Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

tapu iptali

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-04-2007, 13:58   #1
av.tuğbabal

 
Varsayılan tapu iptali

öncelikle herkese iyi günler

müvekkil 27 yıl evvel şu an hayatta olmayan bir kişiden eşiyle birlikte bir arsa satın alıyor.ve üzerine ev yapıyor.daha sonra satın aldıkları kişi ölünce ölen kişinin mirasçıları müvekkile arsanın intikaline yanaşmamışlardır.bu nedenle tapu iptali ve tescil davası açacağım.ancak yargıtay kararı arıyorum.kadastro kanunu md.13 bu noktada işime yarayacak sanırım.şimdiden teşekkürler
Old 25-04-2007, 14:49   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Sayın meslektaşımız, ilk açıklamalarınızdan yola çıkarak aşağıdaki karara ulaştık. Benzer nitelikte çok sayıda karar var programımızda. Ayrıntılandırır ve ihtiyaç duyduğunuz noktaları belirtirseniz tekrardan bir tarama yapabiliriz. İyi çalışmalar...

T.C. YARGITAY
16.Hukuk Dairesi

Esas: 2003/10888
Karar: 2003/10773
Karar Tarihi: 13.11.2003

ÖZET: Tapu dışı satıma değer verilebilmesi için, kadastro tespiti sırasında zilyet olan kişinin taşınmaz malı kayıt maliki veya mirasçılarından iktisap ettiğini ve tespit tarihine kadar zilyetliğin 10 yıl süreyle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla kullanıldığını kanıtlaması yeterlidir.
Ayrıca Kadastro Kanunun 15/2. maddesi uyarınca taşınmaz malın bu suretle bir kısmının da iktisabı mümkündür. 4753 sayılı Kanunla öngörülen kısıtlama ile ilgili hükümlerde kanunla kaldırılmıştır. Toplanan deliller değerlendirilmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.

(3402 S. K. m. 13/B-b, 15/2)

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan d,ava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. Gereği görüşüldü:

Kadastro sırasında 136 ada 17 parsel sayılı 298650 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 19.10.1951 tarih 578 nolu tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davacıların murisi Hasan adına tespit edilmiştir. Davalı Süleyman'ın itirazı Kadastro Komisyonunca kabul edilerek taşınmazın 5/6 hissesi Hasan, 1/6 hissesi Süleyman adına tespitine karar verilmiştir. Davacılar Zekiye ve müştereki, tapu kaydına dayanarak dava açmıştır. Davacıların Asliye Hukuk Mahkemesinde Zeki ve arkadaşları aleyhine açtığı elatmanın önlenmesi davası tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve çekişmeli parselin davacıların murisi Hasan mirasçıları adına tesciline davalı Zeki ve arkadaşlarının 24.8.1987 tarihli fen bilirkişinin rapor ve krokisinde yaptıkları müdahalenin men'ine, tescil taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Süleyman ile Zeki ve altı arkadaşının vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz eden davacı Süleyman ile davalı Zeki ve arkadaşları tapu dışı satın almaya dayanmışlardır. Dava konusu taşınmazların 4753 sayılı Kanunla oluşan tapu kaydı kapsamında kaldığı ve Hasan'a ait olduğu tartışmasızdır. Taraflar arasındaki anlaşmazlığın özü 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13/B-b maddesinde öngörülen tapu dışı satım şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkindir. Sözü edilen madde, uyarınca tapu dışı satım olgusunun her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Tapu dışı satıma değer verilebilmek için, kadastro tespiti sırasında zilyet olan kişinin taşınmaz malı kayıt maliki veya mirasçılarından iktisap ettiğini ve tespit tarihine kadar zilyetliğin 10 yıl süreyle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla kullanıldığını kanıtlaması yeterlidir. Ayrıca Kadastro Kanunu'nun 15/2. maddesi uyarınca taşınmaz malın bu suretle bir kısmının da iktisabı mümkündür. Mahkemece bu yönler üzerinde durulmaksızın ve zilyet olan kişiler arasında muvazaa iddiasından söz edilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 4753 sayılı Kanunda öngörülen kısıtlama ile ilgili hükümlerde kanunla kaldırılmış bulunmaktadır. Hal böyle olunca; temyiz. eden kişilerin tapu dışı satım la ilgili bildirdikleri ve bildirecekleri tüm deliller toplanarak ve, mahallinde keşif yapılmak suretiyle deliller değerlendirilmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsizdir. Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 13.12.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************



Old 25-04-2007, 15:07   #3
av.tuğbabal

 
Varsayılan

eksiklikleri gidermek adına;
yukarıdaki olayda kadastro tespit tutanağı 1981 yılında tutulmuş ve kesinleşmiş.kadastro kanunu md.12/3 göre zamanaşımı süresi söz konusu.başka bir yol var mı bilmiyorum.yardımcı olursanız sevinirim.
Old 25-04-2007, 15:45   #4
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Sayın Tuğbabal, ekteki karar olayınız açısından daha kapsayıcı görünüyor. 12. madde açısından yapılabilecek birşey yok kanımızca. Satış ve zilyetlik olguları üzerinde durmanız daha sonuç alıcı olabilir. Tekrardan iyi çalışmalar...

T.C. YARGITAY
8.Hukuk Dairesi

Esas: 2003/4469
Karar: 2003/5124
Karar Tarihi: 08.07.2003

ÖZET: 3402 sayılı Kadastro Kanununun 33/son fıkrası <bu kanunun zilyede tanıdığı haklar, kadastrosuna başlanan bölgede zilyedin leh ve aleyhine açılan davalarda iddia ve def'i olarak ileri sürülebilir,> denildiğine göre bölgeye kadastronun girmesi ile zilyet lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerinin uygulanacağını öngörmüştür. Harici satış senedine karşı yapılan itirazdan dönüldüğüne göre, bizzat muris Mustafa oğlu Sıtkı ve alıcı Halit tarafından imzalanan harici satış senedine hukuken değer vermek gerekir. Söz konusu senet HUMK. nun 297. maddesi hükmüne uygun olarak düzenlenmiştir.

(3402 S. K. m. 13) (4721 S. K. m. 713) (1086 S. K. m. 297)

Dava: Davacı-davalı Halit ile davalılar- davacılar Kemal ve müşterekleri, davalı makbule aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair N. 1. Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 27.11.2002 gün ve 208-611 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı-davalı Halit vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 29.04.2003 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden Halit vekili geldi. Tebligata rağmen başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Karar: Davacı-karşı davalı Halil vekili, dava konusu A. köyü 2 ada 20 nolu parseli davalıların murisi Sıtkı tarafından 01.11.1970 tarihinde harici satış senedi ile vekil edenine satıldığını, o tarihten bu güne kadar taşınmazın davacı tarafından tasarruf edildiğini belirterek anılan parselin tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar Kemal ve arkadaşları vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Davalı-karşı davacılar Kemal ve arkadaşları tarafından N. 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/487 esas, 2000/187 karar sayılı dosyası ile davacı-karşı davalı Halit ve arkadaşı aleyhine açtıkları ecrimisil davasında; murisleri Sıtkı adına kayıtlı bulunan 2 ada 20 nolu parseli; davalıların haksız olarak işgal ettiklerini, patates ektiklerini, mahkemece yapılan tespitte 2.500.000.000 lira patates gelirinin söz konusu olduğunu, veraset ilamındaki paya göre kendilerine l.976.000.000 lira düştüğünü belirterek bu miktarın tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalılar Halit ve Makbule ecrimisil davasının reddine karar verilmesini savunmuşlardır.

Daha sonra Kemal ve arkadaşları tarafından açılan ecrimisil dosyası N. l. Asliye Hukuk Mahkemesinin l999/208 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine ve davanın anılan dosya üzerinde yürütülmesine karar verilmiştir.

Dava kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, <satış vaadi suretiyle satılan gayrimenkul satış senedi> başlığını taşıyan 1.11.1970 tarihli satış senedine dayanılarak TMK. nun 7l3/l ve 3402 sayılı Kanunun 13/B-b maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.

Karşı dava ise haksız işgal tazminatına ilişkindir.

Mahkemece tapu iptali ve tescil davasının reddine, haksız işgal tazminatına ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı-karşı davalı Halit zilyetlik ve 01.11.l970 tarihli harici satış senedine dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Uyuşmazlık konusu 2 ada 20 sayılı parsele ait olduğu anlaşılan l0.9.l955 gün ve 43 sıra nolu tapu kaydı; dava konusu taşınmaz Hazineye ait iken 4753 ve 5618 sayılı Kanun hükümleri uyarınca dağıtıma tabi tutulması sonucu taşınmazın Sıtkı 'ya verilmesiyle oluşmuştur. Sıtkı sağlığında 01.11.l970 tarihli satış senedi ile taşınmazı Halit 'e sattığı ve devrettiği anlaşılmaktadır. Davalılar-karşı davacılar önce murisleri tarafından yapılan harici satış senedinin sahte olduğunu ileri sürmüş iseler de, daha sonra vekilleri; <murise ait resmi mercilerdeki imzaları bulamadık, araştırılmasına rağmen, yine temin edemedik. Bu nedenle imza incelemesi talebimizden dönüyoruz. Mevcut kanıtlara göre davaya devam ettirilsin.

Davacı davasını ispat etsin.> şeklinde beyanda bulunduğu 17.4.200l ve 14.6.2001 tarihli oturumlardaki yargılama tutanakları ile belirlenmiştir. Bu beyan bir yerde harici satış senedinin doğruluğunun kabulü anlamına gelmektedir. Öte yandan alım satım konusunda bilgileri olmamakla beraber taşınmazın l970 yılından beri bizzat davacı tarafından kullanıldığı keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklarca ifade edilmiştir. N. Kadastro Müdürlüğünün l0.5.l999 gün ...-470 sayılı yazılarına göre A köyünde henüz kadastro çalışmalarının yapılmadığı, N Tapu Sicil Müdürlüğünün l3.8.l999 gün ...123-1117 sayılı yazıları ekinde gönderilen tapu kayıtlarının altına verilen beyana göre ise, kadastro çalışmalarının devam etmekte olduğu ve henüz bitmediğinin bildirildiği açıklanmıştır. Bu yazılara göre bölgede kadastro çalışmalarına başlandığı ancak taşınmazın bulunduğu A köyünde kadastro çalışmalarına henüz başlanmadığı anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 33/son fıkrası <bu kanunun zilyede tanıdığı haklar, kadastrosuna başlanan bölgede zilyedin leh ve aleyhine açılan davalarda iddia ve def'i olarak ileri sürülebilir,> denildiğine göre bölgeye kadastronun girmesi ile zilyet lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerinin uygulanacağını öngörmüştür. Harici satış senedine karşı yapılan itirazdan dönüldüğüne göre, bizzat muris Mustafa oğlu Sıtkı ve alıcı Halit tarafından imzalanan harici satış senedine hukuken değer vermek gerekir. Söz konusu senet HUMK. nun 297. maddesi hükmüne uygun olarak düzenlenmiştir.

3402 sayılı Kanunun 13/B-b maddesi uyarınca <zilyet, taşınmaz malı, kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini, onların beyanı veya herhangi bir belge ile veya bilirkişi veya tanık sözleri ile ispat ettiği ve ayrıca en az 10 yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına tespit olunur.> hükmünü öngörmektedir. O halde davacı 01.11l.l970 yılında satın aldığı tarihten dava tarihine kadar taşınmazı aralıksız, çekişmesiz malik sıfatıyla kullandığı ve aradan 10 yıldan fazla süre geçtiği yerel bilirkişi, tanık beyanları ve harici satış senedi ile kanıtlandığına göre tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, davalılar-karşı davacıların açtığı ecrimisil davasının da reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

Sonuç olarak belirlenen bu somut ve hukuki olgular karşısında tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, ecrimisil davasının ise reddine karar verilmesi gerekir.

Sonuç: Davacı davalı Halit vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.230.000 lira peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 08.07.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************

Old 25-04-2007, 19:16   #5
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1.Anlatıma göre , taşınmazın haricen satın alma tarihi 1980 , kadastronun geçme tarihi 1981. Kad. K.nun 12/3 mad. göre kadastrodan önceki nedenlere dayanma imkanı kalmamıştır.

2. Taşınmaz üzerindeki evin ne zaman yapıldığı sorudan anlaşılamıyor. Eğer kadastrodan sonra yapılmışsa , iyiniyet ispat edilerek yapının değeri arsanın değerinden fazlaysa TMK. 724 mad. uyarınca bedel karşılığı arsanın tescili istenebilir. Ödenecek bedel dava tarihindeki arsanın tam parasal karşılığıdır .

3. Taşınmaz malikinin kadastrodan sonra ölümünden itibaren 20 lık süre geçmişse ve taşınmaz mirasçıları adına intikal görmemişse TMK. 713/2 mad. göre tapu iptali ve tescil davası açılır, veya sürenin bitmesi beklenir.

4. Kad. K.nun 13*. maddesi kadastro sırasında uygulanacak bir maddedir.( mad.33/3 de sıralanan mad. arasında 13.madde yer almamıştır ) Kadastro kesinleşip 10 yıllık süre geçtikten sonra genel mahkemelerde açılan davalarda uygulanma kabiliyeti yoktur. Diye düşünüyorum.

Saygılarımla.

* yanlışlıkla 143 yazıldığından 13 şeklinde düzelttim. 27.04.2007
Old 26-04-2007, 18:08   #6
cemilsahin

 
Varsayılan mk713/2

sayın tuğba; aynı konu ile ilgilendim.Tapu kaydı 27 yıl önce satan şahıstamı? eğer satıcı üzerine kayıtlı ve tapuda da herhangi bir intikal yaptırılmamaış ve sizin müvekkilleriniz satın aldıkları tarihten bugüne kadar zilyet oldularını ispatlıyabilirler ise olağanüstü zamanaşımı nedeniyle tapu iptali davasını açabilirisniz. Yargıtay 8. H.D. kararlarına bakmanızı öneririm.Bende metin olarak var isterseniz adresinize yollıyabilirim. İyi çalışmalar dilerim.Av.Cemil Şahin
Old 28-04-2011, 16:35   #7
esmakarabas

 
Varsayılan

merhabalar...
bir konuda sizlere danışmak istiyorum.müvekkile ait arsalar 1997 yılında müvekkille aynı isim,soy isim ve baba adına ait başka bir şahıs borçlu gösterilerek açık artırmayla satılmış.Arsanın bir tanesinin şuanki sahibi o zamanki ihalede arsayı satın alan kişidir,diğer arsa ise 3 kez el değiştirmiştir.Tapu tescilinin iptali ile hazineye karşı dava açmak arasında kararsız kalmış durumdayım.İkinci arsada yeni malik tapu siciline güven ilkesini ileri sürebilir.Bu konudaki önerilerinizi ve ilgili Yargıtay kararlarını eklemenizi bekliyorum.Şimdiden teşekkürler...
Old 28-04-2011, 21:34   #8
hazav

 
Varsayılan

sayın cemil şahin aşagıdaki sunacağım anayasa mahkemesi kararı uyarınca artık 713/2 ye göre bu mümkün deği.bence üstat yücel beyin önerilerini değerlendirin.
4721 s. Türk Medeni Kanunu

5. Kazandırıcı zamanaşımı

a. Olağan zamanaşımı

Madde 712-..............

b. Olağanüstü zamanaşımı

Madde 713- Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.

Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce ÖLMÜŞ ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.

Tescil davası, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılır.

Davanın konusu, mahkemece gazeteyle bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilân olunur.

Son ilândan başlayarak üç ay içinde yukarıdaki koşulların gerçekleşmediğini ileri sürerek itiraz eden bulunmaz ya da itiraz yerinde görülmez ve davacının iddiası ispatlanmış olursa, hâkim tescile karar verir. Mülkiyet, birinci fıkrada öngörülen koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur.

Davalılar ve itiraz edenler, aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler.

Kararda, tescili istenilen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve yüzölçümü belirtilir ve karara, uzmanlarca düzenlenen teknik bilgileri içeren krokisi de eklenir.

Özel kanun hükümleri saklıdır.

02/04/2011 GÜNLÜ RESMİ GAZETE
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı : 2009/58

Karar Sayısı : 2011/15 (Yürürlüğü Durdurma)

Karar Günü : 17.3.2011

YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNDE BULUNAN: Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi

YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN KONUSU: 22.11.2001 günlü, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu�nun 713. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan �yirmi yıl önce ölmüş�� ibaresinin, Anayasa�nın 2., 10., 13., 35. ve 36. maddelerine aykırılığı savıyla iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi istemidir.

YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN İNCELENMESİ

Yürürlüğün durdurulması istemini de içeren dava dilekçesi ve ekleri, bu konudaki yürürlüğü durdurma ve esas inceleme raporu ile ekleri, iptali istenilen kural, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

22.11.2001 günlü, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu�nun 713. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan �� ölmüş�� sözcüğü, 17.3.2011 günlü, E. 2009/58, K. 2011/52 sayılı kararla iptal edildiğinden, bu sözcüğün, uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmî Gazete�de yayımlanacağı güne kadar YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA, 17.3.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.



17.3.2011 günlü, E. 2009/58, K. 2011/52 sayılı karar:
4721 sayılı Türk Medenî Kanunu�nun 713. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan;

a- �� yirmi yıl önce ölmüş �� ibaresine ilişkin esas incelemenin, ibarede yer alan �� ölmüş �� sözcüğü ile sınırlı olarak yapılmasına,

b- �� ölmüş �� sözcüğünün Anayasa�ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,

c- 4721 sayılı Kanun�un 713. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan �� ölmüş �� sözcüğünün iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan iptal edilen sözcükten sonra yer alan �� ya da �� sözcüğünün de, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun�un 29. maddesinin ikinci fıkrası gereğince İPTALİNE,

OYBİRLİĞİYLE,



- İptal edilen �� ölmüş �� sözcüğünün YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA, OYBİRLİĞİYLE,
Old 26-01-2017, 10:05   #9
Avukat 012

 
Varsayılan tapu iptal

Arkadaşlar merhabalar, sizlere bir konuda danışmak istiyorum..
Müvekkilimin babasına ait 1250 dönümlük bir arazisi mevcutken, ölmeden evvel bu malvarlığının 1000 dönümünü 5 erkek çocuğu arasında paylaştırıp tapuda gerekli işlemler de tamamlanmış. Kalan 250 dönüm ise 8 çocuk arasında paylaştırılmış. Babasının ölümünden sonra 5 erkek kardeşten 3 ü babalarının sağken vermiş olduğu payı yok pahasına 3. kişilere satıyorlarmış ve diğer mirasçılar ise saklı payımızı zaten almadık 3. kişilere de yok pahasına satılmasına karşıyız deyip 3. kişilerden hak talep etmek istiyorlar. bu konuda sizce tasarrufun iptali davası mı açmalıyım ki bu konuda 3. kişilere hak iddia edebilir miyiz? Veyahut direkt saklı pay ihlali dolayısıyla mı dava açmalıyız? Bilgiler için şimdiden teşekkür ederim
Old 26-01-2017, 14:51   #10
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Gerçek bir satış akdi ile satin alan iyi niyetli üçüncü kişilerden bir hak iddia edemezsiniz. Tenkis davası ise, somut olayda murisin ölümünden sonra, bir senelik sukutu hak müddetine tabidir. Yapılabilecek iş, denkleştirme, mirasta iade davasidır. Kolay gelsin.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kadastro tespiti-tapu iptali ve tescil Burak Demirci Meslektaşların Soruları 6 06-07-2009 15:07
rızai taksim, paylaşma, tapu iptali? philomelion Meslektaşların Soruları 2 25-04-2007 20:54
kadastro-tapu iptali av.asen öznur Meslektaşların Soruları 1 23-03-2007 10:28
muvaza,tapu iptali tescil Av.mdogan Meslektaşların Soruları 4 19-01-2007 17:34


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06597900 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.