Yargıtay: Dayağa sessiz kalmak da boşanma nedeni...

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, kocanın, eşine dayak atmanın yanı sıra, atılan dayağa seyirci kalmasını da boşanma nedeni saydı.

Davaya konu olay Adana'da geçti. S.Y. adlı kadınla kocası M.Y. görücü usulü evlendi. Bir süre sonra çiftin arasında anlaşmazlık çıktı. M.Y. çıkan tartışmalar sonunda zaman zaman eşini dövmeye başladı. M.Y., anne ve babasının da karısına şiddet uygulamasına "seyirci" kaldı. Bu duruma daha fazla katlanamayan S.Y., evi terk etti ve annesinin yanına sığındı. M.Y., kayınvalidesinin evinden aradığı karısı S.Y.'ye, "Gelirsen ikinci eş olarak gelirsin" diye tehdit telefonu da etti. Çaresiz kalan S.Y. de kocasına karşı boşanma davası açtı. Ancak mahkeme S.Y.'nin boşanma davasını reddetti.

Bunun üzerine S.Y., Yargıtay'a temyiz başvurusu yaptı. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, hem eşinden hem ailesinden şiddet gören kadını haklı buldu ve mahkemenin boşanmayı ret kararını oybirliği ile bozdu. Yargıtay'ın bozma kararında özetle şöyle denildi: "Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle kocanın, eşini zaman zaman dövdüğü ve ailesinin dövmesine de 'sessiz' kaldığı ve 'Gelirsen ikinci eş olarak gelirsin' dediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır."
Hürriyet

Boşanma davalarının en komik tarafıda bu olsa gerek..kadın dayak yiyor boşanmak istiyor,adam kadını eve sokmuyor,iki tarafında paylaşacakları ortak bir noktanın kalmaması sonucunda mahkemeye başvuruluyor(hemfikir olunan tek konu bu belkide!!) İş bu hadde geldiği halde mahkeme evliliklerinin hala yürüyebileceğini düşünüyor..ortada bir anlaşmazlığın sözkonusu olduğuna tafaflar birbirini katlettikten sonramı karar vermek gerekiyor, anlamış değilim...Ve olayın bence,en üzücü tarafıda bu iş için bir üst mahkemenin işgal edilmesi...
Kangırenin tedavisi yoktur...tek çare moraran uzuvun kesilip atılmasıdır..