Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

5- Dava Açılması

Yanıt
Old 11-05-2009, 08:40   #1
halit pamuk

 
Varsayılan 5- Dava Açılması

DAVA AÇILMASI


1 Dava dilekçesinde bulunması zorunlu olan hususlardan biri tarafların ad ve soyadlarının yazılmasıdır. Eğer tarafların adı veya soyadı yazılmasında hata yapılmışsa ( örneğin Mehmet Akıcı yerine yanlışlıkla Mehmet Alıcı yazılmışsa),

a) -- bu hata, HUMK.m. 80 göre düzeltilebilir mi?
-- Yoksa dava husumetten reddedilir mi?


Dava dilekçesinden ve eklerinden tarafların isminin hataen yazıldığı yani yazı hatasından geldiği anlaşılmışsa dava reddedilmemeli; hatanın tashih edilmesine imkan verilmelidir. Hukuk Genel Kurulunun E. 1994/11-353 K. 1994/ 548 T. 28.9.1994 kararında Maddi hatanın dava dilekçesinin içeriğine göre düzeltilmesinin mümkün olduğuna hükmetmiştir;

Mahkemenin gerekçesine aldığı "davanın taraflarının ıslah yoluyla değiştirilemeyeceği" yolundaki görüşü doğru ise de dava dilekçesinde davacı hakkında ihraç işlemi yapan kooperatifin S.S. Basın ve Sanatçılar Arsa ve Konut Yapı Kooperatifi olduğu hiç bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklanmış ve bunun delilleri dosyaya davacı vekilince ibraz edilmiş ancak maddi bir hata sonucu kooperatifin kimliği dava dilekçesinde yanlış yazılmış ve yanlışlık 7.2.1992 tarihli dilekçe ile hemen düzeltilmiş ve gerçek hasım olarak gösterilen kooperatif vekili vekaletname ibraz ederek davayı takip etmiştir. Yanlış yazılan davalı isminin dava dilekçesi içeriğine göre düzeltilmesi ( HUMK.80 madde uyarınca hasım değiştirme olarak kabul edilemeyeceğinden mahkemece işin esasına girilerek davalı S.S. Basın ve Sanatçılar Arsa ve Konut Yapı Kooperatifi huzuru ile dava görülerek tarafların delilleri toplanmak ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken uygulama yeri bulunmayan hasmın değiştirildiği gerekçesiyle husumetten davanın reddi doğru olmamış ve bu nedenle davacı vekilinin karar düzeltme isteği yerinde bulunmuştur... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.”


b) Çekişmeli yargıya konu bir davada, dava dilekçesinde davalının hiç gösterilmemesi yani çekişmesiz yargı davası şeklinde açılması durumunda hakim nasıl bir karar verecektir?


Bu durumda ortada bir davanın varlığından söz edilemeyeceğinden dava esasa girmeden sadece bu nedenle reddedilir.(7. HD 3.6.1976, 6891/8649) Ayrıca bu durumda gerçek hasmı davaya katması için süre verilmez. Ancak dava dilekçesinde Davalı kısmında davalıyı göstermese dahi eğer dava dilekçesinden davanın kime karşı açıldığı belli ise bu durumda dava reddedilmez. O kişiye karşı davaya devam edilir.
17.HUKUK DAİRESİ’nin E. 2005/1515 K. 2005/1154 T. 15.2.2005 kararında “HUMK.nun 179/1 maddesince, dava dilekçesinde, davalının adı, soyadı ve adresinin açık bir şekilde yazılı olması gerekir. Ancak dava dilekçesinden davalının adı, soyadı ve adresi gösterilmemiş olmasa bile, dava dosyasından davalının kim olduğu anlaşılabiliyorsa dava reddedilemez, davalı olarak gösterilen kişiye veya mirasçılarına karşı davaya devam edilmesi gerekir. Somut olayda, davacı dava dilekçesinde davalı olarak Kerim'in mirasçılarını göstermiş, ad, soyad, ve adreslerini bildirmemiş ise de davanın mirasçılar aleyhine açıldığı anlaşıldığı gibi yargılama sırasında mahkemenin verdiği yetkiye istinaden alınan veraset ilamına göre Kerim mirasçılarına dava dilekçe tebliğ edilip taraf teşkili sağlanmıştır. Bu durumda, dava dilekçesindeki eksiklik giderilmiş ve ölü şahıs aleyhine dava açılmadığı anlaşıldığından mirasçılar hakkında açılan davanın reddine karar vermesi isabetli görülmemiştir.”


2. Dava dilekçesinde davacının ve davalının ve de vekillerinin adresi bulunulmalıdır.


a. Dava dilekçesinde davacının adresi yoksa;

Dava dilekçesinde davacının adresi yoksa davalı, dava dilekçesinin düzenlemesinde kanuni noksanlık bulunduğu bildirilerek ilk itirazda bulunabilir. Bunun üzerine mahkeme dava dilekçesinin iptaline karar verir. Ancak Davacı ek bir dilekçeyle adresini mahkemeye bildirirse, dava dilekçesindeki eksiklik tamamlandığı için artık dava dilekçesinin iptaline karar verilemez.

b. Davacının vekili varsa ve onun adresi yazılı ise yine de davacının adresi olmadığından dava dilekçesinin iptaline karar verilir mi?

Dava dilekçesinde davacı vekilinin adresinin bulunması, davacının adresinin yokluğunu haklı göstermez. Ayrıca davacının da adresi bulunması zorunludur. Ancak, davacı vekilinin mahkemeye sunduğu vekaletnamede davacının adresi yazılı ise, artık kanuni bir noksanlıktan söz edemeyiz. Artık dava dilekçesinin iptaline karar verilemez.

4.HUKUK DAİRESİ’nin E. 2006/10317 K. 2007/8766 T. 27.6.2007 kararında da ““HUMK'un 179/1 maddesi uyarınca, dava dilekçesinde davacının adresinin yazılı olması gerekir. Aynı Kanunun 187/7. Maddesine göre dava dilekçesinde davacının adresi yoksa davalı bunu ilk itiraz olarak ileri sürerek dava dilekçesinin iptalini isteyebilir. Ancak bunun için önce davacı ya dava dilekçesindeki adres noksanlığını gidermesi için süre verilmeli, buna rağmen giderilmez ise dava dilekçesinin iptaline karar verilmelidir. Kaldı ki, dava dilekçesi ekindeki vekaletname örneğinde davacının adresi de bulunmaktadır. Bu duruma göre öncelikle davacıya adres için beyanda bulunma imkanı verilerek bunun sonucuna göre bir karar verilmelidir. Yerel mahkemece bu yön üzerinde durulmadan ilk duruşmada yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir”

8. HD’sine göre de;
“Mahkemece, HUMK'nun 179/1. maddesi hükmüne dayanılarak dava dilekçesinde davacının açık adresinin belirtilmemiş olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin iptaline karar verilmiştir. HUMK'nun 179/1. maddesi uyarınca dava dilekçesinde davacının adresinin de yazılı olması gerekir. Aynı kanunun 187/7. maddesine göre de dava dilekçesinde davacı adresi yoksa davalı dava dilekçesinin düzenlenmesinde kanuni noksanlık bulunduğunu bildirerek ilk itirazda bulunabilir. Somut olayda, dava dilekçesi davacı vekili tarafından düzenlenmek suretiyle dava açılmış olup, dava dilekçesi ekinde davacı vekilinin vekaletnamesi dosyaya sunulmuştur. Dava dilekçesinde davacının adresinin bulunmamasına karşın, davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde mahkemeye verdiği vekaletnamede davacı adresi yazılı ise artık bu husus kanuni bir noksanlık sayılamaz. Zira, dava dilekçesinde davacı adresinin yazılması zorunluluğu usulünce ve sağlıklı bir şekilde tebliğ yapılabilmesi amacına yöneliktir. Davacı vekilince düzenlenen dava dilekçesi ekindeki vekaletnamede davacının açık adresi belirtilmiştir. Bu bakımdan, dava dilekçesinin düzenlenmesinde kanuni hır eksiklik söz konusu değildir. Açıklanan nedenlerle mahkemece yazılı gerekçe ile da\'a dilekçesinin iptaline karar verilmiş olması doğru değildir.” (8. HUKUK DAİRESİ E. 2004/8996 K. 2005/150 T. 11.1.2005

c) Davacı, dava dilekçesinde adresini yanlış gösterdiği için kendisine tebligat yapılamazsa, ilk duruşma günü geldiğinde davalı da davayı takip etmek istemezse;


Davalı bahsedilen durumda davayı takip etmek istemezse, HUMK.m.409 uyarınca dosya işlemden kaldırılır. Davalı davayı takip etmek isterse, tebliğ giderleri davalıdan alınmak şartıyla tebligat işlemleri gerçekleştirilir. Yani davacının adresi bulunmaya çalışılmaz.


d)Davalıların adresinin gösterilmemesi de kanuni noksanlıktır Ve davalı tarafından ilk itiraz olarak ileri sürülebilir. Ancak, Davalının adresinin bilinmemesi durumunda dava dilekçesi nasıl düzenlenecektir?


Eğer davalının nerede olduğu bilinemiyorsa bu durumda, davalının adresi yazılmaz. Ve bu halde ilanen tebligat yapılır


3. Dava dilekçesi davacı ya da vekili tarafından imzalanır.


Eğer davacı ya da vekili dava dilekçesine imza atmamışsa;


Dava dilekçesi imzasız ise, davacı bu imzayı daha sonra tamamlayabilir. Yani imzasız dilekçe dilekçeyi geçersiz kılmaz ve davanın açılmamış sayılması sonucunu meydana getirmez. Davalı, imzasız dilekçeye ilk itiraz olarak ileri sürebilir. Yargıtay içtihatlarınca da kabul edildiği üzere imzasız dilekçeye davalı ilk itiraz olarak ileri sürmemişse, mahkeme dilekçeyi reddedememeli; davacıya imzasını tamamlamak için süre vermelidir.

“İlk itiraz olarak dilekçenin iptali istenmedikçe, dilekçedeki imza noksanlığının ilgililerce giderilmesi mümkündür. Müşterek isimli dilekçedeki eksik imza sahipleri dilekçeyi benimsediklerini beyan ettikleri takdirde, imza eksikliklerinin tamamlattırılması gerekir.” (2. HUKUK DAİRESİ E. 2003/4624 K. 2003/5642 T. 17.4.2003)


4. Dava dilekçesi okunaklı ve uygun olmayan sözler bulunmaması gerekir.


Dava dilekçesi okunaklı değilse ve uygun olmayan sözler içeriyorsa;


Hakim, HUMK.m.78 göre, dava dilekçesini yeniden yazması için kesin ve belirli bir süre verir. Bu süre içinde dava dilekçesini mahkemeye vermezse dava açılmamış sayılır.

11. HD’sinin bir kararına göre de,

Davacı vekili, Av.Teoman Seyithanoğlu dilekçesinin 2.sahife 14 ve 15 satırında (galiba yalnızca bozulmuş olmak için, ceffelkalem bozulan kararı) aynı sahifenin 26 ve 27 nci satırında (Yargıtay kararı ise, bize göre, Bilirkişiler Kurulu Sh.2 raporunun ve mahkeme kararının parlaklığında kavruk kalmış bir metin olarak) aynı sahife 30 ncu satırda (şu anda ortada duran sonuç bize göre hüzün vericidir) 3 ncü sahife 7.satırda (bu Yargıtay kararı ile alınmış olması bize göre görevin kötüye kullanılışıdır.) aynı sahifenin 31.satırında (...... düşünülmeksizin birden ceffelkalem.....) şeklinde, iddia ve savunma ile ilgisi olmayan ve bunları aşan cümlelere yer verdiği görülmüştür.Dairemiz, Anayasa ve Avukatlık Yasası´nın öngördüğü biçimde, savunmanın kutsallığı ve avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, avukatların mesleki faaliyetlerini geniş bir dokunulmazlık çerçevesi içerisinde yapmaları gerektiği inancı içerisindedir.

Ancak, avukatların da, karar makamında olan, Anayasa, Kanun´a ve Hukuk´a uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar veren hakimlerinde dürüst, bilgi yüklü, onur ve erdem sahibi kişiler olduklarını gözden uzak tutmamaları gerekir. Temsil ettikleri müvekkillerinin çıkarlarını savunurken karşı tarafın ve karar makamının onurunu kıracak davranışlardan sakınmaları mesleki etik kuralının da bir gereği olmalıdır. Güzel Türkçe´miz, hakareti içeren sözcüklerin dışında, savunmanın, başkasını incitmeyecek kelimelerle yapılmasını içeren güzel ve veciz sözcüklerle dolu olduğu bir gerçektir.Bu nedenledir ki, anılan avukatın yukarda alıntı yapılan cümlelerinin HUMK.nun 78/2 maddesi uyarınca, münasebetsiz ve savunmayla bir ilgisi olmadığı sonucuna varıldığından, anılan karar düzeltme dilekçesinin iadesine, yeniden tanzimi için kendisine 15 günlük süre verilmesine, bu süre içinde yeni dilekçe verilmediği takdirde karar düzeltme isteminden vazgeçmiş sayılacağının”(HD 11 <> E: 2000/958 <> K: 2000/1211 <> T: 18.02.2000)


5. Dava dilekçesinde talep sonucu kısmında davacı neye karar verilmesini istiyorsa açıkça yazar. Açık değilse hakim HUMK.m.75’e göre açıklatılır. Ayrıca talep sonucu bölümünde talep edilecek faiz de açıkça belirtilmesi gerekir.


a) Dava dilekçesinde faiz talep edilmemişse;



Dava dilekçesinde faiz talep edilmemişse, davacı faiz alacağından zımnen feragat etmiş sayılmaz. Davacı faiz için ayrı dava açabilir. Bunun için fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş olması zorunlu değildir.

b) Dava dilekçesinde sadece faiz talep edilmiş, faizin başlangıç tarihi gösterilmemişse;

Bu durumda davalı daha önce temerrüde düşmüş olsa bile, mahkeme davanın açıldığı günden itibaren faize hükmeder. Baki Kuru’ya göre daha sonra ıslahla dahi dava tarihine kadar işlemiş faiz talep edilemez. (Baki Kuru-Hukuk Muhakemeleri Usulü- altıncı baskı- cilt II- sh. 1751)

Bozmadan sonra alınan 23.12.1999 tarihli ek bilirkişi raporunda, bozmadan önceki bilirkişi raporuyla 3 no.lu dükkanın 1995 yılı ecrimisilinin aylık 149.904.374 TL. olarak belirlendiği, bozma kararında işaret edilen ihtarın tebliğ olunduğu 22.5.1995 tarihi ile, davanın açıldığı 20.6.1995 tarihleri arasındaki süreye tekabül eden ecrimisil tutarının 599.617.496 TL. olduğu, davacıların ayrı ayrı 1/16 olan miras paylarına bundan74.952.187 TL. isabet ettiği bildirilmiştir. Davacılar da bu rapora, ecrimisil miktarı yönünden itiraz etmemişlerdir. Bu durumda,mahkemece, davalı Kadri Erseven'den 79,952.187 TL. ecrimisilin tahsiline ve buna,dava dilekçesinde istenilen faizin başlangıç tarihi ile türünün gösterilmemiş olması nedeniyledava gününden itibaren kanuni faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu , uyulan bozma kararına da aykırı olarak yazılı biçimde hüküm tesisi yanlış olup, bozma nedenidir” (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Esas : 2000/7672 Karar : 2000/8595)


6. Dava açarken dava dilekçesine yazılı delillerin eklenmesi gerekir.


a) eklenmemişse;

Hakim, ilk oturumda istenen hususların yerine getirilmesi için 10 günlük kesin süre içinde yerine getirilmesini ve eksikliğin tamamlanmasını davacıya bildirir.

b) Davacı yazılı delillerini dava dilekçesine eklemesine rağmen tanık listesini eklememişse;


Davacı, tanık deliline dayandığını dava dilekçesinde bildirmesi yeterli olup ayrıca dava dilekçesine tanık listesini eklemek zorunda değildir.

2. HD’sinin kararına göre;

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 180 ve 195. maddelerinde gösterilen deliller yazılı olanlarla ilgilidir. Yazılı delillerin tahkikat sırasında eksik olduğunun anlaşılması halinde ilk oturumda ikmal edilmesi de imkan dahilindedir. Ara kararında tanık dinlenmesi konusunda alınmış bir karar yoktur. Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilirken, tebligat evrakına tanık delilini de içerecek biçimde on tarih kesin mehil verilmesi sonuç doğurmaz. Mahkemenin işlemi savunmayı kısıtlama niteliğindedir. Davalı tanıklarının dinlenmesi (HUMK. md. 245 - 274) delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Açıklanan husus üzerinde durulmaması usul ve kanuna aykırıdır.” (2. Hukuk Dairesi Esas: 2004/1750 Karar: 2004/2467 Tarih: 01.03.2004)

7. Dava Dilekçesi hakime verilir. Hakim dilekçeyi kaleme havale eder.Gerekli harçlar alındıktan sonra dava esas defterine kaydedilir.
Hâkimin havalesi olmadan harç alınıp esas defterine kayıt yaptırılmışsa;

Bu dava dilekçesinin iptali sonucunu doğurmaz. Davanın esasına girip görülmesi gerekir. (13. HD 10.2.1987 T. 484/717)

8. Dava dilekçesi esas defterine(tevzii defterine ya da muhabere defterine) kaydedildiği tarihte dava açılmış sayılır.

a) Eğer dava dilekçesinin havale tarihi, harcın ödendiği ve dilekçenin deftere kaydedildiği tarih birbirinden farklın ise, dava ne zaman açılmış sayılacak?


Bu konuda 6.2.1984 tarih ve 7/3 Sayılı ünlü İBK sorunu çözmektedir. Buna göre, harca tabi olmayan davalarda dava dilekçesinin havale edildiği tarihte dava açılmış sayılır. Ancak, dava dilekçesinin davacı tarafından daha sonraki bir tarihte mahkeme kalemine verildiği kalemce belgelendirilmiş ise, davanın o tarihte açılmış olduğu kabul edilir.

Harca tabi davalarda, dava, harcın ödendiği tarihte dava açılmış sayılır. Ancak, dava dilekçesinin davacı tarafından daha sonraki bir tarihte mahkeme kalemine verildiği kalemce belgelendirilmiş ise, davanın o tarihte açılmış olduğu kabul edilir.



b) Harç alınmadan dava dilekçesi esas defterine kaydedilmişse;


Dava bu halde, esas defterine kaydedildiği tarihte açılmış sayılır. Yoksa daha sonraki harcın ödendiği tarihte dava açılmış sayılmaz.

“Harca tabi davalarda, dava dilekçesi ancak harç alındıktan sonra esas defterine kaydedilir. Bu nedenle harca tabi davalar, dava dilekçesinin esas defterine kaydedildiği tarihte açılmış sayılır. Ancak davacının kusuru olmaksızın harç alınmadan esas defterine kayıt yapılmış ise kayıt tarihinde dava açılmış sayılmalıdır. Yerel mahkemece bu hususlar nazara alınmadan süresinde açılmayan davanın yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi hatalıdır.” (20. HUKUK DAİRESİ E. 2005/1768 K. 2005/2493 T. 9.3.2005)
Old 21-05-2009, 15:00   #2
halit pamuk

 
Varsayılan

Tasarıdaki düzenleme:

BİRİNCİ BÖLÜM
Davanın Açılması

Davanın açılma zamanı
MADDE 123- (1) Dava, dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılır. Dava dilekçesine davalı sayısı kadar örnek eklenir.
(2) Dava dilekçesinin kaydına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikte belirlenir.

Dava dilekçesinin içeriği
MADDE 124- (1) Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
a) Mahkemenin adı.
b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri.
c) Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası.
ç) Varsa, tarafların kanunî temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri.
d) Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri.
e) Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri.
f) İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği.
g) Dayanılan hukukî sebepler.
ğ) Açık bir şekilde talep sonucu.
h) Davacının, varsa kanunî temsilcisinin veya vekilinin imzası.
(2) (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için yedi günlük kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır.

Harç ve avans ödenmesi
MADDE 125- (1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkartılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
(2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya yedi günlük kesin süre verilir


MADDE 126- (1) Dava dilekçesinde gösterilen ve davacının elinde bulunan belgelerin asıllarıyla birlikte harç ve vergiye tâbi olmaksızın davalı sayısından bir fazla düzenlenmiş örneklerinin veya sadece örneklerinin dilekçeye eklenerek, mahkemeye verilmesi ve başka
25
yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yer alması zorunludur.

Dava dilekçesinin tebliği
MADDE 127- (1) Dava dilekçesi, mahkeme tarafından davalıya tebliğ edilir. Davalının onbeş gün içinde davaya cevap verebileceği tebliğ zarfında gösterilir.

Davanın geri alınması
MADDE 128- (1) Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir.
Old 12-07-2012, 11:16   #3
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

HMK 118/1'e göre "Dava, dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılır."

Oysa HUMK zamanında, harca tabi davalar bu harcın yatırıldığı tarihte açılmış sayılıyordu. (Bakınız: http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=11102 )

HUMK zamanında, hakdüşürücü süreye tabi bir dava bu süre içinde 2 ayrı davacının aynı vekili tarafından tek bir dilekçe ile ve tek bir harç ödenerek (harç makbuzu davacılardan birinin adına kesilmiş) açılmış. Yargılama uzun sürmüş ve HMK zamanında harcın eksik olduğu anlaşılmış ise;
a) Diğer davacı için harç yatırılmamış olduğu için, şimdi yatırılsa bile, hakdüşürücü sürede dava açılmamıştır diyebilir miyiz?
b) Yoksa geriye dönük olarak HMK 118/1'e göre, dava dilekçesi kaydedilmiş olduğundan dava hakdüşürücü süre içinde açılmıştır diyebilir miyiz?
Old 31-08-2012, 08:04   #4
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
HMK 118/1'e göre "Dava, dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılır."

Oysa HUMK zamanında, harca tabi davalar bu harcın yatırıldığı tarihte açılmış sayılıyordu. (Bakınız: http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=11102 )

HUMK zamanında, hakdüşürücü süreye tabi bir dava bu süre içinde 2 ayrı davacının aynı vekili tarafından tek bir dilekçe ile ve tek bir harç ödenerek (harç makbuzu davacılardan birinin adına kesilmiş) açılmış. Yargılama uzun sürmüş ve HMK zamanında harcın eksik olduğu anlaşılmış ise;
a) Diğer davacı için harç yatırılmamış olduğu için, şimdi yatırılsa bile, hakdüşürücü sürede dava açılmamıştır diyebilir miyiz?
b) Yoksa geriye dönük olarak HMK 118/1'e göre, dava dilekçesi kaydedilmiş olduğundan dava hakdüşürücü süre içinde açılmıştır diyebilir miyiz?

Yukarıda cevabı var ama yinelemek gereği duydum: Harç alınmadan esas defterine kayıt yapılmışsa bu Yazı işleri Müdürünün sorumluluğu gerektirir ama davanın açılış tarihini etkilemez. Bu anlamda HUMKile HMK arasında bir fark yoktur. Harca tabi davalarda, dava dilekçesi ancak harç alındıktan sonra esas defterine kaydedilir. Bu nedenle harca tabi davalar, dava dilekçesinin esas defterine kaydedildiği tarihte açılmış sayılır. Ancak davacının kusuru olmaksızın harç alınmadan esas defterine kayıt yapılmış ise kayıt tarihinde dava açılmış sayılmalıdır. Yerel mahkemece bu hususlar nazara alınmadan süresinde açılmayan davanın yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi hatalıdır.” (20. HUKUK DAİRESİ E. 2005/1768 K. 2005/2493 T. 9.3.2005)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
yabancı para ile dava açılması Av. Emin Meslektaşların Soruları 4 12-03-2014 16:32
Tasfiye olmuş A.Ş 'ye dava açılması Kemal Erez Ticaret Hukuku Çalışma Grubu 2 28-06-2010 16:16
dava açılması Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 2 06-12-2008 16:20
trafik kazasında dava açılması lawyer_denizsari Meslektaşların Soruları 6 05-09-2008 22:40
işçiye karşı dava açılması köktaş Meslektaşların Soruları 3 08-12-2007 22:56


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07465005 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.