Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

başkasının imzasını taklit veya yerine imza atmak.

Yanıt
Old 06-08-2009, 18:14   #1
Emin GÜNEŞ

 
Varsayılan başkasının imzasını taklit veya yerine imza atmak.

Başkasının imzasını taklit eden veya başkasının yerine imza atan evrakta sahtecilik suçunu işlemiş midir. Yani sahte imza bir şekil suçu mudur.? Diyelim ki Ali Ahmedin imzasını taklit ederek parasını tahsil etti, Ancak aynı gün Ahmedin Banka hesabına kuruşu kuruşuna da yatırdı. Burada sahtecilik suçu oluşur mu?

Sözgelimi kişi yaşlı bababsının imzasını taklit ederek tahsil ettiği paraları babasına verdi. Ortada hiç kimsenin zararı yoksa, iradeye aykırılık yoksa ya da imzayı taklit edene imzası taklit eden onay verirse, şikayetçi olmazsa suç oluşur mu?

Kamu düzenin bozulduğundan bahsedilebilir mi? Lütfen görüşlerinizi içtihjatlarla desteklerseniz memnun olurum.
Old 06-08-2009, 23:20   #2
Av.Erkan Şenses

 
Varsayılan

Sahtecilik suçları TCK'nın "Kamu Güvenine Karşı Suçlar" bölümünde düzenlenmiş olup şikayete tabi suçlardan değildir. Yani C.Savcısı CMK 160/1 uyarınca ihbar veya başka bir suretle sahtecilik suçunun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamakla yükümlüdür.

Başkasının yerine atılan imza da atılan evrakın cinsine göre "resmi" veya "özel" evrakta sahtecilik suçunu oluşturacaktır.
Old 08-08-2009, 12:32   #3
Av_okan

 
Varsayılan

başkası yerine atılan imzada ,imzası taklit edilen durumu biliyor ve imzayı inkar etmiyorsa (yani kendi imzası olduğunu söylüyorsa)sorun yok demektir.
imza takilidi ile para çekme gibi bir işlem yapıldığı anda suç oluşur sonradan paranın iade edilmesi pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına yol aöçar ançak cezadan kaçışa imkan vermez...
saygılarımla.
Old 09-08-2009, 12:07   #4
Av.Erkan Şenses

 
Varsayılan

Kamu güvenine karşı suçlarda ihbar veya şikayet yoluyla başkasının yerine resmi veya özel bir belgeye imza atıldığı soruşturma konusu olursa, C.Savcısı imza sahibi imzayı inkar etmiyorsa bile kriminal inceleme yapabilir. Bu suçta ilgilinin rızası hukuka uygunluk sebebi geçerli değildir.

Bunun yanında resmi veya özel belgede sahtecilik suçlarında etkin pişmanlık hükümleri uygulama alanı bulamaz. Ancak dolandırıcılık suçu varsa TCK 168 uyarınca etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir.
Old 10-08-2009, 12:19   #5
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

resmi evrakta ve özel evrakta sahtecilik suçları şekli suçtur. Mağdurun rızası özel evrakta sahtecilik suçlarında sonuca etkilidir.


T.C. YARGITAY
11.Ceza Dairesi
Esas: 2007/8425
Karar: 2008/617
Karar Tarihi: 06.02.2008
ÖZET: Mağdurun rızası açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığı kabul olunamaz.

(765 S. K. m. 342) (5237 S. K. m. 158)
Resmi belgede sahtecilik ve doland
ırıcılık suçlarından sanık Levent Ö.'in yapılan yargılaması sonunda: 765 Sayılı TCK. nun 342/1, 5237 S. K. nun 158/1-f maddeleri gereğince mahkûmiyetine dair İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 30.05.2007 gün ve 2005/17 Esas, 2007/197 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay C. Başsavcılığı'nın bozma isteyen 28.10.2007 tarihli tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelenerek gereği görüşüldü:
Belgelerde sahtekarlık suçlarında kast, zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmektedir. Mağdurun önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan sanığın mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığı ileri sürülemez. Ancak doğal olarak, rıza üzerine başkasının imzasını taklit eden failin, mağdura her hangi bir zarar vermeyeceği kanısı ile hareket ettiği sabit olmalıdır. Mağdurun rızasının ortadan kaldırabilmesi için fiilin işlenmesinden önce açıklanması zorunludur.
Mağdurun rızası açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığı kabul olunamaz. Yargıtay'ın duraksamasız uygulamaları da bu yöndedir.
Bu genel açıklamalardan sonra olaya bakıldığında; P. Telekomünikasyon Elekt. San. Tic. Ltd. şirketinin suç tarihinde yetkilisi olan Cumhur İ.'ın yanında çalışıp onun sözlü talimatıyla imzaladığı çekler olduğunu savunması, şirket yetkilisi Cumhur İ.'ın, karşılıksız çek düzenlemek suçundan açılan davayı görüp beraatına karar veren İ. 6. Asliye Ceza Mahkemesinde verdiği <yetkili benim ancak başka şirket çalışanı bu çekleri keşide etmiş olabilir> şeklindeki ifadesi karşısında şirket yetkilisi Cumhur İ.'ın celbiyle sanığa çek keşide etmesi konusunda talimatı olup olmadığı varsa suça konu çeklerin bu talimat çerçevesinde keşide edilip edilmediğinin sorulması, sanık müdafii tarafından 21.11.2001 tarihli dilekçesinde bu konuyla ilgili bilgileri olduğunu belirttiği tanıkların da dinlenmesi, ayrıca dolandırıcılık suçuyla ilgili olarak ta suça konu çeklerin arka tarafında cirosu bulunan Murat D da dinlenerek gerek sanığın şirketiyle gerekse katılan şirketle ticari ilişkileri ve suça konu çekleri kimden, niçin alındığının ve ödememe sebebinin sorulması, bu çeklerle ilgili takibin yapıldığı İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2001/4954 sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesi sonucuna göre hukuki durumun tayin ve takdiri gerekirken eksik incelemeye dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.02.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 12-08-2009, 12:54   #6
Emin GÜNEŞ

 
Varsayılan 11. Ceza dairesinin içtihadı yorumlarınıza aykırı.

Soruma cevap veren arkadaşlara teşekkür ederim. Ben iradeye uygun imza taklidine ceza verilemeyeceği görüşünde idim. Ancak görüşümü destekleyecek içtihat araştırıyordum.
Sorumu cevaplandıran arkdaşlar iradeye uygun imza taklidinin suç oluşturacağını beyan emelerine rağmen düşüncelerine uymayan bir içtihat karşısında sessiz kaldılar.
Onlar da kendi görüşlerini destekleyen bir içtihat sunabilirlerse konu daha da netleşecektir. Ya da biz yanlış biliyormuşuz desinler.
Old 12-08-2009, 14:16   #7
Av.Erkan Şenses

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Emin GÜNEŞ
Soruma cevap veren arkadaşlara teşekkür ederim. Ben iradeye uygun imza taklidine ceza verilemeyeceği görüşünde idim. Ancak görüşümü destekleyecek içtihat araştırıyordum.
Sorumu cevaplandıran arkdaşlar iradeye uygun imza taklidinin suç oluşturacağını beyan emelerine rağmen düşüncelerine uymayan bir içtihat karşısında sessiz kaldılar.
Onlar da kendi görüşlerini destekleyen bir içtihat sunabilirlerse konu daha da netleşecektir. Ya da biz yanlış biliyormuşuz desinler.

Öncelikle son mesajınızın nezaket ve meslek ilkeleri ile bağdaşmadığını belirtmek durumundayım. Mesleki sorulara verilen cevaplar yüzde yüz doğru olmayabilir ki site de üyeler de bunun garantisini vermez.

Sizin olayınıza dönecek olursak yukarıda yer verilen 11.Daire'nin içtihadının tüm imzalarda kullanılması sözkonusu değildir, ki bu bir daire kararıdır, belki İ. Asliye Ceza Mahkemesi direnme kararı vermiş ve dosya da Ceza Genel Kurulu'nun önüne gitmiştir.

Sizin olayınızda başkasının yerine para çekme sözkonusudur ki bu para yaşlı babanın maaşı ise devlet bankasından alınmıştır ve banka çalışanı da kamu görevlisi sayılır. Burada TCK 206 uyarınca "Bir resmî belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır." suçu oluşmaktadır. Bunun yanında resmi evrakta sahtecilik suçu ve kamu kurumunu dolandırma suçu da oluşmaktadır ki aynı fiille birden fazla suç oluştuğunda yasakoyucu en ağır cezayı gerektiren fiilden dolayı cezalandırılma cihetine gidileceğini belirtmiştir. Tabi ki TCK 21 karşısında suçlar kastla veya taksirle işlenebilen suçlar olarak ikiye ayrılmaktadır ve her suçun maddi unsuru olduğu gibi manevi unsurunun da olduğu Ceza Hukuku 2.sınıf ders konusudur. Burada "Ceza Kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz" hükmünü de hatırlatmakta yarar vardır.

Anılan tüm bu hükümlerin birlikte somut olaya uygulanması sözkonusu iken verilen bir içtihat üzerine sorduğunuz soruya cevap verme zahmetinde bulunmuş meslektaşlarınıza karşı söylediğiniz sözlere karşı ise şaşırdığımı belirtmeliyim.

Elbette ki özgürlükçü ceza anlayışının hakim kılınmasından yanayım ancak sorduğunuz soruya da Türk Hukuk sistemi içinde cevap aramak zorundayım ve ben de bu çerçevede sorunuzu yanıtladım, hukukta malumunuz üzere kesinlik yoktur, olsaydı siz bu soruyu meslektaşlarınızın ilgisi ve bilgisine sunmazdınız kanımca..

Son olarak içtihadı sunan arkadaşa içtihadın yayımlandığı gün forumdan teşekkür mesajı yolladığımı da belirtmek durumundayım.Sn.Aybüke Kağan da bu iddiamı destekleyecektir.
Old 12-08-2009, 14:49   #8
av.s_ulusinan

 
Varsayılan

Sayın Güneş, konuya eklenen Yargıtay kararına istinaden ilk iddiasının yüzde yüz doğruluğuna inanarak diğer meslektaşların cevabına imalı bir cevap vermiş Konu hakkında ilk defa cevap vermekle birlikte; ben de başkasınn yerine imza atmak suretiyle parasını çeken failin eyleminin "suç teşkil ettiğine" inanıyorum. Bazı meslektaşlarımın belirttiği gibi her somut olayı kendi koşulları içinde değerlendirmek gerekir. Sahte imza atmak suretiyle evrakta sahtecilik suçu şekli suçlardandır. İlgili Yargıtay içtihadında "mağdurun rızası sonucu zarar verme iradesi ve bilinci bulunmadığı" (kasıt yokluğu) gerekçesiyle suç teşkil etmeyeceği ifade edilmiştir. Oysa suçun oluşması için aranması gereken kasıt unsuru bu olmamalıdır. Kişi başkasının yerine imza atmasının usulsüz bir davranış olduğunu, hukuka aykırı olduğunu biliyorsa (bilmesi gerekiyorsa) ve buna rağmen imza atmışsa amaç ne olursa olsun suç gerçekleşmiştir. Ayrıca burada mağdur kavramı sadece hak sahibi ve fail olarakı dar şekilde yorumlanmamalıdır. Arada banka veya PTT idaresi gibi bir kurum varsa sahte imzanın mağduru arasında bu kurumlar da bulunmaktadır. Tek başına alacaklının rızası yeterli kabul edilemez. Diğer taraftan hukukçu olarak bize öğretilen en temel ilkelerden biri de şudur: "Amaç, aracı meşru kılmaz!" Failin amacı hakkaniyete uygun olsa bile hukuka aykırı yollara girişmişse yaptığının suç olmadığını ileri sürmek mümkün değildir.

Ben bu vesileyle asıl olarak başka bir konuya değinmek isterim: Yargıtay daireleri çok değerli hukukçulardan oluşmakla birlikte her içtihadın mutlak surette hukuka uygun olduğunu ileri sürmek ve kabul etmem mümkün değildir. Zaman zaman aynı konuda farklı dairelerin farklı görüşleri benimseyip ısrarla uyguladıkları hepimizin malumudur. (Ör; ıslahta zamanaşımı ve ıslahta faiz başlangıcı). Yine Yargıtay'ın yukarıdaki içtihadını birkaç yıl içinde değiştirmeyeceğini de kimse garanti edemez. Ama ben dahil bir çoğumuz her yeni davada iddiamızı doğrulayan içtihat arayışına girip bulduğumuz zaman da davayı kazanmış havasına kapılıyoruz. Biraz da mevcut yapı ve sistem bizi bu yöne itmekle birlikte hukukçu olmanın en temel özelliği olan ve bana göre iyi hukukçuları diğerlerinden ayıran hukuki yorum yapma yeteneğini bu körü körüne içtihat saplantımız yüzünden maalesef zamanla kaybediyoruz. Ama ben içtihada rağmen yukarıda yazdıklarımın arkasındayım. Hem de sonuna kadar..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
taklit faturalı mal satmak Av.Peri Meslektaşların Soruları 2 28-03-2009 11:51
Senet borçlusunun bilerek imzasını farklı atması ISTANAZ Meslektaşların Soruları 5 05-01-2009 21:58
Taklit markalı ürünlerin toplatılması Av. Ceyda Meslektaşların Soruları 0 29-05-2008 15:16


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05219889 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.