelendiğinde, zarar/tazminat olgusunun mülkiyet hakkının geçmişte belirli bir süre engellenmiş olması ile ileriye yönelik olarak belirsiz bir süre engelleme durumunun mülkiyet sahibinde meydana getirdiği mağduriyet çerçevesinde şekillendiği, başka bir deyişle mülkiyet hakkının kısıtlanmasının malikler üzerindeki manevi etkisinin nazara alınması sonucu başvurucular yönünden ihlal kararı verildiği anlaşılmaktadır.Dava dosyasının incelenmesinden, Afyonkarahisar İli, Merkez,Fatih Mahallesi, 19L-1C pafta, 2350 ada, 2 parsel sayılı 2390 m2 alanlı taşınmazın 1986 yılında yapılan imar planı uyarınca ilkokulalanı olarak ayrıldığı, 1989 yılında yapılan 3194 sayılı kanunun 18. Maddesi uygulaması sonucunda KOP (Kamu ortaklık payı) olarak 873/2390 hisse ile Cemil Dilek, 874/2390 Sıddıka Ballık, 643/2390 hisse ile de Lütfiye Pekiner adına tescil edildiği, davacının uyuşmazlık konusu taşınmazla mülkiyet bağının ise 17.07.2012 tarihli satış işlemi ile kurulduğu anlaşılmaktadır.Bakılan davada, davacının mülkiyet hakkını kullanamamaktan yakınarak, tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmakta ise de; esasen davacının uyuşmazlık konusu taşınmazı edindiği tarih itibari ile taşınmaz için kısıtlılık durumun mevcut olduğu, yukarıda belirtilen Avrupa İnsan Mahkemesi kararında belirtilen mülkiyet hakkının geçmişte belirli bir süre engellenmiş olma durumunun eski malikler açısından gerçekleşmiş olmasına karşın, 17.07.2012 tarihli satış işlemi sonucu mülkiyet sahibi olan davacı açısından kısıtlılık halinden kaynaklanan ve tazminatı gerektirir mağduriyetinin henüz bulunmadığı açıktır.Bu durumda, İdare Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken, tazminat talebinin kabulüne ilişkin temyize konu mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerle, Afyonkarahisar İdare Mahkemesince verilen 20/11/2014 tarihli, E:2013/577, K:2014/934 sayılı kararın BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 27/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 25-12-2015, 11:23   #14
av.zeynepaydıntarakçı

 
Varsayılan

Teşekkürler Mert Bey, karar çok ilginç. Eski malik- yeni malik ayrımı yapılıyor mülkiyetin kısıtlanması konusuna dair. Bu da ne kadar isabetli tartışılır...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kamulaştırmasız el atmada kesinleşme akgnc Meslektaşların Soruları 14 05-10-2016 16:45
Kamulaştırmasız El Atmada Faiz Sorunu tbztrk Meslektaşların Soruları 5 16-11-2012 11:26
kamulaştırmasız el atmada husumet Av. Nehir Meslektaşların Soruları 5 15-12-2010 16:53
Kamulaştırmasız El Atmada Zamanaşımı Necati ÇEVİRCİ Meslektaşların Soruları 5 17-12-2009 08:37


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05873895 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.