Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

eski malikin su borcu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-11-2009, 14:30   #1
erdal düzgün

 
Varsayılan eski malikin su borcu

Müvekil satın aldığı müstakil evinde satın almadan önce ki döneme ait su borcu ndan dolayı sorumlu tutulmaktadır.suyun kesilmesi ile müvekkil tehdit edilmektedir.tam netice alabileceğim bir yargı kararınada rastlamadım
bu konuda bilgi ve yargı kararı konusunda yardımcı olursanız sevinirim
SAYGILAR....
Old 05-11-2009, 15:28   #2
Av.Evren Akçay

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/2546
K. 2002/4380
T. 18.4.2002
• ALACAK DAVASI ( Davacının Ödediği Su Borcunun Evi Satan Aldığı Kişi Olan Davalıya Ait Olmaması- Abone Olan Dava Dışı Kişiye Ait Olması )
• SATIN ALDIĞI EVİN SU BORCUNU ÖDEYEN KİŞİNİN SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME İDDİASI ( Aboneliğin Dava Dışı Şahsa Ait Olması Nedeniyle Sebepsiz Zenginleşen Kişinin Üçüncü Kişi Olması )
• SU BORCUNUN ABONE OLAN KİŞİYE AİT OLMASI ( Aboneliğin Dava Dışı Şahsa Ait Olması Nedeniyle Sebepsiz Zenginleşen Kişinin Üçüncü Kişi Olması )
818/m.63,64
ÖZET : Davacının ödediğini iddia ettiği su borcu, evi satın aldığı kişi olan davalıya ait olmayıp, abone olan dava dışı kişiye aittir. Su borcu evin mülkiyetine bağlı bir borç olmadığından, davacının su borcunu ödemesi nedeniyle davalının bir sebepsiz zenginleşmesi sözkonusu değildir. Sebepsiz zenginleşen, belediyede su abonesi olarak görülen veya kullanılan kişidir.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalıdan satın aldığı evin 600.000.000 TL su borcunu ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek tahsilini talep etmiş, bilahare talebinin 380.278.000 TL olduğunu bildirerek ödeme tarihinden faizi ile ödetilmesini istemiştir.

Davalı savunmada bulunmamıştır.

Mahkemece davanın kısmen kabulüne, 380.278.000 TL.nın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacının ödediğini iddia ettiği su borcu, evi satın aldığı davalı Y. Özgür K'na ait olmayıp, abone olan dava dışı Mustafa K'a aittir. Su borcu evin mülkiyetine bağlı bir borç değildir. Davacının yaptığı bu ödeme ile davalının bir sebepsiz zenginleşmesi sözkonusu değildir. Sebepsiz zenginleşen, belediyede su abonesi olarak görülen veya kullanılan kişidir. Davacı, bu suyu davalının kullandığını ve evi satarken özel bir taahhütte bulunduğunu iddia ve ispat edememiştir. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.4.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Burada yapacağınız şey; yeni tapu fotokopisi,yeni oraya taşınıldığına dair muhtarlıktan alınan belge , eski malikin o taşınmzadan ayrıldığını gösteren belgelerden herhangi biriyle birlikte dilekçe vermeniz ve eski su borcundan dolayı sorumlu olmadığınızıve yeni malik olduğunuzu belirterek yeni abone olmak için talepte bulunmanız. Saygılar.
Old 05-11-2009, 17:31   #3
Avukat Nevzat Kaya

 
Çözüm

Merhaba...
Yeni malik ya da yeni kiracı eski su, doğalgaz, elektrik ya da benzeri borçlardan sorumlu değildir. Dolayısıyla ödemek zorunda da değildir. Ancak ilgili birimler (Dikkat bu birimler idari kurum değil, BİT'tirler. Yani Belediye İktisadi Teşebbüsleri.) eski borçlar ödenmedikçe bu hizmetleri vermemekle tehdit ediyorsa (Elektriği, suyu, doğalgazı vermiyor ya da kesiyorsa) abone buna karşı ne yapabilir? Bu birimler idari işlem yap(a)madıklarından idare mahkemesine gitmek mümkün değildir. Ancak kamu hizmeti vermektedirler ve yasal şartlara uyan kişilere bu hizmeti vermek zorundadırlar. Yani diğer özel hukuk kişileri gibi sözleşme serbestisine sahip değildirler. O halde, hizmet götürmek zorunda olduğu halde yasalara aykırı olarak bundan imtina eden bit'lere karşı ne yapılabilir? Cevaplandırılması gereken soru budur?
Bu durumda ilgili hukuk mahkemesinde, ilgili bit'in işleminin hukuka ve yönetmeliğe aykırı olduğunun tespiti ile muarazanın men'i davası açılabilir. Dava ile birlikte kesme işleminin tedbiren durdurulması da talep edilebilir. Böylece hem borçlu bulunmadığı tespit olunabilir hem de hizmetin kesilmesi önlenebilir. Ancak hiç uygulamam olmadığından Yargıtay kararı sunamayacağım. Özür dilerim....

İYİ OLMAK KOLAY, ADİL OLMAK ZORDUR.
Old 06-11-2009, 09:08   #5
Av.Evren Akçay

 
Varsayılan

Burada eğer aboneliğin verilmesine ilişkin herhangi bir dava açılacaksa İdari yargıda dava açılması gerekir. Çünkü, sözleşme yapılana kadar olan ihtilaflarda İdari yargı, sözleşme yapıldıktan sonraki ihtilaflarda adli yargı görevlidir. eski borç ödenmeden abonelik verilmeyeceğine dair veya abonelik talebinizin reddine dair verilen yazı üzerine İdari yargıda dava açmanızı öneririm.

T.C.
DANIŞTAY
8. DAİRE
E. 1998/2595
K. 1998/4026
T. 3.12.1998
• ABONMAN SÖZLEŞMESİ ( Abone Olma ve Sözleşme Koşullarından Kaynaklanan İhtilaflarda Görev-Elektrik Su Doğalgaz )
• ABONE OLMA VE SÖZLEŞME KOŞULLARINDAN KAYNAKLANAN İHTİLAFLAR ( Elektrik Su Doğalgaz vb.-Görevli Yargı Yolu )
• GÖREV ( Abone Olma ve Sözleşme Koşullarından Kaynaklanan İhtilaflar-Elektrik Su Doğalgaz vb. )
• ELEKTRİK SU DOĞALGAZ GİBİ SÖZLEŞMELERİN ABONE OLMA VE SÖZLEŞME KOŞULLARINDAN KAYNAKLANAN İHTİLAFLAR ( Görevli Yargı Yolu )
2577/m.9
ÖZET : Elektrik, su ve doğal gaz gibi bedeli karşılığında dağıtılan kamu hizmetlerinden yararlanmak için öngörülen koşulları idare tek taraflı kamu gücüne dayanarak belirlediğinden abone olma ve sözleşme koşullarından doğan uyuşmazlıkta idari yargı yeri görevlidir.
İstemin Özeti : Davacı Vakıftan, davalı idarenin 7.5.1996 gün ve 1996/-212 sayılı Encümen Kararı uyarınca fazla alındığı öne sürülen doğalgaz abone ücreti tutarı 47.700 ABD Dolarının geri verilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile kendilerine de 5.11.1996 gün ve 1996/679 sayılı Encümen kararının uygulanması istemiyle açılan davada, kamu gücüne dayalı olmayan ve tarafların serbest iradesiyle düzenlenen özel hukuk sözleşmesi niteliğindeki abonman sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün, idari yargının dolayısıyla mahkemelerinin görevinde olmadığı, adli yargının görevinde bulunduğu gerekçesiyle, davayı görev yönünden reddeden Ankara 6. İdare Mahkemesinin 4.12.1997 gün ve 1303 sayılı kararının: dava konusu işlemin kamu gücüne dayalı tek taraflı bir işlem olduğu öne sürülerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Aynı konuyla ilgili adli yargı kararlarının, Yargıtay'ca onandığı, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi İsmail Saklı'nın Düşüncesi: İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Alaattin Öğüş'ün Düşüncesi : Dava davacı vakfa ait okula doğalgaz saati takılması için abonelik sözleşmesi yapılmasından önce istenen 48.000 ABD dolarından fazla alındığı öne sürülen 47.700 ABD dolarının geri verilmesi isteminin reddine ilişkin işlemin iptali dileğiyle açılmış, idare mahkemesince görev yönünden reddedilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İdare mahkemesi kararı, tarafların serbest iradesiyle düzenlenen özel hukuk sözleşmesi niteliğindeki abonman sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümü görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesine dayalıdır.
Doğalgaz dağıtımı bir kamu hizmeti olup, bu kamu hizmetinin yapılması ile ilgili sözleşmelerde abonelik koşulları, ilkeleri ve konuları idarece kamu gücüne dayanılarak tek taraflı olarak belirlenmekte ve kamu hizmetinden yararlanmak isteyenlere bu kural ve koşullar idare tarafından ilan edilerek ilgilinin dilediği takdirde sözleşmeye katılması sağlanmaktadır.
Bu itibarla, doğalgaz abonelik sözleşmesi yapılmadan önceki ilke kural ve koşul belirleme işlemlerinin idarenin kamu gücüne dayanarak, tek taraflı ve kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis ettiği idari birer işlem olduğunda kuşku yoktur.
Ancak, sözleşme bağıtlandıktan sonra bu sözleşmenin uygulanmasından dolayı taraflar arasında doğan uyuşmazlıkların adli yargı yerinde çözümleneceğinde de tartışma olmaması gerekir.
Olayda ise davacının sözleşme yaptığı sırada yürürlükte olan davalı idare encümeni kararı ile belirli abonelik ücretinin yatırıldığı, abonelik sözleşmesinin yapıldığı ve davacıya ait okul binasına doğalgaz saatinin tesis edildiği, daha sonra yürürlüğe giren bir idare encümeni kararı öne sürülerek daha önce fazla yatırılan abonelik sözleşme ücretinin geri verilmesi istemiyle yapılan başvurunun davalı tarafından reddi üzerine işbu davanın açıldığı dosyadan anlaşılmaktadır.
Bütün bu açıklamalar karşısında idare mahkemesinin doğalgaz abonelik sözleşmesinin tarafların serbest iradesiyle oluşturulduğu yolundaki gerekçesinde isabet yoksa da; abonman sözleşmesinin yapılmasından sonra ortaya çıkan bu davaya konu uyuşmazlığın çözümü görevinin adli yargı yerine ait olduğu cihetle temyize konu kararda sonucu itibariyle hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle idare mahkemesi kararının sonucu itibariyle onanması gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü :
Uyuşmazlık, davacı vakfa ait okula, abonelik tesisi için alınan 48.000 ABD Dolarından fazla alındığı öne sürülen 47.700 ABD Dolarının geri verilmesi isteminin reddine ilişkin işlemin iptali isteminden doğmuştur.
İdare mahkemesince davacı kurum ile davalı idare arasında özel hukuk hükümlerine göre düzenlenen 12.8.1996 günlü abonman sözleşmesi uyarınca ödenen 47.700 ABD Doları abone ücretinin fazla alındığı gerekçesiyle geri verilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın, kamu gücüne dayalı olmayan ve tarafların serbest iradesiyle düzenlenen özel hukuk sözleşmesi niteliğindeki abonman sözleşmesinden kaynaklandığı, bu nedenle uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle dava görev yönünden reddedilmiştir.
Elektrik, su ve doğalgaz gibi bedeli karşılığında dağıtılan kamu hizmetlerinden abonman sözleşmesi ile faydalanılır. Bu sözleşmeler belirli bir konuyu, şartları, karşılıklı hakları ve borçları belirler. Sözleşmedeki şartların yerine getirilmemesi halinde, idare de kendi yükümlülüklerinden ( kamu hizmetinin ifasından ) kaçınır, hatta gerekirse sözleşmenin cezai şart hükümleri de uygulanır. Bu sözleşmelerin uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların adli yargıda görüleceği tartışmasızdır.
Bu sözleşmeler idare tarafından yazılı şekilde hizmetten faydalanmak isteyenlere sunulmakta ve onlar da sözleşmeyi kabul ve imza ederek akde katılmaktadırlar.
Abonman sözleşmelerinin konusu ve kapsamı tarafların serbest iradelerinin ürünü olmadığı gibi, bu sözleşmeyi hazırlayan idare bile bunu ( bir şirket gibi ) serbestçe hazırlamak yetkisine sahip değildir. Bunlar da diğer kamu hizmetleri ve kamu hukuku kuralları gibi düzenleyici işlemlerle hazırlanır ve kural-işlem niteliğindedir ve aboneyi olduğu gibi idareyi de bağlarlar. Bu nedenle meydana getirdiği durum da genel bir hukuki durumdur ve sübjektif sözleşmelerle bu kurallar değiştirilemeyeceğinden, sübjektif, kişisel ve akdi durum ancak görünürde vardır.
Bu nedenledir ki abonman sözleşmesi süresince idare yine düzenleyici tasarruflarla, kamu hizmetinin bedelini indirir veya çıkarır, bu değişikler belirli bir süreyle akdedilmiş ve halen devam etmekte olan abonman sözleşmelerine de etki eder. Çünkü bu sözleşmeler tam anlamıyla özel hukuk sözleşmeleri olmayıp, köken bakımından imtiyaz sözleşmesine ve şartnamelere benzer. Şartnameler, tamamen düzenleyici bir tasarruf niteliğindedir, hizmeti ve dolayısıyla bu hizmeti düzenleyen sözleşmeyi objektif hukuk kuralı saymak gerekir. Bu nedenle tarifelerdeki değişiklikleri, objektif hukuk kuralında yapılan değişiklik saymak gerekir. Sözleşmenin kendisi de hizmetin objektif kaidelerini, statüsünü kapsayan kurallardır. İdare de bu objektif kurallara tabidir. Hizmetten yararlanacaklara sunulan bu kurallar aslında bir statünün kurallarıdır. İdare de bu statünün kurallarını belirlemede irade serbestliğine sahip olmayıp, kamu hukuku kuralları ile bağlıdır.
Bu nedenle bu tür kamu hizmetlerinin ifası sırasında idare ile kamu hizmetinden yararlananlar arasındaki sözleşme yapılmadan önce ve sonra sözleşme şartlarının tek taraflı olarak idarece, sunulan kamu hizmetinin niteliği, özellikleri ve günün koşulları göz önüne alınarak belirlenmesi ve hizmete ilişkin tarifelerin düzenlenmesinde idarenin kamu gücünü kullanarak idari tasarrufta bulunduğunu kabul etmek gerekir.
Aksi taktirde, yukarıda belirtildiği gibi kamu hizmetinin ifasındaki bazı koşulları düzenleyen tarife vs. değişikliklerin daha önceden yapılan abonman sözleşmelerine uygulanmaması gerekir. Bunun da süreklilik arzeden ve günün koşullarına göre maliyeti değişen kamu hizmetlerinde kabulünün imkansız olduğu açıktır.
Elektrik su ve doğalgaz gibi bedeli karşılığında dağıtılan kamu hizmetlerinde, bu kamu hizmetlerinden yararlanmak için öngörülen koşulların idarece tek taraflı olarak düzenlenmesi, sözleşmenin uygulanması anlamına gelmeyeceğinden, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu düşünülemez.
İdarenin tek taraflı olarak kamu gücüne dayanarak belirlediği abone olma ve sözleşme koşullarından doğan uyuşmazlıkta idari yargı yerleri görevlidir.
Açıklanan nedenlerle, Ankara 6,İdare Mahkemesi kararının bozulmasına ve dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine 3.12.1998 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
AZLIK OYU
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe Usul ve Yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyoruz.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
eski malikin kira alacakları avukat152 Meslektaşların Soruları 3 16-07-2009 10:05
kamulaştırmasız el atmada eski malikin dava hakkı law in law Meslektaşların Soruları 1 03-02-2009 11:57
eski malikin tapu kaydına ulaşmak mümkün mü? Av.Necati Yaşbey Meslektaşların Soruları 5 18-12-2008 18:11
Eski malikin Tahliye DAvasına Yeni Malikin Devam Hakkı hera2274 Meslektaşların Soruları 3 26-04-2008 21:10
Eski Malikin Tahliye Süresi-Acil ad-hoc Meslektaşların Soruları 8 07-05-2007 08:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04564500 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.