Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ölen Çocuğun Organları Alınabilir mi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 12-03-2009, 17:16   #1
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan Ölen Çocuğun Organları Alınabilir mi?

2238 sayılı Kanun m.14 hükmü uyarınca, ölüm anında yanında bulunan eşi, reşit çocukları, ana veya babası veya kardeşlerinden birisi, yoksa herhangi bir yakının muvafakati ile ölüden organ alınması mümkün olabilmektedir.

Acaba bu hüküm, çocuklar için de uygulanabilir mi?
Old 12-03-2009, 17:35   #2
Av. B. Zekeriya BENGİER

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan HUKUKDOKTORU
2238 sayılı Kanun m.14 hükmü uyarınca, ölüm anında yanında bulunan eşi, reşit çocukları, ana veya babası veya kardeşlerinden birisi, yoksa herhangi bir yakının muvafakati ile ölüden organ alınması mümkün olabilmektedir.

Acaba bu hüküm, çocuklar için de uygulanabilir mi?

Ana veya babası ibaresinden anlaşılacağı üzere reşit olmayan küçüklerden ve çocuklardan da ana veya babasının tek veya müştereken muvafakati ile organ alınabilir kanaatindeyim.
Old 12-03-2009, 18:31   #3
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

2238 sayılı Organ Nakli Kanunu m.5’e göre, organ verecek kişinin on sekiz yaşını doldurmuş ve ayırt etme gücüne sahip olması gereklidir: “On sekiz yaşını doldurmamış ve mümeyyiz olmayan kişilerden organ ve doku alınması yasaktır”.

Bu yasak "ölü çocuk" için de geçerli olmaz mı?
Old 12-03-2009, 20:41   #4
Av. B. Zekeriya BENGİER

 
Varsayılan

Yaşayan Kişilerden Organ ve Doku Alınması

Yaş ve Nitelik


Madde 5-On sekiz yaşını doldurmamış ve mümeyyiz olmayan kişilerden organ ve doku alınması yasaktır.

Ölüden Organ ve Doku Alma Koşulu ve Cesetlerin Bilimsel Araştırma İçin Muhafazası

Madde 14- Bir kimse sağlığında vücudunun tamamını veya organ ve dokularını, tedavi, teşhis ve bilimsel amaçlar için bıraktığını resmi veya yazılı vasiyetle belirtmemiş bu konudaki isteğini iki tanık huzurunda açıklamammış ise sırasıyla ölüm anında yanında bulunan eşi, reşit çocukları, ana veya babası veya kardeşlerinden birisinin , bunlar yoksa yanında bulunan herhangi bir yakınının muvafakatıyla ölüden organ veya doku alınabilir.
Aksine bir vasiyet veya beyan yoksa, kornea gibi ceset üzerinde bir değişiklik yapmayan dokular alınabilir.
Ölü, sağlığında kendisinden ölümünden sonra organ veya doku alınmasına karşı olduğunu belirtmişse organ ve doku alınamaz.

(Değişik:21/1/1982-2594/1 md.) Kaza veya doğal afetler sonucu vücudunun uğradığı ağır harabiyet nedeniyle yaşamı sona ermiş olan bir kişinin yanında yukarıda sayılan kimseleri yoksa, sağlam doku ve organları,tıbbi ölüm halinin alınacak organlara bağlı olmadığı 11 nci maddede belirlenen hekimler kurulunun raporuyla belgelemek kaydıyla, yaşamı organ ve doku nakline bağlı olan kişilere ve naklinde ivedilik ve tıbbi zorunluluk bulunan durumlarda vasiyet ve rıza aranmaksızın organ ve doku nakli yapılabilir. Bu hallerde, adli otopsi bu işlemler tamamlandıktan sonra yapılır ve hekimler kurulunun raporu adli muayene ve otopsi tutanağına geçirilir ve evrakına eklenir.

(Ek: 21/1/1982-2594/1 md)Ayrıca vücudunu ölümden sonra inceleme ve araştırma faaliyetlerinde faydalanılmak üzere vasiyet edenlerle yataklı tedavi kurumlarında ölen veya bunların morglarına getirilen ve kimsenin sahip çıkmadığı ve adli kovuşturma ile ilgisi olmayan cesetler aksine bir vasiyet olmadığı taktirde 6 aya kadar muhafaza edilmek ve bilimsel araştırma için kullanılmak üzere ilgili yüksek öğretim kurumlarına verilebilirler. Bu cesetlerin defin hususu dahil tabi olacakları işlemler Adalet, İçişleri, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlıklarınca bu Kanunun yayım tarihinden itibaren 3 ay içinde çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Madde başlıkları ve içeriklerine baktığımızda 5. maddede kişinin kendi rızası ile bağışlamasından bahsedilmekte. Bunu için reşit olmasını istemek kadar doğal bir düzenleme olamaz.

14. Maddede kişinin rızası aranmaksızın organ nakli söz konusu onun için burada ana-baba gibi velayet hakkını kullananların rızası alınarak organ nakline izin verilmiş durumda.

14. Madde kapsamında ölen çocukların hatta ölen bebeklerin bile dokularının anne veya babasının rızası ile alınabileceği kanaatindeyim.
Old 12-03-2009, 23:06   #5
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Saygıdeğer Meslektaşım, katkınız için teşekkürler...
Bir konuda daha görüşlerinize ihtiyaç duymaktayım.

5. madde, yaşı ne olursa olsun mümeyyiz olmayan kişiler ile 18 yaşını doldurmamış küçüklerin organ vermesini açıkça yasaklamaktadır.

Acaba, mümeyyiz olmayanlar ile mümeyyiz küçüklerin organ vericisi olmasını açıkça yasaklayan bu düzenleme, mümeyyiz kısıtlıların verici olmasına izin vermiş sayılabilir mi?
Old 13-03-2009, 09:25   #6
korayoz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan HUKUKDOKTORU
2238 sayılı Organ Nakli Kanunu m.5’e göre, organ verecek kişinin on sekiz yaşını doldurmuş ve ayırt etme gücüne sahip olması gereklidir: “On sekiz yaşını doldurmamış ve mümeyyiz olmayan kişilerden organ ve doku alınması yasaktır”.

Bu yasak "ölü çocuk" için de geçerli olmaz mı?

Kişi öldükten sonra artık hak ehliyeti yoktur. Yani kişinin onsekiz yaşını doldurması veya mümeyyiz olması gibi hususlar söz konusu olmaz. Zaten uygulamada da hayatını kaybeden çocuklardan organ nakli yapılıyor.
Old 18-03-2009, 18:31   #8
Av. B. Zekeriya BENGİER

 
Varsayılan

Yaşı 18 üzeri olsa bile fiil ehliyetine sahip olmayanlar organ bağışında bulunamayacakları kanaatindeyim.
Old 18-03-2009, 21:24   #9
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

"3. Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar
MADDE 16.- Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli değildir."

İşte Medeni Kanun'da aynı statüde kabul edilen "ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar"dan söz ediyorum.

Sayın BENGİER, yukarıda küçüklerin verici olabileceğini kabul ederken kısıtlıların verici olmasına ne dersiniz?
Old 18-03-2009, 23:51   #10
Av. B. Zekeriya BENGİER

 
Varsayılan

Sorunuzun cevabı sorunuz içinde gizli.

Bağışlamayı kabul etme (Karşılıksız kabul etme)ye muktedirlerken, bağışlamada bulunamazlar. Yasa metnini mefhumu muhalifinden yani zıttından yorumlamak gerekli sizin sorunuzun cevabıda burada.
Old 19-03-2009, 08:18   #11
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Küçük ve kısıtlılar için kabul edilen bağışlama yasağındaki bağışlama para ile ölçülebilen değerler içindir, kendi kişiliğinin bir parçası olan bedeni üzerindeki tasarruf kişiye sıkı sıkıya bağlıdır.
Old 19-03-2009, 10:04   #12
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan HUKUKDOKTORU
"3. Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar
MADDE 16.- Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli değildir."

İşte Medeni Kanun'da aynı statüde kabul edilen "ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar"dan söz ediyorum.

1. Madde 16 yı değerlendirmek ancak 9,10 ve 11. maddeler çerçevesinde olur. Bahsettiğim maddeleri değerlendirdiğinizde ayırt etme gücüne sahip olan küçüklerin ve kısıtlıların organ bağışında bulunamıyacakları sonucuna varırsınız. Bu türden bir fiil kanuni temsilcinin rızasına bağlıdır.
2. Durum Alman ve Avusturya Hukuklarında açık olarak belirtilmiş.
3. Medeni kanunumuza kaynaklık eden İsviçre Medeni Kanunun'da bu konuda açıklık yok.
4. Medeni kanunun Fiil Ehliyetini düzenliyen maddeleri (Madde 9 - 16) İsviçre Medeni kKanunu'nun 12.ci maddesinden 19.cu maddesine kadar olan hükümlerine tekabül ediyor ve olduğu gibi tercüme edilmiş.
5. Tek ayrılık 'Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli değildir' hükmünde. Bu hüküm İsviçre Medeni Kanunu'unda şu şekilde ifade edilmiş. 'Ohne diese Zustimmung vermögen sie Vorteile erlangen, die unentgeltlich sind, und Rechte auszuüben, die ihnen um ihrer Persönlichkeit willen zustehen'. Benim düşünceme göre ya ortada bir tercüme hatası var, ya da kanun koyucunun bilerek kaynak kanuna ters düşen bir belirtmesi. Ben burada bir tercüme hatası olduğu düşüncesindeyim.

Almanca bilenler altını çizdiğim iki ifadenin birbirine uygun olup olmadığı konusundaki fikirlerini belirtirlerse memnun olurum.

Saygılarımla
Old 19-03-2009, 10:28   #13
Av. B. Zekeriya BENGİER

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Özge Yücel
Küçük ve kısıtlılar için kabul edilen bağışlama yasağındaki bağışlama para ile ölçülebilen değerler içindir, kendi kişiliğinin bir parçası olan bedeni üzerindeki tasarruf kişiye sıkı sıkıya bağlıdır.

2238 sayılı yasa

Yaşayan Kişilerden Organ ve Doku Alınması

Yaş ve Nitelik


Madde 5-On sekiz yaşını doldurmamış ve mümeyyiz olmayan kişilerden organ ve doku alınması yasaktır.

TMK, Madde 16 yı değerlendirirken 2238 sayılı yasanın 5. maddesini göz önünde tutmak gerekli olduğu için görüşümde ısrarlıyım.
Old 19-03-2009, 11:46   #14
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Sayın Gemici, ben ısrarla "ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar"dan söz ettiğimi vurguladığım halde, siz de "ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin ve kısıtlıların" durumundan bahsediyorsunuz?
Yoksa bir yazım hatası mı oldu.
2238/m.5’e göre, 18 yaşından küçük olanlar ile mümeyyiz olmayanlar verici olamazlar. Bu konu açık ve tartışmasız herhalde...
Ben şunu sordum. Bu madde "mümeyyiz küçükler" için verici olmayı açıkça yasaklarken; MK.m.16 gereği aynı konumda sayılan "mümeyyiz kısıtlılar" için açık bir yasak getirmediğine göre, mefhum-u muhalifinden mümeyyiz kısıtlıların verici olmasına izin vermiş sayılamaz mı?
Old 19-03-2009, 14:33   #15
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan HUKUKDOKTORU
Sayın Gemici, ben ısrarla "ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar"dan söz ettiğimi vurguladığım halde, siz de "ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin ve kısıtlıların" durumundan bahsediyorsunuz?
Yoksa bir yazım hatası mı oldu.

Sayin HUKUKDOKTORU,

ortada yazim hatasindan ziyade bir düsünce hatasi var, ayirt etme gücüne sahip kücükleri yazdigimi düsünürken ortaya bir (olmayan) kelimesi koymusum. Böyle olunca da anlam degimis.

Benim icin önemli olan Medeni Kanun"un 16. ci maddesi ile Isvicre Medeni Kanunu"nun 19. cu maddesi arasindaki degisik ifade tarzi. O konuda düsüncelerinizi yazarsaniz memnun olurum.

Not: ilk mesajimdaki olmayan kelimesini "olan"a ceviriyorum.

Saygilarimla
Old 20-03-2009, 23:02   #16
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
1. Madde 16 yı değerlendirmek ancak 9,10 ve 11. maddeler çerçevesinde olur. Bahsettiğim maddeleri değerlendirdiğinizde ayırt etme gücüne sahip olan küçüklerin ve kısıtlıların organ bağışında bulunamıyacakları sonucuna varırsınız. Bu türden bir fiil kanuni temsilcinin rızasına bağlıdır.
2. Durum Alman ve Avusturya Hukuklarında açık olarak belirtilmiş.
3. Medeni kanunumuza kaynaklık eden İsviçre Medeni Kanunun'da bu konuda açıklık yok.
4. Medeni kanunun Fiil Ehliyetini düzenliyen maddeleri (Madde 9 - 16) İsviçre Medeni kKanunu'nun 12.ci maddesinden 19.cu maddesine kadar olan hükümlerine tekabül ediyor ve olduğu gibi tercüme edilmiş.
5. Tek ayrılık 'Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli değildir' hükmünde. Bu hüküm İsviçre Medeni Kanunu'unda şu şekilde ifade edilmiş. 'Ohne diese Zustimmung vermögen sie Vorteile erlangen, die unentgeltlich sind, und Rechte auszuüben, die ihnen um ihrer Persönlichkeit willen zustehen'. Benim düşünceme göre ya ortada bir tercüme hatası var, ya da kanun koyucunun bilerek kaynak kanuna ters düşen bir belirtmesi. Ben burada bir tercüme hatası olduğu düşüncesindeyim.

Almanca bilenler altını çizdiğim iki ifadenin birbirine uygun olup olmadığı konusundaki fikirlerini belirtirlerse memnun olurum.

Saygılarımla

Almancam temel düzeyde, yani iyi değil ama benim anladığım kadarıyla kırmızı ile belirtilen kısım "küçük bu rıza olmaksızın kişiliği uğruna kendisine tanınan hakları kullanabilir." Bizim yasamızda ise kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada rıza gerekli değildir. Az da olsa sanırım kişiye sıkı sıkıya bağlı olan ile kişiliği uğruna, kişiliği için tanınan hak kavramı arasında fark var. Dolayısıyla kaynak kanuna uygun yorumlarsak kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar daha geniş yorumlanabilir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
fatura ile ihtiyati haciz alınabilir mi? hırs Meslektaşların Soruları 10 11-12-2013 16:41
Nikahsız birliktelikten olma çocuğun velayeti nasıl alınabilir? mslmklvz Meslektaşların Soruları 7 18-06-2011 13:29
evlilik dışı çocuğun, annesi sağken, dedesinin çocuğun vasisi olması, evlat edinmesi sciceks Meslektaşların Soruları 13 28-02-2008 17:53
Evlilik Dışı Doğan Çocuğun Velayeti Anneden Alınabilir Mi? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 02-01-2008 21:12
tahliye sürecinde kira alınabilir mi? av.sibel biçer Meslektaşların Soruları 3 01-11-2006 13:02


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06099892 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.