Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

tüketici hakem heyeti kararlarında faizin başlangıç tarihi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-09-2013, 12:53   #1
Av.Siya

 
Varsayılan tüketici hakem heyeti kararlarında faizin başlangıç tarihi

Merhaba arkadaşlar

Benim sorum şu;müvekkil hakem heyetine 2007 yılında çektiği bir kredinin masraf iadesi için 2013 tarihinde başvuruyor. Hakem heyeti tüketicinin lehine karar veriyor. Bunun üzerine banka sadece ana parayı veriyor, faizi vermiyor. Şimdi biz bankanın ödemediği anaparanın faizi için kararı icraya koymayı düşünüyoruz. hakem heyeti kararında " ...masraf ve kesintilerin ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle tüketiciye birlikte iadesine" demiş ama ben yine de emin olamadım danışayım istedim. sorum şu; faiz başlangıç tarihini masraf kesintisi yapılan 2007 yılından mı yoksa hakem heyetine şikayet tarihi olan 2013 yılından itibaren mi başlatacağız. teşekkürler.
Old 26-09-2013, 13:43   #2
olgu

 
Varsayılan

ödeme tarihi dediyse 2007, aski halde şikayet veya talep tarihi olarak kaleme alınması gerekmektedir.
Old 27-09-2013, 11:46   #3
yılmazkan

 
Varsayılan

Kararda ne şekilde hüküm kurulduysa o tarihten itibaren kararda tarih belirtilmemişse heyete başvurmak temerrüde düşürmek sayılacağından heyete başvuru tarihinden itibaren faiz işletilebilir.
Old 13-02-2014, 01:00   #4
avademisli

 
Varsayılan hakem heyeti faiz hakkında

merhaba arkadaşlar; benim de merak ettiğim konu; Yargıtay 13. HD sinin " dosya masraflarının, ödeme tarihinden itibaren avans faiz ile birlikte iadesi" şeklinde karar verilmesi gerektiği hususundaki içtihatına rağmen hakem heyetinin başvuru tarihinden itibaren yasal faize karar vermesi durumunda söz konusu karara karşı faiz yönünden itiraz edilirse sonuç ne olur? bu konuda araştırma yapan ve Yargıtay kararına rastlayan arkadaşlar varsa cevaplarınızı bekliyorum. saygılarımla...
Old 17-02-2014, 11:46   #5
olgu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avademisli
merhaba arkadaşlar; benim de merak ettiğim konu; Yargıtay 13. HD sinin " dosya masraflarının, ödeme tarihinden itibaren avans faiz ile birlikte iadesi" şeklinde karar verilmesi gerektiği hususundaki içtihatına rağmen hakem heyetinin başvuru tarihinden itibaren yasal faize karar vermesi durumunda söz konusu karara karşı faiz yönünden itiraz edilirse sonuç ne olur? bu konuda araştırma yapan ve Yargıtay kararına rastlayan arkadaşlar varsa cevaplarınızı bekliyorum. saygılarımla...

bahsettiğiniz içtihatlardan birini paylaşabilir misiniz?
eğer bahsettiğiniz Ankara 7. Tüketici Mahkemesinin 2012 tarihli gereçkesiz olarak onanan 05.03.2013 tarihli 13. Hukuk Dairesi'nin kararı ise, aksi yönde aynı tarihte yine gerekçesiz onanan, başka bir yerel mahkeme kararında temerrüt {icra-ihtar veya dava} tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmeli demekte.
Old 16-02-2015, 22:26   #6
Av. Burçin Özenli

 
Varsayılan

Merhaba, ben de net bir cevap bulamadigim icin uygulama acisindan danismak istedim. Eskisehir'de hakem heyetlerine Komsiyon bedelinin Yargitay ictihadi dogrultusunda tuketi tarafindan odenen tarihten itibaren avans faiziyle iadesi seklinde basvuruyoruz. Ancak hakem heyetleri sadece bedelin iadesine dair hukum kuruyor, faize iliskin bir karar vermiyorlar. Bu durumda icra emirlerinizde faiz baslangic tarihini hangi tarih olarak belirlemek daha dogrudur?
Old 17-02-2015, 22:24   #7
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

En yakın tarihli kararlardan biri ve daha bir çok karar aksi yönde:
Alıntı:
Yargıtay 13. HD sinin " dosya masraflarının, ödeme tarihinden itibaren avans faiz ile birlikte iadesi" şeklinde karar verilmesi gerektiği hususundaki içtihatına rağmen

13.Hukuk Dairesi
Esas: 2014/21525
Karar: 2014/28408
Karar Tarihi: 23.09.2014

Dava: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı, davalı Bankadan konut kredisi kullandığını, kendisinden “dosya masrafı” adı altında 1.914,55 TL kesinti yapıldığını, haksız olarak yapılan bu kesintinin faiziyle birlikte tahsili için takip başlattığını, ancak davalı tarafından takibe itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı; davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, asıl alacak yönünden takibe yapılan itirazın tümüyle, işlemiş faiz yönünden ise alacağın 1.026,92 TL’lik kısmına vaki itirazın iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Davacı, davalı Bankadan almış olduğu konut kredisi nedeniyle kendisinden haksız olarak tahsil edilen miktarın, kesinti tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili için başlatmış olduğu icra takibine vaki itirazın iptalini istemiştir. Mahkemece, asıl alacak miktarını oluşturan kesinti miktarı ile işlemiş faizi üzerinden takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmişse de, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117.maddesi gereğince muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Dava konusu olayda davalının, takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğü ispat edilemediğine göre, mahkemece kesinti tarihinden takip tarihine kadarki işlemiş faiz yönünden takibe yapılan itirazın iptali isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, açıklanan husus göz ardı edilerek, 1.026,92 TL’lik işlemiş faiz yönünden de itirazın iptaline karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Sonuç: 1. bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, davalı yararına BOZULMASINA peşin alınan 200,95 TL harcın istek halinde iadesine, 23.09.2014 gününde oybirliği ile, karar verildi.

Alıntı:
Bu durumda icra emirlerinizde faiz baslangic tarihini hangi tarih olarak belirlemek daha dogrudur?

Bu durumda hakem heyetine başvuru tarihi faizin başlangıcı olarak esas alınmalıdır diye düşünüyorum.

Saygıyla,
Old 17-02-2015, 22:37   #8
olgu

 
Varsayılan

Kararda faize ilişkin bir hüküm yoksa, karar tarihinden itibaren yasal faiz talep edebilirsiniz.
Old 27-02-2015, 11:41   #9
Av.Hükümdar H.

 
Varsayılan

HUKUK DİNAMİKTİR, BU NEDENLE, YÜKSEK YARGITAYIN YERLEŞİK İÇTİHADI DEĞİŞEBİLİR. SAYGI DUYARIZ. ANCAK, ÜYELER DEĞİŞMEMİŞ OLMASINA RAĞMEN (VELEVKİ DEĞİŞMİŞ OLSUN) AKSİ YÖNDE YENİ KANUN ÇIKMAMIŞ VEYA HUKUK ALEMİNDE RADİKAL DEĞİŞİKLİK OLMAMASINA RAĞMEN NE OLDU DA NİSAN 2015 YILINDAKİ İÇTİHAT (GERİYE YÖNELİK BU YÖNDE ONLARCA KARAR VAR. YANİ YERLEŞİK İÇTİHAT) ARADAN ALTI AY BİLE GEÇMEDEN DEĞİŞİVERDİ ?!!!! NEREDE HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİ NEREDE HUKUKİ İSTİKRAR. EVET HUKUK DİNAMİKTİR ZAMANLA DEĞİŞİR VE DOLAYSIYLA İÇTİHATTA DEĞİŞİR ANCAK BU KADAR DA DİNAMİK DEĞİLDİR.
SAYGILARIMLA.

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/13315
K. 2014/13503
T. 29.4.2014
“Bankalar, esas faaliyet alanı itibariyle sürekli parayla iştigal etmektedirler. Haksız surette alınan bu bedellerinin hesaba girdiği andan itibaren banka tarafından nemalandırıldığı ve bundan gelir elde edildiği kuşkusuzdur. Genel hukuk prensiplerinden olan "hiç kimse kendi kusuruna dayanarak menfaat elde edemez" ilkesi gözetildiğinde, bankanın yasal dayanağı olmaksızın aldığı bu kalemleri hesabına girdiği andan itibaren faizi ile birlikte iade etmesi gerekir.”
Old 27-02-2015, 11:49   #10
usta88

 
Varsayılan

Hakem heyeti kararında ne şekilde hükmedilmiş ise o şekilde icraya koyunuz. Ödeme tarihinden itibaren fazie hükmedilmesi sevindirici çünkü bizim bu konudaki taleplerimize hep başvuru tarihinden itibaren hükmediliyor.
Old 27-02-2015, 11:49   #11
olgu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Hükümdar H.
HUKUK DİNAMİKTİR, BU NEDENLE, YÜKSEK YARGITAYIN YERLEŞİK İÇTİHADI DEĞİŞEBİLİR. SAYGI DUYARIZ. ANCAK, ÜYELER DEĞİŞMEMİŞ OLMASINA RAĞMEN (VELEVKİ DEĞİŞMİŞ OLSUN) AKSİ YÖNDE YENİ KANUN ÇIKMAMIŞ VEYA HUKUK ALEMİNDE RADİKAL DEĞİŞİKLİK OLMAMASINA RAĞMEN NE OLDU DA NİSAN 2015 YILINDAKİ İÇTİHAT (GERİYE YÖNELİK BU YÖNDE ONLARCA KARAR VAR. YANİ YERLEŞİK İÇTİHAT) ARADAN ALTI AY BİLE GEÇMEDEN DEĞİŞİVERDİ ?!!!! NEREDE HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİ NEREDE HUKUKİ İSTİKRAR. EVET HUKUK DİNAMİKTİR ZAMANLA DEĞİŞİR VE DOLAYSIYLA İÇTİHATTA DEĞİŞİR ANCAK BU KADAR DA DİNAMİK DEĞİLDİR.
SAYGILARIMLA.

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/13315
K. 2014/13503
T. 29.4.2014
“Bankalar, esas faaliyet alanı itibariyle sürekli parayla iştigal etmektedirler. Haksız surette alınan bu bedellerinin hesaba girdiği andan itibaren banka tarafından nemalandırıldığı ve bundan gelir elde edildiği kuşkusuzdur. Genel hukuk prensiplerinden olan "hiç kimse kendi kusuruna dayanarak menfaat elde edemez" ilkesi gözetildiğinde, bankanın yasal dayanağı olmaksızın aldığı bu kalemleri hesabına girdiği andan itibaren faizi ile birlikte iade etmesi gerekir.”



içtihadın tümü varsa paylaşabilir misiniz?

İçtihat bankaları gerekçesiz onama kararlarını kendileri özetleyip sunabiliyorlar...
Old 27-02-2015, 12:40   #12
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan olgu
içtihadın tümü varsa paylaşabilir misiniz?

İçtihat bankaları gerekçesiz onama kararlarını kendileri özetleyip sunabiliyorlar...

Alıntı:
Yazan SİNERJİ
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2014/13315
Karar: 2014/13503
Karar Tarihi: 29.04.2014

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılanması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Sonuç: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 114,50 TL. kalan harcın temyiz edenden alınmasına, 29.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.


NOT: KONUNUN ÖNEMİ GEREĞİ YEREL MAHKEME İLAMINI AŞAĞIDA YAYIMLIYORUZ.


T.C.
SİVAS
1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO: 2013/371
KARAR NO: 2013/606

DAVA: Krediden Kaynaklanan Alacak
DAVA TARİHİ: 26/07/2013
KARAR TARİHİ: 27/12/2013


Mahkememizde görülmekte bulunan krediden kaynaklanan alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

TALEP ÖZETİ: davalı bankanın Şubesinden 03/02/2011 tarihinde 40.000,00 TL bedelli, 60 ay vadeli, aylık %0.95 faiz oranı ile Ticari kredi kullandığını, davalı tarafından müvekkilinden haksız olarak komisyon, ipotek fekki, kredi erken kapatma ücreti ve dosya masrafı adı altında alınan 2.435,55 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP ÖZETİ: Davacının tüketici sıfatına haiz olmadığını, açılan davanın hukuki mesnettten yoksu olduğunu, davacıya yapılan kesintilerin açıkça belirtildiğinden haksız şart olarak nitelendirilemeyeceği, kullanılan kredinin ticari kredi olduğundan tüketici kanunu kapsamında olduğunu, alınan masrafların yasal olduğunu, bu nedenlerle açılan davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE: Kredi dosyası içeriği, bilirkişi raporu, taraflarca ibraz edilen kayıt ve belgeler, yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamından;

Eldeki dava, davacının davalı ile yaptığı kredi sözleşmesinde alınmış olan dosya ve komisyon ücreti, erken kapama ücreti ve ipotek fek ücretinin dava tarihinden itibaren mevduata uygulanacak en yüksek faiziyle tahsilinden ibarettir.

Öncelikle taraflar arasındaki ilişkiye uygulanacak mevzuatın tespiti gerekir. 4822 sayılı yasayla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 2 nci maddesinde <Bu kanunun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar> hükmüne yer verilmiş, yasanın 3 üncü maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.

Somut uyuşmazlıkta; Ticari Kredi İlişkisinden doğan uyuşmazlıklara tüketici sıfatıyla bakılması doğru değildir. Dolayısıyla taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı yasa kapsamında kalmadığı anlaşılmaktadır.

Taraflar arasındaki soruna 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunun; Madde 20- Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Bu koşulların, sözleşme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, yazı türü ve şekli, nitelendirmede önem taşımaz.

Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin özdeş olmaması, bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin, genel işlem koşulu sayılmasını engellemez.

Genel işlem koşulları içeren sözleşmeye veya ayrı bir sözleşmeye konulan bu koşulların her birinin tartışılarak kabul edildiğine ilişkin kayıtlar, tek başına, onları genel işlem koşulu olmaktan çıkarmaz.

Genel işlem koşullarıyla ilgili hükümler, sundukları hizmetleri kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de, niteliklerine bakılmaksızın uygulanır.

Genel olarak işlem koşulu; Çağımızın sosyal ve ekonomik gelişmeleri sonucunda, başta finans ve sigorta şirketleri olmak üzere birçok kişi veya kuruluş, iki taraf arasında bireysel sözleşmenin kurulmasından önce soyut ve tek yanlı olarak kaleme alınmış sözleşme koşulları hazırlamakta, bunlarla gelecekte kurulacak belirsiz sayıda, ancak aynı şekil ve tipteki hukuki işlemleri düzenlemektedirler. Önceden hazırlanan tipik sözleşme koşulları için genel işlem koşulları terimi kullanılmakta; bu tür sözleşmelere de <tip sözleşme> ya da <formüler sözleşme> denilmektedir. Konunun uzamanı kişilerce bütün olasılıklar düşünülerek hazırlanan genel işlem koşulları, çoğu kez sadece kendilerini hazırlatarak kullanan kişinin çıkarlarını kollamakta ve korumaktadır. Buna karşılık sözleşmenin diğer tarafı, söz konusu genel işlem koşullarının varlığından ya da içeriğinden tam olarak haberdar değildir veya söz konusu genel işlem koşullarını tam olarak anlayıp, olası sonuçları ile birlikte değerlendirebilecek donanımda değildir ya da pazarlık gücüne sahip olmadığından zorunlu olarak kabul etmektedir. Gerçekten de kitlelere yönelik bu tür sözleşmelerde, sözleşmenin kurulması aşamasında görüşmeler veya pazarlıklar kesinlikle söz konusu olamamakta veya sadece son derece sınırlı bir iki noktada fiyat, vade vb. olmaktadır. Bu nedenle, bu sözleşmeleri hazırlayan girişimler karşısında sözleşmenin diğer tarafı, ya kendisine dayatılan koşullarla sözleşmeyi kuracak ya da söz konusu sözleşmenin içerdiği edimi veya hizmeti almaktan vazgeçmek zorunda kalacaktır. Diğer söyleyişle birey önüne konan sözleşmeye ya tümden evet ya da tümden hayır diyecek; <evet ama> diyemeyecek, bazı hükümlerin değiştirilmesini isteyemeyecektir. Örneğin bir tacir ya bankanın önüne koyduğu kredi sözleşmesini imzalayarak krediyi alacak ya da kredi almaktan vazgeçecektir. Aynı şekilde birey ya imtiyaz sahibi şirket tarafından önüne konan abonmanlık sözleşmesini imzalayacak, ya da konutuna elektrik ya da su almaktan vazgeçecektir. Birçok hizmet ya da edimden hiç yararlanmamanın söz konusu olmaması ve <evet ama> deme olanağının da bulunmaması karşısında, bireyin zor durumda kaldığından istemeyerek ama mecburen imzaladığı bu sözleşmelerin uygulanmasında yasanın emredici hükümleri ile korunması gerekmektedir.

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna (TKHK) eklenen <Sözleşmelerdeki Haksız Şartlar> başlıklı altıncı madde ve bu maddeye dayanılarak çıkarılan <Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik> ile sınırlı ölçüde kendisine yer bulduktan sonra, şimdi Türk Borçlar Kanunu Tasarısı (TBKT) ile daha yaygın olarak uygulanma olanağına kavuşmuş olmaktadır.

Yukarıdaki Maddenin birinci fıkrasında genel işlem koşulları, <bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri> olarak tanımlanmıştır.

Maddenin ikinci fıkrasına göre, <aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin özdeş olmaması, bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin, genel işlem koşulu sayılmasını engellemez>

Maddenin üçüncü fıkrasına göre <genel işlem koşulları içeren sözleşmeye veya ayrı bir sözleşmeye konulan bu koşulların her birinin tartışılarak kabul edildiğine ilişkin kayıtlar, onları genel işlem koşulu olmaktan çıkarmaz.>

Tüm bu açıklamalar ışığında taraflar arasındaki sözleşme tip sözleşmeler olarak kabul görüp bu sözleşmede, davacı yan aleyhine konulan ve bilirkişi raporu ile tespit edilen Muhtelif masraflar, erken kapama komisyonu ücreti, ipotek fek ücreti yazılmamış sayılmalıdır. Dolayısıyla bu yazılmamış sayılan kalemlerin davalı bankaca tahsil edilmiş olması genel işlem şartına açıkça aykırı kabul edilerek iadesi gerekeceği kanatma varılmıştır.

Davacı kendisinden haksız olarak alınan bu bedellerin dava tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiziyle tahsilini istemiştir. Bankalar, Anonim Şirket statüsünde olup, kredi sağlama, kredi verme ve topladıkları kredileri değerlendirme gibi birçok işi gerçekleştirirler. Esas faaliyet alanı itibariyle sürekli parayla iştigal etmektedirler. Kural olarak temerrüt B.K. 117 vd. madde hükümlerine tabiidir. Ancak bankanın faaliyet alanı değerlendirildiğinde, haksız surette alınan bu bedellerinin hesaba girdiği andan itibaren banka tarafından nemalandırıldığı ve bundan gelir elde edildiği kuşkusuzdur. Genel hukuk prensiplerinden olan <hiç kimse kendi kusuruna dayanarak menfaat elde edemez> ilkesi gözetildiğinde, bankanın yasal dayanağı olmaksızın aldığı bu kalemlerin hesabına girdiği andan itibaren faizi ile birlikte iade etmesi hakkaniyet ve adalete uygun olur.Tüm bu gerekçelerle davacının davasının kısmen kabulü gerekeceği kanaatıyla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1- Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile, 2.236,50-TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,

2- 152,77 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,

3- Davacı tarafça yapılan bilirkişi ücreti ile posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 231,70 TL nin kabul oranına göre hesaplanan 212,76 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, sair kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinden HMK nun 333.maddesi gereğince davacıya iadesine,

4- Davalı tarafça yapılan 8,00 TL tebligat ücretinin kabul oranına göre hesaplanan 0,64 TL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, sair kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,

5- A.A.Ü.T gereğince 440,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

6- A.A.Ü.T nin 12/2 maddesi gereğince 199,05 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Dair temyizi kabil karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK geçici 3. madde hükmü gözetilerek 15 günlük süre içerisinde Yargıtay'a temyiz yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/12/2013

(KAYNAK: Av. Hacı Yılmaz DEMİR)

Kulandığım içtihat programında içtihadın kaynağı Yerel Mahkeme kararı yukarıdaki şekilde eklenmiş durumda.

Ve davacının talebinden gazlaya hütmedemeyecek olan mahkeme aksi düşüncede olduğu halde talep gibi karar vermiş.

Davacının faiz talebinin başlangıcı da, sebepsiz zenginleşildiği andan itibaren olsaydı Yargıtay yine onar mıydı? Bilemeyiz.

Önceden onadığı olmuştu ama son zamanlarda istikrarlı biçimde (şimdilik ) temerrüt tarihini arıyor.

Saygılar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Maddi ve manevi tazminatta faizin başlangıç tarihi Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 3 30-03-2012 11:14
Zamanaşımı ve Faizin başlangıç tarihi Av. Sümay Meslektaşların Soruları 1 02-03-2009 20:12
İştirak Nafakasında Faizin Başlangıç Tarihi AV.ASLI ÇAĞDAŞ Meslektaşların Soruları 7 23-02-2007 23:33
Lösemi, yanlış doku testi , ölüm tazminat ve faizin başlangıç tarihi emirakif2 Meslektaşların Soruları 1 19-11-2006 22:17
Ücret Alacağına Uygulanan Faizin Başlangıç Tarihi İlgili Meslektaşların Soruları 2 21-06-2002 22:07


THS Sunucusu bu sayfayı 0,12292099 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.