Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

işçinin hastalığı ve işverenin kusursuzluğu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-03-2011, 15:51   #1
esen_tunc

 
Varsayılan işçinin hastalığı ve işverenin kusursuzluğu

Öncelikle bütün meslektaşlarıma saygılarımı sunarım. Müvekkilim işveren. Yanında muhasebeci olarak çalışan işçi gece mesaisi yaparken huhasebe odasında ölüyor. İşçi oda içerisinde bulunan, gece mesaisinde çalışırken zaman zaman uyuduğu yatakta ölü olarak bulunuyor. Biz işçinin yapmış olduğu görev nedenleriyle değil de tam olarak şimdlik bilmediğimiz hastalığı sebebiyle öldüğünü düşünüyoruz. Bu konuda bilgilerini veya yargıtay kararı paylaşacak arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim.
Old 11-03-2011, 23:41   #2
Av.Suna SOYDAŞ

 
Varsayılan

Ölüm sebebinin kesin olarak belirlenmesi için otopsi raporunu beklemek durumundasınız. Zaten Savcılık ölüm sebebi için otopsi yapmıştır ve raporun çıkmasını bekliyordur . Mevcut bir hastalık sebebi ile ölmüş ise iş kazası olarak adlandırılamaz. Ancak çalışma koşullarıyla ilgili bir ölüm ise( örnek: ısınma ihtiyacı ile yakılan sobadan zehirlenme) hukuki ve cezai sorumluluk doğacaktır..
Old 12-03-2011, 10:27   #3
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan esen_tunc
Öncelikle bütün meslektaşlarıma saygılarımı sunarım. Müvekkilim işveren. Yanında muhasebeci olarak çalışan işçi gece mesaisi yaparken huhasebe odasında ölüyor. İşçi oda içerisinde bulunan, gece mesaisinde çalışırken zaman zaman uyuduğu yatakta ölü olarak bulunuyor. Biz işçinin yapmış olduğu görev nedenleriyle değil de tam olarak şimdlik bilmediğimiz hastalığı sebebiyle öldüğünü düşünüyoruz. Bu konuda bilgilerini veya yargıtay kararı paylaşacak arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim.

Bu tür vakaları, mantık cercevesinde işkazası olarak düşünmek pek doğru olmasa da, bu konuda 21.hukuk dairesinin ve hukuk genel kurulunun, işkazası olduğu yönünde kararları var.

Hukuk Genel Kurulu
Esas No 2004/21-529
Karar No 2004/527
Tarihi 13.10.2004
Özü Sigortalının işyerinde çalışmakta iken kalp krizi geçirerek ölümü 506 sayılı
Kanun anlamında iş kazası sayılması gerekir.
Dava Taraflar arasındaki "tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara
Altıncı İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 19.11.2003 gün ve
2001/515-2003/1112 sayılı kararın incelenmesi davacı ve davalı SSK vekilleri
tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 12.04.2004 gün ve
2004/501-3531 sayılı ilamı ile;...

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Dava, zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası sayılması gerektiğinin tespiti istemine ilişkin olup, olayın işyerinde oluştuğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık davacı murisinin kalp krizi sonucu ölümünün iş kazası sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır.

Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa'nın 11-A maddesidir. Anılan maddeye göre, iş kazası, sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır. Başka bir anlatımla yukarıda sözü geçen Yasa'nın 11-A-a ve b maddelerine göre, zararlandırıcı sigorta olayının sigortalının işyerinde bulunduğu ve işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla işverenin emrinde meydana gelmesi halinde, iş kazası sayılmasında yasal zorunluluk olduğu açıktır. Dava konusu olay davacının elektrikçi olarak görevini yürüttüğü ve işyerinde bulunduğu sırada meydana gelmiştir. Davacı işyerine ait lokalde elektrik arızasını gidermek için görevli olarak bulunduğu sırada kalp krizi neticesi ölmüştür. Bu durumda meydana gelen olayın iş kazası sayılmasında yasal zorunluluk olduğu açık iken, mahkemece; Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden alınan rapor gerekçe gösterilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve Yasa'ya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davacı vekili ve davalı SSK vekili

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar
1. Davalı SSK vekilinin ilk karara yönelik temyiz itirazları Özel Dairece değerlendirilip, temyiz istemi reddedildiğinden direnme kararını temyizde hukuki yararı yoktur. Bu nedenle temyiz dilekçesi reddedilmelidir.

2. Davacı vekilinin temyizine gelince;

Dava, zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası olarak kabulü gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir. Sigortalı işçi Y., 02.10.2000 günü işyerindeki işçi lokalinin elektrik arızalarının giderilmesi çalışması sırasında kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmiş; Kurumca bu olay iş kazası olarak kabul edilmediğinden, ölenin hak sahibi davacı tarafından eldeki dava açılmıştır.

Davalı SSK ve işveren vekilleri davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece; doktorlardan oluşan bilirkişi kurulundan alınan rapora dayanılarak olay iş kazası olarak kabul edilmemiş; dava reddedilmiştir. Davacı ve davalı SSK vekillerinin temyizi üzerine Özel Daire SSK vekilinin temyiz istemlerinin reddine, davacı vekilin temyiz istemlerinin ise kabul edilerek olayın iş kazası sayılması gerektiğini ifade ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.

Mahkemenin önceki kararda direnmeye ilişkin hükmü davacı ve davalı SSK vekillerince temyiz edilmiştir.

Ölenin sigortalı işçi olduğu ve zararlandırıcı sigorta olayının işyerinde ve işverence verilen işin yapılması sırasında gerçekleştiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; işyerinde çalışma sırasında meydana gelen kalp krizi sonucu ölümün iş kazası olarak kabulünün olanaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Çekişmenin çözümlenmesi için, öncelikle hangi olayın iş kazası olduğunun saptanmasında başvurulacak yasal dayanakların ve uygulanacak ilkelerin ortaya konulmasında yarar vardır.

Hemen ifade edilmelidir ki, "iş kazası" Yasa'da tanımlanmış; ancak bir kazanın hangi "hal ve durumlarda" iş kazası sayılacağı "yer ve zaman" koşullarıyla sınırlanarak belirtilmiştir.

Konuya ilişkin yasal düzenleme, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun "İş Kazası ve Meslek Hastalığının Tarifi" başlıklı 11. maddesinde yer almakta ve bu maddenin iş kazasına ilişkin (A) fıkrasında aynen;

"A) İş kazası aşağıdaki hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır.
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla,
c) Sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Emzikli kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında..."
denilmektedir.
Açıklanan bu madde hükmüne göre, iş kazası; maddede sayılı olarak belirtilmiş hal ve durumlardan herhangi birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır.

Gerek uygulama ve gerek öğretide açıkça kabul edildiği ve madde metninden de anlaşıldığı üzere bu maddede sayılan haller örnekleme niteliğinde değil, sınırlayıcı niteliktedir. Bu hallerden birine girmeyen sigorta olayı iş kazası sayılmaz. Sayılan bu hallerin birlikte gerçekleşme koşulu bulunmayıp, herhangi birinin gerçekleşmiş olması gerekli ve yeterlidir.

Eş söyleyişle, iş kazası hukuksal nitelikte bir olay olup, bu olayın yukarıda açıklanan yasa maddesinde sınırlandırılan ve belirtilen hallerden herhangi birinin oluşmasıyla ortaya çıkması gerekir.

Yeri gelmişken, iş kazasının unsurları üzerinde de kısaca durulmalıdır.

Bunlar şöyle sıralanabilir; kazaya uğrayan 506 sayılı Kanun anlamında sigortalı sayılmalı; bu sigortalı bir kazaya uğramalı ve uğranılan kaza 506 sayılı Kanun'un yukarıda ayrıntısı açıklanan 11. maddesinin (A) fıkrasında sayılan hal ve durumlardan birinde meydana gelmeli; sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan bir olay biçiminde gerçekleşmeli; bu olay ile sigortalının uğradığı zarar arasında uygun illiyet (nedensellik) bağı bulunmalıdır.

Hemen ifade etmek gerekir ki, Yasa'nın iş kazasını sigortalıyı zarara uğratan olay biçiminde nitelendirmiş olması illiyet (nedensellik) bağını iş kazasının bir unsuru olarak ele almayı gerektirmiştir, ne var ki burada aranan "uygun illiyet (nedensellik bağı)" olup, bu da Yasa'nın aradığı hal ve durumlardan herhangi birinde gerçekleşme olgusu ile sonucun birbiriyle örtüşmesi olarak anlaşılmalı, Yasa'da olmadığı halde, herhangi başkaca kısıtlayıcı bir koşulun

varlığı aranmamalıdır.

Kısacası; anılan yasal düzenleme, sosyal güvenlik hukuku ilkeleri içinde değerlendirilmeli; maddede yer alan herhangi bir hale uygunluk varsa zararlandırıcı sigorta olayının kaynağının işçi olup olmamamsı ya da ortaya çıkmasındaki diğer etkenlerin değerlendirilmesinde dar bir yoruma gidilmemelidir.

Somut olayda da; ölen sigortalı-işçi, bir başka işçi ile birlikte işyeri kapsamındaki işçi lokalinin tesisatını gözden geçirme ve tamir için görevlendirilmiş; burada verilen işi yapmakta iken diğer işçinin malzeme alımı için ayrıldığı bir sırada bayılarak yere düşmüş ve ambulansla hastaneye götürülürken yolda hayatını kaybetmiştir. İşverence İş kazası bildirimi yapılmamış, hastanece doldurulan istatistik formunda sigortaIının ölüm nedeni miyokard enfarktüs olarak gösterilmiştir. Davalı Kurum da, ölenin hak sahiplerinin iş kazasına yönelik istemlerini reddetmiştir.

Ne var ki bir olayın kurum ya da işveren açısından iş kazası olarak kabul edilmemiş olması, harici etkenlerle veya aniden ortaya çıkıp çıkmaması, Yasa'nın açık hükmü karşısında olayın iş kazası sayılmasını gerektirmeyecektir. Zira Yasa'da açıkça ifade edildiği üzere, zararlandırıcı sigorta olayının, Yasa'da sayılan hal ve durumlardan herhangi birisinde gerçekleşmiş olması, gerekli ve yeterlidir.

Daha açık ifadeyle; sigortalının, işyerinde çalışmakta iken kalp krizi geçirerek ölümü, Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 11. maddesinin (A) fıkrasının (a) bendinde gösterilen "Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelme" haline uygun bir olay olduğu gibi, aynı maddenin (b) bendinde yer alan "işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla meydana gelme" haline de uygun olup; iş kazası sayılması gerekir.
Maddede başkaca bir şart ya da kısıtlamaya yer verilmemiş olduğundan, yasada olamayan bir kısıtlamanın yorum yoluyla getirilmesine de olanak yoktur.

Mahkemece, yukarıda ve bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak ve olay iş kazası sayılmak gerekirken, aksine düşüncelerle olayı iş kazası saymayan rapor gerekçe alınarak önceki kararda direnilmesi ve davanın reddedilmesi, usul ve Yasa'ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç
1. Davalı SSK vekilinin temyiz dilekçesini yukarıda (1) bentte açıklanan nedenlerle reddine,

2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2). Bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK. nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.10.2004 gününde, oybirliği ile karar verildi.

Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
işçinin ve işverenin aynı anda işakdini haklı sebeple feshetmesi eda.s Meslektaşların Soruları 9 09-08-2011 10:54
işçinin işyerini terk etmesi ve işverenin ihbar tazminatı istemi eda.s Meslektaşların Soruları 3 26-05-2010 19:04
işçinin ihtarına işverenin ihtarının niteliği yalım Meslektaşların Soruları 1 06-03-2009 16:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09728193 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.