|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
03-08-2009, 13:44 | #1 |
|
Kaskolu aracın hasarının sigorta şirketi tarafından ödenmemesi!
02.06.2009 tarihinde sigorta acentesine giderek elden ödeme yapan müvekkilim, 08.06.2009 tarihinde kaza yapmış ve toplam 5.000,00 TL hasarı ödemiştir.Daha sonra Sigorta şirketine başvuran müvekkilime sigorta şirketi, elden paranın ödenmesi dolayısıyla, ödeme yapamayacaklarını, kredi kartıyla ödeme yapılması gerektiğini, dolayısıyla 02.06.2009 tarihinde ödenen paranın, bilgisayar kayıtlarına işlenmemesi nedeniyle, kazanın sigorta şirketini bağlamadığını belirten bir yazı göndermiştir. Bu durumda Sigorta Şirketi' ne karşı dava açmamız mümkün müdür?
|
03-08-2009, 14:36 | #2 |
|
Eğer elden verdiği parayı tarih içerir makbuz karşılığı vermişse dava açmanız mümkündür. Ancak elinde paranın verildiğine dair bir belgesi bulunmuyor ise, sigorta şirketi kayıtlarına başvurulacaktır ve bildiğim kadarıyla prim ödenmedikçe sigorta şirketinin sorumluluğu doğmamaktadır.
|
03-08-2009, 14:39 | #3 |
|
elimizde tarihi de içeren makbuz var, sigorta şirketi elle yazıldığı için kabul edemezmiş. Sanırım böyle bir hakları yok!
|
03-08-2009, 14:42 | #4 |
|
Acentenin verdiği tahsilat makbuzunu geçersiz kabul etme hakkı var mı Sigorta şirketinin?
|
03-08-2009, 14:47 | #5 |
|
Elinizde acentenin imzasını taşıyan tarih içerir mahbuzu var ise,ellede yazılmış olsa sigorta şirketine karşı alacak davası açabilirsiniz,iyi çalışmalar
|
03-08-2009, 14:51 | #6 |
|
Teşekkür ederim, söz konusu makbuz elimizde var!
|
03-08-2009, 15:16 | #7 |
|
Prim ödendiğine dair acentadan alınmış makbuz sigorta şirketini bağlar.Size sorun çıkarmalarının asıl sebebi sigorta tarihi ile rizikonun gerçekleşme tarihi arasında çok kısa bir sürenin olmasından kaynaklanıyor sanırım..Bu tür taleplere şüphe ile yaklaşılıyor.Ama talebinizi ve makbuz suretini ihtarname ile bildirir karşı tarafı temerrüde düşürürseniz yasal yollar için önünüzde engel kalmayacaktır.Kolay gelsin...
|
04-08-2009, 18:18 | #8 | |||||||||||||||||||||||
|
Tüm düşüncelerinizi destekler içerikte bir HGK kararı sunmak istedim. T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas No. 2007/11-250 Karar No. 2007/250 Tarihi 09.05.2007 İLGİLİ MEVZUAT 6762-TÜRK TİCARET KANUNU ( TTK )/1279/1282/1295/1297 KAVRAMLAR KASKO SİGORTASI SİGORTACININ SORUMLULUĞUNUN BAŞLAMASI SİGORTA PRİMİ PRİM TAHSİLİ ÇELİŞKİLİ DAVRANIŞ ÖZET PRİM TAHSİLÂTI KARŞILIĞI DÜZENLENECEK BELGENİN ŞEKLİNİ, TAŞIMASI GEREKEN ÖZELLİKLERİ BELİRLEYEN EMREDİCİ NİTELİKTE BİR YASAL DÜZENLEME BULUNMAMAKTADIR. BU ÖDEMENİN ACENTE TARAFINDAN TİCARİ DEFTERLERE İŞLENMEMİŞ OLMASI VEYA SİGORTA ŞİRKETİNE İNTİKAL ETTİRİLMEMESİ SİGORTA ETTİRENİN PRİM ÖDEMESİ YAPMADIĞININ KABULÜ GEREKTİRMEMEKTE, AKSİNE SİGORTA ŞİRKETİ İLE ACENTENİN İÇ İLİŞKİSİNDE ETKİLİ OLABİLECEK BİR OLGU OLARAK GÖRÜLMEKTEDİR Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy Asliye 3. Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 5.11.2004 gün ve 2002/259 - 2004/927 sayılı kararın incelenmesi Davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17.4.2006 gün ve 2005/4162 - 2006/4129 sayılı ilamı ile; ( ... Davacı vekili, müvekkilinin aracının davalı tarafından sigorta teminatı altına alındığını, meydana gelen kaza neticesinde oluşan hasarın davalı tarafından ödenmediğini ileri sürerek, 4.081.000.000.- TL.nın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, primin hiç ödenmemesi nedeniyle poliçenin feshedildiğini, kazanın poliçe tanziminden önce olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, kazanın poliçe tanziminden önce olduğu hususunun davalı tarafından kanıtlanamadığı, prim tahsilatının acente çalışanı tarafından yapıldığı, bu kişiye poliçe tanzimi yetkisinin de verilmiş olduğu, yetkisiz olmasının verilen icazet nedeniyle öneminin kalmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 3.830.180.943.- TL.nın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. İlke olarak, Sigorta Hukukunda sigorta akdinin meydana gelmiş olması, sigortacının sorumluluğunun başlamış olmasını gerektirmez. TTK.'nun 1279 ncu maddesi uyarınca sigortacının sorumluluğunun başlamasından sonra oluşması halinde sigorta teminatı içerisinde kabul edilir. Sigortacının sorumluluğunun başlayabilmesi için de TTK.'nun 1282. ve 1295. nci maddeleri hükümleri uyarınca primin tamamının veya ilk taksitinin ödenmiş olması zorunludur. TTK.nun 1295 nci maddesi emredici nitelikte bir düzenlemedir. Somut olayda, davacının aracı, davalı sigorta şirketinin yetkili acentesi tarafından 26.10.2001 tariinde kasko sigorta poliçesi düzenlenmek suretiyle sigorta teminatı altına alınmış, 31.10.2001 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde oluşan hasar, davalı tarafından sigorta priminin ödenmemiş olması nedeniyle teminatın başlamamış olduğundan bahisle ödenmemiştir. Sigorta poliçesi dava dışı acente tarafından düzenlenmiş olup, primi tahsil ederek, buna ilişkin makbuzu düzenleyen kişinin de bu acente çalışanı olduğu iddia edilmiştir. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde, prim tahsil makbuzunu düzenleyen kişinin acentenin yetkili temsilcisi olmadığı, tahsil edildiği ileri sürülen primin de acente kayıtlarına intikal etmediği belirlenmiştir. Davacının prim ödemesine dayanak gösterdiği belge, her zaman düzenlenmesi mümkün olan bir belge olup, prim tahsillerinde mutad olarak kullanılan usulüne uygun bir tahsilat makbuzu niteliğinde değildir. Bunun yanında acente kayıtlarında yapılan inceleme ile de, tahsil edildiği ileri sürülen primin acente kayıtlarına intikal etmemiş olduğu da belirlenmiş olmasına göre, rizikonun gerçekleşmesinden önce primin ödenmiş olduğu ispatlanamadığından davalı sigortacının sorumluluğu başlamamıştır. O halde mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir... ), Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. KARAR : Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararını süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacı 26.10.2001 tarihinde davalı sigorta şirketinin acentesi durumundaki Mercek Sigorta Aracılık Hizmetleri Limited Şirketinde düzenlenen poliçe ile aracını sigortalattırdığını, sigorta çalışanı tarafından düzenlenip imzalanan makbuzla priminin ilk taksitini de ödediği halde 31.10.2001 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle oluşan hasarın davalı şirketçe ödenmediğini, ifadeyle eldeki davayı önce Asliye Hukuk Mahkemesine açmıştır. Davalı görev itirazında da bulunarak, taraflar arasında sigorta ilişkisinin kurulmadığını; poliçe ve makbuzu düzenleyen kişinin yetkisiz kişi olup, belgelerin şirketi bağlamayacağını; kazanın teminat dışı olduğunu, davacının prim ödemesi bulunmadığını ifadeyle davanın reddini savunmuştur. Görevsizlikle Ticaret Mahkemesine gelen dosyada mahkemece taraf delileri toplanıp, mahallinde bilirkişi incelemesi yapılarak sonuçta kısmen kabule karar verilmiştir. Görevsizlikle Ticaret Mahkemesine gelen dosyada mahkemece taraf delilleri toplanıp, mahallinde bilirkişi incelemesi yapılarak sonuçta kısmen kabule karar verilmiştir. Davalı vekilini temyizi üzerine Özel Dairece; sigortacının sorumluluğunun başlayabilmesi için zorunlu unsur olan prim ödemesinin bulunmadığı, sigorta poliçesinin dava dışı acente tarafından düzenlendiği, prim tahsiline ilişkin makbuzu düzenleyen kişinin acente yetkilisi olmadığı ve acente kayıtlarına da intikal etmediğinin belirlendiği, prim ödemesine dayanak belgenin her zaman düzenlenmesi mümkün olan mutad olarak kullanılan makbuzlara uygun bulunmayan tahsilat makbuzu niteliği bulunmayan bir belge olduğu, acente kayıtlarına tahsil edilen primin intikal etmediği, rizikonun gerçekleşmesinden önce primin ödenmiş olduğu da ispatlanamadığından davalı sigortacının sorumluluğunu başlamadığı, davanın reddine karar verilmesi gerektiği, gerekçesiyle karar bozulmuştur. Yerel Mahkemece önceki kararında direnerek, davanın kısmen kabulüne karar vermiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; rizikonun gerçekleşmesinden önce davacı ile davalı arasında sigorta ilişkisinin kurulup kurulmadığı; bunu tespite yönelik olarak geçerli prim ödemesinin yapılıp yapılmadığı noktasındadır. İlkin belirtilmelidir ki, Özel Daire bozma kararında da ifade edildiği üzere, Sigorta Hukukunda sigorta akdinin meydana gelmiş olması, sigortacının sorumluluğunun başlamış olmasını gerektirmektedir. Rizikonun, sigorta teminatı içerisinde olduğunu kabul edilebilmesi için, genel olarak sigorta sözleşmesinin vücut bulması ve bunun yanında sigortacının sorumluluğunun başlamasından sonra oluşması gerekmektedir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun "Müddet" başlıklı 1282. maddesinde aynen; "Aksi kararlaştırılmış olmadıkça sigortacı, primin ödendiği tarihten itibaren gerçekleşen rizikolardan mesuldür. Sigortanın devam müddeti mukavelede yazılı değilse tarafların müşterek maksadiyle mahalli teamül ve sair haller göz önünde tutularak mahkemece tayin olunur." hükmü yer almakta; Aynı Kanunun 1294. maddesinde; "Sigorta ettiren kimse, primlerin en yüksek haddinin tayinine ait hususi hükümler mahfuz kalmak üzere, mukavele ile kararlaştırılmış olan primi ödemekle mükelleftir. Sigorta primi mukavelede gösterilmemişse ilgili vekaletçe tasdik edilmiş olan tarifeler gereğince tayin olunur. ( Değişik fıkra: 21.6.1994 - KHK.537/1 md. ) Sigorta primi para olarak ödenir. Ödeme için senet verilmesi halinde senet bedelinin tahsil edildiği tarihte ödeme yapılmış sayılır. Primin aylık veya yıllık olarak taksitle ödenmesi kararlaştırılabilir. Böyle bir mukavele yoksa sigorta priminin toptan ödenmesi lazımdır." denilmekte; Yine Aynı Kanunun "Ödeme zamanı" başlıklı 1295. maddesinde ise; "Sigorta priminin tamamının, taksitle ödenmesi karalaştırılmışsa ilk taksitin, akit yapılır yapılmaz ve poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi gerekir. ( ikinci fıkra iptal: Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.1997 tarih ve E.1997/24 - K.1997/35, sayılı kararı ile ) Sigortacının sorumluluğu primin veya ilk taksitin ödendiği tarihten başlar. Şu kadar ki, kira ve denizde mal taşıma işlerine ait sigortalarda sigortacının sorumluluğu, akdin yapıldığı andan başlayacağı gibi sigorta primi de henüz poliçe tanzim edilmemiş olsa bile o anda muaccel olur. Sigortacının sorumluluğu başlamadan önce sigorta ettiren kararlaştırılmış olan primin yarısını ödeyerek mukaveleden kısmen veya tamamen cayabilir." şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Görüldüğü üzere; Sigortacının sorumluluğunun başlayabilmesi için kararlaştırma biçimine göre primin tamamının veya ilk taksitinin ödenmiş olması zorunludur. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun yukarıya aynen alınan 1295. maddesinde yer alan bu düzenleme emredicidir. Somut olaya gelince; sigorta poliçesinin, davalı sigorta şirketinin yetkili sigorta acentesinde tanzim ve imza ile davacı sigorta ettirene teslim edildiği uyuşmazlık konusu değildir. Poliçeyi tanzim eden acentenin prim tahsilâtını yapmaya yetkili olduğunda da kuşku bulunmamaktadır. Davalı sigorta şirketi aşamalardaki savunmalarında ilkin, acente çalışanın primi tahsile yetkili olmadığını savunmuşsa da, bu savunmasından dönerek poliçeyi tanzim edip, prim tahsilâtını da yapan kişinin acente çalışanı olmadığını ileri sürmüştür. Bu savunması çelişkili davranış yasağına girmekte olup, dosya kapsamında bulunan diğer poliçelerde de imzası bulunan bu kişinin acente çalışanı olduğu da belirgindir. Sigortasız çalıştırılmış olması bu gerçeği değiştirecek bir olgu olarak kabul edilmediği gibi sonradan ortaya atılan bu savunmanın mevcut deliller karşısında dinlenilirliği de bulunmamaktadır. Sigorta şirketinin yetkili acentesi olduğu belirgin olan acentede bu yer çalışanı tarafından poliçe tanzim edilerek, yazılı belge karşılığı prim tahsil edilmiş olması, sigortacının sorumluluğunun başlaması için yeterlidir. Sorumluluğun rizikonun gerçekleşmesinden önce başladığı da gözetildiğinde, sigorta şirketinin sorumluluğu bulunmadığı yönündeki savunmasına itibar edilmemiştir. Diğer taraftan, prim tahsilâtı karşılığı düzenlenecek belgenin şeklini, taşıması gereken özellikleri belirleyen emredici nitelikte bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla, davacı sigorta ettirence ibraz edilip, imzasına da itiraz edilmeyen yazılı belge primin ilk taksitinin ödendiğini ispata yeterli bir delil olarak kabul edilmelidir. Bu ödemenin acente tarafından ticari defterlere işlenmemiş olması veya sigorta şirketine intikal ettirilmemesi sigorta ettirenin prim ödemesi yapmadığının kabulü gerektirmemekte, aksine sigorta şirketi ile acentenin iç ilişkisinde etkili olabilecek bir olgu olarak görülmektedir. Zira, aksine bir kabul tarzı, sigorta ettirene ödediği primin tahsil eden tarafından defter kayıtlarına alınıp alınmadığını araştırma yükümü getirir ki, bu hayatın olağan akışına aykırıdır. Ayrıca, tahsil ettiği paraları defterine kaydetmeyen kötüniyetli tacirin kendi kötüniyetli eyleminden yine kendi lehine sonuçlar elde etmesine de olanak sağlanmamalıdır. Daha açık ifade edilecek olursa, davacı/sigorta ettirenin sunduğu ödeme makbuzunda acente Mercek Sigorta Ltd. Şti.nin kaşesi ve üzerinde imza bulunmakta olup; imza anılan makbuz metninden de anlaşıldığı gibi Murat A.'a aittir. İmzaya itiraz edilmemiş, davalı sigorta şirketi bu kişinin sigortanın yetkisi olmadığını savunmuş; daha sonra bu savunmasından da dönerek imza sahibinin şirket çalışanı olmadığını ileri sürmüştür. Oysa, mahkemece mahallinde acente kayıt ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda, adı geçenin acentenin çalışanı olduğu; gerek davacıya ait poliçeyi gerekse dava dosyasının ekinde klasör içinde yer alan dava dışı diğer sigorta ettirenlere ait poliçeleri bizzat tanzim ve imza ettiği tespit edilmiştir. Bu tespit karşısında, poliçe düzenleyip imzalayan kişinin prim tahsilâtına da yetkili olduğu kabul edilmelidir. Zira, aksinin kabulü dürüstlük kuralına ve çelişkili davranış yasağına da aykırı olacaktır. Öte yandan, acentenin işyerinde çalışıp poliçe tanzim ederek imzalayan bir kişiye prim ödemesi yapılırken ayrıca yetkili belgesinin sorulmasını beklemek de hayatın olağan akışına aykırı olup; acente tarafından bu yetkinin fiilen ve zımnen verildiği kabul edilmelidir. Nitekim, poliçe tanzim ve imza edilerek davacıya teslim edilmiş olup; davacı yanca mahkemeye ibraz olunan sigorta poliçesinin başlangıç tarihi ile prim tahsilâtına ilişkin belgenin tarihleri de aynıdır. Acentenin sigortasız çalıştırdığı eleman eliyle düzenlettirdiği poliçeye dayalı prim tahsilat işlemi ve bu tahsilatı kayıtlarına geçirmemesi sigorta ettirenin hukukuna etkilememelidir. Dolayısıyla; davalı sigorta şirketini dava dışı acentesinin çalışanı tarafından sigorta poliçesi ve aynı tarihte prim ilk taksitinin tahsil edildiğine ilişkin belge düzenlenmesine karşın bu belgenin hukuki nitelikçe makbuz olmadığı ve bu kişinin acente yetkilisi olmadığı, prim ödemesinin acente kayıtlarına geçmediği savunması sigorta ettiren davacı ile davalı sigorta şirketi arasındaki ilişkiye etkili olmayıp; davalı sigorta şirketi ile acente arasındaki iç ilişkide ele alınması gereken bir olgu olarak kabul edilmelidir. Sonuç itibariyle; yetkili acentesinde düzenlenip birer örneği de davacı sigortalıya verilen poliçe ve prim ilk taksitinin ödendiğine ilişkin belge karşısında davalı sigorta şirketini sorumluluğunun başladığı ve rizikonun bu tarihten sonra gerçekleştiği, sigorta sözleşmesini de usulünce feshetmediğine göre sorumluluğunun devam ettiği belirgindir. Bu açıklamalar ışığında; mahkemenin, 26.10.2001 tarihli poliçeyi ve prim tahsilâtına ilişkin aynı tarihli belgeyi tanzim ve imza eden kişinin acente çalışanı olduğu, bu belgeleri kendisine fiilen tanınan prim tahsil yetkisiyle acente adına düzenleyip imzaladığı, acentenin prim ilk taksitine ve prim borçlarına mahsuben 265.000.000.- TL.'yi davacıdan tahsil ettiği, böylece davalının sorumluluğunun da başladığı, müteakip taksit için TTK 1297 maddesi uyarınca davacıyı temerrüde düşürüp sigorta sözleşmesini feshetmediğine göre sorumluluğunun devam ettiği yönündeki kabul şekli ve buna ilişkin kararında direnmesi yerindedir. Ne var ki, Özel Dairece, hükmedilen miktara yönelik temyiz itirazları incelenmemiştir. Bu hususlara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Dairesine gönderilmelidir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı DİRENME KARARI UYGUN OLUP, hükmedilen miktara yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, yapılan ikinci görüşmede, 09.05.2007 gününde oyçokluğu ile karar verildi. |
05-08-2009, 08:31 | #9 |
|
Çok teşekkür ederim. Bu karar tam olarak istediğim gibi
|
05-08-2009, 12:24 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
Rica ederim |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Trafik Kazasında sigorta şirketi sigortalı aracın sürücüsü 3. kişiye rücu edebilir mi | Avukat Neslihan | Meslektaşların Soruları | 15 | 14-08-2012 14:39 |
Sigorta Şirketi husumet | üye21665 | Meslektaşların Soruları | 1 | 08-04-2009 20:10 |
ZMM Sigortası olmayan Kaskolu Aracın Neden Olduğu Kaza | Yerleşik Yabancı | Meslektaşların Soruları | 4 | 28-11-2008 16:50 |
Trafik kazası ve sigorta şirketi | Av.Selen | Meslektaşların Soruları | 3 | 12-11-2007 16:09 |
Sigorta Şirketi-Rücu | gokceyilmaz92 | Meslektaşların Soruları | 3 | 02-10-2007 10:17 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |