|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
07-11-2007, 14:13 | #1 |
|
Şİrket Borcundan Dolayi TaahhÜdÜ İhlal
İyi çalışmalar.
Kambiyo senetlerine mahsus yolla başlattığım icra takibinde borçlu bir LTD.şirkettir.Haciz esnasında şirketin ORTAĞI olan şahıstan TAAHHÜD ALDIK,tabi borcun hesap tablosu çıkartılıp işlemin sonucu anlatılarak.Benim sormak istediğim şirket borcundan dolayı ortağın taahhüdü ihlalden sorumlu olup olmadığıdır.Bu konudaki görüş ve tecrübelerinizi paylaşırsanız sevinirim.SAYGILAR |
08-11-2007, 22:06 | #2 |
|
Şirketin her ortağı değil ama temsil yetkisi olan yada yönetici, müdür sıfatını haiz kişi şirket adına taahhütte bulunur ve bu taahhüt geçerlidir. Cezalandırmada şirket yetkilisi 3 ay hapis cezası alır. Yargıtay Kararı gönderebilirim Selamlar
|
08-11-2007, 22:10 | #3 |
|
Mustafa Bey bir Yargıtay Kararı gönderirseniz sevinirim.İlginize teşekkür ederim.
|
08-11-2007, 22:16 | #4 |
|
T.C.
YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİ E. 2007/647 K. 2007/414 T. 1.3.2007 DAVA : Taahhüdü ihlal suçundan sanıklar Zeki ve Adıgüzel'in beraatlerine dair, (Şişli Dördüncü İcra Mahkemesi)'nin 14.10.2005 tarihli ve 2005/1584-2117 sayılı kararına yönelik itiraz üzerine, sanıkların 10'ar gün disiplin hapsi ile cezalandırılmalarına dair, (İstanbul İkinci Ağır Ceza Mahkemesi)'nin 14.07.2006 tarihli ve 2006/179 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi. Tebliğname ile, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Kanun'la değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340/1. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "111. madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul ve sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir." hükmüne göre, sanıkların taahhüdü ihlal suçu sebebiyle tazyik hapsine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde disiplin hapsi ile cezalandırılmasında isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 15.01.2007 gün ve 1825 sayılı Kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 12.02.2007 gün ve K.Y.B. 2007/13790 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla, Gereği görüşüldü: KARAR : Dosya kapsamına göre; ödeme şartını ihlal eylemi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 3222 sayılı Yasa'nın 41. maddesi ile değişik 340. maddesinde, "111. madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlu, alacaklının şikayeti üzerine icra mahkemesi tarafından bir aydan üç aya kadar hafif hapis cezası ile cezalandırılır." şeklinde ifade ile yaptırım altına alınmış iken, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Yasa'nın 11. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesinin 1. cümlesi, "111. madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir." hükmü ile müeyyide altına alınmıştır. Her ne kadar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken disiplin hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozma istemi ile tebliğname düzenlenmiş olup, suçun oluşması halinde üç aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılması yerine on gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsiz ise de, öncelikle sanığın eyleminin suç oluşturup oluşturmadığının saptanması gerekir. Nitekim benzer bir konuda Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 24.10.1988 tarih, 8/310-390 sayılı kararında, "işin başlangıcına ve esasına gidilip eylemin suç olup olmadığı belirlenmeden sonuç kararda kanuna muhalefet hallerini araştırıp tartışmak temelsiz ve anlamsız bir çalışmadır. Bu itibarla, kanuna muhalefet nedenleri olarak açıkça ifade olunmasa dahi, eylemin suç oluşturup oluşturmadığını araştırmak gerekli ve zorunludur..." Dosyaya bakıldığında, borçlu A... İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkında Şişli Üçüncü İcra Müdürlüğü'nün 2002/7474 sayılı dosyasında yürütülen takip ile ilgili olarak anılan şirketi münferiden temsile yetkili borçlu sanık Zeki'nin 04.10.2004 tarihinde İcra Müdürü ve alacaklı vekili huzurunda "Borçlu şirket hakkında yapılan icra takibinde dosyada yapılan hesap ile belirlenen borcu tüm ferileri ile birlikte (-161.867.110.000.-) TL'yi 30.06.2005 tarihinde tamamen ödeme tarihindeki hesaplanacak faizleri ile birlikte Borçlar Kanunu'nun 83. maddesi gereğince defaten ödemeyi taahhüt ediyoruz... şeklindeki ifade ile taahhütte bulunduğu anlaşılmıştır. Taahhütnameye dikkatlice bakıldığında, borçlu şirket yetkilisi borçlu sanıklardan Zeki'nin, "Ödeme tarihindeki hesaplanacak faizleri ile birlikte..." ödemeyi taahhüt ettiği görülmektedir. Bu durumda borcun ödeme tarihi olan 30.06.2005 tarihinde ödenecek miktarın bilindiğinden söz edilemez. Benzer bir konuda Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 20.02.2001 tarih, 2001/8-19 ve 2001/26 sayılı kararında, "Taahhüdü ihlal suçunun oluşabilmesi için ödenecek toplam miktarın rakamsal olarak belirlenmesi, tarafların belirlenen bu miktar üzerinde icap ve kabulde bulunması zorunludur... Ceza sorumluluğunun doğabilmesi için taahhüt esnasında ödenecek miktarın hiçbir kuşkuya yer vermeksizin belirlenmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Bu miktar belirlenmediğinde hangi miktar için taahhütte bulunulduğu, kabulün de hangi miktar nazara alınarak yapıldığı saptanamayacağından, ödeme şartının ihlali halinde cezai sorumluluk doğmayacaktır." şeklindeki hüküm kurulmuştur. Dolayısıyla icra dosyası içerisindeki taahhütnamenin geçerli bir taahhüt olduğunu kabul etmek mümkün görülmemiştir. Öte yandan, Şişli Üçüncü İcra Müdürlüğü'nün 2002/7474 sayılı icra dosyasındaki söz konusu taahhütte imzası bulunmadığı gözetilmeden, diğer borçlu sanık Adıgüzel'in de on gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu çerçevede; ödeme şartını ihlal eden borçlu sanıklar hakkında üç aya kadar tazyik hapsi yerine on gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasının isabetli olup olmadığını tartışmada hukuki yarar görülmemiştir. Bu nedenle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamenin değişik gerekçe ile yerinde görülmekle ve kanuna aykırılık halinin giderilmesinin de başkaca çözümünün mümkün bulunmadığı anlaşılmakla uygulamada birliğin sağlanması amacıyla İstanbul İkinci Ağır Ceza Mahkemesi'nin 14.07.2006 tarih ve 2006/179 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), Bozma üzerine 5271 sayılı CMK.nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden, SONUÇ : Borçlu sanıklar Zeki ve Adıgüzel'in ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı ayrı ayrı BERAATLERİNE, haklarındaki cezanın çektirilmemesine, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.03.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
08-11-2007, 22:17 | #5 |
|
T.C.
YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2004/2703 K. 2004/9010 T. 15.7.2004 • SANIĞA GELMEDİĞİ TAKDİRDE YOKLUĞUNDA YARGILAMA YAPILACAĞININ İHTARI ( Duruşma Davetiyesinde - Açıklama Bulunmadığı Gözetilmeden Yokluğunda Yargılama Yapılamayacağı ) • SAVUNMA HAKKININ KISITLANMASI ( Sanığa Tebliğ Edilen Duruşma Davetiyesinde Gelmediği Takdirde Yokluğunda Yargılama Yapılacağına İlişkin Açıklama Bulunmaması ) • BORÇLU ŞİRKET ADINA TAAHHÜTTE BULUNAN SANIK ( Şirketi Temsile Yetkili Olup Olmadığı Araştırılmadan Eksik İncelemeyle Hüküm Kurulamayacağı ) • SUÇ TARİHİ ( Taahhüdü İhlal - 2. Taksit Ödemesinin Yargılamasının Şikayet Edildiği Gözetilmeden Gerekçeli Karar Başlığında İlk Taksit Tarihinin Suç Tarihi Gösterilemeyeceği ) • TAAHHÜDÜ İHLAL ( Sanığa Tebliğ Edilen Duruşma Davetiyesinde Gelmediği Takdirde Yokluğunda Yargılama Yapılacağına İlişkin Açıklama Bulunmaması - Yetki ve Suç Tarihi ) ) • DURUŞMA DAVETİYESİ ( Sanığa Gelmediği Takdirde Yokluğunda Yargılama Yapılacağı'na İlişkin Açıklama Bulunmaması Nedeniyle Savunma Hakkının Kısıtlanması - Taahhüdü İhlal ) • SANIĞIN YOKLUĞUNDA DURUŞMA YAPILMASI ( Duruşma Davetiyesinde Gelmediği Takdirde Yokluğunda Yargılama Yapılacağına İlişkin Açıklama Bulunmaması Nedeniyle Savunma Hakkının Kısıtlanması - Taahhüdü İhlal ) 2004/m. 354 1412/m. 225 ÖZET : 1- Sanığın yargılama sırasında vekil ile temsilinin, CMUK. nun 225. maddesinde öngörülen zorunluluğu ortadan kaldırmayacağı anlaşılmakla; sanığa tebliğ edilen duruşma davetiyesinde, CMUK. nun 225. maddesi uyarınca yazılması gereken "gelmediği takdirde yokluğunda yargılama yapılacağı"na ilişkin açıklama bulunmadığı gözetilmeden yokluğunda yargılama yapılarak savunma hakkının kısıtlanması, 2- Borçlu Limited Şirketi adına yetkili olarak taahhütte bulunan sanığın şirketi temsile yetkili olup-olmadığı araştırılmadan eksik incelemeyle yazılı biçimde hüküm kurulması, 3- Dava dilekçesinde ilk taksidin ödendiği belirtilerek 2. taksit olan 3.12.2001 günlü ödemenin yargılamasının şikayet edildiği gözetilmeden gerekçeli karar başlığında ilk taksit tarihinin suç tarihi olarak yanlış gösterilmesi, 4- Hükümden sonra 30.7.2003 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 4949 sayılı Kanunun 103. maddesi uyarınca İİK.nun 354. maddesinin 2. fıkrasının yürürlükten kaldırılmış olması nedeniyle hükümde bulunan sanığın temyizi sonucu mahkumiyet hükmünün onanmasından sonra ödeme veya vazgeçme halinde cezanın yarısının düşeceği ihtaratının karar yer almaması gerektiğinin gözetilmesi zorunluluğu, Yasaya aykırıdır. DAVA : Taahhüdü İhlalden sanık M. B.'ın yapılan yargılaması sonunda; İİK.nun 340 maddesi uyarınca 1 ay hafif hapis cezasıyla hükümlülüğüne dair Kayseri İcra Ceza Mahkemesinden verilen 17.6.2003 gün ve 198 esas 5872 karar sayılı hükmün süresi içinde, Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığından tebliğname ile 4.3.2004 günü daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü: KARAR : 1- Sanığın yargılama sırasında vekil ile temsilinin, CMUK. nun 225. maddesinde öngörülen zorunluluğu ortadan kaldırmayacağı anlaşılmakla; sanığa tebliğ edilen duruşma davetiyesinde, CMUK. nun 225. maddesi uyarınca yazılması gereken "gelmediği takdirde yokluğunda yargılama yapılacağı"na ilişkin açıklama bulunmadığı gözetilmeden yokluğunda yargılama yapılarak savunma hakkının kısıtlanması, 2- Borçlu B. İnşaat Taahhüt ve Endüstri Malzemeler Sanayi Ticaret Limited Şirketi adına yetkili olarak taahhütte bulunan sanığın şirketi temsile yetkili olup-olmadığı araştırılmadan eksik incelemeyle yazılı biçimde hüküm kurulması, 3- Dava dilekçesinde 22.10.2001 günlü ilk taksidin ödendiği belirtilerek 2. taksit olan 3.12.2001 günlü ödemenin yargılamasının şikayet edildiği gözetilmeden gerekçeli karar başlığında ilk taksit tarihinin suç tarihi olarak yanlış gösterilmesi, 4- Hükümden sonra 30.7.2003 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 4949 sayılı Kanunun 103. maddesi uyarınca İİK.nun 354. maddesinin 2. fıkrasının yürürlükten kaldırılmış olması nedeniyle hükümde bulunan sanığın temyizi sonucu mahkumiyet hükmünün onanmasından sonra ödeme veya vazgeçme halinde cezanın yarısının düşeceği ihtaratının karar yer almaması gerektiğinin gözetilmesi zorunluluğu, SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş sanık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA 15.7.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. yarx |
08-11-2007, 22:18 | #6 |
|
ikinci karar daha açık dimi selamlar
|
08-11-2007, 22:24 | #7 |
|
T.C.
YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ E. 2001/1082 K. 2001/9389 T. 18.4.2001 DAVA : Taahhüdü ihlalden sanıklar Ender ..., Ahmet ...nin yapılan yargılanmaları sonunda; İİK.nun 340 maddesi uyarınca 1er ay hafif hapis cezasıyla hükümlülük- lerine dair (AFYON) İcra Ceza Mahkemesinden verilen 30.5.2000 gün ve 1116 esas, 3023 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanıklar vekili tarafın- dan istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile 18.1.2001 günü daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü: KARAR : Ticaret Sicil Memurluğunun yazısının, sanık Ahmet ...nin on yıl süreyle şirketi temsile yetkili olduğuna ilişkin 2 Şubat 1998 tarihli yetki belgesinin içeriğine göre yorumlanması gerektiği ve sanığın taahhüt tarihinde şirketi temsil yetkisinin devam ettiği anlaşıldığından tebliğnamedeki bozma düşüncesine katılınmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, uygulanan kanun maddelerine ve kararda yazılı gerektirici sebeplere göre sanıklar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün kısmen istem gibi, İİK.nun 366. maddesi uyarınca (ONANMASINA), 18.4.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
09-11-2007, 11:33 | #8 |
|
Elimdeki olayda şirket ortağının imza yetkisi yok.Şirket ortağı İmza yetkisi olmadığı halde bono düzenleyip taahhüdde bulunuyor.İmza yetkisi olmadığı halde bonoda imzası olduğuna göre taahhüdü ihlalden de sorumlu olması gerektiğini düşünüyorum.Yanılıyor muyum?İyi Çalışmalar.
|
09-11-2007, 13:13 | #9 |
|
evet imza şirket kaşesi üzerinde
|
09-11-2007, 13:20 | #10 |
|
Şimdi senetteki şirket kaşesi altına imza atıldı ise ve takipte şirket aleyhine takip yapıldı ise şirketi temsil yetkisi olmayan kişinin şirketi bağlayan bir taahhüt vermesi söz konusu olamaz. Buradan cezada çıkmaz.
Ancak kaşe altındaki imza sahibi kişiye karşı takip yapıldı ise bu kişinin verdiği taahhütten bu kişiye ceza çıkar. Anlatabildimmi ince bir çizgi var.. |
09-11-2007, 13:23 | #11 |
|
Bu olayda bence şirket aleyhine takip yapılamaz yetkisiz bono düzenleyen kişi aleyhine takip yapılmalı işin esası burada..
Her ne kadar şirket kaşeside olsa şirket borçlu değildir. Dolayısı ile şirket aleyhine yapılan takipte itiraz edilmediği için takibin kesinleşmesi halinde yetkisiz ortağın verdiği taahhüt şirketi bağlamaz. Bu nedenle zaten usulsüz olan takipte cezada verilemez... |
09-11-2007, 13:44 | #12 |
|
yetkisi olmadığı halde bonoya imza atıp taahhüdde bulunmak borcun kabulü anlamına gelmez mi.ayrıca takibe geçmedem bona üzerindeki imzanın yetkili şahıs elinden çıkıp çıkmadığını bilemeyiz.
|
09-11-2007, 13:55 | #13 |
|
Yetkisiz kişinin imzası ile şirket borçlanmaz. Şirket takibe itiraz etse kazanır. Şirket Takibe itiraz etmezse bu kişinin sadece bonoda imzası olduğu için hacizde şirketi bağlayacak taahhütte bulunma yetkisi yoktur.
|
09-11-2007, 14:02 | #14 |
|
çok haklısınız.çok teşekkür ediyor saygılar sunuyorum.
|
09-11-2007, 18:47 | #15 |
|
Aynı olay benimden başımdan geçmiş olup bugün (yani 09.11.2007) şirket ortağı olan ve taahhütte bulunan borçlu hakkında ''taahhüdü ihlal'' suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir..
|
09-11-2007, 21:17 | #16 |
|
Sayın Av.Eriş sizin olayınızda da şirket kaşesi üzerine yetkisiz ortak imza atıp taahhüdünü ihlal etti ve mahkumiyet kararı çıktı öyle mi? Gerekçeli karar yazıldığında mahkemenin hangi gerekçelere dayandığını bizlerle paylaşırsanız çok seviniriz.Katılımlarınız için çok teşekkür ederim.
|
09-11-2007, 21:43 | #17 |
|
Sayın Eriş aynı olay benim başıma geldi şeklindeki ifadenize dayalı olarak yazdıklarınıza katılmıyorum. Hukuk istisnalar bilimidir. Aynı dediğiniz iki şey arasında o kadar çok fark olabilirki şaşırır kalırsınız..
Bir şey söylerken lütfen dayanaklarınızı söyleyin, sadece şirket ortağı olduğu halde ve şirketi temsil yetkisi olmadığı halde şirketi borçlandıran ve şirket adına taahhüt veren bir şirket ortağına taahhüdü nedeni ile ceza verildiğinimi söylüyorusunuz.. Eğer bu şekilde bir ceza verildi ise bunu veren hakim temel hukuki bilgiden yoksun demektir.. Ortada itiraz edilmediği için kesinleşmiş bir takip olsada böyle bir takip usulsüzdür, menfi tespit davası açılsa ve şirket beni temsile yetkili olmayan ortağım beni borçlandırdı borç benim değil dese borcundan kurtulur. Eğer mal alımı gibi bir ticaret var ise ve defter ve belgelerde bu görülüyor ise bu takdirde şirket borçlu olur. Ama kambiyo senedine dayalı takip geçersizdir. Yetkisiz temsille imzalanan taahhütte geçersizdir. Bu aynen benim Baro Başkanı veya yönetim kurulu üyesi olmadığım ve Baroyu temsil yetkim bulunmadığı halde Baro adına açıklama yapmam ile eşdeğerde bir yanlışlıktır. Şirketler Hukukunda temsil, kambiyo senedi imzalama, şirketi borçlandırma ve YETKİSİZ TEMSİL KONULARINI ve yukarıda kopyaladığım Yargıtay Kararlarını okumanızı öneririm. Sibel Hanım yazdığım görüşümün sonuna kadar arkasındayım. Selamlar.. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
89/1 İle Banka Ve Kurumlardan Hacİzedİlen Paradan Dolayi 103 TeblİĞİ Gerekİr Mİ? | av.suleyman | Meslektaşların Soruları | 15 | 17-01-2022 12:41 |
Taahhüdü İhlal | avslh | Meslektaşların Soruları | 53 | 09-06-2017 14:58 |
Taahhüdü İhlal Suçu kaldırıldı mı? | Onur dönmez | Meslektaşların Soruları | 5 | 31-01-2007 20:59 |
-lİmİted Şİrket- | taze mezun yalçın | Ticaret Hukuku Çalışma Grubu | 1 | 25-12-2006 19:12 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |