Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Basın Ve Medyada Türk Hukuk Sitesi

Yanıt
Konu Notu: 2 oy, 4,00 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-11-2006, 13:04   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Basın Ve Medyada Türk Hukuk Sitesi

Hukukçular konuyu internet ortamında tartıştı

Avukatların 'vicdan' sesi

Hukukçular, web sitelerinde bebek N.N'ye yapılan tecavüze verilecek cezayı tartıştılar. www.turkhukuksitesi.com sitesine taşınan bu tartışma ilginç... Ancak bu kendi aralarında 'özel' bir tartışma olduğu için isimlerini yazamadıkÉ

- İdam edilmeli

'Staj yaptığım sırada 3 yaş civarında bir kız çocuğuna benzer bir olay olmuştu. Çocuğun olayların farkında olması daha da vahim. Çünkü çocuğun ruhsal yapısı onarılmaz derecede zarar görüyor. O vakada, çocuk sanığı görünce sadece ağlayabildi. Olayın etkisiyle çocuk konuşmayı unutmuştu. Öncelikle çağın bütün bilim, teknik ve maddi imkanları bu gibi adi yaratıkların yetişmemesi için seferber edilmeli. İdam cezasının yeniden düşünülmesi gerektiği kanısındayım.'

- Bilimsel bakış mı duygusal bakış mı?

'Özellikle biz hukukçulara sorulduğunda büyük bir çoğunluğumuz derhal 'idam cezasına karşı' olduğumuzu övünçle söyleriz. Fakat malum olay karşısında yorumları izlediğimde, 'insanın kendini bir an için mağdur yerine koyduğunda' olaya, dünyaya, hukuka vs. daha farklı baktığımı görüyorum.'

- İdam ödül olur

'Bu yaratıkların idam edilmeleri bile onlar için ödül olacağından onların bir şekilde yaşattıklarından daha büyük acılar yaşamalarını istiyorum. Umarım ki içerde geçirecekleri zaman içerisinde de bunu yaşarlar. En büyük korkumsa onların dışarı çıkıp yaşamın bir yerinde karşımıza bilemediğimiz bir X amca olarak çıkmaları.'

13 yaşında olsaydı?

'Bebeğin yaşının bence bir önemi yok. Yaşının küçük olması ceza miktarını çoğaltacak ve hakimin de takdir hakkını artıracaktır. Cinsel olarak istismar edilen veya saldırıya uğrayan kişi 13/14 ve yakın yaşlarda olsaydı bu tepkiyi hukukçu arkadaşlar yine gösterecekler miydi?'

İlahi adalet

'Takip edildiği kadarıyla, tecavüz, ırza geçme vs gibi suçlarda, sanıklar ya cezaevlerinde şişlenmekte ya da kendileri intiharı tercih etmekteler. Bu belki de ilahi bir adalet.'

- Ya bilmediklerimiz

'İçimizde 17 aylık bebeğe 'cinsel' güdülerle yaklaşabilen bireylerin varlığını bilmek bile yeteri kadar kan dondurucu. Ve daha acı olan kanımca bu olay sadece ortaya çıkabilen. Ya bilmediklerimiz? Bir tarafta bebekler, çocuklar öbür tarafta bunu izleyerek zevk alabilen bireyler. İşte bu resim kadar beni ürküten bir şey yok.'

- Hadım edilsinler

'Bence önce hadım edilsinler sonra da üzerlerinde ''BİZ SAPIĞIZ, 17 AYLIK BİR BEBEĞE TECAVÜZ ETTİK'' yazan tabelalarla il il dolaştırılıp teşhir edilsinler. Hatta o da yetmez her gün canlı yayında tüm Türkiye'ye teşhir edilsinler. Bütün iller bitince, hapse atılmasınlar. Çünkü orada bizim paramızla rahat ederler! İdam edilsinler, belki o zaman içimiz soğur! Kimse de çıkıp, bana bu insanlık dışı demesin. Onların bebeğe yaptıklarını insanlığa sığdırabilen var mı?'

Ayla Önder

Haberin tamamı için:
http://www.aksam.com.tr/haber.asp?a=58306,104

Saygılar
Old 15-11-2006, 16:01   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba,

Türk Hukuk Sitesinin hukukun ve hukukçuların gelişimine katkıları nedeniyle meşhur olması dileğimle

Saygılar
Old 15-11-2006, 19:22   #5
alisuat

 
Varsayılan

bu haberi bende dün tesadüfen pazar gününün posta haberini okurken gördüm, valla bir tuhaf oldum ne deyim, hatta dün ekleyecektim yalnız posta gazetesinin arşivini bulamadığım ve de yoğun olduğum için birtürlü eklemek nasip olmadı, vel hasıl yakından takip ediliyoruz
Old 15-11-2006, 19:30   #6
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Tesellim:Başlığın "Hukukçulardan İlginç İşkence Önerileri" şeklinde olmaması...

Saygılarımla
Old 15-11-2006, 23:50   #7
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Burada biz bizeyiz diye düşünmüş ve içimden geçeni söyleyivermiştim:

Elbetteki şüphelilerin, masumiyet karinesinden, adil yargılanma hakkından, kutsal olan savunma hakkından, dahası kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinden ve sair tüm ceza hukuku temel ilkelerinden yararlanma haklarına sonuna kadar saygım var, ancak tüm hepimizin bildiği ve farklı olmasını beklemediği bu hususları tekrarlamayı gereksiz görmüştüm. "Asılsınlar", "hadi götürüp sallandıralım" niyetinin açıklaması değildi.

Ancak demek istediğim; ceza kanunuyla bu tip bir suç nedeniyle öngörülen cezalar kamu vicdanını teskinden uzaktır, dahası ceza infaz yasası ise bırakın kamu vicdanını teskin etmeyi; halkta isyan, infial yaratacak haldedir. Artık toplum kendi adaletini kendisi uygulamanın peşine düşmüş ise, genel linç psikolojisi hakimse burada durup düşünmek gerekir. Düzeltilmesi gereken bir şeyler vardır.

Suç ve ceza siyasetinde, suça öngörülecek cezanın belirlenmesinde, suçlunun ıslahının esas alınması yanında; adaletin sağlanması, mağdurun ve kamu vicdanının teskin edilmesi, cezanın caydırıcı olması, suçun önlenmesine de hizmet etmesi gibi diğer ilkelerin de ve hem de öncelikle nazara alınması gerekliliğinden hareketle yani bir suçluyu ıslah etmeye çalışmaktansa (daha doğrusu sembolik cezalarla birkaç yıl sonra topluma salmak yerine) toplumun korumasının asıl sayılması düşüncesiyle; zaten hepimizin bildiği ve hukukçular arası gereksiz tekrara (temcit pilavına) dönüşecek gerekçeleri yinelemek yerine, "asılsınlar" demiştim. İşte bu nedenlerle de tüm karşı fikirlere rağmen fikrimin açıklamasını yapmamıştım.

Ancak bunun topluma bu şekilde yansıyacağı aklıma hiç gelmedi. Eğer gazeteci hanım azıcık zahmet etse ve zaten çok değil topu topu 8 kişiye fikrini gazeteye alıntılayıp-alıntılamayacağını ve dahası gerekçesini sorsa sanırım “hukukçulara mahsus bir sitedeki cevabım" ile "kamuya verilecek cevap" aynı olmazdı ya da daha doğru ifade edilmiş veya gerekçesi sunulmuş olurdu.

Saygılarımla.
Old 16-11-2006, 00:00   #8
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sn.Doğanel, sn.Admin konu haber olmadan olacağı duyurusu ile ilgili foruma yazışmayı aktardığında, isabetli kehanetinde bulunmuştu. Kehanetin doğruluğunu bilahare görmek, doğrusu üzücü oldu.

Hukukçu düşünür ve tasarlarken neyse ama, yazarken ve konuşurken cüppesini neden unutmamalının acı bir örneği oldu bu haber.

Sn. Adminin hep tekrar ettiği bir söz vardır: THS ye gelirken, cüppelerinizi giyerek geliniz.

Katılıyorum.

Saygılarımla...
Old 18-11-2006, 22:22   #9
kapgan

 
Varsayılan

Sitemizin medyada yer bulması ve sadece hukukçulara özel kanısının ifade edilmesi güzel.Yalnız yayınlanan cevaplara bakınca sanki buradaki çoğu yorumun aksine böyle bir konuda objektif olabilmeyi ikinci plana atmış gibiyiz.neyse ki bir üyenin dediği gibi işkence yapılmalı gibi şeyler yazılmamış;yoksa medyada halimiz nice olurdu
Old 20-11-2006, 03:51   #10
zazaenden

 
Varsayılan

hep daha iyilerine inş.daha fazla konuda bu sitenin yorumları dikkate alınır..tüm emeği geçenlere ve görüş bildirenlere saygı ve teşekkür..
Old 07-12-2006, 17:24   #11
Ayfan Pısıl

 
Varsayılan

insanların doğruyu düşünüp görebilmeleri için bir vakıanın yaşanmasının gerekmesi çok üzücü...

objektif olabilmenin 3 koşulu vardır,
kendi açından bakacaksın
karşısındakinin açısından bakacaksın
sonra da tarafsız 3. bir kişinin açısından bakacaksın ve doğru yargıyı buna göre kuracaksın.
Old 08-12-2006, 15:01   #12
Ayşegül Kanat

 
Varsayılan

"Etik" bulmadığımı söylemeliyim. Haberi yeni gördüm. Site kolaylaştırıcılarından izin alınmış mı acaba?
Old 08-12-2006, 18:42   #13
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Keşke ben yanılsaydım. Ama yine de ucuz atlatmışız gerçekten. Özellikle "diş minelerindeki sinir uçlarına dokunalım" önerisinin baskıyı durdurtacak türden olduğunu düşünüyordum ama korktuğumuz gibi olmadı. Sanırm Sn. Admin'in telkinleri habere marjinal işkence önerilerinin girmesini önlemiş..
Old 08-12-2006, 19:58   #14
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
"Etik" bulmadığımı söylemeliyim. Haberi yeni gördüm. Site kolaylaştırıcılarından izin alınmış mı acaba?

Sayın Ayşegül Kanat,

Hem Site "kolaylaştırıcılarının" hem de "zorlaştırıcılarının" haberleri vardı. Anonimleştirildiği sürece, herkese açık bir Hukuk sitesindeki mesajların , mesajlardan alıntılar yapılarak, basında haber halinde sunulması için neden izin gerekli ve neden 'Etik' değil sizce?

Saygılarımla
Old 08-12-2006, 21:10   #15
Ayşegül Kanat

 
Varsayılan

Sayın Gemici, yalnızca öğrenmek istedim. Canı isteyen bizim yazışmalardan haber yapacaksa bilgimiz dahilinde olmalı diye düşünüyorum.Aşağıdaki cümle "site kuralları"ndan alındı:

"Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz."

İzin alındığına göre sorun yok "etik"tir.

Doğaldır ki bundan sonra buraya yazacağım her sözcüğü on dakika düşüneceğim. Olur ya "kolaylaştırıcı ve zorlaştırı"cılarımız bize sormadan yayımlatabilir. Saygılar.
Old 08-12-2006, 23:24   #16
Cest la vie

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ayşegül Kanat
Sayın Gemici, yalnızca öğrenmek istedim. Canı isteyen bizim yazışmalardan haber yapacaksa bilgimiz dahilinde olmalı diye düşünüyorum.Aşağıdaki cümle "site kuralları"ndan alındı:

"Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz."

İzin alındığına göre sorun yok "etik"tir.

Doğaldır ki bundan sonra buraya yazacağım her sözcüğü on dakika düşüneceğim. Olur ya "kolaylaştırıcı ve zorlaştırı"cılarımız bize sormadan yayımlatabilir. Saygılar.

Aysegul Hanim,

http://www.turkhukuksitesi.com/showt...?t=8199&page=4 ve mesaj no 96.
Saygilarimla
Old 09-12-2006, 01:25   #17
maikalem

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Jeanne D'arc

Burada biz bizeyiz diye düşünmüş ve içimden geçeni söyleyivermiştim:

Elbetteki şüphelilerin, masumiyet karinesinden, adil yargılanma hakkından, kutsal olan savunma hakkından, dahası kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinden ve sair tüm ceza hukuku temel ilkelerinden yararlanma haklarına sonuna kadar saygım var, ancak tüm hepimizin bildiği ve farklı olmasını beklemediği bu hususları tekrarlamayı gereksiz görmüştüm. "Asılsınlar", "hadi götürüp sallandıralım" niyetinin açıklaması değildi.

Ancak demek istediğim; ceza kanunuyla bu tip bir suç nedeniyle öngörülen cezalar kamu vicdanını teskinden uzaktır, dahası ceza infaz yasası ise bırakın kamu vicdanını teskin etmeyi; halkta isyan, infial yaratacak haldedir. Artık toplum kendi adaletini kendisi uygulamanın peşine düşmüş ise, genel linç psikolojisi hakimse burada durup düşünmek gerekir. Düzeltilmesi gereken bir şeyler vardır.

Suç ve ceza siyasetinde, suça öngörülecek cezanın belirlenmesinde, suçlunun ıslahının esas alınması yanında; adaletin sağlanması, mağdurun ve kamu vicdanının teskin edilmesi, cezanın caydırıcı olması, suçun önlenmesine de hizmet etmesi gibi diğer ilkelerin de ve hem de öncelikle nazara alınması gerekliliğinden hareketle yani bir suçluyu ıslah etmeye çalışmaktansa (daha doğrusu sembolik cezalarla birkaç yıl sonra topluma salmak yerine) toplumun korumasının asıl sayılması düşüncesiyle; zaten hepimizin bildiği ve hukukçular arası gereksiz tekrara (temcit pilavına) dönüşecek gerekçeleri yinelemek yerine, "asılsınlar" demiştim. İşte bu nedenlerle de tüm karşı fikirlere rağmen fikrimin açıklamasını yapmamıştım.

Ancak bunun topluma bu şekilde yansıyacağı aklıma hiç gelmedi. Eğer gazeteci hanım azıcık zahmet etse ve zaten çok değil topu topu 8 kişiye fikrini gazeteye alıntılayıp-alıntılamayacağını ve dahası gerekçesini sorsa sanırım “hukukçulara mahsus bir sitedeki cevabım" ile "kamuya verilecek cevap" aynı olmazdı ya da daha doğru ifade edilmiş veya gerekçesi sunulmuş olurdu.

Saygılarımla.


başka söze ne hacet ...
Old 09-12-2006, 02:46   #18
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Çok klasiktir ama..
Köpek adamı ısırırsa haber olmaz, adam köpeği ısırırsa bu haberdir.. Hem köpeği ısırıp, hem de niye haber olduk şöyle olsaydı böyle olsaydı denilebiliyor. İlginç..
Old 09-12-2006, 15:28   #19
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın Av.Can Doğanel Bey,
Tamam teşbihte hata olmaz ama teşbişte ısrar da (devamı cümlede de devam edilmesi) şık değil.

Bence ısıran gazeteci. Buyrun!..
Old 09-12-2006, 16:35   #20
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

O laf size değil ki! Niye üzerinize alındınız. Asılsınlar veya idam cezası geri gelsin demek.. "Adamın Köpeği Isırması" sayılmayacak kadar hafif bir yorum. Hala ABD gibi bir ülkede bile uygulanan bir yaptırımın olup olmamasının hukukçular tarafından tartışılmasında ve kimilerinin "geri gelmeli" demesinde ne sakınca olabilir ki.. Asıl üzerine alınması gerekenler oralı bile değilken.. Siz fazla takılmayın..
Old 09-12-2006, 17:31   #21
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Peki (Baktım "uslu"ya karşılık bir yüz yok. Ama bu yakın sayılır.)
Old 06-04-2007, 15:30   #22
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Birleşmiş Milletler HIV/AIDS sayfasında THS Sağlık Hukuku ve Hasta Hakları Çalışma grubu ve makale kütüphanesine gönderme yapan sayfayı paylaşmak istedim.

Saygılar

http://www.unaidsturkiye.org/index.p...42&Itemi d=62

Alıntı:
Savunuculuk
Türkiye’de, HIV/AIDS konusunda insan hakları ve hukuki açıdan savunuculuk çalışmaları ile ilgili bilgi ve kurum/kuruluşların bazılarına ulaşmak için lütfen aşağıda yer alan bağlantıları tıklayınız.

Türkiye Büyük Millet Meclisi
Sağlık, Aile, Çalışma Ve Sosyal İşler Komisyonu:
http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/k...i?p_kom_kod=32

Türkiye Büyük Millet Meclisi
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu:
http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insa...sanhaklari.htm
Pozitif Yaşam Derneği:
http://www.pozitifyasam.org/

Türkiye Aile Planlaması Derneği - Sözcülük ve Savunuculuk Projeleri:
http://www.tapd.org.tr/ssp.htm
AIDS İle Mücadele Derneği - AIDS ve İnsan Hakları
http://www.aids.org.tr/aids.html


Türk Hukuk Sitesi
Sağlık Hukuku ve Hasta Hakları Çalışma Grubu:
http://www.turkhukuksitesi.com/forumdisplay.php?f=40


Türkiye’de İnsan Haklarının Tarihi Gelişimi ve İnsan Hakları Kurumları:
http://www.turkhukuksitesi.com/makale_261.htm


AIDS`in Önlenmesinde İnsan Hakları ve Kamu Özgürlüklerinin Korunması
Ulusal AIDS Komisyonu, 1999 ; İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı Yayını
Old 06-04-2007, 15:47   #23
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Bence çok güzel haber.

Sizi ve Çalışma Grubunuzu, THS'yi bugünlere getiren Sayın Admin'i ne kadar alkışlasak azdır.

Saygılarımla
Old 08-04-2007, 17:13   #24
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Geçen gün bir kitap satın almıştım. Cumhuriyet Savcısı Seyfullah Çakmak'a ait 'Yaşama Hakkı Ve Ölüm Cezası' (Ankara-2002) isimli bu kitabın 370 inci sayfasından itibaren; Türk Hukuk Sitesi'nin Ölüm Cezası İle İlgili Anketi başlığında;

http://www.turkhukuksitesi.com/faq/idamcezasi.shtml

adresindeki mesajlar ve anket sonuçları verilmiş...

THS yıllardır referans olma işlevini sürdürmektedir. Bizim bilmediğimiz hangi basın organında veya kitapta THS yer alıyordur acaba? Daha önemlisi THS basında ve kitaplarda yer alırken olumlu yönleri ile mi olumsuz yönleriyle mi yer almaktadır? Bu nedenle THS'de yazı yazmak küçümsenecek bir iş değil. O yüzden her üyenin THS'ye yakışır biçimde yazması dileğini tekrarlamak istiyorum.

Saygılarımla
Old 09-04-2007, 00:48   #25
Kemal Yıldırım

 
Varsayılan

Alıntı:
Bu nedenle THS'de yazı yazmak küçümsenecek bir iş değil. O yüzden her üyenin THS'ye yakışır biçimde yazması dileğini tekrarlamak istiyorum.

Siteye girerken gelen uyarıyı -cübbenizi giyiniz- gerçekten dikkate almamız gerekli. Sonuçta herkesin ulaşabileceği, hatta ulaşması için, kurulmuş bir sitede yazı yazarken son derece dikkatli olmak gerekli. Hele de yazanların birçoğu hukukçu ise.

Saygılar...
Old 09-04-2007, 17:16   #26
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Alıntı:

Hukukta İmza Prosedürünün Önemi
Hukuk sistemimizde imza çok önemli sonuçlar doğuran bir işlemdir. Çoğu kez ne yazık ki hukukla ilgili çok bilgisi olmayan kişilerin imzanın nasıl, ne zaman ve ne şekilde kullanılacağı hakkında çok yetersiz bilgileri olduğunu gözlemliyoruz. Bunun sonucu olarak da gerekli prosedürleri bilmeden ve de bir hukukçuya danışmadan kullanılan imzalar telafisi mümkün olmayan ve istenyen hukuki sonuçlar doğurabilmektedir. Bu sayfada Türk Hukuk Sisteminde "imza" prosedürünün önemi ve imzanın ne şekilde ve nelere dikkat ederek kullanılması gerektiğiyle ilgili çeşitli bilgiler derlenmiş, ayrıca uygulamada sık rastlanan bazı olaylardan da örnekler verilmiştir:
Pek az kişi maddi değeri en yüksek varlığının imzası olduğunun farkındadır. Maddi durumunuz ne olursa olsun en değerli varlığınız imzanızdır. İmzanız ile telaffuz dahi edilemeyecek miktarlarda borç altına girebilir, tüm malvarlığınızı birine bağışlayabilir, pek çok suçu farkında olmadan işleyebilir ve daha pek çok hukuki işlemi yapabilirsiniz.
Bu nedenle imzanızı herşeyden iyi korumanız ve çok dikkatli ve bilinçli kullanmanız en önemli hukuki güvencenizdir.
Hukukda imza prosedürü ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken noktalar şöyle sayılabilir:
- İmzanız kolay taklit edilemeyecek bir imza olmalıdır. Bu nedenle paraf, basit işaretler, karalamalar, kısa imzalar kullanmaktan kaçınmanız gerekir. En iyi imza açık isim ve soyadınızın tamamını kısaltmadan içeren el yazınızdır.
- İmzanız en cimri şekilde harcamanız gereken maddi değerinizdir. Nereye ve ne için harcadığınıza çok dikkat etmeniz gerekir.
- İmza attığınız her belge hayati derecede önemlidir. Bir belgeyi konusu ne olursa olsun okumadan imzalamak yapılabilecek en büyük hukuki hatadır. İmza attığınız bir belgedeki dipnotlar dahil, tek tek her harfi, okuduğunuzdan emin olmanız gerekir.
- İmza attığınız bir belgede artık "karşıdaki kişiye güvenmek" diye bir şey söz konusu değildir. Karşınızdaki kişi size güvenmeyerek belge tanzim edip imza attırdığına göre siz de kendi talepleriniz açısından aynı davranış içinde olmalı ve onun yükümlülükleri için de ondan imza almalısınız.
[Uygulamadan Örnek: Vadeli olarak beyaz eşya satın alan kişilere beyaz eşya satıcıları uygulamada mutlaka her ödeme tarihi için ayrı ayrı bono imzalattırmaktadırlar. Bununla birlikte kendileri karşıdaki kişiye karşı hiçbir belge vermemektedirler. Oysa teslim edilecek malın cinsi, renk, boyut gibi özellikleri, teslim tarihi, garanti süresi, nakliye ücreti vb. konularında da onların alıcılara taahhüt ettikleri konularda verdikleri sözlerle yetinmeyip onlardan da imzaları ile bu hususu güvence altına almaları istenmelidir. Aksi taktirde verdikleri sözler tutulmadığı zaman hukuki güvenceniz son derece azdır.]
- İmzanızla onaylanan yazılı bir belge hukuki mercilerde artık her türlü tartışma ve polemiğe kapalıdır. Bu belgenin içeriğinin aslında farklı bir şekilde olduğu, taraflarca daha sonra değiştirildiği, aslında değişik bazı hüküm ve sonuçlar içerdiği gibi savunmaların hukuki değeri yoktur. Bu nedenle imzanızı içeren bir belgenin tüm içeriğini tartışmasız şekilde kabul ettiğinizi ve daha sonra bunun aksini tanıkla, vs. şekilde ispat etmenin mümkün olmayacağını aklınızda tutmanız gerekir. [Uygulamadan Örnek: konusu ne olursa olsun bir konu yazılı bir belge ile düzenlenmişse mahkemede buna karşı yazılı belge harici hiçbir delil ileri sürülemez, bu nedenle tanık vs. dinletmek mümkün değildir]
- İmzalanmış bir belge konusu ne olursa olsun taraflar arasındaki tüm şartları, talepleri, konuşmaları içermelidir. Bunların bir kısmı belgeye yazılır, diğer kısmı yazılmazsa, yazılmayan kısmı hukuki değerini yitirecektir. O nedenle imzaladığınız belge hangi konuyla ilgili olursa olsun, sizin tüm talep, istek ve beklentilerinizi karşılamalıdır. [Uyguladan Örnek: Her konuda yapılan anlaşmalarda genellikle çok önemli bir iki nokta senete yazılmakta geri kalan konularda taraflar birbirinin sözüne güvenmeyi tercih etmektedirler. Oysa hukuki güvence için tarafların birbirlerine verdikleri tüm sözlerin belgede yer alması gerekir.]
- İmzalanmış bir belgeye karşı yapılacak tüm iddialar (Bu belgenin değiştiği, hukuki sonucunu yitirdiği, fesh olunduğu vs.) yine ancak bir başka yazılı belge ile ispatlanabilir. O nedenle imzaladığınız bir sözleşmede ileride olabilecek tüm değişiklikler ile bu sözleşmenin taraflarca sona erdirilmesi, yeni şartlar getirilmesi vs. durumlarda mutlaka yeni bir belge düzenlenmelidir. [Uygulamadan Örnek: Genellikle para borçlarında borç alınırken bono verilmekte ancak borç ödendiğinde bono geri alınamamaktadır. Oysa kötü niyetli bir alacaklı her zaman bu bonoyu kullanarak borcu ikinci gere tahsil edebilir.]
Aynı şekilde kendinizi bir başkasının imzası ile güvence altına almanız gerektiğinde de dikkat etmeniz gereken noktalar vardır. O nedenle bir hukuki belge düzenlerken, karşınızdakinden imza almanız gerektiğinde şu noktalara mutlaka dikkat ediniz:
- Karşınızdaki kişi imzasını mutlaka gözünüzün önünde atmalıdır. "Ben bu belgeyi bir inceleyeyim, daha sonra imzalar getiririm" ya da "Ben götürür imzalayacak kişiye imzalatıp getiririm" tarzındaki yaklaşımları asla kabul etmeyin. Gözünüzün önünde atılmayan bir imzanın gerçekten imzalaması gereken kişi tarafından atılıp, atılmadığını asla bilemezsiniz ve o kişi tarafından atılmamışsa hukuki güvenceniz tamamen sona erecektir.
- Bazı kişiler -özellikle kendilerini zora sokacak bir belge imzalamak zorunda kaldıklarında- ileride bu "imza benim değil" diyebilmek için bazen gerçek imzalarını kullanmamak, paraf atmak ya da değişik ufak karalamalar yapmak yollarına gidebilmektedirler. Bunun için mağdur olmamak açısından imza atacak kişiden belgenin altına önce kendi el yazısı ile ismini yazmasını istemek, daha sonra ise bunun altını imzalatmak oldukça güvenli bir yol olacaktır.
- İmzalar atılarak hukuki prosedür tamamlanmadan asla diğer işlemler yapılmamalıdır. Örneğin uygulamada çok rastlanan şekliyle kira kontrası kiracı ya da kefiller tarafından imzalanmadan önce anahtar çeşitli sebeplerle (evi boyama, mal taşıma vb.) kiracıya verilebilmektedir. Bu ve benzeri örnekler son derece sakıncalı olup, imzalar tamamlanmadan hiçbir diğer işlem yapılmamalıdır.
- İmza atacak kişi tanıdığınız bir kişi değilse nüfus cüzdanını kontrol etmek gereklidir. Kendisinin A olduğu iddiası ile gelen ve A adına imza atan bir kişinin gerçekten iddia ettiği kişi olup olmadığını anlamak açısından güvenilir bir kimliğini (nüfus cüzdanı, ehliyet, pasaport) kontrol etmek zorunludur.
- İmza atan kişinin oturduğu, çalıştığı yeri bilmediğiniz taktirde ikametgah istemek de ileride bir hukuki işlem yapılması gerektiği taktirde önemli olacaktır. Adresini bilmediğiniz bir kişiye karşı hukuki işlem yapmak ve bunlardan sonuç almak son derece güçtür.
Bu yazı Türk Hukuk Sitesi Tarafından Hazırlanmış ve Tarafımızdan İzinle İktibas Edilmiştir.


http://www.alomaliye.com/hukuk_imza.htm
Old 09-04-2007, 21:50   #27
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

İstanbul Barosu DergisiSayı 2005/3 (mayıs-haziran) Av. Mehmet Bayraktar tarafından yazılmış olan "Kanuni Faiz Oranında Bütçe Kanunları ile Yapılan Değişiklikler ve Uygulama Sorunları" başlıklı makalede "Hukuki Açıdan Faiz" Adlı makaleme(dipnot 8) ve Faizle ilgili forum başlığına (dipnot 11) atıf yapılmış.
Old 10-04-2007, 12:25   #28
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Şok töre savunması tartışılıyor

Alıntı:
Şok töre savunması tartışılıyor


Türk Hukuk Sitesi'ne üye avukatlar, Diyarbakır'da çeyiz sandığı içinde saklanırken kalaşnikofla taranarak öldürülen Gülistan Gümüş'le ilgili davada "bu kadın masum değildi, burada töre cinayeti işlemek vatan, Allah aşkı gibidir" türünden "şok edici" cümlelerle müvekkilini savunan Avukat Zeki Yaşlı'nın savunmasını tartıştı.


Ölen kadın masum değil


Tartışma bir avukatın şu sorusuyla başladı:

"Avukatın yaptığı savunma açısından müvekkile özdeşleşme yasağı ihlal edilmiş midir? Kadınlara karşı öldürme eylemi meşru sayılmış ve bir şekilde öldürme eylemi övülmüş müdür? CEDAW (Kadınlara karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi) ve diğer temel hak anlaşmaları sadece hükümetleri mi bağlar,avukatlar CEDAW aykırı savunma yapma hakkına sahip midir?"

Ve diğer avukatlar tartışmaya şöyle katıldı:

BİR KADIN VE AVUKAT OLARAK ÇOK İNCİNDİM

Değerli meslektaşlarım. Nedir namus, namuslu olmanın ölçütü nedir ve bu ölçütü kim, neye göre belirliyor? Namus kavramının anlamını bilmeyerek sadece kadının taşıması gerekli bir haslet olduğunu sanan,bir kadının kadın olarak dünyaya gelmekle en büyük günahkar olduğunu düşünen kişilerden oluşmuş ülkemizde bu düşünce biçimi canımı acıtıyor. Hayata at gözlükleriyle bakan, topluiğne başı kadar bile ufku olmayan insanları toplumda her statüde görmek üzücü.Sanık müdafii avukat meslektaşımın şahsını tenzih etmekle beraber savunmasında kullandığı cümleler bir kadın ve avukat olarak beni çok incitti.

TÜM AİLE CEZALANDIRILMALI

Bence bu tür davalarda, Danimarkalıların yaptığı gibi (Orada yaşayan Türk aile, namus cinayeti diye bilinen suçu işlemişti) bütün aileye ceza verilmeli ki kanunun caydırıcılık özelliği ortaya çıksın. Aksi halde, namus cinayeti altında, ailenin en küçüğünün hapse girip beş on yıl yattıktan sonra çıktığı yönündeki haberleri daha çok okuyacağız.

BÖYLE SIĞ BİR SAVUNMA OLAMAZ

Belirtilen ilkelerin tümünün ihlal edildiğini düşünüyorum. Evet; bir olguyu anlatmanın yolu bu olmamalı.Özellikle hakların savunulmasını bir iş olarak icra eden bizlerin en başta konusu "yaşam hakkı" olan bir davada meselenin ortaya konulmasında bu kadar dar kapsamlı, sığ bir yaklaşım olamaz.Olmamalı. Maddi yaşamdan ayakları kopmuş törelerin hala töre olarak ortaya konulması, üstelik hukuk kurallarınca belirlenmiş alanların her nedense hala törelerle düzenlendiğinin ifade edilmesi ve en önemlisi en temel doğal haklarımız içinde olan "yaşam hakkı" üzerinde bu denli sorumsuzca laflar edilebilmesine son verilmesi gerekmektedir.

AVUKAT SAVUNMASINDA ÖZGÜR OLMALI

Konunun özellik arzetmesi ve aydınlanmacı kadınların töre ve namus cinayetlerine ilişkin tepkilerini doğru bulmakla beraber sanıklar avukatının da savunma hakkına saygı duyulması gerekir düşüncesindeyim.Avukat savunma hakkını özgürce kullanabilmelidir.Avukatın savunmasının içeriğini özgürce belirleyebilmelidir. Ayrıca kusur avukatın savunmasında aranacağı yerde şu noktalarda aranırsa daha köklü çözümler üretilebilir:

-olayda öldürülen kadın ailesi ve aile bireyleri tarafından öldürülmüştür. Bir ailenin böyle bir karar vermesi ve uygulamasının o aile için de büyük ızdırap kaynağı olacağı değerlendirilmelidir.

-eğer namus vb kavramlar bazı yörelerde yaşam hakkından önde tutuluyorsa bu durumun sürmesinde bölgedeki aşiretçi feodal yapının kırılamamış olması dikkate alınmalıdır.

-Ayrıca son dönemde tv'lerde aşiret töre içerikli dizilerin izleyicilere bir eğlence olarak sunulması sonra bu dizilerin de etkisiyle meydana gelen üzücü olayların magazinvari bir şekilde -şok- başlıkları altında haber olarak sunulmasının medyanın işleviyle ne kadar bağdaştığı,

-ayrıca batının özünü kavrayamadığı ve anlam veremdiği yöreye özgü bu tür cinayetlerin yine savunmada batının namus kavramına istinat edilmesinin yasaklanması önerisiyle çözülemeyeceğinin,

-yüzyıllardır bu tür üzücü olaylara sahne olmasına rağmen aynı olayların sürgit devam etmesinin ailede namus vb değerlerin bölge kadını tarafından bölge erkeğiyle benzer değerlendirildiği düşünmeden, meseleye sadece aydın kadın bakış açısıyla ve ağır cezalarla çözüm bulunamayacağı kanaatindeyi

ÖLÜMÜ SAVUNMAK ÖZGÜR SAVUNMA MI?

Yaygın ve sürekli olan kadın katliamının nasıl çözümleneceğine ilişkin bir çok tartışma bu alanda yapılmıştır ve devam edecektir. Bu başlıktaki tartışma özel bir konuya değinmektedir.Bu konu da namus suçlarının savunma sırasında haklı görülüp görülemeyeceği ve savunulup savunulamayacağıdır.

Yine savunma hakkının uluslararası hak belgelerinini yok sayarak hatta belgelerde belirtilen temel hakların ortadan kaldırılmasının savunulup savunulamayacağı tartışmamızı oluşturmaktadır. Sorumuzu daha sadeleştirir isek: Müvekkil ile özdeşleşerek yaşam hakkının ve diğer temel hakların ihlalini savunmak savunma sınırları içinde midir?

BEN BU SAVUNMAYI HEP YAPARIM ARTIK

Ben bu savunmayı çok sevdim. Gerçi çok az ceza davası alıyorum ama yeni bir şey öğrendim. "Kabahat ölendedir." Bu savunmayı hep yaparım artık. Mağdur hayat kadınıydı derim; işsizdi, serseriydi derim; evine bakmazdı,kumar oynardı derim. Derim nasılsa savunma kutsal.Hatta hukuk davalarında da kullanılabilir bak. Diyelim borçlu vekiliyim. Zaten alacaklı, karaborsacı kazıkçının tekiydi ödememize gerek yok derim olur biter. Şaka bir yana da, savunmada bence 3 temel hata var.

1- Mağdurun kişiliği suçta etkili olamaz. Yani haketti mantığı hukukta kabul edilemez

2- Meşru olmayan indirim sebepleri kabul edilemez. İndirim sebepleri, yasada belirtilir.

3- İştirak,azmettirme vs. gibi temel hukuk ilkeleri gözardı edilmiştir.

ZENCİLERİ ÖLDÜRMEK SAVUNULABİLİR Mİ?

Elbette savunma hakkı kutsaldır, elbette bir avukat müvekkilinin haklarını savunacaktır. Ancak burada savunulanın müvekillin "hakkı" olduğunu unutmamak gerekir. Savunma kutsallığı kavramı arkasına sığınarak bir avukatın canının (veya müvekkilin canının) istediğini söyleme hakkı olduğunu düşünmüyorum.Daha radikal örneklerden gidelim:

A, B'yi "zenci" olduğu için öldürmüştür. Savunma avukatı savunmasında "zencilerin öldürülmesi gerektiğini" ileri sürebilir mi? Bu tip bir iddia savunma hakkının kutsallığı kapsamında mıdır?

Ve tabii yasal düzenlemeleri de unutmayalım

http://www.hurriyet.com.tr/kadin/6297110.asp?gid=159:

Habere konu olan tartışma:
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=14228
Old 12-04-2007, 18:15   #29
mehmet emin sezen

 
Varsayılan

C H I P Teknoleji İletişim Bilgisayar Dergisi NİSAN 2007 Yayınında Ayın WEP Siteleri bölümünde sitemizi seçmistir.
Yazısında 1997 beri yayın hayatını sürdüren internet üzerindeki ilk Türkçe
Hukuk sitelerinden dir. demektedir paylasmak istedim.

saygılarımla esen kalın
Old 12-04-2007, 20:31   #30
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Basında Türk Hukuk Sitesi

Haber hukukçuların bakış açısına ilişkin olarak kurulmuş.

Sitenin reklamı üzerine değil.

Burada kendinizi nasıl ifade ediyorsunuz?
Bu düşünceler THS yi ifade eder mi?

Bence etmez.
Ben ne hukukçu olarak, ne de THS üyesi olarak idam cezasını veya işkenceyi savunmam.

Saygılar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Türk Hukuk Sitesi Hukuk Çalışma Grupları Hakkında Bilgiler Admin Hukuk Çalışma Grupları Hakkında 4 14-11-2009 11:41
9 Eylül Hukuk Fakültesi öğrencilerinin daha iyi bir internet sitesi için protestoları Admin Hukuk Lisans Eğitimi 29 01-10-2007 14:46
Türk Hukuk Sitesi Av. Hulusi Metin Hukuk Sohbetleri 1 08-07-2007 10:56
Hukuk/avukat Bürolarına Iso 9001,web Sitesi,logo Vb.Çalışmalar Erdal1 Ticari Duyurular 0 31-03-2005 14:31


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08663797 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.