|
Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin] |
06-10-2006, 13:13 | #1 |
|
'Latife Hanım' davası
‘Latife Hanım’ davası sakin başladıYazar İpek Çalışlar ile Hürriyet Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Necdet Tatlıcan hakkında Çalışlar’ın kaleme aldığı “Latife Hanım” adlı kitabın gazetede yapılan tanıtımında Atatürk’e hakaret edildiği iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması Bağcılar 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapıldı
06.10.2006
Bağcılar Adliyesi’nin içinde ve çevresinde güvenlik kuvvetlerince yoğun önlemler alındı. Duruşmaya, adres bilgileri dosyada tam olmadığı için davetiye gönderilemeyen yazar İpek Çalışlar ile Necdet Tatlıcan katılmadı. Müdahil olmak isteyen Atatürkçü Düşünce Derneği ile şikayetçi 2 vatandaşın müdahillik talepleri reddedildi. Duruşma ertelendi. |
09-10-2006, 20:38 | #2 |
|
Latife Hanım'ı okudum.Bu kitapta Atatürk'ün şahsına hakaret niteliği taşıyan hiçbir cümleye rastlamadım.Bu nedenle de bu dava beni çok şaşırttı.Bu kitap cumhuriyet tarihinin bilinmeyen eksik kalmış bir yönünü okuyucuyla buluşturuyor.İpek Çalışlar kitabı belgeler eşliğinde yazmış ve benim gözlemlediğim kadarıyla yorum yapmaktan kaçınmış.İpek Çalışlar çok önemli bir çalışmayı gerçekleştirmiş Okunması gereken bir kitap.Saygılarımla.
|
11-10-2006, 17:42 | #3 | |||||||||||||||||||
|
Gazetecilerin ilk öğrendikleri şey: Bir köpeğin bir insanı ısırmasının haber konusu olamıyacağı; buna karşılık bir insanın bir köpeği ısırması önemli bir haber sayılır. Belirli konulardaki davalarda çıkan olaylara o kadar alıştık ki, olay çıkmamasını önemli bir olay, bir başlık konusu olarak görmeye başladık. Saygılarımla |
11-10-2006, 18:56 | #4 |
|
Sayın Av. Ayşe : Her ülkenin bir resmi bir de gayri resmi tarihi vardır. Atatürk hakkında doğruların dahi saptırılarak şuursuzca ve acımasızca saldırıldığı günümüzde, bu saldırılara zemin yaratacak (ne kadar bilgi veya belgeye dayalı olursa olsun) bir kitabı özellikle tavsiye etme gayretinizi anlayışla karşılamıyorum ve o kitabın yayınını da onaylamıyorum. Hatta zamanlama açısından da biraz bilinçli davranıldığı endişesi taşıyorum.
Saygılarımla. |
11-10-2006, 19:03 | #5 |
|
Sayın Vesyel kitabı okudunuz mu?
|
11-10-2006, 19:08 | #6 |
|
Sayın Av.Ayşe ; Kitabı okumadım ancak, yazılı ve görsel medyadan yeterince bilgi sahibi oldum. Yorumum için bu yetmez mi?
|
11-10-2006, 19:17 | #7 |
|
Ben kitabı okudum ona dayanarak konuşuyorum siz başlarından duyduklarınıza göre yorum yapıyorsunuz.Üstelik bilgi sahibi olmadığınız bir konuda beni eleştiriyorsunuz.Kemal Atatürk'e saygı konusunda sizden çok daha hassas olduğumdan emin olabilirsiniz.Kitabı okuyun öyle tartışalım.Çünkü bu durumda yorumlarınızın benim için bir önemi yok.Saygılarımla.
|
12-10-2006, 10:09 | #8 |
|
Sayın Av.Ayşe ; "Başkaları" dediğiniz ne magazin habercileri, nede televole yorumcuları bu bir.
İkincisi, sizinle çıkış noktamız ve bakış açılarımız farklı. Eleştirilerimi ciddiye almayabilirsiniz ancak, eğer müdahil olmak isteyen ADD. ve vatandaşların bu tepkilerini de "medyatik olma çabaları "deyip geçiştiremzseniz sanırım bir ortak noktada uzlaşabiliriz. Anlatmak istediğim, şimdiye kadar gün ışığına çıkmamış bilgi-belge ve ifadelerin kime hizmet edeceği. Saygılarımla. |
12-10-2006, 11:33 | #9 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Veysel;başkaları zamirini kendiniz dışındaki herkes olarak kullandım.Genel bir ifadedir.Lafımı çarpıtmayınız lütfen.
Sayın Veysel bu kanıya nerden vardınız.Benim bakış açımı nasıl anladınız?Okumadığınız bir kitap hakkında yorum yaptınız şimdi de tanımadınız bir kişi hakkında yorum yapmaktan çekinmiyorsunuz.Kemal Atatürk'e sonsuz sevgim,saygım ve hayranlığım vardır. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz sayın Veysel.Ben bu kitapta;eşine sonsuz saygı duyan,eşiyle fikir alışverişinde bulunan,onu toplumda ön plana çıkaran ve eşine duyduyu saygıyla Türk toplumuna örnek olan bir Kemal Atatürk gördüm.Bir kadının İlk gördüğü andan itibaren ölene kadar hiç eksilmeyen bir aşkla sevebildiği bir Kemal Atatürk gördüm.Zaten gizli belge niteliğinde herhangi bir evraktan alıntı yapılmamış.Özel belgeler henüz açıklanmadı çünkü.Türk Tarih Kurumu'nda saklanıyor.
Ortak noktada uzlaşmamız ancak sizin de benim gibi kendi okuduklarınıza göre yorum yapmanızla mümkün olur.Zaten ortada tartışılacak birşey görmüyorum.Benim bu konuda söyleyecek başka sözüm yoktur çünkü karşılıklı atışmaların yararı olmadığını düşünüyorum. Saygılarımla. |
12-10-2006, 19:02 | #10 |
|
meslektaşlarım...
sayın ipek çalışların kitabı ile iligli bir çok atatürkçü olumlu tepki vermiştir. sorun bildiğim kadarıı ile ipek çalışların topal osman'ın çankaya köşkünü bastığında atatürk'ün çarşaf giyerek kadın kılığında kaçtı ifadesinden çıkıyor. Atatürk'ümüze hakaret sayılan kısmı bu.. |
12-10-2006, 22:37 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
Evet size katılıyorum bende kitabı okudum gerçekten sizin bahsettiğiniz kısım dışında 301. maddeye veya Atatürk'e hakaret içeren bir kısım yok...Zaten herkesi rahatsız eden kısımda bu... Ama asl önemli olanda zaten bu romanda anlatılan "Atatürk'ün çarşaf giyerek kadın kılığında kaçtı ifadesinin" gerçek olup olmadığının araştırılmasıdır. İpek Çalışların bu ifadeleri neye dayanarak( belge, fotoğraf, şahit vs...)romanında yer verdiğinide anlatması gerekir. Şayet ispatlayamaz ise bu konuda bir ceza almaması için bir neden göremiyorum...Eğer ispatlarsa bizde bazı bilinmeyenleri öğrenmiş oluruz... |
13-10-2006, 07:56 | #12 |
|
Merhaba ; Şimdi soruyorum ,"Atatürk, çarşaf giyerek kadın kılığında kaçtı ifadesi" bilgi ve belgeye dayalı olsa dahi, (-ki orası da ayrı bir tartışma konusudur.) tarihin hangi karanlık sayfasına ışık tutacaktır?
|
13-10-2006, 10:21 | #13 |
|
Atatürk'ün çarşaf giyerek kadın kılığında kaçmış olup olmadığı tartışılmalı, ve bunu yazan kişinin iddiasını belgelerle desteklenmesi istenmelidir.
Ancak toplum olarak sorunumuz Atatürk'ün böyle bir duruma düşmüş olup olmadığını tartışacak durumda bile olmamamızdır. Toplumumuzda yerleşmiş 'Atatürk' tanımı; olağan üstü yeteneklere sahip bir kahraman, hatta on kaplan gücünde bir şovalye ve doğa üstü yetenekleriyle ortalama insanlardan farklı, insanüstü bir varlık olduğu yönündedir. Bu sebeple Atatürk'ün de tıpkı diğer insanlar(yani her birimiz) gibi korkması, üzülmesi, ağlaması son derece doğal iken, toplumumuz tarafından tarışılmadan "olur mu öyle şey? O Atatürk kardeşim" tepkisini almaktadır. Ben ileride kendi çocuğuma Atatürk'ün bu ülkenin en büyük değeri olduğunu, ancak O'nun da tıpkı bizler gibi etten, kemikten ve duygulardan meydana gelen bir insan olduğunu anlatacağım. Atatürk'ü ilahi ve ulaşılmaz bir kalıba sokmaktansa, O'nun da 9 aylık bir gebelik süreci sonunda dünyaya geldiğini, küçükken hepimiz gibi altını ıslattığını, bizler gibi acıktığında yemek yediğini, uykusu geldiğinde esnediğini, her erkek gibi sökülen pantolonunu diktirme ihtiyacı duyduğunu, en nihayetinde bizlerden farklı olmayan bir insan olduğunu anlatacağım. İşte bu mantalite oturduğu zaman toplumumuzda Atatürk ulaşılmaz, yeri doldurulmaz, eşi benzeri olmayan insan hüviyetinden çıkar ve bu ülke yeni Atatürk'ler çıkarma çabasına düşebilir. Tabi öncelikle Atatürk'ün de her insan gibi korku ile çarşaf giymiş olabileceği olasılığı üzerinde en azından tartışmalara tahamül etmek gerekir. Saygılar |
13-10-2006, 11:49 | #14 |
|
Sayın Tio ;
Atatürk'ün biyolojik yapısı hakkındaki tespitlerinize aynen katılıyorum. Sorun,bu tartışmadan kimin ne kazanım elde edeceği. Bunu da bize açıklarsanız kendi adıma çok sevinirim. Sayın Tio ; - Bu gün Atatürk' ü tartışırsınız. Bir önder, hatta kahraman olup olmadığını, - Yarın Laikliğin Anayasadaki tanımının net olup olmadığını veya Anayasal teminat altına alınmasına ihtiyaç olup olmadığını, - Ertesi gün, Anayasanın "değiştirilmesi teklif edilemez" şeklindeki ilk 3 maddesini ve 4. maddeye ihtiyaç olup olmadığını , ................ ................ vs. vs. - ve bir gün gelir çocuğunuza " keşke bunları tartışmasaydık" diyeceksiniz ama umarım o zaman iş işten geçmiş olmaz. Saygılarımla. Not : Konu hakkındaki son yanıtımdır. |
13-10-2006, 16:51 | #15 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Veysel,
Bahsettiğiniz konularda tatışmaktan toplum olarak neden bu kadar korkuyoruz anlamıyorum. Nedir Tartışmak? Tez ve antitez'in(bir anlamda iyi ve kötünün) çarpışmasından 'iyi' olanın kazanması şeklinde sentezin ortaya çıkması değil midir? Hukuk'un amacı da ideal düzene kavuşmak için sorgulamak, yeri geldiğinde tartışmak ve sorunlara uygun çözümler üretmek değil midir? Bu sorulara verilecek cevabın 'evet' olduğunu varsayarsak(karşı çıkanlar lütfen itiraz etsin), kendimizce 'iyi' ve 'doğru' olan tezlerin antitezlerle çarpışarak onları mağlup etmesinden, yerden yere vurmasından neden bu kadar çekiniyoruz? Sanırım konu laiklik üzerine değil, genel olarak Atatürk'ün ve Atatürkçülüğün bir doğma olarak kabul edilmesi ve orta çağ Avrupasında görülen skolastik felsefenin (malesef)Atatürk'ün emaneti ve hatırası üzerinde etkisini 2006 Türkiye'sinde gösteriyor olmasıydı. Yine de laiklik konusunda bir kelam etmek gerekirse, dinin baskıcı bir hal almasından ve siyasallaşmasından büyük rahatsızlık duyan bir kişi olarak laikliğe dört elle sarılmak gerektiğini söyleyebilirim. Ancak insanları dinin baskısından kurtarmak isterken; dünyevi varlıkları uhrevi kalıplara sokarak baskıcı, eleştirilere ve tartışmalara kapalı bir Atatürkçülük anlayışını benimsemenin de din tacirliği kadar tehlikeli olduğunu düşünüyorum. PS: Atatürk'ü güncel siyaset malzemesi olmaktan çıkarıp, sadece maneviyatıyla övünülen bir önder olarak algılamak gerektiği çocuklarıma vereceğim bir öğüt olacaktır. Zira 2006 Türkiye'sinden, 2666 Türkiye'sine gelindiğinde gelişen ve değişen dünya düzenine karşın kendini yenilemekten ve eksiklerini tartışmaktan uzak, halen 1930'ların Türkiye'sinin nostaljisiyle yaşamak da bugün adına 'irtica' dediğimiz virüsün ta kendisi olacaktır(bu da çocuklarımıza benden bir nasihat, madem konu onlardan açıldı ). PS2: Bu konu hakkında ben de daha fazla yazmayacağım. Saygılar |
13-10-2006, 21:22 | #16 | |||||||||||||||||||
|
'Her ülkenin bir resmi bir de gayri resmi tarihi vardır' saptamasını nasıl anlamak gerekir? 'Doğru tarih' ve 'yanlış/yalan tarih' anlamında mı? yoksa: 'açık tarih' ve gizli tarih' anlamında mı? Resmi tarih gayri resmi tarih diğer toplumsal kurumlar için de, örneğin hukuk için de geçerlimi dir? 'resmi tarih' kim içindir? 'gayri resmi tarih' kim içindir? Saygılarımla |
14-10-2006, 04:38 | #17 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Veysel öncelikle merhaba, "Atatürk'ün çarşaf giyerek kadın kılığında kaçtı ifadesinin" yanlış/yalan olması ilk önce bize M.K Atatürk'ün kurduğu T.C nin yetiştirdiği saygıdeğer bir yazarın aslında başka amaçlar için bu kitabı yazdığını gösterir ve bu da tarih açısından şu anlamda önemlidir; demek ki biz T.C olarak 83 yıldır yazarlarımızı adam gibi eğitememişiz... Diğer taraftan doğru olması benim için bir anlam ifade etmiyor, zaten böyle bişey olabileceğine de inanmıyorum...Şayet oldu diyelim... "7 düvele karşı gelen Türk halkına birçok savaşta korkusuzca liderlik etmiş bir insanın Topal Osmanın Çankaya köşkünü basmasından korkucağını hiç sanmıyorum..." Bu arada Tiochfaid nickli beyin dediği gibi; NEDEN??? Atatürk'ün böyle bir duruma düşmüş olup olmadığını tartışacak durumda bile olamıyoruz!... ÇÜNKÜ Toplum olarak Tartışma Kültürünü biliyoruz...Münazara nedir haberimiz yok... Bu kavramları hayatımıza daha sık sokarsak sanırım kişileri ve fikirleri suçlamaktanda vazgeçebiliriz... Saygılarımla!.... |
20-10-2006, 01:18 | #18 |
|
'Latife Hanım' davası
Gereksiz bir tartışma:
Atatürk'ün en büyük özelliği bir ulusal kurtuluş savaşını gündeme getirip başarmış olmasıdır. Atatürk böyle değerlendirildiğinde gerçek yerine oturur. Yoksa korkmuş korkmamış bunlar önemli değil. Ayrıca her canlı bazı korkuları içinde taşır. Duygu taşımayan (korku da bir duygudur) her hangi bir canlının olabileceğini varsaymıyorum. Bu çerçevede Atatürk'ün de mutlaka korkusu vardır. Önemli olan o korkularını yenerek veya yenmeye ihtiyaç duymadan yaşamda yarattığı değişimlerdir. O granitten yapılmış bir varlık değildi. AKLI BAŞINDA BİR ASKER VE SİYASETÇİ İDİ Saygılar |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Eda ve tesbit davası | genç osman | Medeni Usul, İcra ve İflas Hukuku Çalışma Grubu | 5 | 09-09-2008 13:43 |
Lokabie Davası | avukatedali | Hukuk Soruları Arşivi | 3 | 01-12-2006 08:47 |
Eda davası -bozma- davanın konusuz kalması-ıslah -tespit davası | seyyah7272 | Meslektaşların Soruları | 2 | 27-05-2006 17:42 |
Babalık Davası | deniz75 | Hukuk Soruları Arşivi | 3 | 08-12-2003 11:01 |
nafaka davası | kadir | Hukuk Soruları Arşivi | 2 | 12-02-2002 00:15 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |