Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Islahda faiz ve zamanaşımı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-03-2007, 11:39   #1
ahmat

 
Önemli Islahda faiz ve zamanaşımı

Sevgili meslekdaşlarım
2005 yılından önce meydana gelen bir kişini ölümü ile sonuçlanan trafik kazasından dolayı açılan destekten yoksun kalma tazminatında ıslah talebi karşısındaki (fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla)zamanaşım süresi ve bilirkişi raporuna dayanarak ıslah edilen bedel yönünden faizin başlangıç tarihi konusunda görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim
Old 30-03-2007, 13:01   #2
altiokebru

 
Varsayılan

Sn.Ahmat;tazminat davasında uzamış ceza zamanaşımı uygulanır. Zamanaşımı süresi içinde ıslahın yapılması gerekir.Islah ile artırılan miktar için ıslah tarihinden itibaren faiz talep edilebilir, davanını açıldığı miktar için ise olay tarihinden itibaren faize hak kazanırsınız. Saygılar
Old 30-03-2007, 14:48   #3
av.fundasin

 
Varsayılan

sayın altiokebru,yazmış olduğunuz hususla ilgili mevzuat ve yargıtay kararı varsa bildirmenizi rica ederim.iyi çalışmalar.
Old 30-03-2007, 15:27   #4
djazz

 
Varsayılan

iş mahkemeleri geneldeıslah edilen miktarın faizini ıslah tarihinden yürütür.Ancak kanatimce uyguyama yanlıştır.Zira aksi yönde yargıtay kararları mevcuttur.
5.HD. 9.2.1998 tarih ve 17302 - 867 sayılı kararında açıkca "..............ilk dava tarihi esas alınmak suretiyle değer biçildiğinden ek davada hükmedilen bedel de önceki dava tarihine göre tespit edilen değerin arta kalan kısmı olmakla birinci davadaki dava tarihi esas alınarak faize hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir..." dir.
kaldıki ıslahta açılan dava ki miktara ek yapmak içindir.daha yeni kararlarda mevcut ama sanırım bu yeterli 5 ve 12 hukuk dairesi karalarını incelemeni tavsiye ederim.iyi çalışmalar
Old 30-03-2007, 15:40   #5
Av.Yüksel Eren

 
Varsayılan

HG 00 <> E: 2002/9-564 <> K: 2002/572 <> Tarih: 03.07.2002

* KISMİ ISLAH
* KISMİ ISLAH YOLU İLE SAKLI TUTULAN ALACAKLAR
* ISLAHA KONU HAKLAR İÇİN FAİZ YÜRÜTÜMÜ

Kısmi davanın dava edilmeyen fakat saklı tutulan miktar bakımından borçluyu temerrüde düşürmeyeceği, yargısal kararlarda benimsenmektedir. Çünkü açılan dava ancak dava konusu edilen miktar kadar davalıyı temerrüde düşürür. Bilinmeyen ve yargılama aşamasında bilirkişi raporu ile ortaya çıkan kesim için kısmi davanın, bu kesim için de borçluyu temerrüde düşüreceğinden söz etmeye yasal olanak yoktur. HUMK.nun 87/son cümlesinin Anayasa Mahkemesince iptalinden önce fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılan kısmi davada davalı önceden temerrüde düşürülmemişse, dava açılmakla oluşan temerrüdün ilk kısmi davaya konu alacaklarla ilgili olduğu daha sonra açılan ek davada istenen bakiye alacaklarla ilgili olarak ek dava tarihi itibariyle borçlunun temerrüde düşürüldüğü, bunun sonucu olarak ek davaya konu alacaklara ek dava tarihinden itibaren faiz yürütüleceği Yargıtay´ca benimsenmekte idi. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sadece ek dava yerine kısmi ıslah yolu saklı tutulan alacakları aynı davada isteme kolaylığı getirmiş olup, zamanaşımı, temerrüde düşürme gibi usul ve yasa hükümlerini değiştirmiş değildir. Kısmen ıslahta, tamamen ıslahın aksine ıslah tarihine kadar yapılmış bütün usul işlemleri yapılmamış sayılmaz. Kısmi ıslah, yapıldığı tarihten ileriye yönelik olarak hüküm ifade eder.

(1086 s. HUMK. m. 83, 87/son)

Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. İş Mahkemesin'ce davanın kısmen kabulüne dair verilen 15.11.2001 gün ve 656-1250 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 10.4.2002 gün ve 681-6035 sayılı ilamıyla; (...1- Dosyadaki yazılara, toplanan delilerle kararın dayandığı kanuni gerektirdiği sebeplere göre, davalının temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacının temyizine gelince:

Yargılama devam ederken davacı taraf bir kısım işçilik hakları konusunda usulüne uygun bir biçimde ıslah yoluna başvurmuştur. Islah işlemiyle bu hakların dava tarihinden talep edildiği düşünülerek ıslaha konu haklar için de dava tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

HUKUK GENEL KURUL KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Davacı, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle açtığı kısmı davada işçilik haklarından şimdilik 205.000.000 TL'nın dava tarihinden faizi ile tahsilini istemiş, bilirkişi raporundan sonra verdiği 23.10.2001 tarihli dilekçesi ile, ücret farkı, akti ikramiye, ilave tediye ve sosyal yardım alacakları miktarını rapor doğrultusunda arttırmak suretiyle alacağının geri kalan bölümünün de hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Mahkemenin, kısmi davada istenen miktarın dava tarihinden, arttırılan kalemlere ilişkin miktarın 23.10.2001 tarihinden itibaren faizi ile ödetilmesine dair verdiği karar, yukarıda açıklanan nedenle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Yerel Mahkeme ile Yüksek Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; arttırılan miktar için harcın yatırıldığı tarihten mi yoksa dava tarihinden mi faiz yürütüleceği noktasında toplanmaktadır.

4.11.2000 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan, Anayasa Mahkemesinin 20.7.1999 tarih 1999/1 E. 1999/33 K. sayılı kararı ile H.U.M.K.nun 87. maddesinin son cümlesindeki "müddei ıslah suretiyle müddeabihi tezyit edemez" hükmü iptal edilmiştir.

Bilindiği gibi davacı, kısmi davada saklı tuttuğu fazlaya ilişkin haklarını, ek bir dava açarak istiyebileceği gibi, müddeabihin arttırılmasını önleyen yasal düzenlemenin yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi kararı ile ortadan kalkmasından yararlanarak, müddeabihi aynı davada kısmi ıslah dilekçesi verip harcını yatırmak suretiyle arttırılabilir.

H.U.M.K.nun 83 maddesinde ıslah. taraflardan birisinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olarak tanımlanmıştır. Islah, davanın tamamen veya kısmen ıslahı şeklinde yapılabilir, Davanın tamamen ıslahı durumunda, dava dilekçesinden itibaren bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması H.U.M.K.nun 87. maddesi hükmü gereğidir. Gerek öğretide gerekse yargısal kararlarda tamamen (kamilen) ıslahta, yeni bir dava açılmış sayılmayacağı, ıslah edilen davanın ilk açılan davanın devamı niteliğinde olduğu, bunun doğal sonucu olarak zamanaşımının ve hak düşürücü sürenin ilk davanın açıldığı tarihte kesilmiş sayılacağı öteden beri yerleşik görüştür. (Y.HGK.30.1.2002 gün E. 2002/2-63, K. 23)

Faiz konusuna geçmeden önce kısmı davada dava edilmeyen kesim ve fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasının ne anlama geldiği üzerinde durulması gerekir.

Yargı kararlarında ve öğretide kısmı davada dava edilmeyen alacak kesimi için, fazlaya ait hakkın saklı tutulmuş olmasının zamanaşımını kesmeyeceği kabul edilmektedir. Kısmı dava açılması halinde zamanaşımı alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesilir. (Y.HGK.20.3.1968 gün E. 9/210 K. 151, Y.HGK. 23.11.1966 E. T/593 K. 296)

Faiz sorununa gelince ödeme günü yasa yada sözleşme ile kararlaştırılmayan alacaklarda, borçlu alacaklının ihtarı ile temerrüde düşürülür. Eğer ihtar çekilmemişse açılan davanın tarihi temerrüt tarihi ve faizin başlangıcı olarak kabul edilir. Buradaki uyuşmazlık açılan ilk kısmı davadaki dava tarihi, fazlası saklı tutulan alacağın temerrüt tarihi yani faiz başlangıç tarihi kabul edilecek midir?

Kısmi davanın dava edilmeyen fakat saklı tutulan miktar bakımından borçluya temerrüde düşürmeyeceği, yargısal kararlarda benimsenmektedir. Çünkü açılan dava ancak dava ancak dava konusu edilen miktar kadar davalıya temerrüde düşürür. Bilinmeyen ve yargılama aşamasında bilirkişi raporu ile ortaya çıkan kesim için kısmı davanın, bu kesim için de borçluyu temerrüde düşüreceğinden söz etmeye yasal olarak bulunmamaktadır. (Y.S.H.D. 4.5.1989 E. 23307, K. 9906)

HUMK.nun 87/son cümlesinin Anayasa Mahkemesince iptalinden önce fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılan kısmi davada davalı önceden temerrüde düşürülmemişse, dava açılmakla oluşan temerrüdün ilk kısmi davaya konu alacaklarla ilgili olduğu daha sonra açılan ek davada istenen bakiye alacaklarla ilgili olarak ek dava tarihi itibariyle borçlunun temerrüde düşürüldüğü, bunun sonucu olarak ek davaya konu alacaklara ek dava tarihinden itibaren faiz yürütüleceği Yargıtay'ca benimsenmekte idi. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sadece ek dava yerine kısmi ıslah yolu saklı tutulan alacakları aynı davada isteme kolaylığı getirmiş olup, zamanaşımı, temerrüde düşürme gibi usul ve yasa hükümlerini değiştiriş değildir. Kısmen ıslahta, tamamen (kamilen) ıslahın aksine ıslah tarihine kadar yapılmış bütün usul işlemleri yapılmamış sayılmaz. Kısmı ıslah, yapıldığı tarihten ileriye yönelik olarak hüküm ifade eder.

Somut olayda, davacının dava dilekçesindeki müddeabihi aynı davada harcını yatırmak suretiyle kısmı ıslah yolu ile artırdığı, harcın yatırıldığı tarihte arttırılan kalemler için temerrüt oluştuğu gözetilerek bu kalemler için 23.10.2001 tarihinden itibaren faize hükmeden yerel mahkemenin direnme kararı yerinde olup onanması gerekir.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan, başkaca harç alınmasına mahal olmadığını 3.7.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 30-03-2007, 15:46   #6
Av.Ufuk

 
Varsayılan

kanaatimce burada faizin işlemesine dava dilekçesi sebep olmuşsa yani dava öncesi temerrüt durumu yoksa ıslah dilekçesi de bir nevi dava dilekçesi yerine geçeceği için ıslah edilen miktara ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir ki buna işaret eden sayısız içtihat var.

Ama dava tarihinden önce temerrüt varsa dava tarihinden değil temerrüt tarihinden itibaren faiz yürüyecektir.Islah yerine ek dava açılsaydı temerrüt tarihinden faiz yürütüleceğine göre ıslahın bu durumu ağırlaştırmayacağı bence işin doğası gereğidir.
Old 30-03-2007, 15:51   #7
Av.Ufuk

 
Varsayılan

anlaşılan kısmi dava açmadan önce noterden bir ihtarname çekerek davalıyı dava tarihinden önce temerrüde düşürmede fayda var.Temerrüt durumu yoksa dava ve ıslah tarihlerinin temerrüt tarihi olacağı anlaşılıyor.
Old 30-03-2007, 16:09   #8
ahmat

 
Varsayılan

Islahda farklı yargıtay kararları olduğundan ben tereddüte düştüğümden dolayı sordum.Yanlız dava alacak davası olmayıp destekten yoksun kalma tazminatı davasıdır. Bu nedenle davalının temerrüte düşürülmesi söz konusu olamadığından olay tarihinden faiz yürütüleceği görüşündeyim.
Old 30-03-2007, 17:26   #9
Av.Duran Küçüköner

 
Varsayılan

Yargıtay haksız fiilden kaynaklanan tazminat alacaklarında ıslah yapılan miktar için faizi haksız fiil tarihinden
temerrüt söz konusu olan alacaklar için ise (örn:işçilik alacakları) ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesini kabul etmektedir.
İkinci parağraf için örnek HGK yukarıda Sayın Yüksel Eren tarafından yayınlanmıştır.

İlk parağraf için ise örnek aşağıdaki kararıdır.
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi

Esas : 2003/13517
Karar : 2004/7473
Tarih : 05.07.2004

ÖZET : Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem gününden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ait olarak haksız eylem gününden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.

(818 sayılı BK. m. 98/2) (1086 sayılı HUMK. m. 87)

KARAR METNİ :
Taraflar arasında görülen davada Düzce Asliye 2.Hukuk Mahkemesi´nce verilen 16.5.2003 gün ve 1999/440-2003/269 s. kararın Yargıtay´ca tetkiki davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve bütün belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkillerinin çocuklarının davalı şirkete ilişkin otobüste yolcu iken, meydana gelen kazada öldüklerini, davalı taşımacı şirketinin ferdi koltuk kaza sigortası yaptırmadığından işleten sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğunu ileri sürerek, şimdilik 1.000.000.000 TL. ölüm tazminatı limitinin ıslah dilekçesi ile de 500.000.000 TL. bakiye ölüm tazminatı limitinin olay gününden itibaren temerrüt faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı, davaya yanıt vermemiştir.

Mahkemece, dosya kapsamına ve toplanan kanıtlara göre, 1.000.000.000 liranın olay, 500.000.000 liranın ıslah gününden itibaren temerrüt faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.

Dava, yolcu taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.

Yolcunun ölümüne neden olmak, esasen haksız eylem niteliğinde olup, haksız eylemlerde borçlunun temerrüde düşürülmesinin gerekmediği ve B.K.nun 98/2 nci madde hükümü uyarınca sözleşmeye aykırılık hallerinde de haksız eyleme ait hükümlerin uygulama alanı bulabileceği de açıktır.

Dava, fazlaya ait haklar saklı tutularak açılmıştır. Davacı, kısmi davada saklı tuttuğu fazlaya ait haklarını, ek bir dava açarak isteyebileceği gibi, dava konusunun artırılmasını önleyen HUMK.nun 87/son cümlesinin Anayasa Mahkemesi´nce iptal edilmesi karşısında, aynı davada ıslah dilekçesi verip, harcını yatırmak suretiyle de talep edebilir. Kısmi davanın, dava konusunun dava edilmeyen bölümü için borçluyu temerrüde düşürmeyeceği uygulamada yargısal kararlarla benimsenmektedir. Ne var ki, somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem gününden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ait olarak haksız eylem gününden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. YHGK.nun 5.3.2003 gün ve 9-76/126 s. kararı da bu yöndedir.

O halde, mahkemece, ıslah edilen kısım itibariyle de istek gibi olay tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken, arttırılan kısım için yazılı gerekçelerle ıslah gününden itibaren temerrüt faizi yürütülmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenle, davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile, kararın davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 5.7.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 30-03-2007, 21:04   #10
Av.Ufuk

 
Varsayılan

zaten dava tarihinden önceki bir tarihten faiz yürütüldüğü durumlarda ıslah edilen miktar için ıslah tarihinden faiz yürütmek bana göre büyük bir çelişkidir.Geçen gün ticaret mahkemesinde aynen bu olaya benzer bir duruşmaya şahit oldum.Sizin gibi destekten yoksun kalmaydı zannedersem davacı avukatı davalı sigortayı dav tarihinden önce temerrüde düşürdüklerini bu yüzden ıslah tarihinin faiz açısından dikkate alınmamasını talep etti.Mahkeme reddetti tam kararını yazdırırken dosyayı incelemek için bizi dışarı çıkarttılar.5 dakika sonra girdik bu konuda karar kılamamışlardı.Öğleden sonraya bıraktılar.
Old 07-04-2007, 00:28   #11
turanoner

 
Varsayılan

meslektaşın sorusu baplamında zamanaşımına ilişkin bir kaç not eklemek istiyorum.

Haksız fiil-Trafik Kazası aynı zamanda suç teşkil eden bir fiile ilişkinse burada ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı tabiidir. Ancak Uzamış zamanaşımı ancak müdahil olanlara tanınan bir haktır. Müdahil olamayacak olanlara uygulanmaz. Bunun yanında olay tarihinde yürülükte bulunan ceza kanununda öngörülen zamanaşımı süresi geçerlidiri. Olayımızda da 5 yıl olarak kabul edilmelidir.

Ayrıca bir davada fazlaya ilişkin kısmın saklı tutulmuş olması bu kısımla ilgili zamanaşımı süresini kesmez.

“…Dava veya takibin zamanaşımı, yalnız konusuna giren alacak için kesilmiş olmasının bir sonucu da : Eğer dava veya icra takibi, alacağın sadece bir kısmına ilişkin ise zamanaşımı da yalnız o kısım için kesilmiş olur….” (TEKİNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP, Tekinay Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 7. Bası, İstanbul 1993, s.1065)

“… Eğer dava veya icra takibi, alacağın sadece bir kısmı için açılmışsa zamanaşımı sadece o kısım için kesilir….Dilekçede bir hakkın saklı tutulduğunun beyan edilmesi, o kısım için zamanaşımını kesmez…” (OĞUZMAN/ÖZ, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 4. bası, İstanbul2005, s.476 ve özellikle dn. 207)

“… Zamanaşımının her davanın açıldığı tarih itibariyle nazara alınması gerekir. Önceki davada fazlaya ait kısım için dava hakkının saklı tutulmuş olması zamanaşımını kesmez…”( YARGITAY 9. HD 11.03.1982, 1982/1571 E.,1982/2579 K. sayılı kararı)
Old 07-04-2007, 10:53   #12
Hasan Coşkun

 
Varsayılan

HGK yanlış düşünüyor.HUMK 83 E göre ıslah iki taraftan birinin usule ilişkin muamelesini düzeltmesidir.Burda kişi dava dilekçesindeki talep miktarını düzeltiyor.Kişinin hedefi dava tarihi itibarıyla dilekçesini düzeltmek.Islah kurumunu amacı da bu zaten.Ek dava da yeni bir dava var .
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ceza Zamanaşımı glossator Meslektaşların Soruları 9 03-03-2014 12:53
Mal rejimi ve zamanaşımı Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 20-03-2007 17:29
Çekte zamanaşımı Fishman Meslektaşların Soruları 1 02-12-2006 16:48
Zamanaşımı selma Hukuk Soruları Arşivi 1 01-03-2002 19:18
Zamanaşımı zamanaşımı Hukuk Soruları Arşivi 1 27-02-2002 17:14


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05810690 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.