|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
21-06-2007, 14:33 | #1 |
|
Karşılıksız Çekte Şikayetten Vazgeçmemenin Hukuki Sorumluluğu
Sayın meslektaşlarım;
Bir müvekkilim , karşılıksız çek keşide etmekten dolayı para cezasına mahkum oldu. Ancak müvekkilim çok geçmeden borcunu ödedi ve icra dosyası infaz oldu. Fakat buna rağmen alacaklı avukatı olan meslektaşımız şikayeti geri almadığı için müvekkilim bir gün göz altında kaldı ve ayrıca 1000 ytl para cezası ödeyerek kurtulabildi. Bu durumda sanırım maddi ve manevi tazminat davası haklı bulunur. Söz konusu olayla ilgili deneyimi olan veya emsal karar bulunan rkadaşlar yardımcı olurlar ise sevinirim. |
21-06-2007, 14:52 | #2 |
|
Maddi ve manevi tazminatla birlikte; eğer icra dosyası yapılan ödeme bizzat şikayetçi vekili tarafından tahsil edilmiş ise;
Borcun sona erdiği bilinmesine rağmen, şikayete devam edilerek ( şikayetten vazgeçme işlemi yapılmayarak ) sanığın maruz kaldığı mahkumiyet kararı, gözaltı vs.huhuki işlemlerine sebebiyet verildiğinden müşteki vekili açısından görevi ihmal suçunun da oluştuğu kanısındayım. |
21-06-2007, 14:55 | #3 |
|
Sayın Meslektaşım
karşılıksız çek keşide etmek suçu, ÇEKİN KARŞILIKSIZ ÇIKTIĞI ANDA OLUŞUR. Sonradan bedelin ödenmiş olması dahi cezayı ortadan kaldırmaz.Cezanın düşmesi için mutlaka şikayetçi veya vekilinin şikayetten vazgeçmesi gerekir.İcra dosyasına ödeme yapılmış olması da ancak icra takibini sona erdirir, şikayet hakkının düşmesine sebep olmaz.Dolayısıyla şikayetçi veya vekilinin şikayetinden vazgeçmesi ancak karşılıklı anlaşmaya bağlıdır, icra dosyasına ödeme yapılmış olması hatta çek bedelinin şikayet tarihinden sonra ödenmiş olması cezayı ortadan kaldırmaz. Belirttiğim gibi, çek KARŞILIKSIZ ÇIKTIĞI ANDA suçun unsurları oluşmuştur.Şikayetten vazgeçmek tamamen şikayetçi tarafın insiyatifindedir. Saygılar.... |
21-06-2007, 15:09 | #4 |
|
T.C.
YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 1995/10-65 K. 1995/92 T. 27.3.1995 • MAHKEME KARARLARININ İNFAZI NEDENİYLE TECİLİ GEREKEN UYUŞMAZLIKLAR ( İnfazla İlgili Olması Nedeniyle Mahkemeden Karar Alınmasının Gerekmesi ) • EVRAK ÜZERİNDEN VERİLEN KARARLAR ( Acele İtiraz Yoluna Gidilebilmesi ) • ACELE İTİRAZ ( Evrak Üzerinden Verilen Kararlara Karşı ) • KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK ( Sanığa Verilen Cezadan Sonra Sanığın Çek Bedelini Ödemesi Nedeniyle Cezanın Tecili ) • CEZANIN ERTELENMESİ ( Karşılıksız Çek Keşide Eden Sanığın Bedeli Ödemesi Nedeniyle Cezanın Karşılıksız Kalması ) 1412/m.253,305,402,405 765/m.93 ÖZET : Mahkeme kararlarının infazı veya şartlarının gerçekleşmesi nedeniyle tecili gerektiğine ilişkin uyuşmazlıklar infazla ilgili olduğundan bu konuda mahkemeden karar almak gerekir. Mahkemece evrak üzerinden verilen bu kararlara karşı acele itiraz yoluna gidilebilir. Sanık karşılıksız çek keşide etmekten 1 yıl hapis ve 1 yıl süreyle çek keşide etmekten yasaklanmış; hükmün kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde çek bedelinin ödenip ibraname alındığında cezanın teciline karar verilmiştir. Sanık bilahare çek bedelinin yatırıldığına ilişkin banka dekontunu ibraz ettiğinden, erteleme şartı yerine getirildiği için cezanın teciline karar verilmiştir. Cezanın infazında, duruşma yapılmaksızın verilen karar aleyhine acele itiraz yoluna başvurulabilir. Bu nedenle müdahilin temyiz isteğinin reddine karar verilmesi gerekir. DAVA : Mersin 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 22.9.1992 tarih, 90/545 sayılı kararı ile, karşılıksız çek düzenlemek suçundan sanık Z. A. S.nin "3167 sayılı yasanın 16/1. maddesi gereğince 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 1 yıl süre ile çek hesabı açma ve keşide etmesinin yasaklanmasına, hükmün kesinleşmesinden itibaren üç ay içerisinde çek bedelini ödeyip ibraname aldığında cezasının teciline" ve bilahare çek bedelinin yatırıldığına ilişkin banka dekontunun ibrazı üzerine de 10.5.1993 tarih ve aynı sayı ile, "erteleme şartı yerine getirildiğinden cezanın teciline" karar verilmiştir. Katılan vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 10. Ceza Dairesi 11.4.1994 tarih, 799/4888 sayı ile; "1- Hükmün aslını ve sonucunu değiştirecek nitelikte kararların duruşma açılarak verilmesi gerektiği gözetilmeden evrak üzerinden hüküm tesisi, 2- Ödemenin çek bedeli, % 10 tazminatı ve yasal gecikme faiziyle birlikte gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak sonucuna göre 3863 sayılı yasa ile değişik 3167 sayılı yasanın 16. maddesi uyarınca sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin düşünülmemesi" isabetsizliğinden hükmü bozmuş, Yerel mahkeme 2.9.1994 tarih, 603/379 sayı ile; "Sanığın cezası şartlı ertelenmiş ve bu şartın gerçekleşmesi üzerine de cezanın teciline karar verilmiştir. Verilen karar, tecile ilişkin olup, 3167 sayılı yasanın değişik 16/son maddesi uygulanmamıştır. Bu nedenle, tazminat ve gecikme faizinin yatırılıp yatırılmadığını araştırmaya gerek yoktur. Yeni bir karar verilmediği gibi önceki hükmün sonucu da değişmemiştir. Verilen karar yasaya uygundur" gerekçesiyle, önceki hükümde direnilmiştir. Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi, katılan vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya; Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "bozma" istemli 23.2.1995 tarihli tebliğnamesiyle birinci başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü: KARAR : Dosya içeriğine göre, Sanığın, karşılıksız çek düzenlemek suçundan "3167 sayılı yasanın 16/1. maddesi gereğince 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve bir yıl çek hesabı açma ve keşide etmesinin yasaklanmasına, hükmün kesinleşmesinden itibaren üç ay içerisinde sanığın davaya konu çek bedelini ödeyip ibraname aldığında TCY'nin 93. maddesi gereğince verilen cezanın şartlı olarak teciline" ilişkin 22.9.1992 tarih, 90/545 sayılı hüküm, ilgililerce temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Hükmün infazı sırasında, çek bedeli olarak 12.500.000 liranın bankaya yatırıldığına ilişkin banka makbuzu sanık tarafından C. Savcılığı'na ibraz edilmiştir. C. Savcılığı'nca, çek bedelinin ödendiğinden bahisle ek bir karar verilmesi yerel mahkemeden istenmiş ve evrak üzerinde verilen 10.5.1993 tarih ve aynı sayılı karar ile "şartı yerine getirilrdiğinden cezanın ertelenmesine" karar verilmiştir. Bu kararın temyizi üzerine, Özel Daire'ce hüküm bozulmuş ve yerel mahkeme önceki hükümde direnmiştir. Öncelikle, dosya üzerinde verilen ek karara karşı temyiz davası açılıp açılamayacağı üzerinde durulmalıdır. TCY'nin 93. maddesinde "cezaların tecili kararının infazı hukuku şahsiyenin mahkûm tarafından rızasıyla infazına veya teminine talik olunabilir" hükmü yer almaktadır. Maddede "kararın infazından" söz edilmektedir. Kararın infazı veya şartların gerçekleşmesi nedeniyle cezanın tecili gerektiğine ilişkin uyuşmazlıklar infazla ilgili olduğu cihetle, CMUY'nin 402. maddesi gereğince, bu konuda mahkemesinden karar alınmalıdır. Mahkemece, infazla ilgili olarak evrak üzerinde verilecek karar, CMUY'nin 253. maddesinde sayılan ve 305. madde gereğince temyiz olunabileceği belirtilen "hüküm"lerden değildir. Ayrıca davanın esasını çözen, hükmün zat ve mahiyetinde değişiklik yapan nihai ( bitirici ) karar olduğu da kabul edilemez. Cezanın infazında tereddüt halinde, CMUY'nin 402. maddesi gereğince mahkemeden istenecek karar, aynı yasanın 405. maddesi uyarınca duruşma yapılmaksızın verilecek ve karar aleyhine acele itiraz yoluna başvurulabilecektir. Bu nedenle, yerel mahkemece duruşma yapılmaksızın verilen 10.5.1993 tarihli ek karar, temyize tâbi olmayıp itirazı mümkün kararlardan olduğundan, bu kararın bozulmasına ilişkin Özel Daire'ce verilen 11.4.1994 tarih, 799/4888 sayılı karar ile yerel mahkemece verilen direnme kararı hukuki değerden yoksun bulunduğundan kaldırılmalarına ve katılan vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmelidir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Yargıtay 10. Ceza Dairesi'nin 11.4.1994 tarih, 799/4888 sayılı bozma kararı ile yerel mahkemece verilen 2.9.1994 tarih, 603/379 sayılı direnme kararının kaldırılmasına, 2- Karara karşı temyiz davası açılamayacağından, katılan vekilinin TEMYİZ İNCELEME İSTEĞİNİN REDDİNE, bu istemin itiraz kabulü ile itiraza ilişkin olarak gereğinin mahallinde yapılmasına, 27.3.1995 tarihinde, oybirliği ile karar verildi. yarx |
21-06-2007, 15:44 | #5 |
|
3167 sayılı yasanın
Davanın açılmasına engel olan, davayı düşüren ve cezayı ortadan kaldıran nedenler : Madde 16c- (Ek: 26/2/2003-4814/17 md.) ... Hüküm kesinleştikten sonra çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmı ile çek tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait yüzde yirmi tazminatın ve çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde 16a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi halinde bütün cezaî sonuçları ile birlikte hüküm ortadan kalkar. Yukarıdaki fıkralarda belirtilen ödemeler hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya yapılabilir. |
21-06-2007, 18:53 | #6 |
|
burada borclu/vekılı ve alacaklı/vekılı nın karsılıklı sorumlulugu vardır dıye dusunuyorum...Tek tarafa sorumluluk yuklenemez kanaatındeyım....
1-Alacaklı yada vekılı olarak meslektaslarımın bahsettıgı sekılde davranılmalı.... 2-Borclu yada vekılı olarak da ıcra dosyasının ınfazı ile cek kasadan alınmalı ve mahkemeye sunulmalı boylelıkle cezanın cıkmasınnı yada dusmesı saglanmalıdır.... ıyı calısmalar.... |
22-06-2007, 01:02 | #7 |
|
Sayın meslektaşlarım,
Burada sanırım gözden kaçırdığınız konu şu. Çek bedelinin tüm ferileriyle birlikte ödenmesi halinde düşer. İcra dosyası çek aslını ve % 5 çek tazminatını kapsar. Oysa ki çek tazminatı 3167 sayılı kanunda farklı oranlardadır. Bu oranlar alacaklı tarafa icra dosyası dışında ( % 5 düşüldükten sonra) ödenmeden dava ve ceza düşmez. İşte bu yüzden alacaklı taraf avukatının sorumluluğu yoktur. |
25-06-2007, 11:32 | #8 |
|
kanuni vekalet ücreti
Sayın Av. M.B.
Acaba çek tazminatı ile birlikte, avukatın karşı vek. ücretinin ödenmemesi de düşmeye engel olabilirmi. Ya da şöyle söyleyelim kar.vek.üc. ödenmemiş olması avukatın düşüm görevini kaldırabilir mi? |
26-06-2007, 00:30 | #9 |
|
Sayın Av.Osman,
3167 sayılı kanun düşme için çekin karşılıksız kalan kısmı, değişen oranlarda çek tazminatı ve faizdeen bahsediyor. Bunların karşılanması cezayı önler. malesef avukatlık ücreti yok |
26-06-2007, 10:16 | #10 |
|
Yasada müştekinin veya vekilinin hükümden sonra (Çekin aslı ve ferilerinin tamamının yatırılması halinde), şikayetten vazgeçmesi gerektiğine dair bir hüküm bulamadım. 16c Maddesinin 4 üncü fıkrası hükümden sonra ödeme halinde hükmün ortadan kalkacağını öngörmektedir.
Şikayetçi veya vekiline vazgeçme dilekçesi vermesi yükümlülüğü hangi maddede bulunmaktadır? Bilen var mı? Saygılarımla |
26-06-2007, 16:44 | #11 |
|
Evet gerçekten böyle bir bilgisi olanlar yazarsa sevinirim
|
04-07-2007, 14:20 | #12 |
|
Sayın meslektaşlarım,
Yıllardan beri çek tazminatının %5 (icra takibi açısından ) olduğunu biliriz. Ancak Çek Kanunu açıkça karşılıksız kalan meblağın %10 tazminatı beyan etmektedir. TTK 695. madde gereğince %5 çek tazminatı yerine Çek kanunu gereği %10 çek tazminatı uygulandığında (ki yasal mevzuat açısından bu miktar uygun ) mahkemeler dosya üzerinden inceleme ile çek tazminatının %5lik kısmını iptal etmektedirler. Sadece %10 tazminat tutarının Ceza Mahkemeleri açısından geçerli olduğu sonucunu çıkarmak ise bana çok basit bir yorum gibi geldi.Sizlerin yorumu nedir..? Bi rde aşağıdaki eski tarihli karar da bir o kadar ilginç...Sayın Suat Ergin'in sorusuna bir cevap olabilir.Karar bana ğöre böyle bir yükümlülük olmadığını gösteriyor. Yine kararda da aynen %10 çek tazminatı demektedir. T.C. YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ E. 1994/6150 K. 1994/8222 T. 1.6.1994 • ÇEK BEDELİNİN CEBRİ İCRA SONUCU ÖDENMESİ ( Kamu Davasına Etkisi ) • 3167 SAYILI KANUNA AYKIRILIK ( Çek Bedelinin Ödenmesinin Kamu Davasına Etkisi ) • KAMU DAVASININ ORTADAN KALDIRILMASI ( Çek Bedelinin İradi Ödenmesi ) 3167-1/m. Geç.1 6762/m.695 ÖZET : Çek bedelinin % 10 tazminat ve faizini kapsayacak tarzdaki ödemenin icraca haczedilen malların satışı sonucu tahsil edildiği, bu nedenle iradi bir ödemenin de söz konusu olmadığı anlaşılmakla tebliğnamedeki kamu davasının ortadan kaldırılması gerektiğine ilişkin düşünceye iştirak edilmemiştir. DAVA: 3167 sayılı Kanun`a aykırılıktan sanık C.`ın yapılan yargılanması sonunda; hükümlülüğüne dair, Beyoğlu Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesi`nden verilen 27.10.1993 gün ve 1992/798 esas, 1993/1273 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay`ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan; dava evrakı C. Başsavcılığı`nın ortadan kaldırma isteyen 13.5.1994 tarihli tebliğnamesiyle Daireye gönderilmekle incelenip, gereği düşünüldü: KARAR: Her ne kadar müdahil İdare vekili 16.12.1993 tarihli temyiz dilekçelerinde dava konusu çek bedelinin icra kanalı ile ödendiğini ve bu çek ile ilgili alacaklarının kalmadığını bildirmiş iseler de, ısrarla sanık hakkında şikayetlerini sürdürdükleri ve ayrıca İzmir Onikinci İcra Müdürlüğü`nün 2.3.1994 gün, 1929/2776 sayılı cevabi yazılarından da çek bedelinin % 10 tazminat ve faizini kapsayacak tarzdaki ödemenin icraca haczedilen malların satışı sonucu tahsil edildiği, bu nedenle iradi bir ödemenin de söz konusu olmadığı anlaşılmakla tebliğnamedeki kamu davasının ortadan kaldırılması gerektiğine ilişkin düşünceye iştirak edilmemiştir. SONUÇ : Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 1.6.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
04-07-2007, 14:27 | #13 |
|
KANUN NO: 4814
ÇEKLE ÖDEMELERİN DÜZENLENMESİ VE ÇEK HAMİLLERİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN Kabul Tarihi: 26 Şubat 2003 Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 8 Mart 2003 - Sayı: 25042 MADDE 16c.- Aşağıda belirtilen koşulların yerine getirilmesi halinde ceza davası açılmaz: a) 8 inci maddeye göre düzeltme hakkının kullanılması, b) 8 inci maddede belirtilen süre geçtikten sonra ve henüz dava açılmadan önce çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmı ile çek tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait yüzde oniki tazminatın ve çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde 16a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi. Dava açıldıktan sonra hüküm verilinceye kadar geçen süre içinde, çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmı ile çek tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait yüzde onbeş tazminatın ve çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde 16a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi halinde ceza davası düşer. Hüküm verildikten sonra hüküm kesinleşinceye kadar geçen süre içinde, çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmı ile çek tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait yüzde onsekiz tazminatın ve çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde 16a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi halinde ceza davası düşer. Hüküm kesinleştikten sonra çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmı ile çek tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait yüzde yirmi tazminatın ve çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde 16a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi halinde bütün cezai sonuçları ile birlikte hüküm ortadan kalkar. Yukarıdaki fıkralarda belirtilen ödemeler hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya yapılabilir. ********* Yeni Kanun'da açıkça muhatap bankaya ödenmesi dememiş.Ayrıca tazminatı miktar olarak kademelendirmiştir. Peki var olan duruma göre alacaklı talep ederse çek tazminatı %5 ,yok eğer borçlu ödemek isterse duruma göre %12-18 olmak üzere değişiyor Size de enteresan gelmedi mi bu tazminat ödeme şekli??? Saygılarımla |
31-05-2008, 18:27 | #14 |
|
Soru
Sn. Üyeler; Benim de bir sorum olacaktı:
Dava karşılıksız çek keşide etmek suçuna ilişkin davasıdır. Müştekinin şikayetinden sonra dava konusu çek bedellerine ilişkin borç yapılandırılmıştır. Taraflar arasında protokol imzalanmış, borca karşılık bir kısım para, bir kısım senet ve bir kısım mal verilmiştir. Taraflar sürekli karşılıklı iş gören iki firmadır. Sanık müştekiye güvenip anlaşmayla ilgili evrak ve yapılandırma protokolünü dosyaya sunmamıştır. Her nedense müşteki de şikayetinden vazgeçmemiştir. Dava ceza hükmüyle sonuçlanmıştır. Bu durumdan haberdar olan sanık sözkonusu kararı temyiz etmiştir. Dosya temyiz aşamasındadır. Yargıtay Savcısı ceza kararının onanması yönünde mütalaa vermiştir. SORULAR: 1; Sanığın bu aşamada yapacağı işlem nedir? 2; Borç yapılandırılmasına ilişkin Protokolün bu aşamada Yargıtay'a sunulmasının sanık lehinde ne sonuç doğurur. İbrazı halinde kararın bozulma ihtimali sözkonusu mudur? DEĞERLİ GÖRÜŞLERİNİZ İÇİN ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER. |
18-07-2008, 00:18 | #15 |
|
anlaşma varsa şikayet düşer
Ceza hukuku ve şikayet müessesine dair genel ilkelere göre anlaşma şikayeti düşürür.
|
18-08-2008, 14:49 | #16 |
|
BİR SORU DAHA
2005 yılında 4 adet çek keşide edilmiş, karşılıksız çıkmış, keşideci aleyhine şikayette bulunulmuş ve 25.07.2008 tarihinde ceza davasında her çek bedeli kadar adli para cezası ile 1 yıl müddetle çek hesabı açmasının yasaklanmasına karar verilmiştir. Söz konusu çekler 2005 yılında icra takibine girmiş ve hala tahsil edilememiştir. Bu geçen süre zarfında icra takibi esnasında takip dosyasında alacaklı tarafından zamanaşımı süreleri ihlal edilmiştir. Borçluda icra mahkemesine başvurarak icranın geri bırakılmasını talep etmiştir. İcra mahkemesinde dava halen devam etmekte, kuvvetle muhtemel icranın geri bırakılması kararı çıkacaktır. Zamanaşımından dolayı icranın geri bırakılması kararı verilmesi halinde Ceza mahkemesinin vermiş olduğu adli para cezası ve çek hesabı açmanın yasaklanması kararı düşecek midir? Veya İcra mahkemesinin kararı Ceza mahkemesinin kararına nasıl bir etki edecektir. |
22-08-2008, 23:03 | #17 |
|
karşılıksız çek suçu şekli bir şuçtur..ibraz edilipte karşılıksızlığı tespit edilen çeklerde şikayet sonucunda (şartlar mevcutsa)mahkemece ceza verilir..suçun niteliği itibarı ile
1-düşmeyecektir... 2-etki etmeyecektir... cezanın düşme nedenleri paranın ödenmesi, şikayetten vazgeçme vs yasada açıkca belirtilmiştir... şuç karşılıksızlığın belirlenmesi ile gerçekleştiğinden dolayı icranın geri bırakılmasının etkisi olmaz diye düşünüyorum...alacaklı istese hiç icra takibi yapmaz sadece şikayetle de yetinebilirdi..bu durumdada zamanaşımı geçti diye zamanaşımı süresinden sonra başvuru halinde de kaldırılması gerekirdi..icra takibi ve çek zamanaşımı farklı bir işlem ...şikayet ve buradaki süreler ve prosedür farklı bir işlem..bu nedenle icrada zamanaşımına uğrayan çek dolayısı ile sırf bu nedenle karşılıksız çek keşide etmek suçu ortadan kalkmaz...diye düşünüyorum..iyi çalışmalar... |
18-04-2011, 19:07 | #18 |
|
Sayın meslektaşlarım. Olasya bakış açılarının çoğu hayret verici.Sadece yukarıda bir arkadaşımın avukatın şikayetten vazgeçme gibi bir zorunluluğunun hukuki temelini sorgulaması üzücü. Çünkü yok.Böyle bir yükümlülük yok.Ekte TBB disiplin kurulu kararını sunuyorum.
TBB DİSİPLİN KURULU KARARI Tarih - Esas No - Karar No Konu T. 07.02.2009 E. 2008/485 K. 2009/85 * Karşılıksız çeke dayalı olarak icra takibi ve borcun kısım kısım ödenmiş olması * 3167 sayılı kanuna muhalefetten yapılan şikayet sebebiyle açılan davadan feragat edilmemiş olmasının meslek etiğine aykırı olmaması (3167 sayılı K. m. 16; 1136 say Yazdırmak için tıklayınız Şikayetçi vekili, müvekkili S.T. hakkında şikayetlinin Kadıköy 1. İcra Müdürlüğünün 2003/… sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü yol ile takip yaptığını, borcun icra dosyasına kısım kısım yatırılarak 22.09.2004 tarihindeki son ödeme ile tamamen kapandığını, ancak 2 yıl sonra müvekkilinin Çek Yasası’na muhalefetten Bursa 7. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen 2003/… Esas sayılı dava sonunda verilen karar ile mahkum olup yakalandığını, şikayetlinin telefonla aranarak bir an önce davadan feragat etmesinin istendiğini, 01.08.2006’da feragatin gönderildiğini bildirdiğini, ancak işin aciliyeti sebebiyle kendisinin Bursa’ya gelmesi istendiğinde, ameliyatlı olduğunu söyleyerek gelmediğini, para tahsil edildiği halde Çek Yasası’na muhalefet sebebiyle açılmış davadan feragat etmeyen, yasal sorumluluğunu yerine getirmeyen Avukat F.D.’nin meslek etiğine uymayan bu eylemi sebebiyle cezalandırılmasını istemiştir. Şikayetli savunmasında, gerçekten borçlu S.T. aleyhine Kadıköy 1. İcra Müdürlüğünün 2003/… sayılı dosyası ile icra takibi açtığını, borcun kısım kısım ödendiğini, 22.09.2004 tarihindeki son ödeme ile tamamen kapatıldığını, bütün ödemelerin dosyaya bildirildiğini, ancak şikayetçi borçlu vekilinin çeki icra kasasından almadığı ve ceza mahkemesine de sunmadığı, olayın ortaya çıkmasından sonra 02.08.2006 tarihinde bedeli ödenen çekin icra kasasından alındığını, kendisine durum telefonla bildirildiğinde de borçlunun zarar görmemesi için feragat işleminin yapılacağını bildirip bu konuda Av. A.E. ile girişimde bulunulduğunu, ancak şikayetçi vekilinin kendisinin Bursa’ya gitmesini istediğini, oysa gözlerinden rahatsız olduğu için gidemeyeceğini kendisine bildirdiğini, herhangi bir ihlal ve kastının olmadığını savunmuştur. Yürütülen disiplin kovuşturması sonunda İstanbul Barosu Disiplin Kurulunun 01.07.2008 tarihli kararı ile atılı eylemin Avukatlık Yasası ve mesleğin etik kurallarına aykırılığı saptanamadığından şikayetli hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Baro Disiplin Kurulu kararına karşı şikayetçi vekili Av. Y.T. tarafından itiraz edilmiştir. Disiplin kovuşturmasının konusu karşılıksız çeke dayalı olarak Kadıköy 1. İcra Müdürlüğünün 2003/… sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi üzerine borcun kısım kısım ödenmiş olmasına rağmen bir yandan da 3167 sayılı Çek Yasası’na muhalefetten yapılan şikayet sebebiyle açılan davadan feragat edilmemiş olması nedeniyle meslek etiğine aykırı davranıldığı iddiasıdır. Aynı eylem sebebiyle şikayetli hakkında C. Başsavcılığına yapılan şikayet üzerine Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 23.02.2007 tarihli oluru ile 1136 sayılı yasanın 58/1 maddesine göre şikayetli hakkında soruşturma izni verilmiş ve disiplin yönünden gereğinin yapılması da İstanbul Barosundan istenmiştir. Daha sonra Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 26.10.2007 günlü oluru ile şikayetli hakkında iddianame düzenlenerek Yalova Ağır Ceza Mahkemesine verilmek üzere 1136 sayılı yasanın 59/1-2 maddelerine göre kovuşturma izni verilmiştir. Dosya Yalova C. Başsavcılığına gönderilmiş ve Yalova C. Başsavcılığının 2007/… sayılı ve 19.11.2007 tarihli iddianamesi ile “yasalarda alacaklı veya vekilinin borcun ödendiğini bildirerek feragat yükümü bulunmadığı, kaldı ki 3167 sayılı yasanın 16/c maddesine uygun ve davanın düşmesini gerektirecek bir ödemenin yapılmadığı, yasanın öngördüğü biçimde ödeme yapıldığında borçlu veya vekilinin icra dosyasından alacakları bir yazı ile mahkeme veya C. Başsavcılığına başvurmaları yeterli iken hakkındaki soruşturma ve cezanın infazı sırasında üzerine düşen hiçbir yükümlülüğü yerine getirmemesi nedeniyle cezaevine girdiği anlaşılan şikayetçinin, Av. F.D.’nin ihmali nedeniyle mağduriyetinin söz konusu olmadığı, tam tersine onun verdiği feragat dilekçesi ile cezasının tamamını çekmekten kurtulduğu” bildirilerek son soruşturma açılmasına yer olmadığına karar verilmesi iddia olunmuştur. Bu iddianame üzerine Yalova Ağır Ceza Mahkemesinin 25.01.2008 tarihli kararı ile şikayetli hakkında son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına karar verildiği, karara müşteki S.T. vekili Av. Y.T. tarafından itiraz edildiği ve Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/… D. İş sayılı ve 16.04.2008 tarihli kararı ile itirazın reddine karar verildiği ve hükmün 16.04.2008’de kesinleştiği anlaşılmıştır. Şikayetçinin müvekkili hakkında 3167 sayılı yasaya muhalefetten kamu davası 14.04.2004 tarihinde açılmıştır. Borcun ise 22.09.2004 tarihinde yapılan son ödeme ile kapatıldığı bildirilmektedir. Görüldüğü üzere yapılan ödeme dava açıldıktan sonra yapılmıştır. 3167 sayılı yasanın 4814 sayılı yasa ile değişik 16/c maddesine göre dava açıldıktan sonra hüküm verilinceye kadar geçen süre içerisinde çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmı ile çek tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait %15 tazminatın ve çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde 16/a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi halinde ceza davasının düşeceği belirtilmiştir. Dolayısıyla şikayetçi ve vekilinin bu koşulları yerine getirerek koşulların gerçekleştiğini ceza mahkemesinde kanıtlayıp ceza davasının düşmesini kendilerinin sağlamaları gerekirdi. Bu husus savunmanın ve vekilin görevidir. Şikayetçi taraf ise bunu yapmamıştır. Bunu yapmayan şikayetçi yanın, karşı taraftan şikayetinden vazgeçmesini istemeye hakkı yoktur. Bu hususlar göz önüne alındığında, şikayetten vazgeçmedi diye şikayetli avukatı sorumlu tutmanın yasal dayanağı bulunmamaktadır. Kaldı ki Yalova C. Başsavcılığının iddianamesinden şikayetçi yanın 3167 sayılı yasanın 16/c maddesinde davanın düşmesi için öngörülen miktarda ödeme yapmadığı, %15 miktarında değil, sadece %5 miktarında çek tazminatı ödediği, dolayısıyla davanın düşmesi koşullarının da oluşmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, Baro Disiplin Kurulunun değerlendirmesinde hukuki isabetsizlik görülmemiş ve kararın onanması gerekmiştir. Sonuç olarak, şikayetlinin itirazlarının reddi ile İstanbul Barosu Disiplin Kurulunun disiplin cezası verilmesine yer olmadığına ilişkin kararının onanmasına oybirliğiyle karar verildi. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Karşılıksız Çekte Bankaların Sorumlu Olduğu Miktarın Tahsili | Admin | Hukuk Haberleri | 61 | 05-01-2016 01:22 |
karşılıksız çek suçunda şikayetten vazgeçme süresi nedir? | ayalcin | Meslektaşların Soruları | 10 | 04-10-2011 13:20 |
Çekte bankanın sorumluluğu | Burak Demirci | Meslektaşların Soruları | 16 | 25-01-2008 13:57 |
karşılıksız çekte ceza davası | aes | Meslektaşların Soruları | 7 | 09-11-2007 19:54 |
karşılıksız çekte cezai sorumluluk | av.doanjan | Meslektaşların Soruları | 1 | 27-10-2006 22:12 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |